asyasilasansal yazar profili

asyasilasansal kapak fotoğrafı
asyasilasansal profil fotoğrafı
rozet
karma: 1619 tanım: 60 başlık: 16 takipçi: 64

son tanımları


2022 yılında qr kod ile ödeme yapamamak

yıl 2022 qr kod ile ödeme yapamıyoruz. hatta insanlar qr kodun ne olduğunu bilmiyor. bugün zincir marketlerden birine girdim ve ödemeyi qr kodla yapmak istediğimi söyledim çalışan dik dik baktı. ve temassız yerini açtı. okutabilirsiniz diyor. ve ben bu durumda hiç bir şey demiyorum. ani bir olayda bu qr kodlar çok işimize yarayacak. tabii yetkililer her markete, bakalla, hizmet sektörüne qr kod verip çalışanlarına o qr kod hizmetini nasıl verebileceğini öğretebilirlerse.
devamını gör...

öldürme beni

kendisi neşet ertaş'ın en sevdiğim türküsüdür. ismi aynı zamanda "yandı bağrım" diye de bilinir. en can alıcı kısım ise şudur:
"bir başka seversen/işte ben öldüm. ne olur ölmeden öldürme beni." buradan
devamını gör...

gerçekleşmesi imkansız görünen hayaller

kısacası imkansızınız nedir? benim birini veya bir şeyi tamamen unutmak. hayalim ama asla yapamayacağımı biliyorum.
devamını gör...

amasya'da hayvana şiddet

kaynaklar:
ek olarak= change org. ta 7.000 kişinin imzaladığı bir anket var metinde oradan.)

www.google.com/url?sa=t&...

www.google.com/url?sa=t&...

www.google.com/url?sa=t&...

www.google.com/url?sa=t&...
devamını gör...

amasya'da hayvana şiddet

amasya'nın taşova ilçesinde bulunan hayvanların işkence görmesine dayanamam ve bu olayın henüz hiç bir başlıkta yer almamasının üzüntüsü ile açtım bu başlığı. umarım şiddet her türlüsüyle biter.


[[/alıntı]]amasya'nın taşova ilçesinde yıllardır bir rehabilitasyon merkezi yok. devlet bütün belediyelere hayvanlar için bütçe verdiği halde taşova belediyesi yıllardır kısırlaştırma ve tedavi görevini yapmamaktadır. kontrolsüz üreyen, açlığa ve sefalete maruz kalan hayvanların sayısının çokluğundan halk şikayet edince de hayvanları işkence ederek, sürükleyerek yaralayarak çöp arabaları ile toplayıp ıssız dağlara otoyollara ölüme götürmektedir.

üstelik toplama yapılırken ehil olmayan çöp işçileri hayvanlara uyuşturucu iğne atmakta bu iğneler hayvanları öldürdüğü gibi insana çoluğa çocuğa denk gelmesi halinde öldürme riski de vardır. taşova belediyesi yıllardır kısırlaştırma ve tedavi yapmayan veteriner hekime aylık maaş ödemeye devam etmektedir.
devamını gör...

ruhsati

ruhsati bir köy şairdir. asıl adı mehmet'tir. sivas'ın deliktaş bucağında 1835 yılında doğmuş ve ömrünün tamamını burada geçirmiştir. babasının adı mehmet'tir. eflatun cem güney, annesinin adının safiye olduğunu savunur. ruhsati, 12 yaşında öksüz ve yetim kalmıştır. 4 kez evlenmiş 23 çocuğu olmuştur.

bize bize

neyleyim feleğin ihmal işini
içirir her zaman sem bize bize
alnımıza bir tan günü çavmadı
daim yoldaş oldu gam bize bize

kişver-i gönlümün yayı basıldı(1)
aşkın kileleri doldu esildi
kime yar dedimse ağyar kesildi
her dem refik olur kem bize bize

yüküm gamdır karalıyam karalı
yandı yürek(2) paralıyam paralı
yar elinden yaralıyam yaralı
vermiyor eflatun(3) em bize bize

rakipler el çekti(4) araya bilmem
kimden em düzelim yaraya bilmem
neyledim(5) ol kaşı karaya bilmem
nisbetle çekiyor dem bize bize

bu sefil ruhsati sana kul oldu
ateşine yana yana kül oldu
sevdana düşeli yedi yıl oldu
dinini seversen dön bize bize

aşık ruhsati
devamını gör...

ey sevgili

cumhuriyet zamanından sonra pekte göremedik o divan edebiyatının beyit beyit şiirlerini. hasrettik giderelim dedim.

ey sevgili, o doyulmaz aşkın yine naz elinde,
yüzbinlerce "yed-i beyz┠yeşerdi niyaz elinde.

nice âşık dil açarken söylenmedik söz ufkuna,
bir âh olup da tutuştu bin nağmeli saz elinde.

esiyorken nice sevda poyrazında bin bir kışın,
senin aşkın zemheriden zambak deren yaz elinde.

bu nice sevda ki ey yâr, hasretine can dayanmaz,
bir elimizde ölüm var, bir elimiz haz elinde.

el sallarız bu sahilden sana dönen sallar için,
kirli bir mendil gibiyiz hayatın beyaz elinde.

senin aşkındır şairin şaşkın ilhamıyla açan,
el yazması sevdaların solgun beytü'l gazelinde.

beyhude mi vuslatına gönderilen bunca niyaz?
ey sevgili, o doyulmaz aşkın yine naz elinde...

saadettin kaplan
devamını gör...

ahmet telli

gülüşün eklenir kimliğime
gün biter gülüşün kalır bende
anılar gibi sürüklenir bulutlar
ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de

aykırı anlamlar arayıp durma
güz biter sular köpürür de
kapanmaz gülüşünün açtığı yara
uçurum olur cellat olur her gece

her gece yeniden bir talan başlar
acı ses olur, ses deli bir yağmur
eski bir eylüle gireriz böylece

sığındığım her yer adınla anılır
ben girerim, sokağı devriyeler basar
bir de gülüşün eklenir kimliğime
ahmet telli
(belki yine gelirim)
devamını gör...

ah şu kaderin çaresiz halleri

ah şu kaderin çaresiz halleri

zehirin adı ayrılık olsa
kaç kadeh içmiş olurduk seninle?
günah bizde
beraber söylediğimiz şarkıların
nakaratında vardı ayrılık
kaderi hiç suçlamayalım boşuna
karanlıklar kavgalarımız, aşkımız yıldızlar olsa
biz gökyüzünü izlemeyi bilsek
belki de bir suçlu arayışına girmezdik
ne vardı sorunlarımız kapladıysa uzayı
içinde aydınlık aşkımız vardı
günah şu kör gözlerimizin
kaderi de tanrı yı da hiç suçlamayalım boşuna

asya sıla şansal a. s. ş.
* şiir şahsıma ait olup tüm telif hakları bana aittir.
devamını gör...

unutmak isteneni unutmak için aklına getirmen

gerekir...
sen varsın

gönül tezgahında şiir dokudum
iplik iplik nakışında sen varsın
aşk yolunun kanunu okudum
madde madde yokuşunda sen varsın

fikir vadisinden bir ırmak geçer
eğilir serviler suyundan içer
bağrında ay doğar zambaklar açar
sessiz sessiz akışında sen varsın

öz suyusun hayat denen şişenin
nedenisin keder ile neşenin
sevda cephesinde şehit düşenin
donuk donuk bakışında sen varsın

hep senin renginde görünür bahar
yaprakta yeşilin gülde kokun var
yama yama kalbimdeki yaralar
sıra sıra dikişinde sen varsın

gidip de yorulma çok uzaklara
sen-seni gel benim içimde ara...
umut güneşimin mor bulutlara
girip girip çıkışında sen varsın
abdurrahim karakoç
devamını gör...

şiir

kıskanç
sakın bir söz söyleme...yüzüme bakma sakın!
sesini duyan olur,sana göz koyan olur.
düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın,
anan bile okşarsa benim bağrım kan olur...

dilerim tanrı'dan ki,sana açık kucaklar
bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun,
kan tükürsün adını candan anan dudaklar,
sana benim gözümle bakan gözler kör olsun!

faruk nafiz çamlıbel
devamını gör...

felsefe-şiir


bilir misin?

tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin?
nöbetçiler ha gördü, ha görecek
parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek...
ama... bir adım daha atamazsın.
uzanıp tutamazsın;
göz pınarlarında donup kalır hayallerin
planların, kaçışın, kurtuluşun
ve deler sevgi dolu yüreğini
sevgi bilmeyen bir kurşun.
bir okyanusta boğulmak nedir bilir misin?
batan bir gemiye el sallayamamak,
oturup ağlayamamak,
birkaç kulaç ötedeki
bir tahta parçasını tutamamak,
nedir bilir misin?
sevmek nedir bilir misin?
bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır
bütün benliğini sarar, ısıtır.
her gülüşte yeniden doğarsın
ve bin kere ölürsün her iç çekişte
nasıl anlatsam bilmem ki.
yani "sevmek" işte.
duymak nedir bilir misin?
duymak, ama anlatamamak
çemberini kıramamak kelimelerin.
tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek
"seviyorum" diyememek
yani ölümü yaşamak nedir bilir misin?


ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...

nazım hikmet 119 yaşında

“aklım sende kala kala senden gidiyorum. insan yarısında terk ettiği filmin sonunu merak eder mi? ediyorum. tüm yelkenlerim yırtılmış ama ben hâlâ rüzgârdan medet umuyorum..”
devamını gör...

yusuf hayaloğlu

neylersin

bazen acı dinmez, bazen de yağmur
sevgilim gülümse, her şey unutulur
suskunuz bu akşam üstü
hasrete yanmışız, neylersin

bir gün, bu mahzun sevdadan geriye
kalırsa, sadece o hüzün kalır..
sen de anladın ki yapa-yalnızız...
buluşmamız yasak,
görüşmemiz uzak...
devrilmiş kadehler gibi, dönüyor başımız,
neylersin...

ah güzelim,
incinmiş bir sesi vardır yağmurun;
yanaklarına vurduğunda hissedersin.
ve bir veda sözcüğü, saçlarına,
titreyen bir öpücükle dokunduğunda;
bu anı dondurmaya yetmez nefesin.
bir film sahnesi gibi
akar gider ayrılık,
neylersin...

biz zaten hiçbir romanda
kendi hayatımıza rastlamadık.
bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı.
ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı.
tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız.
oysa tuttuğumuz balıkları bile
yeniden denize bağışlamıştık.
biz, hayata dair
hiçbir yanlış yapmamıştık...
neylersin...

biz bu sonucu haketmedik,
hayır, etmedik...
ömrümüz bu talana lâyık değildi.

bazen acı vurdu, bazen de yağmur
hiç gülmedi yüzümüz,
hiç büyümedi gülümüz...
bizi yalnızca akşamlar kucakladı,
biliyorsun,
sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz...

bir gün, bu öykünün sonuna gelince
ansızın desem ki: hoşça kal canım!
unutursun,
mecburen unutursun...
yıldızlar söner, bu aşk da biter!
bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız.
neylersin...

ah bebeğim, ah..
kekremsi bir tadı vardır gözyaşının,
dudaklarına sızınca farkedersin.
içindeki vurgun aşklar mezarlığında,
ayrılık, ölümden üste yazılınca,
gideni durdurmaya yetişmez sesin...
bir inme gibi dolaşır bedeninde pişmanlıklar,
neylersin...

biz zaten hiçbir sinemaya
tam vaktinde yetişemedik.
bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı.
ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı.
boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi.
oysa nuh\'un gemisi\'nde bile
bize yer kalmamıştı.
ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı.
neylersin...

biz bu aşkı sürdüremezdik,
inan, sürdüremezdik...
kalbimiz bu heyecana müsait değildi.

bize hep acılar kaldı, bize hep yağmur...
unutmasan bile artık
unutur gibi yapacaksın.
ve buruşturup-buruşturup attığım kağıtlarda,
hiç bitiremediğim
bir şiir olarak kalacaksın...

yusuf hayaloğlu
devamını gör...

felsefe-şiir

ayrılık hediyesi

şimdi saat, sensizliğin ertesi...
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın...
avutulmuş çocuklar çoktan sustu.
bir ben kaldım tenhasında gecenin,
avutulmamış bir ben...

şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun.
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun...

soytarılık etmeden güldürebilmek seni...
ekmek çalmadan doyurabilmek...
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara-sıra, biliyorsun...
şimdi iyi niyetlerimi,
bir-bir yargılayıp asıyorum...
bu son olsun be... bu son olsun!
bu da benim sana,
ayrılırken mazeretim olsun!

şimdi saat yokluğunun belası...
sensiz gelen sabaha günaydın!
işi-gücü olanlar çoktan gitti
bir ben kaldım voltasında sensizliğin
hiç uyumamış bir ben...

şimdi dişlerimi sıkıp
dudaklarıma kanamayı öğrettim
ki bu kızıl damlalar
körpe yanağında bir veda busesi olsun.
bu da benden sana
heba edilmiş bir aşkın
son nefesi olsun...

kafamı duvara vurmadan,
tanıyabilmek seni...
beyninin içindekileri anlayabilmek...
ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü,
bütün saatleri öylece durdurabilmek için,
çıldırasıya paraladım kendimi...
lanet olsun!
artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
olsun be... ne olacaksa olsun!
bu da benim sana,
ayrılırken şikayetim olsun!

gözyaşım, utangaç boynunun
inciden kolyesi olsun.
her damla, vefasız teninde
bir veda busesi olsun.
ısterim, sen de ben gibi yan,
ömrüne hep ağla.
hep ağla, bu benden, son dua,
bu benden, ayrılık hediyesi olsun...

yusuf hayaloğlu
devamını gör...

felsefe-şiir

kanser

bütün denizlerin aynı limana çıkması neden?
neden gökyüzünün bu sınırsız karamsarlığı?
yitirecek neyimiz var ki umutlarımızdan başka?
ve batacak başka bir gemimiz mi kaldı?

dev bir ağaç yapraklarını döküyor içimizde
nereye baksak her haliyle o çıldırtan sonbahar
kaç yüz org birden çalınıyor, duyuyor musun?
hani o birlikte söylediğimiz şarkılar?

ne oldu o düşlere? nerde o iyimserlik
biz seninle şatolar kurmadık mı bir zaman
şimdi biz o değiliz sanki, hiç o olmamışız,
sanki bir şey var incinen dağılan bozulan.

şu martının kanatları neden kırık biliyor musun?
bu adamı dört duvar içine kim koydu sensiz?
eğil bir kuyuya seslen, yankılanan benim hep
benim içimde can verdi o gök o deniz!

sonunda tek başımayım, bak böyle bıçaklanmış!
biliyorum bir ölü var, ama ne? ama kim?
soğuk, merhametsiz kollarıyla sarmış her yerimi
bir kanser tümörü gibi büyüyor çaresizliğim.

ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...

tutunamayanlar (kitap)

nedir bu nâz-ı tegafül zaman zaman güzelim
kaçıncıdır bu eziyetli imtihan güzelim.

oğuz atay
devamını gör...

ümit yaşar oğuzcan


serenad

senden başka kimse bilmesin istiyorum
gözlerimin nasıl aşka çağırdığını
bakışlarımın nasıl gel diye haykırdığını
gözlerimden, belli oluyor seni sevdiğim

ellerimin aradığı ellerindir geceler boyu
mümkün değil, bu sevgiyi bıçaklayamam ki
ne yapsam, dolmuşum artık, saklıyamam ki
ellerimden belli oluyor seni sevdiğim

nasıl bekliyorum özlemle, görüyor musun?
el ayak çekilsin, sonsuz bir gece gel
tarama saçlarını, öylece gel
dudaklarımdan belli oluyor seni sevdiğim

başka yangınlara benzemez bu yangın, sönmez
bir şey var her yerimi tutuşturan yakan
bu sensizlikte sebil çeşmeler misali akan
gözyaşlarımdan belli oluyor seni sevdiğim

sevgilerin en ölmezini sana sakladım, gel
şimdi denizler en mavi, ormanlar en yeşil
seninle olayım da dünya umurumda değil
dinle; kalbimin vuruşundan belli oluyor seni sevdiğim
devamını gör...

hüseyin nihal atsız

hepimiz belki de şarkıdan biliyoruz onun bu şiirini halbuki şiir olarak daha güzel.

geri gelen mektup

ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.

gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…

ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!

bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden…
hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.

dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler!
hala yaşıyor gizlenerek ruhuma ‘kaabil’
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

mehtaplı yüzün tanrı’yı kıskandırıyordur.
en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik
devamını gör...

ahmet telli


bekle beni

ı
bekle beni küçüğüm
umudu karartmadan
sevinci yitirmeden bekle
döneceğim bir gün elbet
bekle beni

bahar geldiğinde
kırlara çıkacaksın
dizboyu otlar üstünde
koş koşabildiğince
ve sakın yitirme neşeyi

kırların sessizliğinde
yüreğinin sesini dinle
ve orada benim için
küçücük bir yer ayır
ve bekle beni küçüğüm

doğa pervasızdır biraz
bakarsın en olmaz yerde
masmavi bir su fışkırır
ve suyun ışıldayan göğsünde
sevincin nilüferleri

bahar şaşırtmasın seni
sırtüstü uzan bir gölgeye
suların, kuşların sesini dinle
ve bekle beni orada
döneceğim küçüğüm


ıı

mapusane türküleri
hüzünlüdür biraz
belki her dinleyişinde
yüreğin burkulmakta
için sızlamaktadır

ama acılara alışılmaz
birşeyler var değişecek
birşeyler var
değiştirmemiz gereken
önce acılardan başlanacak

beş on yıl dediğin
pek kolay geçmeyebilir
üstelik bu savaş
bu kahredici kıyım
bitmeyebilir daha uzun süre

ama sen sahip çıkarak
yaşama ve sevince
bekle beni küçüğüm
acılar bitecek bir gün
sevgiler çiçek açacak

mapusane türküleri
hüzünlüyse de biraz
yüreğin burkulmasın
için sızlamasın sakın
ve bekle beni küçüğüm


ııı

kış kıyamet bir gün
bakarsın çıkıp gelmişim
varsın azgınlaşsın tipi
ve uğuldayadursun
dışardaki rüzgâr

sakın şaşırma küçüğüm
üşümüş bir serçe gibi
titremesin ellerin
apansız çıkıp geleceğim
kış kıyamet de olsa bir gün

uğuldayan bu rüzgâr
bu delice yağan kar
ürkütmesin seni
direnmektir artık
bekleyişin öbür adı

sen türküler söyle
ve gülümse küçüğüm
çünkü sesinin
ırmağıyla yeşerecek
hasretin bozkırları

bekle beni küçüğüm
umudu karartmadan
sevinci yitirmeden bekle
döneceğim bir gün elbet
beke beni küçüğüm

(saklı kalan)
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim