1.
pia mater (kitap)
serkan bey'in bilimsel çalışmalarına, enerjisine, öğrenme merakına diyecek hiçbir şeyim yok. ılk ve ikinci kitaplari çok güzeldi ki, kaç kişiye de tavsiye ettim. ancak dostça söylemeliyim ki, roman konusunda çok amatör olmuş. kurgu, anlatım çok zayıfti. roman hakkında yapılan alıntılarin hepsi başka birine ait. bu noktada kitaba yönlendirici paylaşımlar yapılacaksa altına sözlerin gerçek sahibi yazılmalı. şahsen benim de kendime ait yazdığım, kimseyle paylasmadigim romanım var. çünkü roman yazmak insanı güzel hayallere sevk ediyor, hayatın stresinden bir nebze uzaklaştırıyor. ama diğer açıdan amatör bir anlatıma sahip olduğu için kimseyle paylaşmadım. roman; herkesin el atamayacağı, kuvvetli kaleme ihtiyaç duyulan bir alan. nörolojik bir roman için yapılan bunca iltifat üzerine yazdığım bu eleştiri düşünen bir beynin eseridir. söz konusu özellikle nörolojik romansa eleştirilerin daha fazla dikkate alınması gerektiğinden yanayim. zira elestirinin olduğu yerde gelişim vardır.
ayrıca şunu da söylemeye ihtiyaç var: herkesin dini inancı tabi ki de şahsını ilgilendirir, dini değerlere hakaret etmeden herkes istediği şekilde eserler üretebilir. ama bu romanda, bakış açısıni ifade etme tarzi da bana çok fazla çiğ geldi. tesla'nın solaklar hakkinda varsayimda bulunurken bir sonraki nesle aktarımi vs. dediği yerde konunun eklenme biçimi çiğ geldi. akşam oturmasında önlerinde kek varken bu konunun açılmasının ifade ediş tarzı eksikti. mesela arkadaş ortamında oturup bira içilmesi de çok abes geldi. :d şimdi konuyu başka yere çekmek isteyenler olacak elbette, ama sanki kafede kahve işseler daha gerçekçi olacaktı. perit'in başka kadınla gizlice buluşması olayı. kurgu konusunda çok fazla örneklendirme yapmayayım ama alakasiz bulduğum bunun gibi şeyler var.
umarım anlatabilmişimdir. şunu da söylemekte fayda var tabi ki; sonuçta serkan bey edebiyatçı değil. elbette ki bu tarz şeyler olabilir. zaten yaptığım inceleme de bu eksikler asla olmamalıydı kabilinden değil. romanı merak edenlere kendi fikrimi ifade etmek istedim.
a asıl söylemek istediğim şey de şu, bir romanda karakterler arasında birine sempati duyulur, birisi için bu benim adamim ya gibi bir his uyanir ya, ne yalan söyleyeyim karakterlerin hepsi çok itici geldi. hiçbirini benimseyemedim. bazen kötü karakter bile olsa benimsenir, ama burada hiçbir karakterle özdeşleşemedim.
saygilar sevgiler. okuduğunuz ve eğer anlatabildiysem anladığınız için teşekkür ederim.
ayrıca şunu da söylemeye ihtiyaç var: herkesin dini inancı tabi ki de şahsını ilgilendirir, dini değerlere hakaret etmeden herkes istediği şekilde eserler üretebilir. ama bu romanda, bakış açısıni ifade etme tarzi da bana çok fazla çiğ geldi. tesla'nın solaklar hakkinda varsayimda bulunurken bir sonraki nesle aktarımi vs. dediği yerde konunun eklenme biçimi çiğ geldi. akşam oturmasında önlerinde kek varken bu konunun açılmasının ifade ediş tarzı eksikti. mesela arkadaş ortamında oturup bira içilmesi de çok abes geldi. :d şimdi konuyu başka yere çekmek isteyenler olacak elbette, ama sanki kafede kahve işseler daha gerçekçi olacaktı. perit'in başka kadınla gizlice buluşması olayı. kurgu konusunda çok fazla örneklendirme yapmayayım ama alakasiz bulduğum bunun gibi şeyler var.
umarım anlatabilmişimdir. şunu da söylemekte fayda var tabi ki; sonuçta serkan bey edebiyatçı değil. elbette ki bu tarz şeyler olabilir. zaten yaptığım inceleme de bu eksikler asla olmamalıydı kabilinden değil. romanı merak edenlere kendi fikrimi ifade etmek istedim.
a asıl söylemek istediğim şey de şu, bir romanda karakterler arasında birine sempati duyulur, birisi için bu benim adamim ya gibi bir his uyanir ya, ne yalan söyleyeyim karakterlerin hepsi çok itici geldi. hiçbirini benimseyemedim. bazen kötü karakter bile olsa benimsenir, ama burada hiçbir karakterle özdeşleşemedim.
saygilar sevgiler. okuduğunuz ve eğer anlatabildiysem anladığınız için teşekkür ederim.
devamını gör...