yazarların kendi başlarına öğrendiği hayatın gerçekleri

sonradan fransızca öğrenmek heteroseksüel bir türk erkeği için uygen bir değil.

o nasıl bir fonetik yav.

içim kan ağlasa da kan kussa da kızılcık şerbeti içtim demek.

sağlığın yoksa fakirsindir, sağlıklıysan zenginsin.
her şeyinizi kaybedin, ama sağlığınızı asla...

klasik ama düşenin dostu olmuyor. eğer bir sorununuz varsa, etrafınız önce teker teker, sonra topluca azalır; ama keyfiniz yerindeyse meyve sineği gibi herkes başınıza üşüşür. bu da böyle bir deneyimimdir.

kendi ayaklarının üstünde dur, kimseye muhtaç olma. yanında sandıkların her zaman yanında olmayabilir.

yani aslında benimki yalnızlık.
bugün kurulan cümlelerden fark ettim ki anne tarafında da baba tarafında da en az sevilen çocuk nedense ben olmuşum ama gram üzüntü hissetmiyorum.
sanırım ben kendimi sevilmemeye alıştırmışım ya da kimsenin sevgisine ihtiyaç duymuyorum.

babana bile güvenme lafını hep baban bile seni satar anlamında sanıyordum. meğer öyle değilmiş. baban bile hata yapar anlamındaymış.

anlatsak sanki dinleyip uygulayacaksınız. akıllı insanlar nasihat alır, ahmaklar yaşayarak alır. o yüzden yok size.(bkz: swh)

(bkz: tek gerçek ölümdür)

etrafımda bir çok insan da olsa, arkadaşım olduklarını, dostum olduklarını, ailem olduklarını söyleseler de, günün sonunda yine yalnızım.
iyi günümü paylaşmamı isteyen çok da kötü günümde hepsi kayboluyor.

günün sonunda yalnızlık huzur veriyor. ayrıca bir de şu: "life's too short to worry about things that we got wrong"

bir insan sana nasıl davranıyorsa sen de ona öyle davran. sana iyi davranan birine saygısızlık yapma. seni bozmakta ve aşağılamakta sakınca görmeyen bir arkadaşa aynı sertlikte cevap ver. ezilip büzülme. ne kadar kibar olursan ol senin dış görünüşünle ilgili kötü niyetli şaka yapan birini bozmaktan çekinme.

can: mehmet şu saçını kes a** havalı durduğunu mu sanıyorsun?
-------
5 dakika sonra:
mehmet: bu arada can, senin o enseyle saç kestirmeye devam etmen cesaret işi gerçekten. berber "düzeltelim mi?" demiyor mu hiç?

can: ne diyorsun oğlum, ne varmış saçımda?

mehmet: saçta değil mesele, genel olarak ya***k gibi duruyorsun. yani senin birine dış görünüş hakkında laf edecek son kişi olman gerek. ciddiyim.

can: lan ne alaka şimdi durduk yere?

başıma daha ne gelebilir ki, bundan kötüsü olmaz gibi büyük cümleler kurmamak lazım.

hayat adamı s..er yemin ediyorum. (biraz amiyane oldu ama başka hiçbir söz o süreci tanımlayamaz)

o yüzden çeneni kapatıp derdini çekeceksin paşa paşa.