anaerkil toplum

kadınların ata sayıldığı toplum türü.
türklerin ilk gelenekleridir. bir an önce anaerkil toplum hayatına geçmemiz lazım

eğer olsaydı nasıl olurdu sorusunun cevabını almak isteyenler için charlotte perkins gilman' ın kadınlar ülkesi kitabını tavsiye ediyorum. tabi %100 böyle olurdu diyemeyiz ama kitabın genel olarak bu konuya dair geniş bir bakış açısı sağladığını düşünüyorum.

hayvanlar aleminde sırtlanlarda da görülür. sürünün tartışmasız lideri alfa dişidir. sağ kolu olarak da 2. bir dişi bulunur, koyulan kurallara uyulmasını sağlar.

günümüz ailelerinin yönetim şekli sonucu oluşan toplum yapısı.

keşke anaerkil topluma geri dönsek amazonlar cirit atsa..

erkeği toplumun merkezine koyan ataerkil zihniyetin kadını toplumun merkezine koyan çeşidi. cahillik.

geneli tek tanrılı sisteme geçmeden önce var olduğu için zaten çok tanrıcıdır. ciddi bir kısmı da din adını veremeyeceğimiz ilkel inanışlara sahiptirler.
komüner cahillik ile mülkiyetçi cahilliği kıyaslayabileceğimiz muhteşem bir antropolojik saha açılıyor önümüze.

cahillik tabirini günümüzün koşullarıyla yargılamak gerekir, tarihsel süreç ile anlamak gerekir. hakaret olarak algılamayın, kişiselleştirmeyin. hepimiz kendi algımıza göre bir şeylerden tiksiniyoruz, bu şey bir yere ulaştırmaz bizi, kollektif zihnin bilimsel anlayışı yapmacık bile olsa bilginin gerçekliği açısından daha gerçektir. bizim kişisel sezgilerimiz daha gerçek değil varoluşun kriterleri karşısında.

yahudi ve islam toplumlarında böyle bir gelenek olabilir diye düşünüyorum. yahudilere baktığımızda , yahudi olabilmek için babanın değil annenin yahudi olması lazım.

buna annesoyluluk da denebilir. islamda ise mesela cenazelerde falan fatıma oğlu recep gibi bir anons yapılır. baba adı değil , anne adı söylenir yani.

bunun bildiğimiz anlamda anaerkil toplum yapısı ile bir alakası olmayabilir ama anaerkil dediğimiz çok eski toplumlara bile baktığımızda zaten bir şekilde dayıların ve ya anne tarafından bir akrabanın gücü yönettiği düşünülürse pek de mantıksız gelmez.

yani anaerkil dediğimiz toplumların da arka planında erkekler vardı. ama anaerkil diye adlandırılan toplumlarda kadın iktidarda olmamasına rağmen , çocuğun kadından doğması sebebiyle bir kutsallık atfediliyordu kadına gibime geliyor. o yüzden anaerkil şeklinde adlandırılmış olabilir o toplumlar.

(bkz: matriarki)

moğollar bir örnektir.

erkeğin değil kadının otorite kabul edildiği ve soyun kadınlar tarafından belirlendiği, kadının erkekten daha üstün olarak yaşadığı toplum biçimi.

anaerkil yapıda olan demografik sistemde erkekler kadınlardan önde yürümez, son sözü erkek söylemez ve erkek pasif, kadın dominant bir tavır sergilemektedir.

tıpkı ataerkil toplum gibi anaerkil toplum da iyi değil.

anaerkil düzen tartışmaları, günümüzde feminist teori için tartışılıp bitmiş bir konu olsa da antropolojinin temel çalışma alanlarından olan akrabalık organizasyonlarını anlamak için hala önemini sürdüren başlıklardan bir tanesidir. modern tarih de antropoloji de insan topluluklarının ilk dönemlerinde anaerkil bir yapıya sahip olan toplumların varlığına dair bilgiler vermiştir bize. ancak burada anaerkil yapıdan kastın, erkin veya yönetme gücünün kadında olduğu dönemlerin varlığını en azından antropoloji özelinde yansıttığını söylemek kavramsal olarak çok doğru bir yaklaşım olmayacaktır. antropoloji disiplini için önemli bir isim olan malinowski’nin trobriand adası yerlileri üzerinde yaptığı çalışmada, yerlilerde ‘baba’ figürünün çocuğun gelişiminde önemli bir yer tutmadığını görürüz. çocuğun büyütülmesi sürecinde annenin kardeşi olan dayının çocuk için yeri daha önemli diyebiliriz. kavramsal olarak yanlışlığın da burada başladığını düşünüyorum. antropolojik veriler bağlamında bize sunulan bilgileri karşılayacak kavram anasoyluluk olabilir. bu topluluklarda erk yani yönetimin kadınlar tekelinde olduğu izlenimi veren anaerkil kavramı gerçeklikleri yansıtmamaktadır. klanlar veya kabileler arasındaki ilişkileri düzenleyen ‘şef, klan lideri’ gibi bireylerin erkek bireylerden seçildiği bilgisi açıkça belirtilmiştir.

feminizmin kökenlerine ve tarihsel gelişimine baktığımızda anaerkil dönemdeki kadın-erkek ilişkileri üzerinde durmayı günümüzde çoğu feminist teorisyen gereksiz bulmaktadır. çünkü feminizmin uğraş alanı toplumların akrabalık organizasyonlarının nasıl kurulduğu değil, günümüz toplumlarındaki anatomik cinsiyet farklılıklarından doğan eşitsizlikleri yüksek sesle dile getirmek ve bu eşitsizliklerin giderilmesi için çözüm yollara üretmektir.