01 var dahası yok yazar profili

01 var dahası yok kapak fotoğrafı
01 var dahası yok profil fotoğrafı
rozet
karma: 5642 tanım: 391 başlık: 18 takipçi: 72
"Her sözü teker teker önce okuyun, sonra düşünün ve en son olarak anlamlandırın. " Friedrich Nietzsche

son tanımları


14 mart tıp bayramı

büyük fedakarlıklar ile çalışan, değerli doktorlar ve tüm sağlık çalışanlarının 14 mart tıp bayramı kutlu olsun.

sözlüğümüzdeki değerli doktorlar ve geleceğin doktor adaylarının da bu özel günü kutlu olsun.
devamını gör...

doku kültürü

doku kültürü (invitro) tekniği , laboratuvarlarda steril(mikropsuz) koşullarda bir bitkiden alınan doku parçasından kültür ortamında yeni bir bitki veya bitkiler üretilmesidir.

doku kültürünün amacı, bitkilerin hızlı çoğaltılması(mikroçoğaltım), hastalıksız bitki elde etmek ve bitkiyi uzun süre muhafaza etmektir.
meyve - sebze fidancılığı ve süs bitkisi yetiştiriliciğinde doku kültürü mikroçoğaltım tekniği çok önemlidir.


doku kültürü ya da mikroçoğaltımın temeli hücre teorisini tanımlayan schleiden (1838) ve schwann’ın (1839) çalışmaları sonucu totipotensi (çok hücreli bir organizmanın her canlı hücresinin uygun koşullar sağlanırsa bağımsız olarak gelişme kapasitesine sahip olması) kavramının anlaşılmasıyla başlamıştır. başarısız sonuçlar alınsa da, bitkilerin in vitro kültürünü ilk defa haberlandt (1902) tarafından eichhornia crassipes(su sümbülü) bitkisinin izole edilmiş yaprak hücrelerinde çalışmıştır.

in vitro ortamda bitki üretim konsepti ise, knudson (1920) tarafından orkide tohumlarının çimlendirilmesi ve kültürü ile ortaya çıkmıştır. mikroçoğaltma ilk defa cornell universitesi botanikçilerinden frederick campion steward tarafından 1950’li yıllarda özellikle havuç bitkisinin tek hücresinden itibaren bitkilerin üretilebileceğini keşfetmesiyle başlamıştır. hastalıkların eliminasyonu için morel ve martin (1952) meristem ucu kültürlerini kullanarak ticari mikroçoğaltma çalışmalarını başlatmıştır. 1970’li yıllarda kaliforniya üniversitesinden dr. toshio murashige ve dr. skoog’un ms adıyla bilinen kültür besi ortamını geliştirmesiyle ticari olarak bitkilerin mikroçoğaltımı yapılmaya başlanmıştır.
elif subaşı




(bkz: aronya)

doku kültürü ile ürettiğimiz aronya meyvesi üretme aşamaları
devamını gör...

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

tarihte bugün , 8 mart dünya kadınlar günü dür. kutlu olsun.

şu an hayatta olan kadınlar da ,bugünü özel olarak kutlayacak duyguyu ve heyecanı bıraktılar mı acaba ?
insan olmanın vasfını taşımayan zalim ve kalbi kararmışlar var olduğu sürece, çoğu kadın bugünü ve diğer günleri istediği gibi güzel yaşayıp kutlayamayacak.

kadının yaşama sevincinin elinden alınmadığı ve sözde değil özde insan olunduğu o gün, sevgiyle kutlanır.



emine supçin in dediği gibi ,
dinle küçüğüm: ağaca güvenebilirsin. bilirsin ki elma ağacı elma verir, erik değil.
hayvanlara güvenebilirsin; çünkü aslan, aslan gibi davranır maymunluk etmez.
ama insana güvenemezsin; zira o, yüzüne gülümserken arkasında hançer gizleyebilen tek yaratıktır.

devamını gör...

henceforth dance radyo yayını

geçmiş yılların hit şarkılarının çaldığı, geceye müthiş keyif veren bir program olmuş.
emek veren herkese teşekkürler. böyle güzelliklerin her daim olması temennisiyle...
devamını gör...

yürüyen köşk

yürüyen köşk,mustafa kemal atatürk 'ün 1929 yılında ikamet etmesi için yalova sahilinde yapılan, iskelesi olan iki katlı ve ahşap , tarihi dokulardan biridir.

1930 yılında köşke giden atatürk 'e oradaki çalışanlar ,köşk ün yanında bulunan tarihi çınar ağacının çatıya zarar verdiğini ve dallarının kesilmesini iletmiş, izin istemişlerdir. doğa ve ağaç sevgisi olan mustafa kemal atatürk , " dal kesilmeyecek köşk kaydırılacaktır" emrini vermiş ve bunun üzerine bir çalışma başlatılmıştır.
istanbul dan getirilen tramvay raylı sistemi kurulmuş ve köşk 4,8 metre kaydırılmıştır. o günden sonra köşkün adı "yürüyen köşk" olmuştur.

şahane manzarası ve oldukça nezih bir ortamı olan tarihi köşk ata'mızın evi , yalova da gezip görülecek yerler arasındadır.
yürüyen köşk
devamını gör...

müslüm gürses'i anma gecesi radyo yayını

arabesk müziğin babası rahmetli müslüm gürses için düşünülmüş çok güzel bir program olacak ve bu müzik şöleni sözlük ailemizdeki müslüm baba sevenlerini ve bizi mest edecektir. böyle bir programı yapmayı düşünen, yayınlayan, emeği geçen herkese teşekkürler.
baba müslüm sevenleri olarak, yayın saatinin gelmesini bekliyoruz...
devamını gör...

coldboy

sayın coldboy ile kısa bir sohbet etme imkanı buldum. kendisi için söyleyeceğim duygusal , çok mütevazi ve saygılı bir insan.
iyileşip, daha mutlu daha güçlü olarak en kısa zamanda aramıza katılmasını temenni ediyorum.
devamını gör...

1-7 mart yeşilay haftası

her yıl 01-07 mart tarihleri arasında kutlanan yeşilay haftası' nda alkolün, sigaranın, uyuşturucu madde kullanmanın bireye ,aileye ve topluma verdiği zararları topluma anlatılır ve bilinçlendirme yapılır.

herhangi bir şeye bağımlı olup, esir olmadan özgürce istediğim gibi yaşıyorum.
bağımlı olma ,özgür ol!

yeşilay gönüllüsü olarak ,yeşilay haftamız kutlu olsun...


yeşilay tarihçesi

bağımlılıklarla asırlık mücadele
yeşilay, birinci dünya savaşı sırası ve sonrasında işgal güçlerinin toplumumuzda alkol ve uyuşturucu maddeleri yaygınlaştırmasını ve işgale karşı mücadele ruhunun yıkılmasını önlemek amacıyla dönemin şeyhülislam'ı ibrahim haydarizade'nin himayesinde, dr. mazhar osman uzman ve arkadaşları tarafından sultan vahdeddin'in izniyle 5 mart 1920'de istanbul'da "hilal-i ahdar" adıyla kurulmuştur. yeşilay'ın kurulduğu 1 - 7 mart tarihleri ülkemizde yeşilay haftası olarak kutlanmaktadır.

"hilal-i ahdar" ismi daha sonra "yeşil hilal" ve "yeşilay" olarak değiştirilmiş, 1934 yılında mustafa kemal atatürk'ün cumhurbaşkanlığı, ismet inönü'nün başbakanlığında, bakanlar kurulu kararıyla yeşilay'a "kamuya yararlı dernek statüsü" verilmiştir.

kuruluşundan günümüze bağımlılık türleri arttıkça yeşilay'ın da tüzüğünde çalışma alanları çeşitlenmiş, alkolden sonra sigara, uyuşturucu madde, kumar ve yakın tarihte teknoloji bağımlılığı yeşilay'ın mücadele alanına dahil olmuştur.
devamını gör...

marie rose balter

marie rose balter in , acı dolu ,affetmeyi bilen ve başarılar ile dolu ibretlik hayat hikayesi...

hayatın bize her zaman mükemmel olarak sunulmadığını , öfke duyduğumuz her şeyi affetmenin bizim için iyi olacağını ve güzel başlangıçlara yön vereceğini gördüğüm mükemmel bir örnek...
onca dayanılmaz eziyete rağmen, yılmadan azmederek verdiği yaşam mücadelesinden etkilenmemek mümkün değil.....
hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını ,mucizelerin hep var olduğunu gösterir bizlere , güçlü kadın marie rose balter....

öyle ki , acı ve işkence dolu hayatı, 1986 yılında yayınlanan nobody's child (kimsenin çocuğu) ile drama filmi olmuştur.
film ,altın küre de dahil olmak üzere 7 dalda aday gösterilip üç dalda ödül almıştır.



marie, 1930 yılında alkolik bir annenin evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya gelir. annesi ona bakamayınca 5 yaşında olan marie’yi yurda verir. ardından bir çift onu evlatlık edinir. marie’nin kaderi ne yazık ki yine yüzüne gülmez, çünkü onu evlatlık edinen çift sadist çıkar. bu italyan asıllı çift küçük kızı evin mahzenine kapayıp sistematik biçimde işkence eder. dışardan bakıldığında normal ve çok saygın göründükleri için, bunu yıllarca rahatlıkla gizleyebilirler ve marie adeta cehennemi yaşar.

marie rose 17 yaşında depresyondan felç geçirir. halisünasyonlar da gördüğü için doktorlar ona şizofren teşhisi koyar ve onu akıl hastanesine yerleştirirler. marie hayatının 17 yılını orada geçirir ve çok zor yıllar yaşar. umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranır durur. yemek yemez, yerinden kımıldamaz ve sıkça intihar etmeyi düşünür.

otuz dört yaşına geldiğinde doktorlar marie’nin durumunu yeniden değerlendirir. onun şizofren olmadığına, ağır depresyon geçirdiğine ve panik atak yaşadığına karar verirler. arkadaşlarının ve kendisini seven bir kaç sağlık görevlisinin yardımıyla marie hastaheneden çıkar.

o artık hür ve yaşamını nasıl sürdüreceğine dair kendisi karar verme aşamasındadır. terk edilmiş, işkence ve tacize uğramış, otuz dört yılı ziyan olmuş bir kişi olarak hiçte kolay olmayacaktır, ama o yılmadı ve kızgın, öfkeli, umutsuz olmak yerine sıfırdan başlamayı tercih eder.

yetkililer “aklı dengesi yerinde değil, okuması imkansız” dedikleri halde marie, salem state üniversitesine psikiyatri bölümüne girer ve mezun olur. bu ara kanser hastalığına yakalanır ve mücadalesini kazanır. kendisi gibi akıl hastahanesinden çıkmış ve iyileşmiş joe ile evlenir. kocası maalesef altı sene sonra ölür ve marie kendini işine verir. uzun yıllar doktor olarak çalıştıktan sonra harvard üniversitesi’nde mastır yapar. psikiyatrik hastalarla çalışır, konferanslar verir. biyografisi yazılır ve hayatı film olur (nobody’s child). bir çok ödüle laik görülür.

elli sekiz yaşındayken, ‘vay be’ dedirtecek birşey yapar: on yedi yılını geçirdiği masachusetts danver devlet hastahanesine yönetici olarak atanır ve gelin görün ki, göreve alınır.

verdiği bir basın toplantısında şunları söyler: “eğer affetmeyi öğrenmeseydim, bir damla bile gelişemezdim. yaşamım ziyan edilmiş bir yaşam olurdu. ve bugün bu hastahaneye yönetici olarak dönemezdim.”

marie rose balter’in yeni görevini haber yapan bir ajans, onun zafer açıklamasını da şöyle yapar: “en uzun yolculuk, beynimizden yüreğimize yaptığımız yolculuk. affetmek bu yolculuğun en kestirme yolu. affetmeyi gerektiren her yara, içinde önemli bir dersi barındırır. dersi görebilmek için yarayı yeniden deşerek yüzleşmek zorunda kalsak bile…”


marie, bu hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını gösteren en güzel örneklerden bir tanesidir.

kendinize inancınızı ve umutlarınızı kaybetmemeniz dileğiyle....

not: marie 6 ağustos 1999 yılında massachusetts’de vefat etmiştir.
arzu şen
devamını gör...

bir platon sözü

filozof platon(eflatun) a iki soru sormuşlar;
- birinci soru ,
' insanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir ?
eflatun sıralamış,
- çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. ne var ki çocukluklarını özlerler.
- para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. ama sağlıklarını geri almak için de para öderler.
- yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar. sonuçta, ne bugünü, ne de yarını yaşarlar.
- hiç ölmeyecek gibi yaparlar. ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.

ikinci soru ise ;
-"peki sen ne öneriyorsun?"
bilge yine sıralamış,
- kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın.
- yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi "sevilmeye" bırakmaktır.
- önemli olan; hayatta, en çok şey'e sahip olmak" değil, " en az şey"e ihtiyaç duymaktır.
...
devamını gör...

gaziantep'te inanılmaz tecavüz olayı

haberin yarıdan sonrasını okuyamadım. etrafımızda bu pislikler hep var ve olacak.
adamlığına güvenenler bu kadar mı düştünüz, bu kadar mı şeytansınız?
böylelerine uzun yıllar hapis cezası vermekle değişen bir şey olacağına inanan var mı? iğrenç soyları da dışarıda devam edecek. kim ne diyebilir?
yok olup giden masum bir can. diyecek kelime bulamıyorum artık. çok üzücü çok...
devamını gör...

lufthar

okunmaya değer kaliteli ve güzel paylaşımları ile kendini belli eden değerli bir yazardır. güzel kafa sözlük ailemize hoş gelmiş. keyifli yazmaları olsun.
devamını gör...

bal yerine reçel yapan arı (yazar)

mahlasındaki tatlı ve şirinlik, paylaşımlarına da yansımış güzel bir yazar.
sıkılmadan keyifle okuyor ve takip ediyorum.
devamını gör...

en sevilen özlü sözler

hiçbir şey kendini kandırmaktan daha kolay değildir. çünkü neye gönül vermişsek tam da ona inanırız.
-demosthenes
devamını gör...

çingene kızı mozaiği

çingene kızı mozaiği ,gaziantep ili nizip ilçesinde , zeugma antik müzesi içinde 1998 yılında yapılan kazı çalışmaları sonucunda çıkarılmış olup, gaziantep'in simgesi haline gelmiş olan bir eser.

mozaikte, özel bir teknik üç çeyrek bakış tekniği( 'üç çeyrek bakışı' hangi yönden bakılırsa bakılsın gözlerini sizden ayırmayan bakış) kullanılmıştır. yüzde sevinç ve hüznü aynı anda yansıtması ile mimiksiz, tepki vermeyen bir bakış...
ünlü ressam leonarda da vinci'nin de mona lisa resmi 'üç çeyrek bakışı ' teknik ile yapılmış örnektir.

buradan


çingene kızı

mainad villası’nın yemek odasının taban mozaiğidir. bu mozaik parçasındaki figür sağına doğru bakmaktadır. kabarık saçları alnının üzerinde ortada ikiye ayrılmış olup arkadan bir eşarpla bağlanmıştır. dar alınlı, elmacık kemikleri hafifçe belirgin ve dolgun yüzlüdür. iri gözlerinde mahzun ve anlamlı ifade vardır. kulaklarında iç içe geçmiş iri halka küpeler görülmektedir. bu sebeple ilk bulunduğunda “çingene kızı” olarak isimlendirilmiştir. başının yanındaki asma yapraklarından dolayı dionysos şenliklerinde yer ala ve bu tanrının müritlerinden olan bir “ mainad” olduğu düşünülmektedir.

devamını gör...

tecessüs

tecessüs, arapça kökenli olup ,merak etmek ve herhangi bir şeyin gizli tarafını araştırmaktır.
tdk da ' kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye çalışma ' biçiminde anlatılır.

çevremizde tecessüs etmeyi görev haline getirmiş bir çok insan görmek mümkün. bu insanlar ,kötü niyetli ve hep bir kusur bulma niyetinde olup, birbirilerinin iç yüzünü araştırmaktan çekinmeyip , çekemeyen ve meraklarını gidermek için hep bir dedikodu halinde olurlar.

insan olma onuruna yakışan , kimsenin hak hürriyet ve haysiyetini ayaklar altına almamak, taciz etmemek ve kusurları açığa çıkarmamaktır. güzel özelliklerle diğer insanlardan farklı olmak zor olmasa gerek.
devamını gör...

gogol’un dar paltosu

merakla ve sıkılmadan okunacak paylaşımları ile bir anda dikkat çeken güzel bir yazar. paylaşımlarını uzun yazıyor olması inanılmaz merakı daha da artırıyor. hep yazsın okuyalım dediğim yazar, hoş gelmiş, sefa getirmiş.
devamını gör...

me11isho (yazar)

sayın yazar mellisho, beğenmeyen okuyan hoşuna gidenleri oylayan ,güzel ve eğlenceli bir yazardır. minik sohbeti ile de keyif vermiştir. hoş geldiniz, iyi yazmalar...
devamını gör...

doğan cüceloğlu

mükemmel değil, merhametli çocuklar yetiştirin. karıncaları ezmeyen, ağaç dallarını kırmayan, çiçekleri ezip geçmeyen, sevgiyi hissetmeyi ve hissettirmeyi bilen çocuklar....
"doğan cüceloğlu"

değerli bir insandı. allah rahmet eylesin.
devamını gör...

rhipsalis cassutha kaktüs

rhipsalis cassutha kaktüs, rhipsalis in bir çok çeşidinden biridir.
yaygın olarak ökseotu kaktüsü, spagetti kaktüsü gibi adları ile de bilinir.

bilinen kaktüsler den farklıdır.epifit kaktüs çeşididir. (epifit bitki , başka bir bitkiye tutunan, asalak olmayan)toprağın dışında da yaşamaya alışkındır.
yüksek nemi ve çok aydınlık ortamları severler. (direk güneş ışığından sakınılmalıdır )
dikensiz,uzun, etli, yeşil olup, 1mt ile 4 mt. arasında uzunluğu olur. çok küçük sarı veya beyaz renkli çiçekleri olup, neredeyse yıl boyunca açar.
spagetti saçlı leyla kız

zarif ve sarkık görüntüleriyle asma saksılarda ya da sepetlerde , yeşil renkleri ve minik çiçekleri ile göze hoş geldiğinden, güzel bir dekor oluşturur.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim