açıkkonuşankadın yazar profili

#1385005

bu hesabı, yalnızca eniştenizin kıskançlığını ve dikkatini celbetmek amacıyla açmış olup emeline ulaştığı için, oyun ve manipülasyonlardan da sıkıldığından yazmaya artık üşenen kadındır. ikinci balayını yaşadığı şu günlerde sanala değil olana yönelmiştir. darısı başınıza gençler.

çin asıllı, belçika’da yaşayan kadın heykeltraş. son yıllarda kadın bedeniyle mükemmel eserler* ortaya çıkarıyor. heykellerinde, büyük çoğunlukla, harikulade zarif hareket eden bir kadın ve ondan daha hareketli bir aksesuar/giysi bulunur. rönesans stilinden etkilendiği detaycılığını bronz malzeme kullanarak hayata geçirir. biri çinli diğeri batılı iki tane yüzü heykellerinin genelinde kullanmaktadır. renkli kristalden olan örnek beni benden alır. heykellerinin bazısı rahatça masanın üstüne koyacak boyutta iken bir kısmı da 2 metreyi bulacak şekilde devasadır.

başka biriyle ilgili biçimde sohbet ederken samimi bir kahkahayı patlattığı o an. bunu çok sevdiğimi fark ettim. ah korona neler aldın bizden.

mastor’a katılmadığım, tam aksine köpürtülmüş biranın tadının daha acı geldiğini düşündüğüm için tercih etmediğim, bende soğuk bardağa köpürtülmeden konmuş biranın aldığı sorunsaldır. hatta bu konuda o kadar hassasım ki bir restoranda siparişim olan bira gelip garson bardağa koymaya niyetlendiğinde adamları şaşırtarak “ben koymak istiyorum mümkünse” dediğim vakidir.

boş kümedir.

1-2 yaş fark çok üst üstedir. tek avantaj zorluklar birlikte biter.
3-4 yaş farkta birinin derdi biter diğerininki başlar, nefes arası yok.
5-6yaş ve üzerinde azıcık rahat ettikten sonra her şeye yeniden başlamak zorunda kalırsın.

çocuk ve çocuklarla ilgili hiçbir formül kolay değil.

peki başlıkta şimdiye kadar 3 kere paylaşılan fotoğrafın nevşehir gibi şu an geri kalmış bir orta anadolu şehrinde çekilmiş olması?

içinde kesinlikle görülmeye değer bir anatomic theatre bulunan üniversitedir, hani şu topluca kadavra incelenen salonlardan.

diploması işe yarayan bölümler şekilde açılmış olsa çok daha az madde saymamız gerekecek olan başlıktır.

versusa gerek yok, ikisi de bazı türk insanının mastürbasyonda kullandığı seks oyuncağı türleridir.

senin tarlanı öyle bir ekeceğim ki mesajı veriyordur.

kadınların kötü gününde kendine pislik gibi davranan kişiye bir noktadan sonra katlanamayıp gitmeleri şeklinde olabilir mi acaba diye düşündürten başlıktır. acısını efendi gibi yaşayan adamların terkedildiğini pek sanmıyorum. misal babam, misal sevgilim…

insanın iyi ki ağaç gibi sabit sayılabilecek bir canlı olmayıp oturma pozisyonunu ve kafasının hatta gözlerinin yönünü değiştirebilen bir canlı olduğunu hatırlatan başlık olmuştur. bu özelliklerinizi kullanabilirsiniz sayın başlık sahibi.

bitmesine dair bir endişe hissetmemek.

şahsında saçma sapan bir sentez yapılmaya çalışılıp kibarca söylersek kaka yapılıp batırılmış semazendir. bu nedir şimdi kardeşim? semazenliğe kutsallık filan atfetmiyorum ancak tutarlılığa önem veren biriyim. çıplaklığı edepsizlik kabul eden bir öğretinin ona has bir uygulamasını böyle kullanmamalılardı.

edit: arkadaşlar müslüman değilim, şahsi olarak bir bağlılık ve dolayısıyla durumdan alınmışlık hissetmiyorum.

ahahaha 34 yaşında olup çok çok az sayıda kişiyle ilişkisi olmuş bir insan olarak ben kendimi bir yerlerden mi atayım diye düşündürtmüş başlıktır

şaka bir yana, insanlardaki özellikle de erkeklerdeki skor kaygısına parmak bastığı için önemli bir başlıktır.

benim şahsi tecrübem, gözlemim ve inancım görüşülen kişi sayısı arttıkça herkesin manasızlaşmaya ve değersizleşmeye başladığıdır. hani 25ten, 30dan sonra aşk olmuyor filan diyorlar ya, bunun sebebi yaşın hangi rakamlarla ifade edildiği değil, yaş arttıkça insanların eskittiği duygularının artması. o duyguları benim gibi eskitmediğiniz vakit halen aşka, güçlü duygulara, bağlanmaya inanıyor ve insanlara yüzeyden değil derinden bakarak onlardaki nüansı görebiliyor, değer verilecek yönlerini bulabiliyorsunuz.

yani kardeşim, bir insan seni reddettiği zaman bundan acı duymak yerine aman dünyada kaç milyar daha var diyorsan, kusura bakma ama kimsedeki değeri göremeyecek kadar kör olmuş bir taş kafalısın.

siz bu üstteki taş kafalıdan olmak istemiyorsanız niceliğe değil niteliğe önem verin ilişkilerinizde.

üfff ya da vermeyin bana ne, benim dediğimle mi yaşayacaksınız, aileniz sizde açtığı yaralar ve kendi gerizekalılığınızın cezasını çekeceksiniz.

kimdi hatırlamıyorum ama kadın bir ünlünün benden genç olduğunu öğrendiğim bir andı. şimdi televizyondakilerin çoğu bizden küçük artık.

modern binaların genelde çirkin olması ve türkiye’de tarihi denilecek mesken bırakılmaması sonucunda ortaya çıkan durumdur.

emin olun avrupa şehir merkezlerinde bile çokça çirkin bina var, eski şehir merkezinden biraz uzaklaştıkça bunları hemen görmeye başlarsınız. çirkinlik modern zamanda yapılan apartmanların bir problemi. ama işte adamlar eski merkezi neredeyse olduğu gibi tutuyorlar, bizde bu yapılmadı maalesef. bunun birçok nedeni var tabi.

bina çirkinliğinden ziyade bizdeki asıl problemin arazilerin engebeli olması ve biraz da bununla alakalı olarak sokakların fazlaca eğri büğrü ve çoğu yerde dar olması olduğunu düşünüyorum. üstüne üstlük zamanında arsalar şekilleri saçma sapan olacak şekilde bölünegelmiş, üstüne müteahhitler arsa ne şekilde ise ona uyacak şekilde şekilsiz binalar yapmışlar. bazı binalar a yönüne bakıyor, bazısı b bazısı c. cephe görünümlerinin uyumlu olmasını geçtim açısı bile uymuyor işte. hal böyle olunca ortaya çok çirkin şehirler çıkıyor.

bizim en büyük problemimiz rant ve plansızlık.

nasılsa kilo almıyorum diyerek zamanında kaşık kaşık, dürüm dürüm, dilim dilim yediğim; sonuçta beni korkunç seviyede bir selülit problemine gark eden kakaolu fındık ezmesi. şimdi arada sırada yarım dilim yiyorum, daha fazlasını istersem aklıma selülitli halimi ve her gün 15dk at kılı fırçası kullanma serüvenimi getirerek kendimi vazgeçiriyorum. çok sınırlı kullanınız sevgili bacılarım.

versusa gerek yok, ikisini de yapın, temiz şekilde çözülsün bu iş dediğimdir.

lucy boynton