what is matrix ulan

bir komser şekspir repliğidir.

bol dumanlı bir gün yaşar tatu önce denize doğru dönük yüzüyle. elinde cigarası ile zihninde dönüp duran kırık felsefe cümlelerini şehri yenmeye gelmiş bir taşralı gibi biriktirir.

tatu sıradan bir adam değildir aslında. biraz dikkatli baksanız belki de tanırsınız onu. zamanının çocuk yıldızlarındandır. saçma sapan bir kaza sonucu yüzünde geçmeyen, onulmaz bir iz oluşunca baba, oğul ve kutsal ruh adına sinemadan uzaklara itilir. trinity’den yoksun bir hayat sürmek üzere.

cıgarası parmaklarının arasında dünyaya deplasmanda kafa tutmak gibi bir kabadayılık yaparken seyirci avantajının kendinden yana olmadığının da farkındadır. yine de defansa çekilip yediği onca gol aklına gelince bir şeref golü atmanın zorunluluğuna ikna eder kendini.

yol ortasına atlar. geçen arabalar neo’nun etrafındaki havayı yaran kurşunlar gibidir. şehirde hiçbir şey yoktur aslında. her şey kıçı kırık bir yanılsamadan ibarettir. dumanlı bir bakış açısı ile bu kadarını fark eder tatu.

şehre içinden geleni söyler tatu. bir masala başlamak için en ideal sözler olmayabilir belki bunlar ama hain kurdun zaferi kesinse bu sözler kabul edilebilir:

“yok ki lan, hiçbiriniz yoksunuz. ne bu binalar, ne bu şehir, ne bu trafik, nedir ulan bu, yanılsama değil mi lan! gerçekliğin komik bir alegorisi aslında. aslında hiçbiriniz yoksunuz. what is matrix ulan bu!”