balkon insanı yazar profili

yılda bir kere falan belki.

ben bu türlü içmek eyleminden pek anlamıyorum. bira ve şarap dışında da keyifle içebildiğim bir alkollü içki yok. maalesef, kodum bozuk. viski tiski, rakı makı hiç keyif alabildiğim zıkkımlar değil.

e içtiğim biranın "bu arada ben de içiyorum" diye görselini atsam ne atmasam ne zaten. ayran içince görsel atmıyorsam bunda neden atayım, fark yok yani. atana da atamıza da saygılar. beni ilgilendirmez.

dünyanın en zengin insanıyım. nankörlükten, kıymet bilmezlikten korkarım.

sevmeyenin, sevmediğimin gözünü deşerim ama yanımda yöremde olanın kalbine gölge düşüremem. yine yutarım, yine canı sağ olsun derim ama çatlayıp cartayı çekmekten de biraz endişe ederim.

herkes iyi olsun, biz akacak yol buluruz.

robot köpek bakıcılığı. ilk sıraya yazın gençler.

ev, arsa, dükkan bir şey bırakın lan. ahlakmış, kitap okuma alışkanlığıymış. insan evladına karşı bu kadar pinti olur mu ya.

nakit bırak bari 500 bin falan. perişanız diyorum ya. cimri adam!

bizim için her zaman "cuma" olarak kalacak olan değerli bir kardeşimiz. kim bilir şimdi ne yapıyordur.

ablak suratı ve ağzıyla burnu arasına tertemiz duygularla sıkıştırdığı badem bıyığıyla intergalaktik bir muhtarlığın en güçlü adayına denk gelmektir.

geminin warp motorunu devreye alıp bölge sınırlarından topuklamak lazım gelir.

kamyoncu kısmını tutturdum. kupon bedeli çıksa yeter zaten.

(bkz: teletext)

"tam tanımlayamıyorum ama kısaca göte gelesin" mealinde bir söz.

anlayacak olsam yüzüme tükürürdüm ama ondan da anlamam. yağmur geliyo ellaam derim.

komşumuz "deli" nuriye vardı, öpüşmeyi nuriye teyzeden öğrenmedim. niye deli derlerdi kadına hala anlamam. çişi gelir, tumanı indirir istediği yere işerdi kadın. özgür ruhluydu, kural tanımaz, otorite bilmez idi. bir deliyi bir anarşistten ayıran kaç çizgi vardır? öpüşmeyi bakunin'den öğrenmedim.

torunu bitli hafize vardı nuriye'nin, hafize'den öğrenmedim. bir insan hayatında bir kere bitlenmeyegörsün; üç çocuğu var ama adı hala bitli hafize. master yapmış, hiç de ummazsın, işinde gücünde. bitli geldi, bitli gidiyor.

hafize'nin bir de deli apo adlı bir amcası vardı. apo hakikaten deliydi. apo'dan öğrenmedim. bahçeden öte-beri getirmek için kullandıkları zavallı huysuz bir eşekleri vardı, eşekten öğrenmedim. bir gün deli apo, abim abisine el şakası yaptı diye evimizi taşladı sonra zavallı eşeğin dışkılarını evimize fırlattı. deli işte. taş atsana manyak!?

neyse ben galiba karpuz yerken öğrendim.

ben çorbadan başlarım sonra 5 dk dinlenirim.

ardından kebaba geçerim. kebabı sanat icra eder gibi yerim. hurşit ustanın bestelediği şaheseri nota nota, vuruş vuruş titreşime dökerim. harmoniklerde dans ederim, pentatoniklerde raks ederim. duyguyu kulaklara çok güzel yansıtırım. sonra ayran içerim. sonra turşu yerim.

çok açım konu neydi ya.

network topolojilerinin simüle edilip tcpdump, wireshark gibi araçlarla test işlemlerinin yapılabildiği tatlı bir sanal ağ aracı.

herhangi bir ahmet kaya özelliğim bulunmamaktadır.

etli meyhane pilavı. görsel yok, utanıyor biraz.

2014 müydü neydi beşiktaş bursaspor maçını izlemiştim burada. etrafındaki açık arazide uzak bir yerde kavga çıktı. 3 beşiktaşlı 1 beşiktaşlıyı dövüyordu, "kim gidecek oraya aw" şeklinde argümanı herkes haklı buldu ki ayırmaya/yardıma kimse gitmedi. adamı şehrin göbeğindeki o bozkır genişliğinde, hafif serinlikte, cengiz aytmatov romanı tadında çok güzel dövdüler.

kpss genel yetenek başarısı.

gezegende tinder yokken türkiye'de ekşi vardı.

zırt pırt değişmemesi lazım öncelikle. halay potporisi gibi rüya mı olur ya?

mesela çok güzel bir yemekle beslenikmekte iken aniden konu değişiyor, yemek kayboluyor uçan halıda kate upton ile seyehat ediliyor ve kaptan pilot anons yapıyor... saçmalığa bak.

doğru düzgün rüya yapın insanın sinirini bozmayın ya. yeniden uyuyorum, haydi.

kırılgan, duygusal yapılarını agresyonla gizleme eğilimleri vardır.