balkon insanı yazar profili

bu doğurganlık mevzuu çok da reel bir dert değil gibi geliyo bana ya. özellikle erkeklerin dertlenmesi aslanım hemcinslerimi daha da sevdiriyor bana. ulan diyorum, ülkesini düşünüyor adam helal olsun battal gazi.

yani... sıradan bir ölümlü doğurganlık haritasına bakıp efkarlanmamalı gibi bence. gülesim geliyor, komik çünkü. çok komik.

tabii biz kimiz ki. toplu taşımada, markette, berberde (çok sosyal adamımdır) mardin ile fas'ın varzazat vilayetinin kardeş şehir olmasının türkiye- finlandiya ilişkisine etkisiyle ilgili sunum falan diyorum ben. türk insanı süper politik kıvamda. hepimiz, çok şükür bu günlerimize, olanın bitenin aslını 7 boyutta görme yetisine sahibiz. ekşi'ye gidiyorum, fener - x takım maçı başlığına "buna penaltı diyen futbol cahilleri damlar şimdi" yazıyorum. hemen benden başkasını cahil yapıveriyorum hokupokus ile.

neyse konu çok uzadı. doğurganlık haritasının söylediği "boku yediniz oğlum ülkecek" analizi bana geçmiyor, haritaya bakıp üzülen adama gülesim geliyor, orayı aşamıyorum.

ah ben de keşke sabahları gaste okusaydım, biraz ya biraz duyarlı bir insan olsaydım.

ne bileyim çocuklar benim iq seviyem 32. keşke satranca falan yazdırsalardı beni. keşke hiç değilse ilköğretimi bitirseydim.

sezonu açmış kokudur. yazlık, şırıl şırıl bir şey.

black label society* tarafından metal türe cover edilmiş versiyonu da fena olmayan nefis bir neil young şarkısı.

son sürümlerinde temalandırma konfigurasyonu artık globals.css veya import ettiği theme.css gibi dosyalarda @theme{} bloğu içinde yapılabiliyor. önceki sürümlerde "experimental" bir özellikti sanırım.

şu konfigurasyonları artık .js, .mjs gibi javascript dosyaları içinde yapmıyor olmak bağlam ayrımı konusunda pimpirik sahibi bünyelere iyi gelir.

react için küçük, minnoş bir state management kütüphanesi. redux'a bacağım girsin.

vercel'in yapay zeka frontend komponent zamazingosu.

zamazingo falan diyerek hafife alır gibi olduk ama şu yoğun günlerde zottiri bir web arayüz için bana kazandırdığı vakti hesapladığım zaman 5 yaş gençleşiyorum. aferin, aynen devam.

buradan

bir çay may bir şey getirsin ibiş sabah sabah barut etmesin adamı.

3 hafta önce memleket diyerek evi hatay'a taşıdım ama ne yazık ki hatay'ın toparlanmak için 10 seneye daha ihtiyacı var. rotayı gaziantep'e çevirip buradan ev tuttum. gaziantep'te hayat normal akışında devam ediyor.

yolu düşeni beklerim, nohut dürüm yerik.

lesnoy

komputerde iş yaparken açıyordum zamanla bağımlısı oldum. dağa bayıra takır tukur ev yapıyor, tahta kesiyor, çamurdan ocak yapıyor... güzel kanal. şu zor günlerde kim alıp başını dağa çıkmak, kendine bir baraka yapıp insaniyetten istifa rtmek istemez ki?

hangisi defne samyeli lan.

yav ne bilim beni mutlu etsin, okuyunca içim açılsın, kişisel bakımına dikkat etsin falan yani. öyle toplumun güzellik anlayışlarıyla çok da şey değilim, insan olsun ya insan.

erkek tacizine uğramamak için erkek taklidi yapılan gay erkeğin pastorize olmasıyla sonuçlanır. uht gibi bir şey olur eleman.

mcp ile nefaset bir şey haline gelen yapay zekai.

windows desktop uygulamasında filesystem mcp kullanarak 115 adet pdf dosyasına sayı ön ekleri eklemek saniye mertebesinde iş. ısırırım seni.

efenim beni sıcak basıyor. sizi bilmem. hararet yapıyorum.

sen banasında geçen enteresan bir cümle. ne anlatmış sanatçı bilmiyorum, bilmedikçe de vardır bir bildiği deyip olurluyorum. ne demek muhtar kuru sıkı silah gibi ten ya? taramalı gibi mi?

rahmetli dedem de seccade yapmıştı kurban derisini. olur yani, cüzdan olur, etek olur... hayvan da kalkıp beni lütfen biraz daha usturuplu kullan güzel kardeşim diyemez. cümlelerime çok bir bok biliyormuş havası katması için kullanıyorum şunu; eşyanın tabiatına aykırı.

kapsam, bağlam, zorlam, borcam mevzuu biraz.

bir oto tamircinin yanına çorbacı - kebapçı açmışlar; vatandaş arabasını beklerken çorba morba içsin yolumuzu bulalım hesabı.

gittim, biraz karnımız doysun dedim, mekan ismi aşırı iddialı; malatyalı musa'nın yeri. malatyalı musa kim bilmiyorum, bilmemnenin yeri diye mekan açınca otomatikman oranın en meşhur yeri olunuyor galiba.

neyse, girdim komi gibi bir insan özeti koymuşlar 13-14 yaşında velet. havalı göt, sanki mercimek çorbasını lütfediyor pezevenk. paramla içmiyorum da 80 yıllık ömürde içeceğim mercimek çorbasının allah razı olsun nasip edeni sanki. yemek de yiyeyim, lahmacun var mı? biz sadece kebap yaparız. hele gotüm siz kimsiniz lan kaç kişisiniz. kebap getirir misiniz beyefendi dedim 13 yaşında velete. yoğunuz biraz, sipariş çok, biraz bekletebiliriz dedi lavuk. dükkanda ben ve 5 kara sinek dışında müşteri yok. sinekler zaten hesap ödemiyor. çattık erkeğin hasına; estağfurullah sorun değil.

şu estağfurullah sorun değil cümlemle kendimi malatyalı musa'nın yerinde alfabenin ikinci harfine, betaya konuşlandırdım bile. alfa velet kelimeleri ağzında yuvarlayarak konuşuyor. elemanın dilini bir tek kasadaki malatyalı musa olduğunu düşündüğüm kişi hiç zorlanmadan anlıyor. bense ingilizce bilenin almanca anlamaya çalışması gibi kelimeleri benzeterek, ulan olsa olsa bunu demiştir ne diyecek kebapçının çırağı gibi iç yorumlarla anlıyorum.

çorbamı önüme koymadan önce servis açtı, peçeteye sarılı çatalı kaşığı bırakırken "zıkkımlan bakalım erkek müsvettesi" dercesine dudak büktü. ulan, sıfır ense tıraşına patlatırım ha bir tane! beyefendi. çorbamı zıkkımlandım, kebap geldi yumuldum yedim. hızlıca, çiğnemeden mideye indirdim. stres yemesi bu. stresli insan böyle yer. istenmiyorum abi orada çünkü. erkeğin harman olduğu yerde malatyalı musa'nın yerinde ezik gibi yedim, lavaboyu bile kullanmadan çıktım. biliyorum, lavuk arkamdan "peçeteyi zk gibi yırtmış dallama ya" falan diyecek.

alfa böyle bir şey işte. malatyalı musa'nın yerinde, malatyalı musa'nın şöhretinden gelen "kebabın allamesi biziz" havaları 13 yaşında veledi zart diye alfa yapıyor. yoksa benim de alfa olduğum yerler çok; belediye otobüsü gibi.

sözlük içi güç dengelerinin netliği açısından önemli bir sorunsal. ben oyumu doğu akdeniz dominasyonuna ve house of çukurova'ya kullanıyorum. ankaralılar da az "şey" değil.

herkese başarılar.