zaman tüneli

zaman işledikçe keyif alıyorsanız o zaman az gelir. çünkü keyif alıyorsunuz ve yanınızdaki de buna katkı veriyordur ki bu idealdir.
ama yanınızda bir nicelik var ama nitelik yok. işte o zaman boldur ve bitmek bilmez. sıkıntıdan başka bir şey geirrmez. harcaması zaman alır.

ekşi ve burada da hazımsız kitlenin bok attığı giyim biçimi. bok atmaya gelince herkesin içinden bir araştırmacı gazeteci fırlayıveriyor. bilimsel bir dil kullanmaya çalışayım da dikkate değer bulsunlar filan. eskiden şunlar giyerdi filan. insan olmayı denesen en azından beynin ilkel kalmayacak ama neyse.

ingilizce öğrenemediği için ingilizce'ye ve öğrenbilenlere çamur atmaktan iyidir.

değişik anlam yüklediğim zaman dilimlerinden biri.

pazar sabahları erkenden sessiz eve uyanmayı severim. bu sabahlarda içtiğim kahvenin bile tadının diğer günlerde aynı makine ile yapılan kahveden farklıdır sanki. zaman diğer günlere görece daha yavaş akar ve normalde halledebildiğimden çok daha fazla işi daha kısa sürede hallederim. dediğim gibi sevdiğim, değişik bir anlam yüklediğim belki de bu pozitif güdülenme ile de çok iyi geçen sabahlardır.

bir de bu güzel sabah yerini temizlik ve hazırlıkla geçen dingin pazar akşamlarına bırakır ki tadından yenmez.

bir de pazartesi sabahı diye bir garabet var, işte o sabahlar evlerden ırak!

her insanda dikkat edilmesi gereken ilk şeylerin kastedilmedigini düşündüğüm başlıktır. karşı cinste dikkat edilen ilk şey, karşı cinse özgü olan şeylerdir. örneğin... neyse örneğe gerek yok.

en nihayetinde evrime inanmasan da canlılığı açıklamak için buna mecbur kalıyor herkes.

kritik eşik evrime inanmak ya da inanmamak değil olayın evrimciliğe döndürülmesi. zira evrimciliğe inananların iddia ettiği gibi evrim teorisi karşısında bir yaratılış teorisi falan yok. yaratılış dediğin şey bi inanç . evrimin karşısına dikilmiş bir bilimsel teori falan değil. neyse yazarken mevzu evrim geçirdi ama bu da tırnak içinde bilinsin.

"hz. adem zenci miydi " olayı çok farklı bir şey. bi de oralara girip mevzuyu iyice arap saçı yapmayalım. zira rasyonel düşünce başlangıcı için 2500 sene öncesine gidebiliyoruz , ondan öncesi için mitoloji ve efsane diyoruz ve 5000 yıl öncesine gidebiliyoruz fakat din dediğimiz şeylerin başlangıcı için de 10 bin sene öncesine gidebiliyoruz. daha öncesi hakkında din ve ya bilim verilerine göre söylenebilecek pek bir şey yok.

velhasıl ilk insanın da orta afirka'dan çıktığı . ve ikiyüzüncü binde ateşi kullanmaya başladığı ve çıkan yangınlar neticesinde afrika'dan uzaklaştığı 150 binli yıllarda da orta asya , kuzey avrupa ve amerika'ya dağılımını tamamladığını biliyoruz. bu ne demek peki? çok basit hepimiz zenciyiz demek. hayırlı olsun pis zenci.

bir sevgi sözcüğü ;

(bkz: lan kaplamaaaaa sellektör yapma)

(bkz: matriarki)

moğollar bir örnektir.

kara çarşafın bir topluluğa kabul icin bir ritüele nasil dönüştüğünü,islam toplumlarinda kendisine nasil yer bulduğunu bilen, daha da önemlisi anlatabilen varsa samimi olarak dinlerim.mesaj alimi açık!

güzel ve yerinde bir tespit, okuyup okuyup, yazmamak için sıkarlar. pazartesi itibariyle o sıkmışlık patlamaya dönüşüverir. beyaz yaka ya agalar.

(bkz: çocuğu veterinere götürmek)

her mahallede vardır mutaka.

hangi denyonun aklına geldi ilk bilmiyorum ama çocukken o tırın üstüne çıkıp bruce lee gibi "haaaa hoooooo" diye bağırarak uçarak atlardık o tırlardan.

bir keresinde ayağımda tokyo ile atlamıştım ve haaa hoooo diye bağırmaya atladıktan sonra da devam etmiştim. ayağım kırılmıştı çünkü . 1 ay falan ayağım alçıda gezmiştim. "ayağına ne oldu" diyenlere " tırdan atladım kırıldı" dediğimde herkes " hadi yaa olm biz de oradan atlıyoruz seninki niye kırıldı ki " dediklerinde "benim ayağım ebenin tırından atladığım için kırıldı " derdim.

(bkz: prefrontal korteks)

tüm insanlık erken doğum ürünüdür.

hani insan, hayvanlardan daha akıllıydı? kedi hiç bir eğitim almadığı halde gidip de kızgın sobaya elini ayağını değdirmeye çalışmaz ama gel gör ki doğanın en harika şeyi olan akılla donatılmış bebek gidip kızgın sobaya dilini bile değdirebilir.

içgüdü ile hareket eden hayvan , zekası ile hayata damgasını vuran insanı yendi işte. bakın karganın cevizi gagasına alıp kırmızı ışıkta arabaların durmasını bekledikten sonra , cevizi asfalta atarak kırmasından bahsetmiyorum bile onu anlatırsam kargaların einstein dan bile daha zeki olduğu ortaya çıkar o yüzden hiç bulaşmadım o mevzuya.

çok genelleyici bir önerme.

ne evliler var hocam. yapmayın etmeyin..

aklıma mehmet akif geldi, asıl mesleği veterinerlik.

bir toplantıda bir genç m. akif'i küçük düşürmek için:

- siz baytarmışsınız öyle mi? der.

m. akif hiç istifini bozmadan şu cevabı verir:

- evet. hayrola bir yeriniz mi ağrıyordu?

yahudi ve islam toplumlarında böyle bir gelenek olabilir diye düşünüyorum. yahudilere baktığımızda , yahudi olabilmek için babanın değil annenin yahudi olması lazım.

buna annesoyluluk da denebilir. islamda ise mesela cenazelerde falan fatıma oğlu recep gibi bir anons yapılır. baba adı değil , anne adı söylenir yani.

bunun bildiğimiz anlamda anaerkil toplum yapısı ile bir alakası olmayabilir ama anaerkil dediğimiz çok eski toplumlara bile baktığımızda zaten bir şekilde dayıların ve ya anne tarafından bir akrabanın gücü yönettiği düşünülürse pek de mantıksız gelmez.

yani anaerkil dediğimiz toplumların da arka planında erkekler vardı. ama anaerkil diye adlandırılan toplumlarda kadın iktidarda olmamasına rağmen , çocuğun kadından doğması sebebiyle bir kutsallık atfediliyordu kadına gibime geliyor. o yüzden anaerkil şeklinde adlandırılmış olabilir o toplumlar.

mantıksız bir şey değil.

sonuçta çocuğu doktora götürdüğünde derdini anlatamıyor , yani ha hayvana bakmış doktor ha çocuğa. o yüzden veterinere götürsen de fark etmez.

kökü eski yunan medeniyetidir.

pers mi yunandan aldı, yunan mı persten aldı tam olarak bilinmiyor ama yunan medeniyetinin daha eski olduğunu düşünürsek persin yunandan aldığı gerçeği daha mantıklı. eski medeniyetlerin tamamında kadınlar kapalı idi.

başörtüsünü sümerlerde fahişeler takardı olayı falan hikaye. tüm eski medeniyetlerin kadınlarının hepsi kapalı idi kabül et ya da etme fark etmez . çok eskiye gitmeye gerek yok şurdan 1900'lü yılların ortalarına git eski rum kadınlarının simsiyah giyinip kapandıklarını görürsünüz.