1.
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
biliyorum, yuvarlak ayak başparmağımla dalga geçilmesine bozulduğumu ancak bozuntuya vermediğimi düşünüyorsunuz çoğunuz. ancak bozulmuyorum, nedenini aşağıda açıklayacağım. yine de zorbalığa nickaltımda karşı çıkan yazar arkadaşlarıma teşekkür eder ve özellikle ergenler için çok önemli bir duruş sergilediklerini tekrar vurgulamak isterim.
neden bozulmuyorum? çünkü ben kendini eleştirme konusunda dibi gördüm arkadaşlar. ben bir “penye insanı”ydım. saçım da sürekli “kendime saygım yok dağınık topuzu” modelindeydi. bacaklarımdaki tüyleri aylarca temizlemediğim oldu. nutella yiye yiye yaşlı teyze selülitleri bacaklarımı sarmıştı. çünkü ciddi bir depresyondaydım. en ciddisinden hem de. ama atlattım. güçlüydüm, desteğim de vardı atlattım.
ben de kendimi baştan yarattım. hem de burada çok azınızın göğüs gerebileceği irade sınavlarından geçerek. o gördüğünüz karnı, karnımdan ameliyat geçirdikten sonraki 3. ayda spora başlayarak yaptım. hayatımda ulaştığım en yüksek kilodan kurtuldum. berbat ötesi selülitlerimden kurtuldum. biliyor musunuz kaşımın hemen üstünde uzun bir dikişim var ve kaşımı mahvetmişti. azmettim, e vitaminiyle kaşıma sabah akşam masaj yapıp kaşımı tamamladım. gardrobumu eledim, alışveriş yaptım, saçımı kestirdim, manikür pediküre başladım.
yani hey yavrum hey. ben nerelerden geçip de nerelere geldim. varsın ayak baş parmağım kalın olsun. bu bir kusur mu allah aşkına? benim ihmalimden mi oldu sanki? bakın mesela beyaz ve yoğun spor yapmış bir kadın olarak biraz varisim de var. tedavi ettireceğim. burnum bir taraftan fındık gibi öbür taraftan hafif kemikli, hiçbir şey yapmayacağım. bendeki kusur algısını anladınız mı?
okuyup da kavrayanı tebrik ederim. haydi selametle.
son not, omza bacak yaparken ayak parmağımı yakalayıp emen adam takılmıyor da size mi kaldı yahu derdi?
neden bozulmuyorum? çünkü ben kendini eleştirme konusunda dibi gördüm arkadaşlar. ben bir “penye insanı”ydım. saçım da sürekli “kendime saygım yok dağınık topuzu” modelindeydi. bacaklarımdaki tüyleri aylarca temizlemediğim oldu. nutella yiye yiye yaşlı teyze selülitleri bacaklarımı sarmıştı. çünkü ciddi bir depresyondaydım. en ciddisinden hem de. ama atlattım. güçlüydüm, desteğim de vardı atlattım.
ben de kendimi baştan yarattım. hem de burada çok azınızın göğüs gerebileceği irade sınavlarından geçerek. o gördüğünüz karnı, karnımdan ameliyat geçirdikten sonraki 3. ayda spora başlayarak yaptım. hayatımda ulaştığım en yüksek kilodan kurtuldum. berbat ötesi selülitlerimden kurtuldum. biliyor musunuz kaşımın hemen üstünde uzun bir dikişim var ve kaşımı mahvetmişti. azmettim, e vitaminiyle kaşıma sabah akşam masaj yapıp kaşımı tamamladım. gardrobumu eledim, alışveriş yaptım, saçımı kestirdim, manikür pediküre başladım.
yani hey yavrum hey. ben nerelerden geçip de nerelere geldim. varsın ayak baş parmağım kalın olsun. bu bir kusur mu allah aşkına? benim ihmalimden mi oldu sanki? bakın mesela beyaz ve yoğun spor yapmış bir kadın olarak biraz varisim de var. tedavi ettireceğim. burnum bir taraftan fındık gibi öbür taraftan hafif kemikli, hiçbir şey yapmayacağım. bendeki kusur algısını anladınız mı?
okuyup da kavrayanı tebrik ederim. haydi selametle.
son not, omza bacak yaparken ayak parmağımı yakalayıp emen adam takılmıyor da size mi kaldı yahu derdi?
devamını gör...