bedbaht yazar profili

şarkılar mı eskidi yoksa duygular mı? genzi yakan bu naftalin neyin alameti bilmiyorum ama yapılsın diye yapılan şeylerle yüreğe dokunsun diye yapılan elbet bir olmayacak.

muhtemelen dar ağacındaki bir bedbahta sorulmuştur. "kalan ömrümü sevdiklerimle beraber sevdiğim şeyleri yaparak geçirmek istiyorum" dese nolur ki? kabulü mümkün değilse neden sorulur bu soru. dar ağacına layık olacak kabahati neyse belli ki buradaki sehpalarla kalmayacak çaresizliği. bunun içindir ki en çok dar ağacındaki adamın hakkıdır kalan ömrünü mutlu bir şekilde geçirmek. ötesi zaten mutsuzluk ve pişmanlık... bendeki de soru.. hiç dar ağacındaki adam bunları düşünür mü? hem dar ağacındaki adamın sevdikleri var mıdır acaba? kaç sehpa çeker bu yükü? belli ki sallandırılan yalnız kuru bir beden değil, bu bedenin işlediği kabahat.. uzun mahkemeler, savunmalar, itirazlar hepsini çeker mi bi sehpa? alın size iki bilinmeyenli bir bilmece; "haksız bir yargılama mı ağır gelir, dar ağacındaki bir adam mı?". düşünme düşünme.. sehpaya bağlı bütün mesele. eğer yargılamayı yapanların elinden geçmişse bir sehpa, dar ağacındaki adamın cüssesinin bir önemi de yok.
düşünüldü taşınıldı sehpanın bir kabahati olmadığına, kalan ömrünü dar ağacındaki adamlarla beraber tekme tokat, ezile ezile geçirmesine karar verildi.

bu ana kadar olanlardan ne gördük ki bundan böyle olacaklardan ne bekleyelim ümitsizliğidir.

kredi kartı. maaşın hiçbi şeye yetmediğini anladığın anda ihtiyaç duyduğun o şey.

garip bi dava. 15 gün sonrasına gece 3'te randevu veriyorlar. mr gününden 10 gün sonra da sonucu açıklanıyor. aşağı yukarı 1 ay sonra ne rahatsızlığın olduğu ortaya çıkıyor. 1 ay sonra doktor diyor ki ameliyatlıksın. halbuki 1 ay öncesine göre çok daha iyi hissediyorsun. yapay zekanın 1,5 saatte 6680 ilaç formülü önerdiği çağda hala böyle çıkmazlarla uğraşmak oldukça can sıkıcı. hem gerçek hem mecaz manada fıtık edici.

beden dili uzmanlarının bu konuya dahil olmasını istemeyerek şunu söylemek istiyorum; bu işler göze möze bakmaz. bi çift tatlı söze bakar onun da faturası ay sonuna değil filmin sonuna çıkar

adalet dediğiniz o kadar da adil bi şey değil demek ki

hem kısa hem uzun vadede göz açıp kapayıncaya kadar olan her şey

gayet normal bir durum. işin aceleyse ararsın zaten.

eğer zamanın geri alındığı bilincinde değilsek hiçbir şeyin olmaması.. tıpkı şu an gibi

ve unuttuğuna şükretmek

tc sanatçıları

"altıkalem" üstü edepsiz

bir günlüğüne
oldum bir kere
öyle şair cinsinden falan değil
üç kuruş bir paraya
öğret dediler edep nedir
hakikaten ihtiyaçları varmış
gün boyu edep dedim
akşamına bir yüz lira tutuşturup
mürekkep bulaşmış elime
maalesef dediler yüzsüzce
ayırmışlar yollarını edepten
mürekkep lekeli ellerim
uzanmadı ya üç kuruş paraya
daha da kirlenmez edep öğretmesem

26.10.22

terbiyesizi kanser eder. hayır adam sana sövüyor susamıyorsun da. sussan olmuyor susmasan olmaz. çamur cinsinden insan müsveddesi varlıklar.

niye tanım girdiniz ukde bıraksaydınız ya

william adolphe bouguereau - moissonneuse

göze sokulan gözden düşer net

nicelik ve niteliğin aksine tezahür etmesi durumudur.

"sen madem bu kadar aklıselim bir insansın o zaman şekeri bırak. şeker kullanan birisinin verdiği akla ben nasıl inanayım zaten."
(bkz: https://youtu.be/O3DVcR2-gfw)

"bir dikili taştan gayrı nem kaldı"