1.
isviçre'nin köle çocuklarına verilen isim. insanlık tarihinin ayıplarından biri.
1789 da isviçre'de 14 yaşından küçük çocukların çalıştırılmasının yasaklanmasıyla, zenginler çocuk işçiliğinin ve sömürüsünün korkunç bir yöntemini bulmuşlardı. bu yasaklamadan sonra ailesi boşanmış, ölmüş ya da devlete borçlu olan çocuklar, bir müzayedeyle şatışa çıkarılıp, zengin ailelere satılmaya başlanmıştı. ve artık zengin bir ailenin vesayeti ve sorumluluğu altına giren çocukla ve orada başına ne geldiğiyle ise ne acıdır ki kimse ilgilenmezdi. çünkü onlar, kilise, toplum ve devlet nezdinde iyi bir aileye verilmiş olmanın mutluluğunu yaşaması ve şikayet yerine minnet etmesi gereken sorunlu çocuklardı.
oysa gerçek hiç de öyle değildi. bu köle çocuklar, satıldıkları zengin aileler tarafından en ağır işlerde çalıştırılıyor, ahırlarda yatırılıyor, aç bırakılıyor hatta yeni ulaşılabilen bazı kayıtlara göre tecavüze uğrayıp öldürülüyorlardı.
ve bu çocukların en önemli özelliklerinden biri de çıplak ayaklı olmalarıydı. çünkü bu onları, diğer çocuklardan ayırmak için getirilen bir zorunluluktu.
bu çocukların gördüğü insanlık dışı muameleye, o dönem bazı duyarlı insanlar tarafından tepkiler gösterilmeye çalışıldıysa da sistematik bir biçimde ve devlet eliyle hepsinin üzeri örtülüyordu.
bu uygulama 1970’li yıllara kadar sürdü. isviçreli tarihçi marco leunberg'in araştırmalarına göre verdingkinder' lerden 10 bin kadarı hâlâ hayatta. leunberg, 1920 ile 1970 yılları arasında 300 bin isviçreli çocuğun bu şekilde satılarak çalıştırıldığına, 1930'lu yıllarda yalnızca bern kantonunda tarım işçilerinin yüzde 10'unu verdingkinder' lerin oluşturduğuna dikkat çekiyor.
isviçre hükümeti ise ancak 2013 yılında bu vahşi uygulamanın sorumluluğunu kabul etti ve tüm mağdurlardan özür diledi. 2016 yılında da halen hayatta olan verdingkinder’lere federal hükümet tarafından tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. bu uygulamada büyük etkisi ve sorumluluğu olan kilise ise halen özür dilemedi.
bu konu ile ilgili çekilen tek film ise 2011 yapımı der verdingbub. ve bu gerçeği yaşamış on bine yakın insanla yapılan röportajlardan doğan bu senaryo, markus ımboden tarafından filme çekildi.
ve bazı insanlar tarafından hepimizin bildiği, okuduğu ya da izlediği çıplak ayaklı heidi' nin de aslında bir verdingkinder olduğu ve yazarı tarafından bu soruna parmak basmak için kaleme alındığı rivayet edildi.
haberuskudar.com/bir-medeni...
daimakadin.com/heidi-cizgi-...
de.m.wikipedia.org/wiki/Ver....
1789 da isviçre'de 14 yaşından küçük çocukların çalıştırılmasının yasaklanmasıyla, zenginler çocuk işçiliğinin ve sömürüsünün korkunç bir yöntemini bulmuşlardı. bu yasaklamadan sonra ailesi boşanmış, ölmüş ya da devlete borçlu olan çocuklar, bir müzayedeyle şatışa çıkarılıp, zengin ailelere satılmaya başlanmıştı. ve artık zengin bir ailenin vesayeti ve sorumluluğu altına giren çocukla ve orada başına ne geldiğiyle ise ne acıdır ki kimse ilgilenmezdi. çünkü onlar, kilise, toplum ve devlet nezdinde iyi bir aileye verilmiş olmanın mutluluğunu yaşaması ve şikayet yerine minnet etmesi gereken sorunlu çocuklardı.
oysa gerçek hiç de öyle değildi. bu köle çocuklar, satıldıkları zengin aileler tarafından en ağır işlerde çalıştırılıyor, ahırlarda yatırılıyor, aç bırakılıyor hatta yeni ulaşılabilen bazı kayıtlara göre tecavüze uğrayıp öldürülüyorlardı.
ve bu çocukların en önemli özelliklerinden biri de çıplak ayaklı olmalarıydı. çünkü bu onları, diğer çocuklardan ayırmak için getirilen bir zorunluluktu.
bu çocukların gördüğü insanlık dışı muameleye, o dönem bazı duyarlı insanlar tarafından tepkiler gösterilmeye çalışıldıysa da sistematik bir biçimde ve devlet eliyle hepsinin üzeri örtülüyordu.
bu uygulama 1970’li yıllara kadar sürdü. isviçreli tarihçi marco leunberg'in araştırmalarına göre verdingkinder' lerden 10 bin kadarı hâlâ hayatta. leunberg, 1920 ile 1970 yılları arasında 300 bin isviçreli çocuğun bu şekilde satılarak çalıştırıldığına, 1930'lu yıllarda yalnızca bern kantonunda tarım işçilerinin yüzde 10'unu verdingkinder' lerin oluşturduğuna dikkat çekiyor.
isviçre hükümeti ise ancak 2013 yılında bu vahşi uygulamanın sorumluluğunu kabul etti ve tüm mağdurlardan özür diledi. 2016 yılında da halen hayatta olan verdingkinder’lere federal hükümet tarafından tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. bu uygulamada büyük etkisi ve sorumluluğu olan kilise ise halen özür dilemedi.
bu konu ile ilgili çekilen tek film ise 2011 yapımı der verdingbub. ve bu gerçeği yaşamış on bine yakın insanla yapılan röportajlardan doğan bu senaryo, markus ımboden tarafından filme çekildi.
ve bazı insanlar tarafından hepimizin bildiği, okuduğu ya da izlediği çıplak ayaklı heidi' nin de aslında bir verdingkinder olduğu ve yazarı tarafından bu soruna parmak basmak için kaleme alındığı rivayet edildi.
haberuskudar.com/bir-medeni...
daimakadin.com/heidi-cizgi-...
de.m.wikipedia.org/wiki/Ver....
devamını gör...
2.
heidi bu çocuklardan biridir. #537217
devamını gör...
3.
şu anda sayıları on bin civarıdır. 2011 yılında der verdingbub isimli filmden sonra birer ikişer konuşmaya başlayan çocuklardır.
charles probst, 79 yaşındayken şunları söylemiştir:
"annem verdingkinder olarak yanında çalıştığı çiftçi tarafından tecavüze uğraması sonucu doğdum. başka bir bakıcı aileye verildim. her gün saat 4'te kalktım, otları biçtim, ahırda yattım, yıllarca kıyafetsiz gezdim. hasta olunca doktora götürülmedim, cinsel saldırılara uğradım. aç bırakıldım...
tori honegger, 80 yaşında şunları söylemiştir:
''dayak yedim, merdiven altında uyudum. çiftçi beni dövdü. karısı halime acımıştı. yaralarımı temizledi. beni yatağa yatırmak istedi. ama çiftçi buna daha çok kızdı. beni sürükleyerek dışarı attı. günlerce ahırda kilitli tuttu."
peter weber, 55 yaşındadır ve şunları söylemektedir:
"50 yıl öncesini hiç unutmadım. ben insanlara olan inancımı kaybettim. her gün bana yaptıklarıyla başa çıkmak zorunda kaldım''
charles probst, 79 yaşındayken şunları söylemiştir:
"annem verdingkinder olarak yanında çalıştığı çiftçi tarafından tecavüze uğraması sonucu doğdum. başka bir bakıcı aileye verildim. her gün saat 4'te kalktım, otları biçtim, ahırda yattım, yıllarca kıyafetsiz gezdim. hasta olunca doktora götürülmedim, cinsel saldırılara uğradım. aç bırakıldım...
tori honegger, 80 yaşında şunları söylemiştir:
''dayak yedim, merdiven altında uyudum. çiftçi beni dövdü. karısı halime acımıştı. yaralarımı temizledi. beni yatağa yatırmak istedi. ama çiftçi buna daha çok kızdı. beni sürükleyerek dışarı attı. günlerce ahırda kilitli tuttu."
peter weber, 55 yaşındadır ve şunları söylemektedir:
"50 yıl öncesini hiç unutmadım. ben insanlara olan inancımı kaybettim. her gün bana yaptıklarıyla başa çıkmak zorunda kaldım''
devamını gör...
4.
bu çocuklara verdingkinder denildiği için mi daha çok dikkat çektiğini merak ettiğim esasen o dönemde birçok devletin benzer uygulamalarda bulunduğu ama isviçre kadar gündeme gelmemiş köle çocuklar*
ben bu çocukları sigaramcamel isimli twitter kullanıcısının hazırladığı bilgisel ile öğrendim. kendisine hazırladığı bilgisel için teşekkür ederim. görsellerle desteklenmiş halini okumak isterseniz. buradan
ben bu çocukları sigaramcamel isimli twitter kullanıcısının hazırladığı bilgisel ile öğrendim. kendisine hazırladığı bilgisel için teşekkür ederim. görsellerle desteklenmiş halini okumak isterseniz. buradan
devamını gör...
5.
hayran olunan, medeni görünen avrupa'nın aslında ne kadar barbar bir topluluktan oluştuğunu gösteren örneklerden sadece biri. isviçre'deki bu sistem 1960 yılına kadar devam etmiş. oysa atatürk 1920 yılında 23 nisan'ı çocuk bayramı ilan etti. dünya çocuklarının çocuk bayramı kutlu olsun.
devamını gör...
6.
çıplak ayaklı çocuklar.
devamını gör...