z kuşağı özgürlükten bahseder ama londra'da itaate hazır

kaynak
12. kocaeli kitap fuarı'na konuk olan okan bayülgen, "z kuşağı özgürlükten bahsediyor ama itaat etmeye hazır. türkiye'de z kuşağı, örneğin londra'ya kapağı atmak istiyor. londra'ya gitmesinin sebebi türkiye'den memnun olmaması. türkiye'de itaat etmek istemiyor ama londra ya da başka bir yere giderse orada itaat etmeye hazır" demiş.

haklı. z kuşağı, "z kuşağı" olarak etiketlenmeyi kabul eden ilk kuşaktır. önceki kuşaklar için böyle bir genelleme yapılamazken, z kuşağı kendi üzerine yapıştırılan etiketi sorgusuz sualsiz kabul ederek toplumun kendisine dayattığı tüm evet ve hayırları, doğruları ve yanlışları bir paket halinde kabul etmektedir

varmak istediği adrese yanlış yoldan giden ama adresi doğru bir söz. doğru bir eleştiri. çünkü itaat sözü yanlış olmuş, bunun yerine yasalara uygun bir şekilde yönetilen, adaletin siyasallaşmadığı bir ülkede yasalara uyarak yaşamak dese sıkıntı olmazdı sanırım. kimse itaat etmek istemiyor ki. cumhurbaşkanının ağzından çıkanın neredeyse kanun sayıldığı bir ülke yerine ingiltere'de niye yaşamak istemesin insanlar. en azından istifa kültürü var adamlarda. görevini yapamayan gidiyor. dış güç demiyor, halkı embesil yerine koymuyorlar.

yaşlandıkça saçmalayan ve bu saçmalıkları z kuşağı tarafından karşılık bulmayan okan bayülgen'in yeni zırvasıdır.

hacı senin dönemin bitti bizim yani y kuşağının orta yaşlara gelmesi ile. yeni nesil seni benimsemedi. zorlama şansını, git emekliliğini yaşa.

kimi göçmenlerin psikolojisidir, kuşağa yormak doğru değil. midsommer filminde on numara değinilen bir meseledir.

ismin okan bayülgen ve kendinden 3 kat küçük çocuklara laf atıyorsun. kaderin cilvesi iște. istediği etkileșimi elde etmiștir de uzun bir süre böyle vecizeler dile getirmez umarım.

okan bayülgeni takan var mı? kaldı mı? kim takar allahın boomerini, kenarda köşede takılsın kendi kendine. okumaya değmeyecek açıklama.

gitmeyip naaaaaapcam. bana söyle. sen zamanında her allahın gününde programlarında milletle t**k geçip, gençlerle eğlenip gençliğinde yiyip içip s**p şimdi bize mi laf ediyorsun? bu boomerların her şeyi kendi gençliklerinde olduğu gibi zannetmesi gerçekten çok sinir bozucu artık. birinizi boğucam gitmeden.

aslında değil, adaptasyon sonrası aykırılık durumu yine başlar.
bu seferde ''haklarımız nerede?'' diyeceklerdir.

bu okan denen kişiyi zamanında nasıl bir hata edip izlemişiz biz. adam resmen yaşlandıkça akp'li dayıları döndü.

son söylemleri o kadar gereksiz ve boş ki, zaga zamanlarında da mı öyleydi de, biz izleyecek bir şey yok diye göremedik, merak etmeye başladım.

başlığı görünce kesin akp'li bir kurmay dedi demiştim ama okan demiş. şaşırtmadı.

z kuşağının amacı itaat değil ki londra'ya gerek duysun gelişmeyi ve refahı istiyor bu ülkede olmayınca napsın bu kuşak kaderinin büyüklerinki gibi olmasın diye çabalamaktan başka çaresi yok.

bu travmaya, ilerleyen yıllarda bir ad verilecek elbet.
şu anda içinde olduğumuz için, bizzat yaşadığımız için, ayıkamıyoruz mevzuya.
eyfel kulesi'nin içinden çıkmadık henüz ama çıkacağız.

bakın arkadaşlar...
böyle insanların üzerine üzerine gidiyorsunuz ya, yapmayın, abartmayın en azından...
hangi insanların mı?
okan bayülgen kaç doğumlu?
1964!

1999 senesinde, 35 yaşındaydı bu adam!
telefonu ilk eline aldığı yaşlar...
en erken de o almıştır bak, tüm yaş grupları içinde.
o zamanlar çok popülerdi.
1995'te bile almış olabilir.
cep telefonu olayı, iyi bir şeydi aslında, o'nun için bile...
son derece popüler birisin, zirvedesin...
hatta cep telefonu, katalizör etkisi yaratmış bile olabilir, bu yükselişte.

fakat sonra işte,
geldik 2007'ye, 08'e...
hatta 2009'a, 3g'ye!

ne oldu sonra?
okan geldi 45'ine!
yüz zaten al pacino gibi, her yıl eskimekte...
tam da o sene, evlenmişsin bir de.
çocuk doğmuş, gözler hep senin üzerinde!

velhasıl, okan bayülgen için hayat, 45'ten sonra ayrı bir hikaye.

nitelikten ziyade nicel özelliklerin domine ettiği, herkesin katılımına açık, tamamen interaktif bir ortam...
justin bieber'le paralel hayat görüşlerine sahip, yepyeni bir kuşak.

45-50 yaşlarında, böyle bir hayat mı bekliyordu okan?
en verimli olacağını düşündüğü yaşlardı bu yaşlar..
ne oldu şimdi?

tüm sistem değişti!
25 yaşındaki biri, 55 yaşındaki birinden daha hakim artık, yaşanan mevzulara.
eskiden öyle miydi?

işte okan'ı delirten de bu!
aynı okan gibi, nice 60'lılar hatta 70'liler var, bu isyanını her fırsatta haykıran!

koca dünya tarihi boyunca, en olmayacak zamanda dünyaya geldiler, bazı noktalarda...

sonra yine değiniriz bu konuya.

evet hazırım.

valla z kuşağı aylaklarına golü atmış. aslında gitmeyin de demiyor, vizyonsuzluklarına giydirmiş.

sosyal medya diyarında ‘gider x ülkesinde hamallık yaparım benzin pompalarım’ diye atıp tutan bu aylakların, hizmet sektöründen ve hammaddesi insan olanların ‘memnuniyetinden sorumlu’ olmanın ne demek olduğuyla alakalı hiç deneyimlerinin olmadığına eminim.

hadi diyelim x ülkesinin part time saatleri ‘2’ saat olsun. mc donalds’ta 2 saat oturmadan insanları memnun etmek ve soluksuz sipariş karşılamaya bu pembe götlülerin dayanabileceğini düşünmek çok absürd geliyor bana.

adam, o ülkelere gidip mesleki kariyer vb hayali olmayana da köle demiş, çok da güzel söylemiş.

adam iyiliğiniz için basitçe ‘hayal aleminde’ yaşamayın, hayat öper demiş.

zamanın birinde tayyip erdoğan " taraf olmayan bertaraf olur" demiş ve bizim yağda kızarmış soğan pembisligine sahip mabadı olan sözüm ona demokrat, aydın, zeki! kısım çok kızmıştı, ben de kızdım aslına bakarsan ama adam * * haklıymış.

okan bayülgen ve onun gibiler tarafsiz olmaya çalıştıkça ki adam " gençlerin türkiye'den memnun olmaması. türkiye'de itaat etmek istemiyor" diye gençlerin rahatsızlığından bahsediyor ama bizimkiler tutup en uzak yerden algılayıp adami harcıyorlar harcıyorlar! azıcık haberi okuyan kisi olm zaten benim düşündüğüm şeyi söylemiş, evet gençler rahatsiz ve ben de bunu dile getiriyorum der ama iste aysu kayacı denen kadını hakli bulanın zekası da bu kadar oluyor ancak.

olm yakisiyor mu sizin gibi aydin ama okudugunu anlamayan fuzuli'nin bahsettigi gibi insanlara boyle seyler.

bulunduğu ülkenin yasalarına uymak itaatsizlik değildir.

tabii alıştılar pakilere afganlara surilere araplara kural yasaya uyan birilerini görünce itaat oluyor adı.

doğru demiş.

yeter ki gideyim kafasında değil mi bu gençler ? tuvalet temizlerim gene giderim, bu ülkeden sıtkımız sıyrıldı diyen pek çok genç mevcut. gidince ne yapacak? sistem ne ise çicek gibi ona uymak mecburiyetinde kalacak.

böyle ortaya bir laf söyleyince kurtulacağını mı sanıyorsun nedir yani?

mesela konuya şöyle bak;
ronaldo başarılı olmak için çalışmanın kölesi olmuş durumda ama karşılığını alıyor.
elon musk fikir üretiyor, gecesine gündüzüne katıyor ama karşılığını alıyor.
dr. carina tyrrell güzellik yarışmasına katılıp derece yapıyor ama doktorluğa dönebiliyor.
...
yani verin örnekleri verebildiğiniz kadar.

bizde güreşçi adam bankanın yönetim kuruluna atanıyor. gel bahset şimdi z kuşağına; çalışmanın, emeğin, azmin ne büyük fazilet olduğuna?

lan gençlerin sıkıntısı emeklerinin zayi olmasıdır yoksa kimse çalışmadan bir şey olmayacağını biliyor. ama türkiye'de çalışmaya rağmen bir şey olmuyor.
gençler eskiler gibi düşünmüyor, yahu burada çalış çalış çalış bir halt olmuyor, bari başka bir yerde şansımı deniyeyim diyor.

buna rağmen sen ne düşünüyorsun derseniz* ben de gençlerin dışarıya çıkması taraftarı değilim. güzel bir kuşak oluşturup türkiye'yi yönlendirmeleri taraftarıyım ama bu siyasi ortamda ve bölünmüşlükte zor olacak, ne kadar zor? -bayağı zor.

dahili ve harici düşmanlarının olacağını gazi paşa zamanında söylemişti sana ey türk gençliği!