yazarların yaşayarak anlamını öğrendiği kelimeler

dar..
ilkokula gidiyodum. öğretmenim ders sırasında sınıfın dışına çağırdı, bi ayakkabı denetti. eski görmüş olacak ki ayağımdakini beni seçmiş. giydirdi ayağıma. rengide morlu beyazlı. çok rahattı tam oldu ayağıma. nasıl oldu iyi mi dar mı geniş mi vs vs sordu. okadar çekinmişim ki o kadar sevinmişim ayağıma tam oldu diyememişim de dar geldi demişim:).
neyse çıkarttırdı dar geliyo deyince. sınıfa geçebilirsin dedi. sanıyorum eve giderken vercek ayakkabıyı. sabırsızca bekliyorum zil çalsa da eve gitsem. sınıftan olabildiğince ağır alarak çıktım ogün. vermedi.
ertesi gün sabah sınıftan başka kızın ayağında gördüm ayakkabıyı. ona vermiş. bir bozuldum, bi kötü oldum. o günden sonra o kız bana ayakkabı getirdi. evlerinde giymedikleri bi ayakkabıymış. muhtemelen giyilmiş o sıralar kullanan yokmuş. giydim. ayağıma inanılmaz küçük geliyodu ama giydim. atıyorum 38 numara ayağın var 36 numara giymişin gibi. parmaklarımı bükmekten çoğunlukla zorlanıyodum ama çocuk aklı ayakkabım vardı. benimkinden daha yeniydi ya olsundu. tırnağım simsiyah olmuştu. velhasıl kelam 'dar' kelimesini öğrendim.
kendime kıssadan hisse; unutmamak lazım. doyumsuzluk çok fazla, yok topuklusu yok topuksuzu kaptırmış gidiyoken bunları görmüş yaşamışken kıymetini bilip yetinmek lazım.

sabır, vallahi sabır.

çaresizlik.

(bkz: virüs vs bakteri)

aile

kondansatör.

yalnızlık.

annelik
çünkü kadın artık kadınlığından önce annedir toplum için . ben kaybedene kadar annemi sadece anne bildim. hayalleri, kırgınlıkları, suskunlukları, en sevdiği şarkısı, hatırlayınca gülümsedikleri, pişmanlıkları ile bir birey olarak değil sadece annem olarak. eve geldiğimde sıcak yemeğim,cabime sıkıştırılan harçlıklarım, izin isterken ön başvuru yaptığım, temiz ütülenmiş kıyafetlerimle bildim hep. hep mesafeli ve sessiz bir insandı. sohbetlerımız bıle ölçülüydü.
sonra ben anne oldum anneliği o zaman anladım. hani kızarken hep derler ya “anne olunca anlarsın” diye. çok doğruymuş. yıllardır insan olarak onu tanıyamadığımı düşünür üzülürüm.

evlatlar, anneleri ölümsüzmüş gibi yaşıyormuş. onu da ölünce anladım.

parasızlık. baya baya allah'a emanet bir hayat sürdüyorsun. herşeyin olmasa bile çok şeyin kapısı para tarafından açılıyor.

ölüm

karma.

gördüm ki insanlar yaşattıklarını yaşıyor.

annelik. sadece yaşayarak öğrenilen en özel kelime.

paradır, 12 yaşına kadar çok da umrumda değildi, 12 yaşından sonra bir anlam önem kazandı ama olmasa da olurculardandım.
çünkü vardı.
18 yaşından 20 yaşına kadar kendisinden nefret ediyordum, asi bir genç ayakları yani.
20 sinden sonra kendi başıma iyi paralar kazanıp, imkan ve fırsat olanağımı arttırdıkça önemini daha iyi anladım, anlayabildim para nedir ? çok olduğunda neden güç verir ?
şimdi 25 yaşında ortalamanın üstündeyim, 30 a gelmeden oldukça varlıklı bir yatırımcı ve geliştirici olmak amacım, ilk basamağım daha çok para, uzun vadede planım maksimum para.

huzur.aile.

olgunlaşmak, kâmil olmak ya da kemale ermek filan gibi ifade edilebilen şey. bunu anlayabilmek için biraz canının yanması, az gözyaşı az hayal kırıklığı filan gibi şeyler gerekiyor. farkettiyseniz somut etkiler. yani ? yani yaşamadan öğrenilmez. o ciğer sapın titricek illâ.

aile ve sağlık, gerisi yalan dolan tırı vırı.

acı. şiir. yaşamak. mutsuzluk. şairlik. türkiye.

vefa. sabır.

yalnızlık

sabır veya haspinallahvemilletvekili