#ödüllü filmler
başrollerinde benno fürmann, nina hoss ve astrid meyerfeldt gibi isimler bulunan, christian petzold yönetmenliğindeki 2003 alman yapımı drama filmidir. berlin enternasyonal film festivali'nden fipresci ödülüyle dönen yapımın konusu özetle şöyledir: philipp gerber, akıllı ve halinden memnun bir araba satıcısıdır. bir gün araba kullanırken, dikkatinin dağıldığı bir anda bisiklet kullanan bir oğlana aracıyla çarpıp çiğner ve ona yardım etmek yerine olay yerinden kaçmayı yeğler. zamanla suçluluk duygusu baskın gelen karakter, "kurbanı" hakkında bilgilenmek üzere harekete geçer. filmin senaryo yazımından da petzold sorumlu olmuştur.
*berlin enternasyonal film festivali (2003) - panorama: fipresci ödülü
*sanat filmi festivali (2003) - don quijote plaque: mansiyon ödülü [christian petzold]
*grimme ödülü (2005) - kurgu/eğlence: altın ödül
*sanat filmi festivali (2003) - don quijote plaque: mansiyon ödülü [christian petzold]
*grimme ödülü (2005) - kurgu/eğlence: altın ödül
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "editör" tarafından 31.07.2024 11:47 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmen koltuğunda christian petzold oturan, 2003 yılında vizyona girmiş, benno fürmann ve nina hoss'un tüm filmi sırtladığı, güzel olduğu kadar bazı kısımlarıyla ne olduğunu bulamadığınız bir eksiklik hissettiren, manzaralarıyla bir tarkovsky filmi izlermiş gibi hissettiğiniz bu filmden biraz bahsetmem gerekiyor.
konusuyla başlayalım. philipp başrolümüz olan ağabey, biraz tuhaf bir ağabey bu, çok mutlu olmadığı bir ilişkisi var. bir gün eve dönüş yolunda arabasını hızla sürerken hayatındaki kadınla kavga ediyor ve o sırada dikkatsiz bir anına denk geliyor bunlar, tahmin ettiğiniz gibi küçük bir çocuğa çarpıyor, o şok ile yardım etmek yerine kaçmayı tercih ediyor ve film burada başlıyor... çocuk ölüyor ve philipp vicdan azabıyla baş başa kalıyor.
film bir insanın vicdan azabıyla neler yapabileceğini, ne kadar pişmanlık sergileyeceğini, daha da kötüsü pişmanlık çeken birinin bunu yok etmek için ne kadar saçma sapan işlere gireceğini çok iyi anlatıyor benim için... hepimiz öyle değil miyiz zaten? pişmanlık duyduğumuz bir şeyi yok etmek için ya inkar ederiz, ya da inkar sonrası ne pahasına olursa olsun biraz değiştirmeye çalışırız... film bunu çok iyi yüzümüze vuran cinsten.
filmin görüntüleri çok hoşuma gitti, almanya'nın kırsal manzaralarını soğuk bir renk ile göstermiş. sahneler öyle güzel ki, bazı yerler çok ikonik gözüktü gözüme... oyunculuklar da harikaydı, o soğuk kuzey insanının bile ne kadar sıcak bir bireye dönüşecebileceğini adım adım anlattı vallahi.
filmin bazı sesleri sonradan eklenmiş, o kısımlar hemen göze çarpıyor.
genel olarak izlenilebilir bir film, hoş, tavsiyemdir.
konusuyla başlayalım. philipp başrolümüz olan ağabey, biraz tuhaf bir ağabey bu, çok mutlu olmadığı bir ilişkisi var. bir gün eve dönüş yolunda arabasını hızla sürerken hayatındaki kadınla kavga ediyor ve o sırada dikkatsiz bir anına denk geliyor bunlar, tahmin ettiğiniz gibi küçük bir çocuğa çarpıyor, o şok ile yardım etmek yerine kaçmayı tercih ediyor ve film burada başlıyor... çocuk ölüyor ve philipp vicdan azabıyla baş başa kalıyor.
film bir insanın vicdan azabıyla neler yapabileceğini, ne kadar pişmanlık sergileyeceğini, daha da kötüsü pişmanlık çeken birinin bunu yok etmek için ne kadar saçma sapan işlere gireceğini çok iyi anlatıyor benim için... hepimiz öyle değil miyiz zaten? pişmanlık duyduğumuz bir şeyi yok etmek için ya inkar ederiz, ya da inkar sonrası ne pahasına olursa olsun biraz değiştirmeye çalışırız... film bunu çok iyi yüzümüze vuran cinsten.
filmin görüntüleri çok hoşuma gitti, almanya'nın kırsal manzaralarını soğuk bir renk ile göstermiş. sahneler öyle güzel ki, bazı yerler çok ikonik gözüktü gözüme... oyunculuklar da harikaydı, o soğuk kuzey insanının bile ne kadar sıcak bir bireye dönüşecebileceğini adım adım anlattı vallahi.
filmin bazı sesleri sonradan eklenmiş, o kısımlar hemen göze çarpıyor.
genel olarak izlenilebilir bir film, hoş, tavsiyemdir.
devamını gör...