antik mürekkep yazar profili

senden bir hatıra bana bu şarkı
bir gün gitsen bile hatıran yeter
unutmak mümkün mü böyle bir aşkı
bir gün gitsen bile hatıran yeter
hatıran yeter hatıran yeter
bir gün gitsen bile hatıran yeter
hatıran yeter

ey aşk!
söyle, kaç yürek ötemdesin?
aklımla başım arasında ki mesafe kadar yakın mısın?
yoksa, uzak mı?
bilemezdim bu kadar yakın olduğunu
bilemezdim yanı başımda olduğunu.

bazı şarkıların sende bıraktığı bir anı bir iz vardır. bazen o şarkıları hiç dinlemek gelmez içinden ama öyle bir an gelir ki hislerinin en derinlerinden dinleme isteği gelir ve o şarkı boyunca anılara dalıp gidersin hatta müziğin değiştiğini bile fark edemezsin. bazen de hiç ummadığın bir anda bir ortamda o şarkı çalıyordur işte o zaman yüreğine daha fazla oturur o şarkı işte o zaman gözlerin dolar...

birgün, birgün senden vazgeçeceğim...
bu vazgeçiş 1 gün, 1 ay belki de 1 yıl sürebilir
işte o zaman aklım, ruhum özgür kalacak...
aslında korkuyorum senden vazgeçmeye.
ya senden tam vazgeçecekken gelirsen??

nerelerdesin ay yüzlü melek?
gökyüzünün hangi noktasından izliyorsun?
biliyorum, gökyüzünün en güzel yerinde olduğunu...
kafamı kaldırıyor ve bakıyorum gökyüzüne,
en parlağı, ışık saçanı sensin...
biliyorum, gökyüzünde bir yerlerdesin
ay yüzlü melek...

ey hasret! bırak peşini artık.
yorulmak nedir bilmez misin?
bırak gideni bekleme!
.
.
gelen gideni aratır diye,
korkma!
nereden biliyorsun gelenin
gidenden daha iyi olmayacağını?
.
.
bekleme gideni hasret!
bekleme ki,
gelecek olana yol açılsın...

ey aşk,
yürekleri yakıp kavuran da
buz kütlesi kadar soğuk eden de
sen değil misin ?

bir yıl önce bugün enkazda kalan yakınlarımızın çıkıp gelmesini bekledik.
o bekleyiş o kadar zor bir süreçti ki...
onları bir daha görebilecek miyiz?
tekrar bir araya gelebilecek miyiz?
düşünceler, bekleyişler...
allah onların bize acısını yaşatmadı çok şükür.
peki ya enkazdan çıkıp gelemeyenler?
onca bekleyiş, arayış sonunda o yürek yakan haberlerini almak...
bu acı hiç dinmeyecek.
hayaller,hayatlar yarım kaldı...
allah böyle bir felaketi bir daha yaşatmasın...

bundan 1 yıl önce... ne güzel pazar günü yoğun bir kar yağışı(yağmur)... zannettik ki karla süslenecek şehrimiz... okulların açılacağı için heyecanlı çocuklar... işine gidecek insanlar... kim bilebilirdi ki sevdiklerimizi göreceğimiz son günü olacağını ?koca 1 yıl geçti üzerinden... ne yanan canımız ne de kanayan yaramız geçmedi. geçmeyecekte... yüreğimizin yangısı bitmiyor. düşünüyorum da enkazda kalan yakınlarımı o zaman hangi sabırla, dirayetle öyle bekleyebilmişiz?

sanki yüreğinde bir kasırga
kasırganın içinde bir sen
senin içinde bir dünya
dünyanın içinde ben..

kasırganın içinde ben
benim içimde sen
dünyanın içinde sen
yüreğimde bir kasırga...

nedir seni, senden eden bu düşünce?
yaşadığın talihsiz bir olay mı?
yoksa gönül yarası mıdır?
sanki yüreğin kör düğüm...
çözmek istersin amma, eline bulaştırmışsın.
ya, bırak kördüğüm kalsın...
ya da kes at bitsin bu çırpınış.
nedir seni, senden eden bu düşünce?

78 olarak yerimi alayım o vakit :)

canımızın yanmadığı bir yıl olması umuduyla... hepimiz için sağlıklı bir yıl olur umarım.

başlığı gördüğümden beri düşünüyorum. ne hissediyorum acaba ? iyi miyim? kötü müyüm? yoksa iyinin iyisi miyim? kötünün kötüsü müyüm? sahi ne hissediyorum...
yaşadığım felaketten sonra gülüp eğlendiğim zamanlar da oldu. düşünüyorum da gerçekten eğlenebiliyor muyuz? bir yanımız acı bir yanımız... neyse daha fazla yazmak istemiyorum..

birini kurtarmaya çalışıp ulaşamadığını fark ettiğinde, sonra onu neden elinin tersiyle istersin? (bkz: ölmek için on üç sebep- jay asher)

"iyi geceler sözlük, tekrardan görüşmek üzere...

"hanım hanım bunlar benim yavrularımm."

çocukluğu siverek, maraş ve ankara'da geçti.
istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi alman dili ve edebiyatını bitirdi.
diriliş dergisinde şiirleri yayınlandı.
arvasilerden, seyyid kasım arvasi'nin kızı berat hanımla evlendi ve bu evlilikten üç kız, bir erkek evladı oldu.
1973 yılında sarıkamış'ta vatani hizmetine başlamış, 1974 yılında kıbrıs harekatına katılmış ve 1975 yılında askerliğini tamamlamıştır.
1976 yılında mavera dergisinin kuruluş çalışmalarında yer aldı.
7 haziran 1987 tarihinde akciğer kanseri hastalığından istanbul'da vefat etti.
kabri üsküdar beylerbeyi'ndeki küplüce mezarlığı'ndadır.

sultan
seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
bağışlamanı dilerim
sana zorsa bırak yanayım
kolaysa esirgeme
(bkz: cahit zarifoğlu)