scaremongering yazar profili

scaremongering kapak fotoğrafı
scaremongering profil fotoğrafı
rozet
karma: 53063 tanım: 6074 başlık: 336 apolet: 5 takipçi: 182
scaremongering ama kekliğim sisikuş da diyebilir :d ve ayrıca: We are what we pretend to be, so we must be careful about what we pretend to be.

son tanımları | başucu eserleri


kralarthurhazretleri

#3767791
fena bi ikili, şunu açtırdınız:

devamını gör...

görmek istemediğimiz şeyler

malum kişinin bıyıkları...
bi de valla artık daha fazla kendimle ilgili yeni bir şey görmek istemiyorum. kendimi tanımaktan yıldım. artık kendimle alakalı yeni bir sürpriz fun fact'e daha yerim kalmadı...
devamını gör...

anın fotoğrafı

aslında anın ss'i. chatgpt'yi her zaman makul amaçlarla kullanırım... spiritüalizmi de...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

psikolog ve psikiyatristlerin işlevi

psikiyatrlar için terapi vermek değildir. * psikologlar için ilaç yazmak değildir.
devamını gör...

bir insandan soğumak

benim için 3 saniye sürecek olandır.
gerçekten, senelerce derece derece ısınmış olayım, fark etmiyor. her şey bir aydınlanma anına bakıyor...
devamını gör...

sözlük yazarlarının fotoğrafları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu gün gadın anamla dolap monte ediyoruz...
devamını gör...

tişörtle gezenlerin şimdi ne yaptığı sorunsalı

şu anda yatağımda uzanmış sözlükte dolanıyorum bir tişörtle gezen olarak.
devamını gör...

hayat felsefesi (yazar)

#3765448
hocam bunun için madalya müracaatları başlığı var, editörler genelde orayı kontrol ediyor. yeni misiniz biliyor musunuz bilmiyor musunuz bilmiyorum. o yüzden haber edeyim dedim.
keyifli sözlükler.
devamını gör...

bikram: yogi, guru, predator

2019 yapımı bir netflix belgesel filmi.
allahım izlerken ne düşüneceğimi bilemedim gerçekten. bir grup cahil amerikalıyı ve avrupalıyı (binlerce insan bir grup dediğim de) örseleye örseleye servet yapmış adam. daha ilginci de insanların bunu "istiyor" olması.

belgeselde yoga derslerinde kimi zaman şefkatli, kimi zaman sert ve aşağılayıcı bir üslupla, insanları limitlerinin sonuna dek zorladığı ve insanların da onu tam olarak bu nedenle tercih ettiği söyleniyor.

kendi çalıştığım projeleri de düşündüğüm zaman, gerçekten zor ve deli deli kişilerle bir arada bulundum. hiçbir zaman kötü bir muamelenin tercih edilebilir bir yanı olmadı benim için.

bir kadının taciz veya tecavüz anında donakalması, tepki verememesi inanılmaz anlaşılabilir bir durum. canlılar böyle durumlarda savaş - kaç veya don gibi bir otomatik davranış sergiler. zaten bu yüzden taciz / tecavüz davalarında kurbanın "bağırıp bağırmaması", "yardım isteyip istememesi" çok da sorgulanabilir olmamalı denir. ama bu kadınların bazıları, tacizkâr davranışlara maruz kalmalarına rağmen bu adamla zaman geçiriyorlar. odasına gidiyorlar, birlikte bir şeyler izliyorlar, masajlar yapılıyor, odada uyuyakalnıyor. bunu "o saatte orada ne işi varmış" gibi kadınları yargılayan bir zihniyetle değil gerçekten anlayamama dehşetiyle yazıyorum bu arada. ben gerçekten bir insanın tacizcisiyle oturup sosyalleşmesini hiçbir şekilde anlamlandıramıyorum ya, çok özür dilerim.

insanlar yoga eğitmeni olmak için bunlara göz yummak zorunda olduklarını söylüyorlar ama bir çoğunun yoga ile tanışması zaten bir sebepten yoga dersleri almaları ile başlıyor. bir kısmının yolu bu adamla hayatlarını buna adadıktan sonra kesişmiyor. bir yerde bulunmayı tercih etmekle, kendini orada bulunmaya mecbur hissetmek arasındaki fark nerede çiziliyor gerçekten çok da anlayamıyorum ve açıkçası izlerken şunu sorguladım, bu insanların bazıları acaba kendileri ile yüzleşmekten kaçınmak için "beynimiz yıkandı" diyor olabilir mi?

bu arada gerçekten bir anda tecavüz ettiği kadınlar var, odasına bir sebepten çağırıp üstüne çullanıvermiş kadının. ama bir de dediğim gibi önce flörtöz bir havada yaklaştığı, sonra dokunduğu, sonra daha çok dokunduğu, sonunda tecavüz ettiği kadınlar da var. buna müsaade ediyor olmak ya da ses çıkaramamak "rıza"dır demiyorum kesinlikle ve "kadın da kuyruk sallamış" anlamında söylemiyorum ama bu noktada bu istismara ses çıkarmayarak bu adamla ilişkisini sürdürmüş ve beyinlerinin yıkandığını beyan etmiş herkesin kendisine de en azından "ben neden beynimin yıkanmasına / istismara bu kadar açıktım" diye sorması gerektiğini düşünüyorum.

gerçekten tuhaf bir belseseldi.
ya adam da cidden salağın teki üstelik. karizmatik desen değil, zeki desen değil. kadınlar "her şey hakkında fikri vardı, her şeyi bilirdi" diyorlar, söylediği 10 şeyin 11i götten uydurmaymış zaten :d. daha çok cehaletlerinin de kurbanı olmuş gibi duruyor bu insanlar. hiç anlayamadım, ben de cehalet ve anlayamazlık içindeyim. asla empati kuramadım...
devamını gör...

konserine gidilmediği için kahrolunan sanatçılar

(bkz: patti smith)
(bkz: camel)
devamını gör...

o jazz'lar blues'lar mahvediyor beni ya

ahahah her şeyden önce insanolun'a çok güldüm. sözlükte yer yerinden oynuyor yeri geliyor, sessiz, sakin duruyor yerinde. :d o da benim gibi en çok "yeraltından notlar'da kendini bulanlara" sinirleniyor sanırım. :d

bir kolera beyanı imiş.
jazzlar blueslar mahvedebilir tabii ki insanları, buna diyecek sözümüz yok ama entelektüel derinlik sıfır bu ikilide. insan müzikle uğraşan birilerinin biraz daha müzik tarihinden de haberdar olmasını bekliyor. özellikle rap'i "underground yo ye" diye sattıktan sonra, herhalde tarihin belki de en isyankâr ve underground :d çünkü resmen merdiven altından doğmuş :d müzik türlerini "kim dinliyor ki" gibi bir yerden eleştirmek akıl kârı değil.

sanatın tabii kitlelere hitap etmesi gerekir ama ezelden beridir bazen bazı tür sanat kitlelere değil belirli zümrelere hitap etmiştir. doğru, hakikaten türkiye'de jazz dinleyen görece azdır, klasik müzik seven görece azdır. ama her şey de dönemseldir bu arada, bu ülkede arabesk müziğin baş tacı edildiği yıllar da oldu ama hiç kimse bir demet akalın, bir serdar ortaç da olamamıştır :d. şu anda bir rap trendi alıp başını gitmiş durumda ama bu insanların "rap yapıyoz" diye ortalığa fırladığı yıllarda, söz gelimi ceza da rock'n coke'ta "rep ne alaka şimdi aminyum" diye yuhalanmıştı :d. o da doğru değildi tabii ama insanların kulağı alışana kadar kendi yaptıkları müzik de ortalığı kasıp kavurmadı. öyle her festivalde, her konserde kendilerine yer bulup kucaklanmadılar. ufak tekno partilere sıza sıza biraz insanlara ulaşmaya çalıştılar başlarda diye biliyorum, yanılıyorsam düzeltirsiniz. üstelik ilk ünlendikleri yıllarda tıpkı grup hepsi gibi, bu tayfa da ortaokul & lise öğrencilerini yakalamaktan öteye geçememişti. çünkü o yıllarda gerçekten sadık bir rock & metal dinleyicisi genç bir kitle vardı ülkede sanki yanlış hatırlamıyorsam, çocuktum sonuçta :d. belki bu insanların yetişkin dinleyici kitlesinin genişliği, o çocukların şu an büyümüş olmasıyla da alakalıdır, bilemiyorum. rap benim çok bildiğim bir şey değil valla, gözlemlerim böyle idi. yanlışlarımı düzeltir insanlar diye düşünüyorum...

zaten ceza, ayben, sagopa, kolera dörtlüsü için pek çok insan* "rapi tanıtmak ve sevdirmek için kendilerini parçaladıklarını" beyan ediyorlar :d. dolayısıyla kendilerini "underground ov yev" diye avuturken müzikal kaliteyi dinleyici sayılarına bağlamaları çelişkili* olmuş. orada "türk kültürüne ne kadar hitap ediyor olabileceği" tartışılıyor olsaydı bu yorumları yapmıyor olabilirdim ama "yurt dışında zenci dayı sahneye çıkıyor ve saçma sapan gitar çalıyor" gibi bir söylem :d karşısında :d insan kendini tutamıyor. aynı zamanda sagopa'nın yaptığı "arabeske kayan rap" tabii ki bir noktada arabesk sevdalısı türk dinleyiciyi yakaladı ama bence nispeten daha protest ve daha* "alışılmışın dışında" ve enerjik bir tarzla karşımıza çıkan ceza kadar da "efsane ?" olamadı hiç biri.
devamını gör...

yazarların aldığı en son hediye

1 saat sonra param yatacak ve anneme pijama alacağım.
yaa böyle de şaşırtırım işte, hemen öteki tarafta durdum.
kendime de hediye alacağım.
devamını gör...

eril enerjisi yüksek erkek

kibar erkektir.
zaten eril eril birisi olduğu için testosteron miktarını kanıtlamak için hayvanlaşmasına gerek yoktur.
devamını gör...

how to become a tyrant

bir netflix belgeselidir.
her şeyden önce allah sizin belanızı versin ucube manyaklar diyerek sözlerime başlamak isterim. yaralı dostlarımıza kitap tanımımda belirttiğim gibi, normalde böyle içerikler tüketmiyorum. allah kahretsin ki bu akşam tüketmiş bulundum. dolayısıyla dehşet içinde fark ediyorum ki canım ülkem orijinal bir zorba & diktatör bile üretemez hale gelmiş canım ülkemin canım geri zekalı cahil pespaye vatandaşları da herhangi bir boktan haberdar olmadıkları için, her türlü eskimiş numarayı löp löp yutmaktalar...

türkçeye "zorba nasıl olunur" diye çevirmişler ama insanın aklına "zorba" deyince ilkokulda suratına tüküren hiperaktif oğlan geliyor. bunlar tarihteki ruh hastaları, hiç masum düşünmeyin...

6 bölümde tarihe damgasını vurmuş 6 diktatör anlatılıyor. ilk bölüm adolf hitler'e ayrılmış. ben hep hitler'in inanılmaz orijinal bir manyak olduğunu düşünürdüm ama bence onun bile sönük kaldığı kişiler söz konusu. hitler bu seride benim için ezik bir deli olarak öne çıkıyor küllerinden doğuş öyküsünde. ikinci bölümde saddam hüseyin var. onun inanılmaz inanılmaz zarafetten uzak bir hali olduğu için, bir sığırla özdeşleştirebiliyorum. üçüncü bölümdeki idi amin hakkında ne düşüneceğimi bile bilemiyorum. anladığım kadarıyla delüzyonel bir deli. çünkü hiçbir şekilde kalifiye olmayan bir ulustan üretimde bulunmasını isteyerek ülke ekonomisini çökertip, var olmayan bir orduyla savaş çıkarmaya falan kalkmış... joseph stalin benim için aşağılık kompleksi dediğimiz ruh durumu ile özdeşleşiyor. muammer kaddafi allah affetsin johhny bravo'nun diktatör hali gibi bir şey. yani hepsi inanılmaz korkunç işler yapmış olsa ve insanı dehşetten dehşete sürüklese de en ciddiye alamadığım deli, kaddafi oldu. zaten dünya siyasetinde de liderler pek ciddiye almamışlar kendisini. allahım sen koca diktatörsün ya, senle arkadaşlık etsinler diye arkadaşlarına bisikletini ödünç veren sümüklü oğlan çocuğu gibi davranıp ona buna silah temin edemezsin... allah kahretsin seni... beni en en en çıldırtan bölüm kuzey kore'nin konu alındığı son bölüm oldu. abi siz insanları nasıl internet kullanmamaya falan ikna ettiniz ya?!

yemin ederim tarih dediğin şey insanoğlunun aptallığının talihin de yardımıyla bir manyakla kesişmesiyle yazılıyor. buna ikna oldum ben.

şimdi "zorba" yı sorgulamak isterim. valla ben de kabul ediyorum içimizde zorbalığa meyilli bir yan olduğunu. buralarda birilerinin bir şeyleri çarpıtması, onun bunun hakkında zekko zekko algı yaratması, kendini yeni baştan imajıne edip bize de bunu yutturması, bi de 3 gram iqsu ile kendini allah sanması gibi özellikler bu belgeseldeki herkeste var. ben gerçekten ama gerçekten böyle hayatımızdaki acayip acayip işler peşinde koşturan, fanatik, sınırları zorlayıcı derecede irrasyonel dandini delilerin hepsinin (ki ben onlara cinsiyet ayırmaksızın biliyorsunuz ki "kezo" diyorum) böyle manyak manyak işler yapamamalarını bu insanlar kadar zeki, cüretkar, şanslı ve kişilik bozukluğu spektrumunda o kadar da ileri gitmemiş olmasına bağlıyorum. belgeseli izleyin, sonra bi etrafınızı gözlemleyin böyle 1 tane manyak seçip, ya da birkaç tane, bu insanların özelliklerinin en az üçünü bunlarda görmezseniz gelin suratıma tükürün. o kadar iddialıyım. çünkü kişilik bozukluğu kişilik bozukluğu sonuçta. bunlara "aiiiy ama sorunları var" gibi de yaklaşamıyorum çünkü bu bir hastalık da değil bu arada, bu bir seçim. demek ki insanların hayatında bir kırılma oluyor, kendilerinden o kadar tiksiniyorlar ki gerçeklikten kopmaya kadar varıyorlar. ama o kırılma olana kadar da aklınız neredeydi diye sorarlar adama... neyse.

burada ironik & mizahi bir üslupla "zorba olmanın yolları" anlatılıyor. özetleyecek olursak, içgörü eksikliği, kendinle alakalı asılsız hayalleri kendin uydurup kendin inanmak yani en elzem kural sanırım. empati yoksunluğu, doğal olarak. çünkü kendini allah sandığında her şeyi kendinde hak gördüğün için çok sorgulamaya gerek kalmıyor. gerçeğin çarpıtılması. her şey benim istediğim gibi olsun şımarıklığı ve çocukluğu. yemin ederim bu narsistlere sosyopatlara falan, kişilik bozukluğu olan kişilere neden çocuk egosunda kalmış, yok efendim yetişkin egosu zayıf falan dediklerini anladım. ya ben bunu exlerimden birine de demiştim, yemin ederim yerinde ter ter tepinim annesini şu oyuncağı bana al diye bunaltan, herkese de eziyet olan 4 yaşında bir çocuk gibisin diye. işte bunlar bunun ağlayan değil de daha saldırgan bir versiyonu, bi de ellerinde müthiş imkanlar var. yazının bir yerinde dediğim gibi, tabii ki bunu yalnızca şansa bağlayamayız.

gerçekten zeki insanlar. cüretkar insanlar. tarih sahnesinde "şans" faktörü, daima "karışıklıklar"ın olduğu dönemlere denk gelmeleri. yani belki şu anda bizim de çok çok kalifiye diktatör adaylarımız vardır orijinal ama çok akıl alan bir savaş içinde değiliz diye meydana fırlayamamışlardır mesela? belli olmaz.

kurdukları korku imparatorluğunda işlerin nasıl olacağına dair sinyalleri kimi çok erken veriyor, kimisi uzunca ama epey uzunca bir süre insanlara şirin görünmeyi başarıyor. kurtarıcı bekleyen herkes, herhangi bir otoritenin güle oynaya destekçisi olur. çünkü kurtarıcı bekleyen hiç kimse hayatının sorumluluğunu almak istemez. günlük yaşamınıza uyarlarsanız, beyaz atlı prens veya ahu yerine koyduğunuz ve size hiç yoksa psikolojik şiddet uygulayan flörtlerinizi hatırlayabilirsiniz, veya kurtarıcınız sandığınız ve idealize ettiğiniz herhangi birini.

burada bu akıl almaz canilerle düz insanları kıyaslamamı abartı bulanlar olacaktır veya belki de normal insanlarla alakalı yaklaşımımı indirgemeci bulurlar. onlara aynen kardeşim ayyyynen demek istiyorum.

şimdi sinirimi 2 saat kendimi matımın üzerinde hırpalayarak atmaya gidiyorum.
devamını gör...

testisliyata yonelmek

kimi zaman gevşek, dağınık ve akışta, kimi zaman derli toplu ve disiplinli duruşları hasebiyle nice hikmetler barındırdıkları doğrudur. bu hikmetlerden de faydalanmak hiç fena fikir değil.
devamını gör...

maneviyata yönelmek

son zamanlarda yaşadığım durumdur. saldım herkesi, iç huzurumun peşine düştüm.
ne kadar dallama ruh hastası varsa beni buluyor. demek ki bende de sorun var diye düşündüm. şırdan queen'inden zorbasına, bir de mikrop kadar beyinleri ile, borderline'ı bitmez, megalomanı bitmez. biz bu alev alev öfkelere boşuna sahip olmadık. onunla dalaş bununla çekiş nereye kadar. avemaria bacım gibi tebessüm edip geçtiğim zamanlar gelsin istiyorum.

o yüzden kendimle uğraşmaya karar verdim. tabii bu iç huzur ve evrenle barış halini sözlüğe yansıtmayacağıma emin olabilirsiniz :d.

yogadır, meditasyondur, yardırıyorum bir şeyler. bakalım...
devamını gör...

bilgisiyle kibirlenen insan

kime kibirlendiğine göre onaylayabileceğimiz ya da ayıplayabileceğimiz insandır.
çünkü bi dünyada bu kibirle tanışması gereken bir kibir türü daha var: cahil kibri.
devamını gör...

bir erkeğin namaz kıldığını gösteren detaylar

etrafımda namaz kılan erkek olmadığı için bilemediğim detaylar.
devamını gör...

apis mellifera (yazar)

bu burada dursun istiyorum...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sözlük yazarlarının fotoğrafları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim