tutunamayanlar (dizi)
başlık "raskolnikov" tarafından 20.11.2020 02:26 tarihinde açılmıştır.
ülkemizdeki yerli dizi oluşumlarından herhalde son 10-15 yıllık süreçteki en sevdiğim içerik diyebilirim tutunamayanlar dizisi için, evet ismi gibi belki pek ayakta kalamadı, belki çok uzayamadan bitti ama, maalesef ki bunda dizinin bulunduğu dönemdeki pandeminin de çokça etkisi vardı ve maalesef şöyle bir etki de var ki, ülkemizde kaliteli içerik pek sevilmiyor, evet ne yazık ki durum bu. ülkemiz kaliteli içeriğe pek alışkın değil, anlamsız, manasız diziler izlenmeye devam ediyor o sebeple.
şimdi biraz bu diziye dair tanımıma gelmek istiyorum.
dizide normalde her ne kadar baş karakterler tarık ve irem karakteri olsa da, yan karakterler o kadar özene özene yazılmış ve yan karakterler de o kadar güzel şekilde rollerine uymuşlar ki, bana göre bu dizide yan karakterlerin her biri aslında birer baş karakter gibiydi, kimlerden bahsediyorum. örneğin ilham perisi ilhan abi. eğer dizinin ömrü yetse bu karakterin de muhtemelen derinine inilecek ve karaktere dair daha birçok güzel ayrıntı görebilecektik. ki 10-15 bölümlük süreçte dahi karakter bana göre yerli dizi tarihi açısından çokça güzel etkiler bıraktı. onun dışında şair lütfü, bence ülkemizdeki şiir anlayışının tam olarak karşılığıydı o karakter. karakter bir şekilde şiirler yazıyor, kitap yazıyor fakat o kitapları satılmıyordu. ülkemizde bilirsiniz ki bir şairin tanınması için genellikle ölmesi gerekiyor, öldükten sonra daha çok değer veriyoruz, çünkü bir insana değer vermek hele ki o sanatçı ise, ölümüyle başlar. şairse hele ki kesinlikle ölümüyle başlar. sonra şair lütfü'nün hoşlanmakta olduğu tarık'ın ablası ayşe karakteri. keza o da bence çok güzel bir abla örneğini sergiliyordu dizide. abla olması beraberinde ayrıca şair lütfü karakterine karşı o da gayet ilgi ve aşkla yaklaşıyordu. dizinin ilerlememesine en üzüldüğüm nokta tarık ve irem karakterlerini daha çok bir arada görememek değil de, lütfü ve ayşe karakterlerini bir arada görememek olmuştu.
bu karakterleri, yani lütfü ve ayşe karakterlerini birlikte tanımak isterseniz aşağıdaki bağlantılardan onların sahnelerini de izleyebilirsiniz.
ülkemizdeki dizilerdeki yapış yapış aşıklar dışında, aşk kavramını güzelce yansıtan iki karakterdi lütfü ve ayşe karakteri.
bunlara daha çok değinmek isterdim, bu iki karakteri çok daha fazla tanımak isterdim ancak ne yazık ki dizi bu duruma pek olanak vermedi. erken bitmesi sebebi ile.
bu karakterler dışında eylem karakteri de bence gayet iyiydi, ismi gibi bir şekilde bir şeylere baş kaldırı halinde bir karakterdi. o da yine ülkemizde olması gereken insan profillerinden birine sahipti.
daha fazla uzatıp uzamayan ve genel olarak da kalitesini uzun süre yansıtmasını izin verilemeyen bu diziye dair bir şeyler yazmak istemiyorum zira yazdıkça diziyi izlediğim döneme dönüyorum istemsizce ve bu dizinin devam etmeme haline hep üzülüyorum içten içe. yine de hiç başlamamış olanlara 10-15 bölümlük de olsa bu diziye bir göz atmalarını tavsiye edebilirim rahatlıkla. zaten süre olarak da kısaydı. bir bölüm süresi 70-80 dakika civarındaydı diye hatırlıyorum. şuanki tv dizilerinin muhtemelen yarısından daha kısa bir süreye sahip. belki de bu yüzden tutunamadı, çünkü bir başka tanımda da belirttim geçen, maalesef ülkedeki tv kanallarımız istiyor ki dizi çokça uzun olsun, anlamlı yahut anlamsız olmasının hiç önemi yok, seyirce öylece boş boş, ne izlediğinin farkında olmadan 3-4 saat tv karşsıında zamanını boşa geçirsin. başka bir arzuları yok diye düşünüyorum ne yazık ki. amaç kaliteli yapımların önünü açmak değil ki, amaç izleyiciye boş içerikten bile olsa hitap etmek, izleyici ne istiyor, çarpık ilişkiler dönsün, sürekli sevişmeli sahneler olsun, bilmem ne olsun falan. televizyonda bunlar olunca hep seyredilsin, ama gerçek hayatta olunca "ooo ahlak bozuluyor." çok güzel kafalar bunlar gerçekten. bu yüzden de ülkemizdeki tutunamayanlar gibi diziler hep böyle biraz biraz arada gelir giderler. çünkü hak edecek durumda değiliz, ne eğitim seviyemiz ne de ahlak seviyemiz bu kaliteye alışık değil diye düşünüyorum. istisnalar elbette ki hariçtir.
saygılarımla.
şimdi biraz bu diziye dair tanımıma gelmek istiyorum.
dizide normalde her ne kadar baş karakterler tarık ve irem karakteri olsa da, yan karakterler o kadar özene özene yazılmış ve yan karakterler de o kadar güzel şekilde rollerine uymuşlar ki, bana göre bu dizide yan karakterlerin her biri aslında birer baş karakter gibiydi, kimlerden bahsediyorum. örneğin ilham perisi ilhan abi. eğer dizinin ömrü yetse bu karakterin de muhtemelen derinine inilecek ve karaktere dair daha birçok güzel ayrıntı görebilecektik. ki 10-15 bölümlük süreçte dahi karakter bana göre yerli dizi tarihi açısından çokça güzel etkiler bıraktı. onun dışında şair lütfü, bence ülkemizdeki şiir anlayışının tam olarak karşılığıydı o karakter. karakter bir şekilde şiirler yazıyor, kitap yazıyor fakat o kitapları satılmıyordu. ülkemizde bilirsiniz ki bir şairin tanınması için genellikle ölmesi gerekiyor, öldükten sonra daha çok değer veriyoruz, çünkü bir insana değer vermek hele ki o sanatçı ise, ölümüyle başlar. şairse hele ki kesinlikle ölümüyle başlar. sonra şair lütfü'nün hoşlanmakta olduğu tarık'ın ablası ayşe karakteri. keza o da bence çok güzel bir abla örneğini sergiliyordu dizide. abla olması beraberinde ayrıca şair lütfü karakterine karşı o da gayet ilgi ve aşkla yaklaşıyordu. dizinin ilerlememesine en üzüldüğüm nokta tarık ve irem karakterlerini daha çok bir arada görememek değil de, lütfü ve ayşe karakterlerini bir arada görememek olmuştu.
bu karakterleri, yani lütfü ve ayşe karakterlerini birlikte tanımak isterseniz aşağıdaki bağlantılardan onların sahnelerini de izleyebilirsiniz.
ülkemizdeki dizilerdeki yapış yapış aşıklar dışında, aşk kavramını güzelce yansıtan iki karakterdi lütfü ve ayşe karakteri.
bunlara daha çok değinmek isterdim, bu iki karakteri çok daha fazla tanımak isterdim ancak ne yazık ki dizi bu duruma pek olanak vermedi. erken bitmesi sebebi ile.
bu karakterler dışında eylem karakteri de bence gayet iyiydi, ismi gibi bir şekilde bir şeylere baş kaldırı halinde bir karakterdi. o da yine ülkemizde olması gereken insan profillerinden birine sahipti.
daha fazla uzatıp uzamayan ve genel olarak da kalitesini uzun süre yansıtmasını izin verilemeyen bu diziye dair bir şeyler yazmak istemiyorum zira yazdıkça diziyi izlediğim döneme dönüyorum istemsizce ve bu dizinin devam etmeme haline hep üzülüyorum içten içe. yine de hiç başlamamış olanlara 10-15 bölümlük de olsa bu diziye bir göz atmalarını tavsiye edebilirim rahatlıkla. zaten süre olarak da kısaydı. bir bölüm süresi 70-80 dakika civarındaydı diye hatırlıyorum. şuanki tv dizilerinin muhtemelen yarısından daha kısa bir süreye sahip. belki de bu yüzden tutunamadı, çünkü bir başka tanımda da belirttim geçen, maalesef ülkedeki tv kanallarımız istiyor ki dizi çokça uzun olsun, anlamlı yahut anlamsız olmasının hiç önemi yok, seyirce öylece boş boş, ne izlediğinin farkında olmadan 3-4 saat tv karşsıında zamanını boşa geçirsin. başka bir arzuları yok diye düşünüyorum ne yazık ki. amaç kaliteli yapımların önünü açmak değil ki, amaç izleyiciye boş içerikten bile olsa hitap etmek, izleyici ne istiyor, çarpık ilişkiler dönsün, sürekli sevişmeli sahneler olsun, bilmem ne olsun falan. televizyonda bunlar olunca hep seyredilsin, ama gerçek hayatta olunca "ooo ahlak bozuluyor." çok güzel kafalar bunlar gerçekten. bu yüzden de ülkemizdeki tutunamayanlar gibi diziler hep böyle biraz biraz arada gelir giderler. çünkü hak edecek durumda değiliz, ne eğitim seviyemiz ne de ahlak seviyemiz bu kaliteye alışık değil diye düşünüyorum. istisnalar elbette ki hariçtir.
saygılarımla.
devamını gör...