1.
erlik han'ın insanları hizaya çekmek için yarattığı yedi başlı ejderhanın adıdır. genel olarak bir altay mitolojik figürü olsa dahi tuvalar ve sahalarda da yelbegen'e dair hikâyeler anlatılır. öyle habis ve öyle kötücül bir yaratıktır ki, canı isterse insanları bir lokmada ham yapabilir. yapabilir diyorum zira görev tanımında insan yemek yok! ona çok daha ulvi bir görev verilmiş; hergele bir nevi kargo şirketi gibi çalışıyor. yeryüzünde sapkınlık yapan kötü insanların tespiti yapıldıktan sonra bu arkadaşa haber veriliyor. beyzade haberi aldıktan sonra hızlı bir şekilde görev yerine intikal ediyor. bu densiz günahkarları bir güzel paketliyor. paketleme işleminden sonra ise yelbegen güvencesindeki uçuş konforu ile seyahat eden günahkarlar, yer altı dünyasında bizatihi erliğe teslim ediliyor. bu işlemlerde teslim kodu vesaire gibi herhangi bir şart aranmıyor. kendisinin altag dağlarındaki * * * * bir mağarada yaşadığı rivayet edilir. bir ara, ''acaba halen orada mıdır? gidip baksak mı?'' tarzında kabuğumda oluşan sorularla arama mesafe koydum. tabiri caizse paçam yemedi. hayır yani, kendisinden çekindiğimden değil. dağ yüksek geldi. takdir edersiniz ki, tosbağalar için o yükseklikte bir dağa tırmanmak yorucu olabilir. yoksa yelbegen de kim oluyormuş? alıp manaş bile alt etmiş hergeleyi ben mi edemeyeceğim? *
yalnız burada da şu kısma takılıyorum; yani netice de bu arkadaş erliğin verdiği bir görevi yerine getiriyor. neden bu arkadaşa atar gider yapıp kahramanlık taslamış ki bu abiler? bu durum, tanrı hükmüne karşı çıkmak gibi bir şey oluyor. kanımca, ülgen alttan alta bu arkadaşları hafifçe gazladı. yoksa yaptıkları cidden akıl işi değil. insanın tek başına girişeceği bir işse hiç değil! efsanelere baktığınızda yelbegeni şekil değiştirip yenen abilere bile rastlıyorsunuz. bu yüzden olaylar salt insan işi gibi durmuyor. ben de doğal olarak bu işlerde ülgen'in parmağı olduğu düşünüyorum. biz kaplumbağalar bile şekil değiştiremezken aciz insanoğlu mu kendi başına şekil değiştirecek? komik! insan dediğiniz yaratık şekil değiştiremez. ama maskeler suretiyle yüz değiştirebiliyor. en iyi olanın bile en az 3-4 tane maskesi var zahar. kötülerinin ise 3344 adete kadar maske stoklayabildiğinden bahsediliyor. çok yüzlü, yüzsüzler ordusunun adıdır insanlık. ama mevzumuz insanlık değil. ben burada insanları gömecektim ama sebebi bu değildi. mevzu farklılaşmadan asıl defin işlemine başlayayım.
şimdi, nereden bakarsanız bakın yelbegen bizim evladımız. öyledir, böyledir, şöyledir kısımlarına hiç girmeyelim. kol kırılır yen içinde kalır. o mevzuyu kendi içimizde bir şekilde çözeriz. amma velakin konu hades olunca, fularlarını tepeden tırnağa vücutlarına dolamak suretiyle konuya dair 32.500 kelam eden zevat size laflar hazırladım; kraken adını kraker yer gibi ağzınızda geviş getirerek keyifle zikrederken, size yelbegenden bahsedildiğinde neden gevrek simit misali ağızlarınızı daire şeklinde açarak höykürmeye başlıyorsunuz? yavrum siz kimin enteli dantelisiniz? mevzu aynı mevzu. hikâye benzer. konu türk mitolojisi olunca mı höykürmek geliyor aklınıza? sahi, bu aşağılık kompleksi ve eziklik nereden geliyor size ve nasıl hasıl oldu? kendi öz kültürünüzden bu kadar utanmanızın sebebi nedir? * *
bakın, ben ejderhaları pek severim. ejderha mızrağı, yüzüklerin efendisi, ölüm kapısı serisi ve benzeri kurgulardaki ejderhalar başımın tacıdır. hatta taht oyunlarındaki ejderhalara bile sempatim vardır. * arkadaş, mevzu bizim ejderhalar olunca neden hemen su koyuveriyorsunuz? gevşek gevşek ağzınızı yüzünüzü büküyorsunuz? yani entel dantel ortamlarda bizim ejderhaların gideri yok diye mi böyle yapıyorsunuz? ha tabii, ben yılmıyorum bu iki yüzlü tavırdan. baktım ki bıdı bıdı etmeye başlıyorlar. üzerlerine doğru alevler saçarak ilerliyorum, diğer türk ejderhalarından da bahsediyorum. en nihayetinde kavruk ateşte pişmiş lapaya çeviriyorum hergeleleri. bizim çocukları ayırmayacaksınız! onları mahzun ve boynu bükük bırakamayacaksınız! hadi övmüyorsunuz o kısmı anladık ama haksızlık yapıp onları yok saymayacaksınız. bizim ejderhalarımız da mitoloji dünyasının zenginliğine katkı sunan müstesna motiflerdir. en az diğerleri kadar değer görmeyi hak ederler. onları size yedirmeyeceğiz. o sahte fularlarınız yelbegenin ateşi ile harlansın dilerim. * *
yalnız burada da şu kısma takılıyorum; yani netice de bu arkadaş erliğin verdiği bir görevi yerine getiriyor. neden bu arkadaşa atar gider yapıp kahramanlık taslamış ki bu abiler? bu durum, tanrı hükmüne karşı çıkmak gibi bir şey oluyor. kanımca, ülgen alttan alta bu arkadaşları hafifçe gazladı. yoksa yaptıkları cidden akıl işi değil. insanın tek başına girişeceği bir işse hiç değil! efsanelere baktığınızda yelbegeni şekil değiştirip yenen abilere bile rastlıyorsunuz. bu yüzden olaylar salt insan işi gibi durmuyor. ben de doğal olarak bu işlerde ülgen'in parmağı olduğu düşünüyorum. biz kaplumbağalar bile şekil değiştiremezken aciz insanoğlu mu kendi başına şekil değiştirecek? komik! insan dediğiniz yaratık şekil değiştiremez. ama maskeler suretiyle yüz değiştirebiliyor. en iyi olanın bile en az 3-4 tane maskesi var zahar. kötülerinin ise 3344 adete kadar maske stoklayabildiğinden bahsediliyor. çok yüzlü, yüzsüzler ordusunun adıdır insanlık. ama mevzumuz insanlık değil. ben burada insanları gömecektim ama sebebi bu değildi. mevzu farklılaşmadan asıl defin işlemine başlayayım.
şimdi, nereden bakarsanız bakın yelbegen bizim evladımız. öyledir, böyledir, şöyledir kısımlarına hiç girmeyelim. kol kırılır yen içinde kalır. o mevzuyu kendi içimizde bir şekilde çözeriz. amma velakin konu hades olunca, fularlarını tepeden tırnağa vücutlarına dolamak suretiyle konuya dair 32.500 kelam eden zevat size laflar hazırladım; kraken adını kraker yer gibi ağzınızda geviş getirerek keyifle zikrederken, size yelbegenden bahsedildiğinde neden gevrek simit misali ağızlarınızı daire şeklinde açarak höykürmeye başlıyorsunuz? yavrum siz kimin enteli dantelisiniz? mevzu aynı mevzu. hikâye benzer. konu türk mitolojisi olunca mı höykürmek geliyor aklınıza? sahi, bu aşağılık kompleksi ve eziklik nereden geliyor size ve nasıl hasıl oldu? kendi öz kültürünüzden bu kadar utanmanızın sebebi nedir? * *
bakın, ben ejderhaları pek severim. ejderha mızrağı, yüzüklerin efendisi, ölüm kapısı serisi ve benzeri kurgulardaki ejderhalar başımın tacıdır. hatta taht oyunlarındaki ejderhalara bile sempatim vardır. * arkadaş, mevzu bizim ejderhalar olunca neden hemen su koyuveriyorsunuz? gevşek gevşek ağzınızı yüzünüzü büküyorsunuz? yani entel dantel ortamlarda bizim ejderhaların gideri yok diye mi böyle yapıyorsunuz? ha tabii, ben yılmıyorum bu iki yüzlü tavırdan. baktım ki bıdı bıdı etmeye başlıyorlar. üzerlerine doğru alevler saçarak ilerliyorum, diğer türk ejderhalarından da bahsediyorum. en nihayetinde kavruk ateşte pişmiş lapaya çeviriyorum hergeleleri. bizim çocukları ayırmayacaksınız! onları mahzun ve boynu bükük bırakamayacaksınız! hadi övmüyorsunuz o kısmı anladık ama haksızlık yapıp onları yok saymayacaksınız. bizim ejderhalarımız da mitoloji dünyasının zenginliğine katkı sunan müstesna motiflerdir. en az diğerleri kadar değer görmeyi hak ederler. onları size yedirmeyeceğiz. o sahte fularlarınız yelbegenin ateşi ile harlansın dilerim. * *
devamını gör...