fiil olarak herkes bilir. ancak burada bahsedilen belirli bir miktar içtikten sonra da içki içmeyi bilmektir. sarhoşken içmeyi bilen kişidir burada bahsedilen.
kolpaçino filminde kurgulama tarzı taklit edilmeye çalışılan yönetmen. bir süreliğine hakikaten başarılı taklit ediyorlar ama 10 dakikalık bir kısım. geri kalan kısmında guy ritchie tarzı kurgulamanın yanına yanaşamayacak vasat bir kurgu var. repliklerinden ve bazı sahnelerinden ötürü ikonikleşmiş bir film oldu ancak genel manada ortalama bir kurguya sahip. adam gibi taklit edebilselerdi çok daha iyi bir film ortaya çıkabilirdi. hakikaten iyi malzemeler vardı filmde. ama harcadılar. devam filmlerinden hiç bahsetmiyorum, gittikçe yerin dibinin de dibini buldurdular seriye.
uzun bir otobüs yolculuğu sırasında "ulan adamlar dinleyeyim bari" deyip bütün şarkılarını karıştıra basarak sırayla dinlerken keşfettiğim şarkı. kendine çeken tuhaf bir tarzı var. şu on gündür yüz kez dinlemişimdir.
her şehirde yeri olan kişi. nereye giderseniz gidin kebap/kokoreç/köfte tarzı yemekler yapan bir palaya ve onun yerine denk gelirsiniz. yüzde doksan kafaları sıfıra kazınmış kel olurlar. her yerde default olarak bulunurlar.
bilinen en eski conlang veya yapma dil. muhyi-i gülşeni tarafından 16. yüzyılda oluşturulmuştur.
baleybelenin oluşturulmasında görünür sebep muhyi'nin osmanlı devleti'nin çok uluslu yapısından ötürü bütün milletlerin konuşabileceği ortak bir dil yaratma iştiyakından oluşturduğu bir dil olarak bilinir. saray içindeki dini görüşün zaman zaman sufilerin ve düşünürlerin din anlayışıyla uyuşmayan, hatta farklı düşünenlerin idamına kadar gidebilen bir görüş olması sebebiyle özgürce fikir üretebilme ihtiyacını karşılaması amacı da vardır. ayrıyeten muhyi bu dilin kendisi tarafından oluşturulmadığını söyler. ona göre insanların arasında zaten tanrı vergisi gönülden gönüle giden bir dil vardır. kendisi ise bu dili yazıya dökmüştür.
dil yapısı türkçe, farsça ve arapça'nın dil kurallarıyla harmanlanmıştır. genel yapı olarak farsça ve türkçeye benzemekle birlikte düzeni arapça'nın düzenine yakındır. 10.000'den fazla kelimeye sahiptir. muhyi grameri açıklarken türkçe'nin grameriyle karşılaştırarak açıklar. bu bir manada ilk yazılı türkçe grameri girişimidir.
baleybelen kelimesinin manası baleybelencede muhyi'nin lisanı demektir.
baleybelen dilinden bazı kelimeler verecek olursak;
neçem: ekmek
bahreme: vücut
kabus: kilar
yaan: ya allah
gebi: anlam
set: aşık...
baleybelen muhyi vefat ettikten sonra unutulmuş bir dildir. ta ki 19. yüzyılda rousseau isimli bir kişinin halep'te osmanlıca yazılan ancak osmanlıca olmayan dilde bir eserle karşılaşmasına dek. rousseau dili çözemez ve kitabın giriş sayfasının kopyasını oryantalist bir tercüman olan istanbul'daki alman ateşesi joseph von hammer-purgstall'a yollar ancak o da dili çözemez. o da paris'teki oryantal dil okulundan akademisyen sylvestre sacy'den yardım ister. sacy dil üzerine yıllarca çalışır ancak çözemez. ve dilin kayıp bir millete ait olabileceği veya kabalacıların gizli sembolizmi olabileceğini düşünür. uzun süre dil hakkında ne çalışma yapılır ne de çözülebilir.
1966'da profesör mithat sertoğlu "ilk yapay dili türkler icat etmişti" başlıklı bir yazı yazar. ve dilin yaratıcısının muhyi-i gülşeni olduğunu belirtir. ancak yine de dil hala çözülememiştir. ta ki 2001'de dr. mustafa koç kollarını sıvayana kadar. mustafa koç, beş yıllık yoğun çalışmaları sonucunda dili çözmeyi başarmıştır. halep'te bulunan yazmalardan sözlük bölümünü, mısır milli kütüphanesindeki eserlerden gramer yapısını, istanbul hacı selim ağa kütüphanesindeki yazmalardan ise ses yapısına dair bilgiler bulur. hakkaniyetli bir çalışma neticesinde baleybelen: ilk yapma dil isimli kitabını yazmıştır. ancak çalışmaları yaparken türk akademisine küsmüş, kitabını klasik yayınevine zar zor yayınlatabilmiştir.
kitabın kapak yazısı:
bu eser, yapma dil, kusursuz dil, ortak dil ve kaynak dil çalışmalarının bilinen ilk müşahhas örneğidir. 16. yüzyılda kaleme alınan bâleybelen (muhyî’nin dili/lisânü’l-muhyî) doğu dillerinin (türkçe, arapça, farsça) imkânlarıyla sufî tecrübenin harmanlandığı eşsiz bir metindir. aynı zamanda 19. yüzyılın medeniyetler ve kültürler babilinde ortak dil oluşturma hamlelerinin ilk müjdecisidir.
osmanlı kültür hayatında müspet akisler bırakan; devlet ricali, ilmiye sınıfı ve sufî muhitlerin ilgisini çeken bâleybelen, osmanlı medeniyet tarihinin orijinal bir veçhesi olmakla kalmaz, bilim tarihinde ilk inşa edilen dil olarak da yerini alır. osmanlı türkçesinin tam bir gramerini de içeren risalelerin yanında 10.000 madde başı içeren bâleybelen sözlüğü türkçe, farsça ve arapça karşılıklarıyla yer alır.
200 eser meydana getiren muhyî, bu ve diğer çalışmalarında dönemine ve kendi iç dünyasına dair verdiği zengin bilgilerle osmanlı’yı müessese ve insanlarıyla daha yakından görmemizi sağlar. bu çalışmada transkripsiyon ve edisyon kritikleri yapılarak işlenen bâleybelen metinleri ve muhyî’nin hacimli biyografisi birçok bilinmeyenin aydınlatılmasında katkıda bulunacaktır.
dipnot: çoğu yerde halep'de esere denk gelen rousseau'nun bildiğimiz jean-jacques rousseau olduğu söylenir ancak bu yanlış bir bilgidir. buradaki rousseau başka bir kişidir.
başlığı görünce elimdeki sayılarının nereye kaybolduğunu düşündüğüm dergidir. hakikaten n'aptım ben o dergilere yahu? muhtemelen birine ödünç vermiştim.
içi boş ya da mühim olmayan insandır. personası onun her şeyidir. yeterince dışsal uyaran almamış, yeterince sevilmemiş kişiler olmaları muhtemeldir ki bahsettiklerimi yaşamış insanların içi dolu olup kendine yönelenlerinde aksine personalarını önemsememeyi görürüz.
marka denilen şey kıymetini insanların ona yüklediği anlamdan alır, ürünün ne olduğu ve kalitesi geri planda kalır. marka takıntılı kişiler hayatlarını insanların onlar hakkındaki düşüncelerinin üzerine bina eder. ne yazık ki bomboş bir zemine otururlar.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.