ittihat ve terakki'nin dört bir yana korku salan fedaisi. cepheden cepheye koşup göğüs göğüse çarpışmaktan çekinmemesine rağmen ünü asıl olarak aydınlatılamayan cinayetlerinden ve acımasız işkencelerinden gelir. enver paşa ile yakın bir ilişkisi vardır. korkunç namı paşanın kulağına kadar gitmesine rağmen ona ihtiyacı olduğu için gözden çıkaramamıştır. bu ihtiyaç ve yakub cemil'in soğukkanlılığı bab-ı âli baskını'na dair bizzat kendi anlattıklarından sezilebilir.


müşir paşa sert bir dille, hiddet içinde "bu ne cüret, burada ne arıyorsunuz asi herifler," diye bağırmaya başladı. enver bey karşısında birden koskoca harbiye nazırı'nı görünce kıpkırmızı kesilmişti(...) kolumu paşanın arkasından çevirip sağ şakağına tabancayı yaklaştırdım ve tetiğe bastım. harbiye nazırı'nın kafasından fışkıran kanı ve bütün heybetiyle yere serilişini izledi. korkulan ve çekinilen nazım paşa'nın işi bitmişti. enver bey sesi titreyerek "eyvah, yakub cemil ne yaptın, buna ne lüzum vardı?" dedi. enver bey'e döndüm "bu herife laf anlatılır mı?" dedim ve nazım paşa'nın yerde vücuduna bir kurşun daha sıktım.

aynı zamanda birinci dünya savaşı'nda katillerden oluşan bir orduya liderlik etmiştir. bu orduda istanbul hapishanelerinden seçilmiş olan dört bin civarı gönüllü mahkum vardır. fakat konu mahkumlar olunca elbette bazı istenmeyen olaylar da yaşanacaktır. ilk olay yüz seneye yakın mahkum edilmiş bir katilin yol üstündeki köylerden birinde bir kıza tecavüz etmesidir. mahkum, kısa bir takipten sonra yakalanarak yakub cemil'in karşısına getirilir. cezası oldukça ağır olacaktır.


(...)bütün halk suçluyla birlikte köy meydanına toplandı. yakub cemil kısa bir sorgudan sonra suçunu itiraf eden katilin donunu indirtti, uzvunu tuttu ve sağ elindeki söğüt yaprağıyla kesti. her yer kan gölüydü. kanlara bulanan adamın yanındakiler yakub cemil'e sordu: "yarasını bağlayalım mı?" cevap kesindi: "istemez, köpek gibi yalaya yalaya iyi etsin!"

ikinci olay ise çorum'da meydana gelir. bölgenin zenginlerinden biri öldürülmüş, üstelik karısına ve kızına da işkence edilmiştir. kadın ve kızına zanlı teşhis ettirilir, ancak mahkum suçunu bir türlü kabul etmez. bunun üzerine yakub cemil adamı önce iskemleye bağlar, ardından kafasının üstünü tıraş ettirir. sonrasında ise yardımcılarından birine mahkumlarda bolca bulunan bitlerden toplattırır. bunların içine koyulduğu teneke adamın başının üstüne kapatılıp bir örtüyle bağlanır, işkence saatlerce sürer, adam bayıldıkça yüzüne su dökerek ayıltırlar. adam en sonunda suçunu itiraf edince önce bir direğe bağlanır, ardından üzerine gazyağı dökülür ve yakub cemil sigarasını yaktığı kibriti adama atarak ateşe verir. adamın yanışını ağzında sigarasıyla, elleri arkasında seyreder.

kaynak: sevinç yavuz, kolici: bir seri katilin hikayesi (kitap).
devamını gör...
ittihat ve terakki fedaisi. çerkes ve lezgi kökenli bir osmanlı subayı.

2. abdülhamid döneminde hafiyelik - jurnal teşkilatı mahsusu'nda * görev almış. kendi askerlerine kendi ölüm emrini vermiş.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yakub cemil" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim