yoklamayı derse giden arkadaşlara imzalatmak

derse devam zorunluluğu kadar büyük bir zorunluluktur, genellikle büyük ve kalabalık sınıflarda uygulanabilir. bazı tipler vardır pişkin pişkin "bi imza atıversene yav" falan der, ben genelde mahçub olurum sorarken, söz konusu olan 8:40 dersleriyse o arkadaş daha da büyük sevaba girer tabi.
şüphesiz ki o arkadaş ne iyi ne güzel arkadaştır, vakti gelince ona bir kıyak yapmak gerekir. tek sakıncası, olur da derse gideceğiniz tutarsa o güne kadar sizin yerinize atılan imzalara benzetmeye çalışırsınız kendi öz imzanızı.

yakalandığında dersten kalmaya kadar gidecek harekettir. hatta bazı hocalar pire yüzünden yorgan yakmayı sevdiğinden tüm sınıfı bile yakabilecek harekettir ama yapmayan öğrenci de neredeyse yoktur*.

hiç yapmadım çünkü tüm hocalar beni tanıdığı için ve ön sırada oturduğumdan beni görmeyince nerede bu diye soruyorlar.

arada arka sıraya oturmuş olduğumda neden arkadasın öne gelsene diye eski yerime davet edildiğim için olmadığım derste var gözükemiyorum.

hatta bazı hocalar seni bu pazar kilisede göremedim john diyen papaz misali geçen hafta neden gelmedin diye hesap soruyor.

allah'tan covid sonrası hasta olunca gelmeyin dedikleri için hastaydım diyerek geçiştirme imkanımız oluyordu.

imzaları ve sınıfı sayan hocanın dersinde mümkün değil.

üniversitede böyle bir şeye mecbur bırakılmak kadar saçma bir şey yoktur. üniversitedesin ve devamsızlık gibi bir sorunun var. saçma. uygulamalı dersler hariç tabi. zaten onlarda da genelde devamsızlık hakkı 2 falan oluyor.

ileride ne gibi bir soruna yol açabileceğini bildiğim için ben hiç yaptırmadım. dersine göre şart koşulan devamsızlık miktarı ne ise sonuna kadar kullandım. sonra da paşa paşa okuluma gittim. ama o devamsızlığı böyle en son anına kadar kullandım. mis.

evrakta sahtecilik.