felsefe-düşünce
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

kitabın kapağı öyle dikkat çekici ki, ilk bakışta basit gibi dursa da insan ayrıntılarda kaybolmaya başlıyor. doğan kitap kadar değil belki ama metis'in kitap kapaklarını da beğenirim.
kitaba gelecek olursam, akıcı, genellemelerden uzak, ne anlatmak istiyorsa dolandırmadan onu anlatan net bir kitap. adı üzerinde ''yaratmak'' ve ''cesaret'' kavramlarına odaklanıyor.
devamını gör...
öncelikle şunu belirtmek isterim ki son tanımdan itibaren ne çabuk okudun diye sorulabilir lâkin kitabı iki haftadır bitirmeye çalışıyorum, kitap rollo may imzalı; ben 33. sayfasındayım.

yazar kitabında yaratma kavramına, yaratıcılığa ve felsefeye dair yaklaşımları yer alıyor.
insanın düşünme eylemi, insanın dünyadaki yeri ve anlamı, her şeyin anlamlı ya da anlamsız olma ihtimâli gibi konular başta olmak üzere pek çok konuda inanılmaz analizler yer almış.

bitirdiğimde mutlaka yazacağımı düşünüyorum.

nietzsche yaratıcılığın ancak bilincin ölüm anında olabileceğini söylemişti.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
özgün adı the courage to create olan amerikalı psikolog rollo may imzalı 168 sayfalık eser; 1975 yılında yayınlanmıştır.

kitap hakkında konuşmak gerekirse rollo may yaratma edimini felsefik ve sosyolojik bir bağlamda inceliyor;
kendine has argümanlarla irdelediği konuları destekliyor ve açıklıyor.
yaratmanın vârolmanın bir sonucu veya kaçınılmaz zorunluluğu olduğunu belirtiyor.
gerçek cesaretin insanın eylemlerinde değil ruhunda olabileceğini vurguluyor.
yaratma ediniminin sanatçılara has bir özellik olup olmadığını sorguluyor; yaratmak neden cesaret ister ve yaratmak neden bu kadar zordur? gibi sorulara cevap arıyor.

tanrı olmayanın bir şey yaratma olasılığının düşüklüğü ise kitabın düşündürdüğü diğer konulardandır hiç şüphesiz.
insan yaratamaz, sadece olana biçim verir, araklar veya dönüştürür.
çünkü insan yok da edemez.
yok edemeyen bir varlığın yaratmasından da söz edilemez.

yazarın yaratma eylemi dışında bahsettiği diğer konulara gelecek olursak; ölüm ve insanın ölümünün vâroluşun sürekliliğinin bir gerekliliği olarak gördüğünü okuyoruz.
bu düşünce yapısı ise içinde insanın bir domino taşı olma ihtimâlini barındırıyor.
diğer nesillerin dünyaya gelmesi ve yaşaması için şimdiki nesil zamanı geldiğinde ölmek zorunda.
yazar ölümü dramatize etmeden ele alıyor.
kitaba göre ölümün bir sonsuzluk olma ihtimâli taşıdığı ise söylenebilir.
yazar yaratma ediminin intihara zemin hazırlamasından da bahsediyor; mesela dünya üzerinde pek çok sanatçının yaratma eylemlerinin zirvesindeyken artık yaratacak bir şey kalmadığı için intihar ettiklerini örnek verebiliriz.
yaratmak aynı zamanda yok etmek midir yoksa yaratırken yok olmak mıdır?
işte bu bilinmez.

eğer yaratıcılık ölümlü olmanın getirisi ise tanrı ölümsüz iken nasıl ve neden yarattı?

kitabın sorgulattığı bir diğer sorulardandı denilebilir.
dünyanın ise öğrenmeye eşlik eden ve anlam nâmına bulduğumuz şeylerin toplamı olan bir mekanizma/ model olduğunu ifade etmesi kitabın belki de en sert yansımalarındandı.
aynı zamanda kişinin sevdiği kişinin kendisinin yansıması olarak kabul edilmesi iyi bir konuydu.
bütün karşılaşmaların diyalektiği geliştirici bir süreç oluşu ise yadsınamaz. zira kitap bundan da bahsediyor.
kişisel benlik ve dünyayı anlamlandırma çabası, algılama biçimi ve kişinin yarattığı anlamlar kitabın omurgasını oluşturuyor diyebiliriz.

her yaratma ediminin eskiyi yıkma çabası olduğu yönündeki düşüncenin ise doğruluk payı yüksek; çünkü her yaratıcı daha iyisini bulmak ereğiyle eskisini yıkacak ve eskisinden vazgeçecektir.
her yapım eskiyi yıkmaya zorlar.
her insan bir şey yaratır ve yarattığı diğer insan, diğer nesil tarafından yıkıma uğramak zorundadır, mezarlar bile yüz yıl sonra başka birinin mezarı olacaktır, çünkü her şey hızla birbirine dönüşmektedir ve muhtemelen yaratma edimi var olduğu müddetçe bunun önüne geçilemeyecektir.
her şey yaratılmaya ve ardından zaman aşımına uğrayarak yok edilecektir.
bir insan, bir eşya ya da bir anı, yaratılan her şey eskiyecektir.

yazarın kitabın sonlarına doğru dışlanma hissinin insanı duygusuzlaştıran en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtmesi ise oldukça sertti diyebilirim.
dışlanan insanın hayattan kopacak hale gelirken sevilen ve onaylanan insanın hayat dolu olması yazarın örneğini destekler niteliktedir.

kitap hakkında fikrimi belirtmem gerekirse;
rollo may'in üslubunu ve ele aldığı konuları objektif olarak incelemesini sevdim.
kişisel bir kitaptan ziyade tanrısal bir kitap havası katıyor ve bu da düşüncelerinde yanılma payını asgari düzeye indiriyor.

hayat ve ölüme, insanın vâr ve yok oluşuna, anlamlandırma çabasına ve yaratma cesaretinin kaynağını bulmaya dair iyi bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
kitaptan etkileyici birkaç pasaj bırakıp burada bitiriyorum.
kitapla doğrudan olmasa da dolaylı yoldan bağıntısı olsa da en çok şu soru üzerinde durulabilir;

ölüm gerçeğin dışına çıkmak ise nasıl aynı zamanda en büyük ve tek gerçeklik olarak kabul edilebilir?
kendisiyle çelişmez mi?

"insan karşılaştığı kişilerin kalıntısıdır."

cesaret daha çok umutsuzluğa rağmen ilerleyebilme yetisidir.

sevdiğimiz her şey ölecek.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yaratma cesareti" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim