kezolarla mücadele, edepsiz yalakalarla ağız dalaşı nereye kadar, biraz da sanat :d
bir gecede örgü örerken bitirdiğim dizidir.
canan ergüder,
nezaket erden ve
melisa sözen benim izlemeyi sevdiğim oyuncular.
selman nacar'ı ise
tereddüt çizgisi filmi ile biliyorum ve bayılmıştım o filme. diziyi o kadar etkileyici bulmadım.
benim için yer yer fazla lirik ama genel anlamda çok akıcı, çok kolay izleniyor ve insanın içine dokunuyor. konu ne olursa olsun samimi hissettiren üretimleri seviyorum. bu dizi de bir şekilde bana samimi hissettirdi.
uzun uzun konusunu yazmayacağım ama değinmek istediğim bir diğer nokta da seküler - muhafazakar çatışması. ben bu çatışmayı karikatürize etmeden gösteren her türlü yapımı çok kıymetli buluyorum. muhafazakar bir tarafta dursa bile.
dünyada milliyetçiliğin yükselişe geçmesi (bir trend ve bir tepki olarak, başka türlüsünü yapacak akıl ve derinlik kalmadı zaten kimsede, herkes deli) şaşırtıcı değil. politik doğruculuk ve sjw davranışlar birilerinin haklarını savunuyor kisvesi altında insanlar arasındaki kutuplaşmayı bence inanılmaz artırdı. şimdi güncel olarak insanlara ait olunacak bir kimlik duygusu yaratan en kapsayıcı şeyler din ve milliyetçilik yine gibi duruyor. hal böyle iken dinin siyasete alet edilmesi de en azından ülkemizde cepheleri artırdı sanki. o yüzden öteki'ne aklıselim bir bakış atmamıza yarayan her şeyi kıymetli buluyorum. mesela bu diziye lezbiyen, gay sokmamışlar durduk yere, ne güzel haberler bunlar :d. bi an koca kadın çocuğu yaşındaki kıza yavşayacak da iyice çarkları yerinden oynatacak zottirik bir aşk öyküsüne dönüşecek mi diye korkmuştum ben, öyle şeyker olmadı çok şükür. hepimiz müsterih olabiliriz.
baya sevdim.
devamını gör...