arjantinli top tepici yazar profili

artması hiçbir şey ifade etmemektedir. yapılan zamlarla bu artış fazlasıyla asgari ücretle çalışanın cebinden çıkacaktır. zaten dolar bazında son senelerde olduğu gibi yine gerilemiştir. vatandaşın alım gücü artmamıştır. türkiye cumhuriyeti devleti'nin bir an önce bedeli ne olursa olsun üretim ekonomisine geçmesi; hukukun üstünlüğü, demokrasi ve liyakati lafta değil gerçek anlamda benimsemesi gerekmektedir. devletin her kademesinde demokrasi, hukukun üstünlüğü ve liyakat hangi parti iktidar olursa olsun değişmez ilkeler olmalıdır.

ancak bu şekilde paramız değer kazanabilir. gençlerimiz yeniden hayal kurmaya başlayabilir. yaşlılarımız emekliliğini ay sonunu düşünmeden geçirmeye başlayabilir. türkiye cumhuriyeti vatandaşları yeniden mutlu olabilir.

ülkede son yıllarda gördüğüm en net şeyler mutsuzluk, huzursuzluk ve gelecek kaygısı. bunun temel sebeplerinden birisi de bozulan ekonomidir. üniversite kazanan bir genç, işsiz kalacağını bile bile okuyor, gelecek kaygısından dolayı birçok fiziksel-psikolojik sıkıntı yaşıyor. instagram storylerini falan dikkate almayın. herkes en mutlu benim havası vermeye çalışıyor. en yakın arkadaşlarımdan biliyorum. kız veya erkek en lüks yerlerden story falan atıyor. onu da parası olmamasına rağmen hava için yapıyor. akşam geliyor bana ağlıyor çok mutsuzum çok yalnızım ne yapacağım ben diye. sokağa çıkın dikkatle inceleyin insanların halini. asıl gerçek sokaklarda.

sadece bana ve benim gibi toplum sağlığını düşünenlere olan kısıtlamadır. pandeminin başından beri pencereden dışarıya bakan ev kedileri gibi sokağı izleme adeti edindim. gördüğüm kadarıyla herkes dışarıda. sitenin çocukları zaten aşağıda bağıra bağıra oyun oynuyorlar. normalde sokağa çıkma yasaklarından önce markete gider tüm alışverişimi yaparım. ancak bu sefer sınav yoğunluğu sebebiyle çıkamamıştım. markete gittim ve normalin on katı bir kalabalık gördüm. kasalarda kuyruk vardı. sokaklarda yürüyen insan sayısında da herhangi bir azalma görmedim.

ya şu kısıtlamayı adam gibi yapın ya da hiç yapmayın. olan sadece benim gibi toplum sağlığını düşünenlere oluyor. bizde evde oturmaktan psikoloji kalmadı. milletin umurunda değil kısıtlamada bile sokaklardalar.

exxen platformuna geçerek beni oldukça üzmüş şahsiyet. konuşanlar isimli programını severek takip ediyordum. acun ılıcalı'nın herhangi bir programına 50 kuruş bile vermeyeceğim için artık takip edemeyeceğim kendisini. doğallığıyla, sanki içimizden biri çıkmış da konuşuyormuş gibi hissettirmesiyle, samimiyeti ve rahatlığıyla kendini izletiyordu. oldukça eğleniyordum. yeni platformunda başarılar diliyorum.

yeterince övülmüş zaten lafı fazla uzatmaya gerek yok. yaklaşık 6 aydır kullandığım ve bugüne kadar hiçbir siparişimde değişim, iade ve teslimat konusunda beni hiç mağdur etmemiş, müşteri memnuniyetini gerçek anlamda ilk sırada tutan nadir alışveriş sitelerinden biri. hatta benim için müşteri memnuniyetini ilk sırada tutmaları konusunda tek sitedir. zaten prime üyesiyim. ne alsam genellikle ertesi gün, en fazla iki gün sonra ürün tarafıma teslim ediliyor.

şunu da eklemeden geçmemek gerekir. bu yazdıklarımın hepsi satıcısı ve göndericisi amazon.com.tr olan ürünler için geçerlidir. başka satıcılardan alışveriş yaptığınızda anladığım kadarıyla trendyol'daki veya hepsiburada'daki satıcılardan pek bir farkı olmuyor. daha önce hiç başka bir satıcıdan alışveriş yapmadığım için bu konuda kesin bilgim yok.

gönderileri agt kurye ile gönderiyorlar. bugüne kadar hiçbir sorun yaşamadım. zile bastık yoktunuz vs gibi hiçbir mazeret üretmediler. zile basmalarına rağmen açmadıysam mutlaka ve mutlaka arıyorlar. bastım işte açmadınız kafası yok yani. mutlaka size ulaşmaya ve ürünü teslim etmeye uğraşıyorlar.

kendilerini tebrik ederim. umarım hiç bozmadan bu kalitede devam ederler. böyle devam ederlerse 100, 200 fark etmeden diğer sitelere bakmaksızın alacağım ürünü buradan almaya devam edeceğim.

üç sene kullandım bir sene önce bıraktım. bence yazılan tavsiyeleri okuyup bunları uygulamak pek mantıklı olmayacaktır. çünkü üç sene boyunca "bırak, kendine yazık etme, bak çok zararlı" gibi cümleleri takmayan ben, hiçbir şeyin ve hiç kimsenin etkisi altında kalmadan kendim tak diye bıraktım ve bir daha ağzıma sürmedim. sigara içen insan zaten zararlarını biliyor çocuk değil bu insanlar. ilkokulda gibi zararlı alışkanlıklar ve bunların insan bedeninde bıraktığı hasarları anlatmanıza gerek yok. zamanı geldiğinde, gerçekten bırakmak istediğinizde ve bıktığınızda bırakırsınız. "abi gerçekten bırakmak istiyorum ama olmuyor ya" cılara gelirsek ben bu güruhun gerçekten bırakmak istediğini ve sigaradan bıktığını düşünmüyorum. çünkü ciddi anlamda bırakmak istediğinizde ve bıktığınızda zaten içesiniz gelmiyor. mideniz bulanıyor ve tiksiniyorsunuz. benim bırakmam bu tiksinme ve bıkma sürecinin sonunda oldu. bu süreçten önce hep çok keyif alarak ve isteyerek içtim gayet de hoşuma gidiyordu. hiçbir zaman da "artık bırakacağım bu son paket" kafasına girmedim bence siz de girmeyin çünkü asla son paketiniz olmayacak. ne zaman tiksinme ve bıkma sürecine girerseniz, o zaman bırakmayı düşünün. bu sürece girmediyseniz bence içmeye devam edin. çünkü çevremden gördüğüme göre insanın kendisini "bırakacağım" deyip bırakamama durumuna sokması insanı daha çok strese sokuyor ve daha çok sigara tüketmesine sebep oluyor. sigaradan keyif alıyorsanız boşa bırakmaya uğraşmayın zaten bırakamayacaksınız. çünkü gerçekten içmesi keyifli bir şey. "bu kokudan nasıl keyif alabiliyorsunuz inanılmaz ya" diyenleri de boş verin. başlamadan önce biz de öyle diyorduk.

hülasa, keyif alıyorsanız devam, kendinizi hiç boşa strese sokmaya gerek yok, zaten bu durumda bırakamayacaksınız. artık bıktıysanız ve tiksiniyorsanız da şahsi görüşümce çok uğraşmanıza gerek yok, zaten vücudunuz sigarayı bırakacak. bugüne kadar çevremde sigarayı azalta azalta bırakan görmedim. hepsi bıktı ve bıçakla keser gibi tak diye bıraktı.