yine pandemi olsa da evlere kapansak isteği
başlık "dostlarımızla geleceğiz" tarafından 14.08.2024 23:29 tarihinde açılmıştır.
1.
ara ara yoklayan istektir.. ben çok şükür genelde evde takılıyorum. zaten çok gezen tozan biri değilim. ev insanıyım. ama tam kapanmayı da özledim..
onun da ayrı bir güzelliği oluyordu.
onun da ayrı bir güzelliği oluyordu.
devamını gör...
2.
benim gibi tembel insanlarin istegi ve hayalidir.
devamını gör...
3.
pandemide sahada ve daha yoğun çalışmış biri olarak kazın ayağının orijinal halini gördüğüm için herkesi ne istediğini tekrar sorgulamaya davet ettiğim olay.
istanbul’un en kalabalık caddelerinin orta yerinde salına salına yürümek dışı ilginç hiçbir tarafı yok boş sokakların.
kalsın.
lütfen.
istanbul’un en kalabalık caddelerinin orta yerinde salına salına yürümek dışı ilginç hiçbir tarafı yok boş sokakların.
kalsın.
lütfen.
devamını gör...
4.
5.
ülkenin kalabalığı, kaosu, anlamsızlığı öyle bir boyuta ulaştı ki insan biraz sakinlik için pandemiye bile razı.
devamını gör...
6.
balık hafızalı istek.
zira hatırla; devlet iban vermişti, saat dilimleri koymuştu da neyin ne olduğu muamma idi, içişleri bakanı’nın triplerini sağlık bakanı çekiyordu, mülk sahipleri ve kiracılar birbirine girmişti, o rezil halde bile almaya bizi kıskanmış, öyle ki abdest alan insan covid olmazdı.
akp isimli haramiler gürûhu ve muhalefet isimli küçük haramiler topluluğunda; insan eve değil kendine açılıp her şeye kapanmak istiyor!
zira hatırla; devlet iban vermişti, saat dilimleri koymuştu da neyin ne olduğu muamma idi, içişleri bakanı’nın triplerini sağlık bakanı çekiyordu, mülk sahipleri ve kiracılar birbirine girmişti, o rezil halde bile almaya bizi kıskanmış, öyle ki abdest alan insan covid olmazdı.
akp isimli haramiler gürûhu ve muhalefet isimli küçük haramiler topluluğunda; insan eve değil kendine açılıp her şeye kapanmak istiyor!
devamını gör...
7.
aynı şeyi fazlasıyla istediğim hatta talep ettiğim bir süreçten geçiyorum. evet, evde sürekli oturmanın psikolojik yükü ağırdı ama hayat pahalılığının getirdiği etkiyi minimale indirgemişti. artık dışarıda hayat o kadar pahalı ki, günlük olarak, kıytırık bir kahve ve 2 bardak çay ile mekanlara 700-800tl bırakıyorsun. dolayısıyla kazandığın sadece yol masrafın, içtiğine ve yediğine gidiyor.
sevgili iktidar o kadar doymak bilmiyor ki, iş hayatının yükü abartılı seviyelere ulaştı. sırf ekonomi dönsün, sermaye girdisi fazla olsun diye neredeyse insanlar artık 7/34 çalışıyor. kimsenin işi, mesai çıkışıyla bitmiyor. zırt pırt telefonundan mutlaka aranıyorsun ya da mutlaka " aciliyeti hiç bitmeyen" konularla alakalı mailler döşeniyor. bakıyorsun aslında mesai saati dışındasın, yani sana ait olması gereken bir zaman bu ama yine çalışıyorsun. sadece lokasyonun değişmiş oluyor. bu beni delirten en saçma konulardan biridir.
türkiye'ye ilk gelmesi gereken kanun; her şirket/ kurum/ kuruluş devlete net bir çalışma saati vermeli ve kimse mesai saatinin dışında çalışmamalı ve çalıştırılmamalı. çalışılması adına zorbalama yapan patronlara, üst yetkililere "haklı mobing davası" açılmalı. yani ülkede saat 6'da iş çıkışı yapılıyorsa, 6:01'de kimse sana ulaşamaz. bir sonraki iş gününe kadar beklemek zorundalar. bu ülke ancak böyle bir anlayış kanunlaşırsa, kurtulur. insanlar ne ailesiyle vakit geçirmekten bir şey anlıyor ne kendilerine vakit ayırmaktan ne de cocuklarıyla/ sevdikleriyle ilgilenmekten. sadece robotlar gibi iş iş iş..
acilen bir pandemi ya da iş hukuğu düzenlemesi lazım. ilk seçenek, ikinciye göre daha yüksek olasılıklı.
görün ülkenin halini... uluslararası bir salgın hastalık fikri, bu ülkede adaletten daha olası...
sevgili iktidar o kadar doymak bilmiyor ki, iş hayatının yükü abartılı seviyelere ulaştı. sırf ekonomi dönsün, sermaye girdisi fazla olsun diye neredeyse insanlar artık 7/34 çalışıyor. kimsenin işi, mesai çıkışıyla bitmiyor. zırt pırt telefonundan mutlaka aranıyorsun ya da mutlaka " aciliyeti hiç bitmeyen" konularla alakalı mailler döşeniyor. bakıyorsun aslında mesai saati dışındasın, yani sana ait olması gereken bir zaman bu ama yine çalışıyorsun. sadece lokasyonun değişmiş oluyor. bu beni delirten en saçma konulardan biridir.
türkiye'ye ilk gelmesi gereken kanun; her şirket/ kurum/ kuruluş devlete net bir çalışma saati vermeli ve kimse mesai saatinin dışında çalışmamalı ve çalıştırılmamalı. çalışılması adına zorbalama yapan patronlara, üst yetkililere "haklı mobing davası" açılmalı. yani ülkede saat 6'da iş çıkışı yapılıyorsa, 6:01'de kimse sana ulaşamaz. bir sonraki iş gününe kadar beklemek zorundalar. bu ülke ancak böyle bir anlayış kanunlaşırsa, kurtulur. insanlar ne ailesiyle vakit geçirmekten bir şey anlıyor ne kendilerine vakit ayırmaktan ne de cocuklarıyla/ sevdikleriyle ilgilenmekten. sadece robotlar gibi iş iş iş..
acilen bir pandemi ya da iş hukuğu düzenlemesi lazım. ilk seçenek, ikinciye göre daha yüksek olasılıklı.
görün ülkenin halini... uluslararası bir salgın hastalık fikri, bu ülkede adaletten daha olası...
devamını gör...
8.
hayat size güzel tabi, ye iç yat sorumluluk denen şeyin zerresi yok. evde yaşamak istiyorsanız yaşayın olm bu ülkenin artık 1 gün bile kapanacak direnci yok.
binlerce esnaf dükkan kapattı, çoğunluk biriktirdiği ne varsa hepsini harcamak zorunda kalarak dımdızlak kaldı. tabi bunların sizin için ne önemi var ki size sadece evde yatıp kalkıp yemini ye suyunu iç yeterli.
ne güzel valla.
binlerce esnaf dükkan kapattı, çoğunluk biriktirdiği ne varsa hepsini harcamak zorunda kalarak dımdızlak kaldı. tabi bunların sizin için ne önemi var ki size sadece evde yatıp kalkıp yemini ye suyunu iç yeterli.
ne güzel valla.
devamını gör...
9.
"dalgamı geçiyorsun sen iblis, kırarım boynuzları" diyesim gelmedi desem yalan olur.
devamını gör...
10.
bencilce düşünürsem, olur.
çünkü ilk pandemimi (ikincisi de olacak gibi sanki) denize nazır bahçeli bir villada geçirdim.
işim gereği valilik listesinde sokağa çıkma yasağından muaf tutulan kişiler arasındaydım.
yani hayatımın en güzel dönemlerinden biriydi diyebilirim. bol bol kafa dinledim, kimsesiz caddelerde gezdim. sürekli kampa gittim vs.
ama gel gelelim, bir toplum olduğumuz için bu konuya kesinlikle hayır diyorum.
o dönemde ekonomik olarak dibi gören çok insan oldu.
gencecik çocuklar öldü.
hoş değil.
ülke olarak covid'i resmen bala göte atlattık. (bu konuda ciddiyim, bu kadar dikkatsiz insana göre bence hala şanslıyız)
ikinci pandemi daha ağır, daha bulaş riski yüksek geçecektir. çünkü insanlarda "aman ya bir şey olmuyor, covidde gördük işte" mantığı var.
çünkü ilk pandemimi (ikincisi de olacak gibi sanki) denize nazır bahçeli bir villada geçirdim.
işim gereği valilik listesinde sokağa çıkma yasağından muaf tutulan kişiler arasındaydım.
yani hayatımın en güzel dönemlerinden biriydi diyebilirim. bol bol kafa dinledim, kimsesiz caddelerde gezdim. sürekli kampa gittim vs.
ama gel gelelim, bir toplum olduğumuz için bu konuya kesinlikle hayır diyorum.
o dönemde ekonomik olarak dibi gören çok insan oldu.
gencecik çocuklar öldü.
hoş değil.
ülke olarak covid'i resmen bala göte atlattık. (bu konuda ciddiyim, bu kadar dikkatsiz insana göre bence hala şanslıyız)
ikinci pandemi daha ağır, daha bulaş riski yüksek geçecektir. çünkü insanlarda "aman ya bir şey olmuyor, covidde gördük işte" mantığı var.
devamını gör...
11.
yok öyle bir istek. 2. bir pandemiyine dünya ne ülkemiz kaldırır. hem maddi hem manevi.belayı çağırmayın.
devamını gör...