#netflix dizisi
zoe walker, erkek kardeşinin ibiza'da kayboluşunu araştırmak için sessiz hayatını geride bırakır ve burada çökmekte olan ve tehlikeli bir yola girer.
yaratıcı:
alex pina
alex pina
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "tepelerin kocakarisi" tarafından 10.03.2022 14:23 tarihinde açılmıştır.
1.
bilenler bilir, criminal programlara bir çeşit bağımlılığım söz konusu. discovery id’nin zaten abonesiyiz. onun haricinde pek çok suç / psikolojik türünde diziyi de izlemişimdir. özellikle ingiliz ve iskandinavlar bu işi güzel yapıyorlar. küçücük bir kasabada gerçekleşen cinayeti çözmeye çalışırken ortaya çıkan ilişki ağlarını ve karakterlerin katmanlarını keşfederken fonda uzayıp giden o karlı manzaralar ve aksiyonsuz bir ağırlıkla çözülen hikayeleri izleyen o manyak benim evet.
bu yüzden netflix’e gelen yeni dizimiz white lines’a da hemen bir şans vereyim dedim. * efendim öncelikle bu tarz yapımların büyük çoğunluğunun * sadece kafa dağıtmalık, işten yorgun gelip yatmadan bir şeyler izleyeyim ama beni yormasın diyebileceğiniz yapımlar olduğunu maalesef söylememiz gerekiyor. white lines’a başlarken de bundan dolayı beklentilerim oldukça düşüktü ama sonradan öğrendim ki la casa de papel’in yaratıcısının yeni yapımı imiş. keza hikaye anlatımı hiç fena değil. toplamda on bölümden oluşan bu dizide (finale bakarsak ikinci sezonu olacakmış gibi durmuyor) olayları şimdiki zaman, geçmiş ve yakın geçmiş olmak üzere üç farklı zaman içerisinde izliyoruz. ana karakterimiz zoe, yirmi yıldır kayıp olan abisinin cesedinin ortaya çıkması ile onun başına ne olduğunu çözmenin peşinde ibiza’ya giden bir ingiliz abla. kendisi abisinin kaybı yüzünden vakti zamanında intihara da kalkışmış, psikolojik olarak biraz dengesiz ve anksiyete sahibi bir anne olarak bu olayı çözmezse bir türlü hayatına normal bir şekilde devam edemeyeceğini düşünerek tek başına yollara düşer. tabii ada onu alışık olduğu sakin ve güvenli yaşamdan çok farklı bir maceranın içine sürükler. abisini eski arkadaşları, sevgilileri, düşmanları ve babasının ağzından dinleyip aslında neredeyse hiç tanımadığını anlarken gerçek kendisini de keşfetmeye ve kaybettiği kendi gençliğini de yıllar sonra yaşamaya başlar.
bu arada dizinin +18 olduğunu hatırlatmakta fayda var. cinsellik, şiddet, cinayet, uyuşturucu madde kullanımı, seks, drugs and rock’n roll yani ne ararsanız var. yani sonuç olarak ibiza'dayız gençler...
ama dizinin kendisini izletmesindeki en büyük pay sanıyorum boxer karakterine ait. yani şimdi yok artık tepeler bu adama mı aşık oldun derseniz kalbimi kırarsınız. ben de farkındayım “some bad boy problems” ama yapacak bir şey yok. allah da beni böyle yaratmış! üzerine de çocukluğumda bilimum serseri karakterin olduğu kitaplar okutmak sureti ile erkek prototipimi şekillendirmiş!
bir de yazarları tebrik ediyorum karakterin dozunu çok iyi ayarlamış allahsızlar. vallahi adamlar biliyor bu işi; tabana yerleştir serseriliği, üzerine bir doz romantizm; hem sanatsal yönü olsun, hem kalksın gecenin dördümde lazanya yapsın... üstelik sevdiklerine karşı sadık olması ve o tatlış gülümsemesi arada bir kokain kullanmasını ve nadiren de olsa adam öldürmesini (vallahi çok pis kötü adamlardı öldürdükleri, hep hak etmişlerdi!) göz ardı etmemize yetmez mi?
şuraya kendisinin bir adet görüntüsünü bırakıyorum.
boxer! beni bul! *
bu yüzden netflix’e gelen yeni dizimiz white lines’a da hemen bir şans vereyim dedim. * efendim öncelikle bu tarz yapımların büyük çoğunluğunun * sadece kafa dağıtmalık, işten yorgun gelip yatmadan bir şeyler izleyeyim ama beni yormasın diyebileceğiniz yapımlar olduğunu maalesef söylememiz gerekiyor. white lines’a başlarken de bundan dolayı beklentilerim oldukça düşüktü ama sonradan öğrendim ki la casa de papel’in yaratıcısının yeni yapımı imiş. keza hikaye anlatımı hiç fena değil. toplamda on bölümden oluşan bu dizide (finale bakarsak ikinci sezonu olacakmış gibi durmuyor) olayları şimdiki zaman, geçmiş ve yakın geçmiş olmak üzere üç farklı zaman içerisinde izliyoruz. ana karakterimiz zoe, yirmi yıldır kayıp olan abisinin cesedinin ortaya çıkması ile onun başına ne olduğunu çözmenin peşinde ibiza’ya giden bir ingiliz abla. kendisi abisinin kaybı yüzünden vakti zamanında intihara da kalkışmış, psikolojik olarak biraz dengesiz ve anksiyete sahibi bir anne olarak bu olayı çözmezse bir türlü hayatına normal bir şekilde devam edemeyeceğini düşünerek tek başına yollara düşer. tabii ada onu alışık olduğu sakin ve güvenli yaşamdan çok farklı bir maceranın içine sürükler. abisini eski arkadaşları, sevgilileri, düşmanları ve babasının ağzından dinleyip aslında neredeyse hiç tanımadığını anlarken gerçek kendisini de keşfetmeye ve kaybettiği kendi gençliğini de yıllar sonra yaşamaya başlar.
bu arada dizinin +18 olduğunu hatırlatmakta fayda var. cinsellik, şiddet, cinayet, uyuşturucu madde kullanımı, seks, drugs and rock’n roll yani ne ararsanız var. yani sonuç olarak ibiza'dayız gençler...
ama dizinin kendisini izletmesindeki en büyük pay sanıyorum boxer karakterine ait. yani şimdi yok artık tepeler bu adama mı aşık oldun derseniz kalbimi kırarsınız. ben de farkındayım “some bad boy problems” ama yapacak bir şey yok. allah da beni böyle yaratmış! üzerine de çocukluğumda bilimum serseri karakterin olduğu kitaplar okutmak sureti ile erkek prototipimi şekillendirmiş!
bir de yazarları tebrik ediyorum karakterin dozunu çok iyi ayarlamış allahsızlar. vallahi adamlar biliyor bu işi; tabana yerleştir serseriliği, üzerine bir doz romantizm; hem sanatsal yönü olsun, hem kalksın gecenin dördümde lazanya yapsın... üstelik sevdiklerine karşı sadık olması ve o tatlış gülümsemesi arada bir kokain kullanmasını ve nadiren de olsa adam öldürmesini (vallahi çok pis kötü adamlardı öldürdükleri, hep hak etmişlerdi!) göz ardı etmemize yetmez mi?
şuraya kendisinin bir adet görüntüsünü bırakıyorum.
boxer! beni bul! *
devamını gör...