memur olup sıradan bir hayatla ölüp gitmek
başlık "başımıza icat çıkarma denilen çocuk" tarafından 19.04.2021 13:16 tarihinde açılmıştır.
(bkz: memurlar size ne etti)
bütün teyzeler "memur ol evladım" diyo diye di mi bu memur ön yargısı? itiraf edin.
her ne olursan ol sıradan bi' hayatla ölüp gidiyosun zaten. memur olmasan ne olucan da hayatın sıradan olmayacak mesela? formula 1 pilotu mu olucan, ne bilim dünya çapında ünlü bir rakstar falan mı olucan? ne olucan da hayatın sıradan olmayacak tam olarak?
hayır bi de normalin olan şey senin için sıradan oluyo zaten bi' süre sonra. bi hocam var, zırt pırt garip garip ülkelere gidiyo, adam etiyopya'da çiftleşen babun fotoğrafladı. o zaman ben asla mezun olamıyorum falan. "hocaaaam çok cool, naaptınız öyle?!" dedim, "yok canım, denk geldi çekeyim dedim, cool bi şey yok" diyo. en son kolombiya'dan garip gurip kafası bombeli bi kuş paylaşmış. bana kalsa çok garip bi yaşam bu, çok havalı da cidden. kendisi galiba çok farkında değil. hiç anlatmıyo da "yav geçende kolombiya'daydım da şöyle de bi yere gittik." falan diye.
bi tanesi antropolog, gelmiş diyo afrika'ya kemik bulmaya gidiyoz. "eveth, iyi yapıyosunuz." diye dinliyosun. adamın işi o, ona kalsa gayet normal ve rutin bi iş.
bizim iş de havalı geliyo millete. kaplumbağa, sahil falan. bi de saçma yani, tüm kış okul ve yatış, yazın renk değiştiriyosun. bronzlaşmak falan değil, inanılmaz amele yanıkları. bacaklarımın şortun altında kalan kısmı fosforlu gibi parlıyo. bi de yaşantı da zor, 30 kişiyle göt kadar alanda yaşıyosun ve çalışıyorsun yaklaşık 4 ay. hafta sonu tatili filan da yok, her gün iş var. hayvanların "bu gün de yumurtlamiyim" gibi bi anlayışı yok çünkü. :d yaklaşık 4 ayda 1 sene yetecek travma biriktirip dönüyoduk, 1 sene boyunca 4 ayın kritiğini yapıyoduk, tam atlattık derken yeni sezon başlıyodu. :d mayıs sonu gibi şu konuşmalar başlıyo:
- bu yaz kimler geliyo?
- hepimiz geliyoz işte.
- ben gelmiyorum arkadaşlar, artık yeter bana bu kadar.
- hepimiz gidiyoruz sisi ne demek bana yeter, sen de geliyosun tabi. çok eğlenicez.
haziranda hooop yine sahildesin. temmuzda da birbirimize sövmeye başlamış oluyoruz "kızım senin yüzünden geldik, allah belasını versin ya" filan diye. :d bi miktar eğleniliyor da tabi. ama arka planda kaos, stres, kan, ter ve bi miktar gözyaşı :d var. bu kadar sıkıntı ve bu kadar sabit bi rutin olunca da her işte olduğu gibi "ulan yine mi sabah oldu ya" diye uyanıyosun bi süre sonra ve her şey çok normal oluyo. ama orda arkadaşın instagramda paylaştığın kaplumbağa fotoğrafını görüyo ve ona göre çok enteresan ve havalı bi iş yapıyosun.
bi arkadaşım var, pilot. ha bire bi ülkeden fotoğraf paylaşıyo. bana da onun işi süper gibi geliyo ama eminim sabahın dördünde uçuşa giderken "allah kahretsin ya yine mi sabah oldu" dediği anlar oluyodur onun da.
rutin olarak yaptığın her iş sıradanlaşıyo yani. diş hekimi de, memur da, akademisyen de ve hatta sanatçı da bi noktada o "yine mi sabak oldu emeke" hissine kapılıyor, çok eminim buna.
o yüzden memurları salın.
vallahi hepimiz sıradan hayatlar yaşıyoruz.
sadece yaşamadığın hayat sana sıradışı geliyo.
bütün teyzeler "memur ol evladım" diyo diye di mi bu memur ön yargısı? itiraf edin.
her ne olursan ol sıradan bi' hayatla ölüp gidiyosun zaten. memur olmasan ne olucan da hayatın sıradan olmayacak mesela? formula 1 pilotu mu olucan, ne bilim dünya çapında ünlü bir rakstar falan mı olucan? ne olucan da hayatın sıradan olmayacak tam olarak?
hayır bi de normalin olan şey senin için sıradan oluyo zaten bi' süre sonra. bi hocam var, zırt pırt garip garip ülkelere gidiyo, adam etiyopya'da çiftleşen babun fotoğrafladı. o zaman ben asla mezun olamıyorum falan. "hocaaaam çok cool, naaptınız öyle?!" dedim, "yok canım, denk geldi çekeyim dedim, cool bi şey yok" diyo. en son kolombiya'dan garip gurip kafası bombeli bi kuş paylaşmış. bana kalsa çok garip bi yaşam bu, çok havalı da cidden. kendisi galiba çok farkında değil. hiç anlatmıyo da "yav geçende kolombiya'daydım da şöyle de bi yere gittik." falan diye.
bi tanesi antropolog, gelmiş diyo afrika'ya kemik bulmaya gidiyoz. "eveth, iyi yapıyosunuz." diye dinliyosun. adamın işi o, ona kalsa gayet normal ve rutin bi iş.
bizim iş de havalı geliyo millete. kaplumbağa, sahil falan. bi de saçma yani, tüm kış okul ve yatış, yazın renk değiştiriyosun. bronzlaşmak falan değil, inanılmaz amele yanıkları. bacaklarımın şortun altında kalan kısmı fosforlu gibi parlıyo. bi de yaşantı da zor, 30 kişiyle göt kadar alanda yaşıyosun ve çalışıyorsun yaklaşık 4 ay. hafta sonu tatili filan da yok, her gün iş var. hayvanların "bu gün de yumurtlamiyim" gibi bi anlayışı yok çünkü. :d yaklaşık 4 ayda 1 sene yetecek travma biriktirip dönüyoduk, 1 sene boyunca 4 ayın kritiğini yapıyoduk, tam atlattık derken yeni sezon başlıyodu. :d mayıs sonu gibi şu konuşmalar başlıyo:
- bu yaz kimler geliyo?
- hepimiz geliyoz işte.
- ben gelmiyorum arkadaşlar, artık yeter bana bu kadar.
- hepimiz gidiyoruz sisi ne demek bana yeter, sen de geliyosun tabi. çok eğlenicez.
haziranda hooop yine sahildesin. temmuzda da birbirimize sövmeye başlamış oluyoruz "kızım senin yüzünden geldik, allah belasını versin ya" filan diye. :d bi miktar eğleniliyor da tabi. ama arka planda kaos, stres, kan, ter ve bi miktar gözyaşı :d var. bu kadar sıkıntı ve bu kadar sabit bi rutin olunca da her işte olduğu gibi "ulan yine mi sabah oldu ya" diye uyanıyosun bi süre sonra ve her şey çok normal oluyo. ama orda arkadaşın instagramda paylaştığın kaplumbağa fotoğrafını görüyo ve ona göre çok enteresan ve havalı bi iş yapıyosun.
bi arkadaşım var, pilot. ha bire bi ülkeden fotoğraf paylaşıyo. bana da onun işi süper gibi geliyo ama eminim sabahın dördünde uçuşa giderken "allah kahretsin ya yine mi sabah oldu" dediği anlar oluyodur onun da.
rutin olarak yaptığın her iş sıradanlaşıyo yani. diş hekimi de, memur da, akademisyen de ve hatta sanatçı da bi noktada o "yine mi sabak oldu emeke" hissine kapılıyor, çok eminim buna.
o yüzden memurları salın.
vallahi hepimiz sıradan hayatlar yaşıyoruz.
sadece yaşamadığın hayat sana sıradışı geliyo.
devamını gör...