beetlex yazar profili

herkesin ormanı yanıyorsa da onların aktif kullanımda yangın uçakları ve çalışan yangın pilotları var. bizim gibi "boşuna para mı vercez yeaaa" diyip yangın pilotları işten çıkarılmamış mesela.

bence biraz çarpıtılmıştır. aşıların hiçbiri covid bulaşmayacağı garantisini bize vermiyor. bulaşırsa bile hafif geçirirsiniz deniyor. aşılaması bitmek üzere olan ülkeler normalleşme süreçlerini artık bitiriyor. insan etkileşimi artınca virüsün bulaşması da artıyor doğal olarak. aşılama yapmamış ülkelerde hala kapanma vb. önlemler katı bir şekilde sürüyor. bu durumda da bulaşma hızı azalıyor. bulaşma hızı ve vaka sayısı için verilen grafikler doğruysa da hastaneye yatma ve ölüm oranları aşılanmış popülasyonlarda daha az. bu haber vaka sayısı grafiklerini verip ölüm grafiklerin vermeyerek biraz yanıltıcı duruma düşüyor. biontech aşısının delta varyantına karşı %65 koruma sağladığı ve aşılı vakalarda hastaneye yatış oranını ciddi anlamda düşürdüğü bir gerçek. ama çift doz aşı olmuş olsak da belli önlemleri almaya devam etmeliyiz tabii ki.

bu başlığı görene kadar varlığını/yokluğunu fark etmediğim çizgidir.

saçmalıktır. kimse duygusal ya da finansal olarak bakamayacağı bir bebeği doğurmak zorunda bırakılmamalıdır. doğunca sürünecek bir çocuk da hiç doğmamış olmayı umabilir. salın artık başkalarının aile hayatını.

genelde garsonu durdurup kaşığı geri gönderir.

yuh artık dedirten bir iddia. yazmayayım şu başlıkları yukarda tutmayım diyorum ama dayanamadım. çağımızda özellikle ortaya çıkmış bazı özenti feministlerin feminizmi yanlış lanse ettiği bir gerçek- özellikle de sosyal medyada. fakat 3-5 özentiye bakarak tüm konuya bu kadar yabancılaşmak neden?

önce bu dünyada feminizme neden ihtiyaç duyulduğunu bi düşünün. kadınlar sokakta 2 adımda bir arkasını sağını solunu kontrol etmeden yürüyemiyorken, işyerinde vasıfsız muamelesi görüp aynı iş için daha az maaş alıyorken iki özenti feministin söylediklerine cidden bu kadar takılıyor musunuz? cevabınız evetse tebrikler, aşırı kırılgan erkek egosuna sahipsiniz. cevabınız hayırsa da aynı durumdan mustaripsiniz ama bir farkla, kadınların gerçekte sahip olması gereken haklar için erkek düşmanlığı yapmadan çaba harcamasından da rahatsızlık duyuyorsunuz. bu nedenle de böyle başlıklar açıp feminizmin güvenilirliğini sarsmaya çalışıyorsunuz. bunu yalnızca erkeklere söylemiyorum. bu zihniyete sahip birçok kadın da var. boşa çirkin çabalarınız göze batıyor.

yansıtma savunma mekanizmasının neden olabileceği durumdur. her homofobik gizli eşcinsel olacak diye bir şey yoktur. ama çoğu gizli eşcinsel bu savunma mekanizmasını kullanmaktadır.

eşcinsel olun ya da olmayın homofobi ayıptır. kafanızda bazı negatif duygu ve fikirleriniz tabii ki olabilir. bunlar dile getirmediğiniz ya da kişilere ayrımcılık yapmadığınız sürece normaldir. ama insanları aşağılamak, yaşam stillerini hırsız, katil vb. suçlu bireylerle bir tutmak son derece yanlış. homofobi yükseklik korkusu ya da kapalı alan fobisi gibi psikolojik bir rahatsızlık değildir. adında fobi olması sizi yanıltmasın. insanlığa aykırı fikir ve düşüncelerinizi bu çatı altında toplayıp homofobiğim diyerek ciddiye alınmayı beklemeyin.

bir bakış açısı da şu ki madem bu tercih size ve aile yapınıza bu kadar ters neden sürekli bu konular hakkında konuşmayı tercih ediyorsunuz? bırakın kim nasıl istiyorsa öyle yaşasın. her konuda bana dokunmayan yılan bin yaşasıncı olan bu toplum neden kendi halinde aşkını yaşayan insanlara bu kadar karışma meraklısı anlayabilmiş değilim.

aşağı yukarı "evet yıllar önce belki kalbini kırdım belki seni cepte saydım, ama artık iş buldum, hayatımı düzene soktum ve evlenme çağım geldi fakat kimse yüzüme bakmıyor" diye anlaşılabilir.

samimiyet ve olgunluktan yoksun, kimseyle gerçek bir bağ kuramamış olmaktan gurur duyan insan tipinin(cinsiyet, cinsel yönelim fark etmez) hoşlanmadığı erkek tipidir. hislerin, duyguların cinsiyeti yoktur. cinsiyet ayrımından artık bi uzaklaşın.

böyle bazen sanki bir nefes çekmişim de ciğerimdeymiş gibi kokusunu alıyorum. bi fırt içsem bir daha başlarım öyleyim.

belki nostaljiden hoşlanıyor, belki yeni bir telefon alamadığı için eskisini kullanıyor, belki de akıllı telefonlardan hoşlanmıyordur. şimdi bunları mı kafaya takalım yani?

ailelerin çocuklarının ilaçlarının karşılanmasını istemesine hak verirken ve katılırken aynı anda her iban verenin çocuğu bu hastalıktan mustarip mi acaba diye sorgulatan durum. gerçek hasta çocukların ilaçlarının karşılanması gerektiğine inanıyorum. devlet karşılamazsa da birlik olup yardım edilmeli.

devletin bu çocuklara vermediği parayı başka hastalara vermediği gibi bir gerçek var ortada. mesela bir 128 milyar vardı. acaba kaç sma'lı çocuk tedavi edilirdi? hadi edilmedi o parayla başka yüzbinlerce kişi mi tedavi edildi? yooo. covid-19 aşılarından ücret alınmamasına bile hayret ettim.

feministlerin itibarını düşüren, başlangıçta müthiş bir amaca hizmet etmiş ama sonrasında yoldan çıkmış avukattır. artık daha çok influencer desek daha doğru olabilir.

günümüzde şanssızlık olarak görülebilir. aslında bu bakış açısından çıkıp tarihimizde olmuş olan her şeye saygımdan bu ülkeyi sevmeye ve güzelleşmesi için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. fakat bırakmıyorlar, izin vermiyorlar. o yüzden evet, ne yazık ki şanssızlıktır.

benim için veda etmem gerektiğini kabul edememekten dolayıdır.

iş bulmaktır.

"belki kışa kadar unuturlar" zammı.

seyirci etkisi altında olması muhtemel olan insanlardır. bu etkinin en büyük özelliği sorumluluk paylaşılıyormuş gibi hissettirmesidir. herkes birileri bir şey yapmıştır der ama sonuçta kimse hiçbir şey yapmamış olur.

böyle bir kalabalıkta yardıma ihtiyacınız olduğunda yapmanız gereken şey tek bir kişiye odaklanarak yardım istemektir. böylece o kişi sorumluluğu başkasında görmeyecek ve harekete geçme olasılığı artacaktır.

çok etkili olmakla birlikte yakın zamanda sık kullanımının böbreklere zarar verdiğini öğrendiğim minik kırmızı ağrı kesici. ironiktir ki böbrek ağrısına da çok iyi gelir.

çalmaya mecbur kalmıştır.