black nova yazar profili

black nova kapak fotoğrafı
black nova profil fotoğrafı
rozet
karma: 2426 tanım: 106 başlık: 2 takipçi: 48
in the sky, there is no distinction of east and west; people create distinctions out of their own minds and then believe them to be true.

son tanımları


türk adalet sistemi

toplam "yandaş" ve "torpil" ağırlığınız terazisinde yetmediği taktirde sizi suçlu gösteren bir garip sistem. *
devamını gör...

nasuh mahruki’nin tutuklanması

yüce galaktik imparatorumuz sağolsun ysk'ya olan güvenimizi katlanarak arttıran bir tutaklanma haberi(!)

mükemmel adalet sistemimiz para ile çadır satanların sıkma baş yakınlarını koruyup insanların ölümüne sebep olmasını harika bir şekilde karara kovuşturmasından sonra, ysk ve halk düşmanı olan bir anarşisti daha tutuklayarak ne kadar güvenilir olduklarını birkez daha ispat ettiler(!)

"despot bir devlet eninde sonunda kendi yarattığı yalanların altında kalarak yok olmaya mahkumdur."
devamını gör...

5 kasım 2024 abd başkanlık seçimleri

kamala harris'ten daha iyi bir başkan olacağı kesin olan donald trump kazanmış durumda. ancak bu donald trump'ın mükemmel biri olduğu anlamına gelmiyor tabi ki, kafası biraz kırık biri, zenginliğinin getirmiş olduğu bir kendini beğenmişlik karakterine sahip, bir diğer özelliği ise karşısındaki kişileri alay edercesine trollemesi, sanırım en son çöp kamyonu kullanarak biden'ı trollemişti *

özellikle suikast girişiminden sonra karakterinde belli bir değişiklik var sanki, eskiye göre daha duygusal davranıyor, buda işi biraz kişiselleştirdiği izlemini veriyor, özellikle de gizli servisin onu korumada duyarsız kalmasından sonra sanki bu tutumu daha belirgin hale gelmiş gibi. benim düşünceme göre amerika'da baya bir temizlik yapacak, zaten amerikan halkının istediği de o, woke kültürü ve onun desteklediği marksizm ideolojisi amerikan kültürel yapısını adeta delik deşik etmiş durumda ve birçok insanda bundan bunalmışa benziyor. işinizde ne kadar beceriye sahip olduğunuz değil, ten renginize göre, cinsel eğilimize göre yada ne kadar "liberal" olup olmadığınıza göre değerlendirilmeniz biden yönetimi sırasında artık insanların canına tak etti ve bunun sonuçları her yere yansıdı, hollywood'tan oyun, müzik sektörüne kadar. bu işin trump'un yeniden seçilmesi ile sonuçlanacağı nereden baksanız iki yıl öncesinden kesindi. birde üzerine düzensiz göç dalgası ve enflasyonda eklenince kamala'nın kameralar karşısında ikide bir kikirdemesi ve sırıtması dışında pek birşey kalmadı demokratların elinde. yani malumun ilanı oldu sonuç.

zaten kendi ülkemize baktığımızda da tıpkı amerika'da olduğu gibi düzensiz bir göç dalgasının içerisinde boğuluyoruz, sizinde fark edebileceğiniz gibi bu "göç" politikasının nereden geldiğini az buçuk fark etmişsinizdir. trump'un başkan olması dünyadaki bu "göç" istilasını değiştirir mi peki? bana göre kısa zamanda bunu görmemiz imkansız ancak uzun vadede evet, tabi bu daha çok trump'ın ne kadar "woke"un içerisinden geçeceğine bağlı. kamala, biden gibi kişiler birilerinin kuklası aklı olan herkes bunu görebilir, biri huzurevinde kalması gereken bir bunak ki oğlu hunter biden'nın ne naneler karıştırdığıda ortada, diğeri ise iki lafı bir araya getirmekten aciz kıkırdak bir eski metres, bu kişilerden amerikan başkanı olur mu? olmaz, bunlardan ancak kukla olur, peki ya perdenin arkasındaki kukla oynatıcılar * donald trump'ın ayağına ne kadar bağ olur bunu zaman söyleyecek.

ancak insanların emin olduğu birşey varsa oda "woke" tayfasını çok zor günlerin beklediği * zaten o kokuşmuş olan ideoloji ortadan kaldırılabilirse dünya'da da belli bir rahatlama yaşanacağı, buna türkiye'de dahil. bakalım trump bunda ne kadar başarılı olacak ilerleyen zamanda hep birlikte göreceğiz, zaten birileri de şimdiden dostum donald trump demeye başlamış bile arada bizde kaynamayalım diye. *
devamını gör...

discord’a erişim engeli getirilmesi

halının altına süpür temiz görünsün mantığının bir diğer örneği olan yasaklama şekli.

hiçbir iş yapmayan istihbarat teşkilatı (sarayın çıkarlarını savunmak dışında), milletin değil devletin polisi haline gelmiş olan kolluk kuvvetleri, mülk adaletin temelidir anlayışına sahip olan çarpık adalet sistemi ile ancak bu kadar oluyor artık suçlularla uğraşmak fazla görmemek lazım yani.

hafızam beni yanıltmıyorsa 2014-2016 yılları arasında ingiliz istihbarat teşkilatı internette pedofili avına çıkmıştı, iki yıl boyunca kurulan ekip internet üzerinde yapay zeka yardımı ile sahte profiller yarattıp discord, twitter, kimi porno siteleri, snapcat v.b. gibi ortamlarda sapıkları tuzağa düşürüp kimlik bilgilerini elde etti, bunu kimi zaman dosya paylaşımı üzerinden, kimi zaman bu pedofili kişilerin yazışmalarda konuşmasını sağlayarak, kimi zamanda takip altındaki sitelere onları yönlendirerek elde etti, sonuçta operasyon bittiğinde 2000'e yakın kişi tutuklandı, ve bunu yaparlarken hiçbir şekilde içerik sağlayıcıları ile iletişime geçmediler, sonradan içerik sağlayıcılara yönelik ellerindeki deliller ile başvuruda bulundular daha sıkı önlemler alınmasına yönelik, çünkü içerik sağlayıcıları kullanıcıların ürettikleri içeriklerden sorumlu değiller, ancak bulunan mevcut ortamın suça mahal vermeyeceğinden de emin olmak ve buna karşı tepki koymak zorundalar, yani yapmak istediğiniz zaman bu işler genelde böyle yapılıyor, yani çalışan bir güvenlik mekanizmasına ihtiyacınız var ülke de... oda maalesef türkiye'de yok, delilleri toplarsınız, suçluları yakalarsınız, yargılama süreçleri başlar daha sonra içerik sağlayıcılara yönelik olan tepkinizi ortaya koyarsınız, kurallarındaki eksiklikler, sitelerinde ki açıklıklar vs üzerinden, gerekirse daha ağır yaptırımlara da gitmenizin önü açılır.

yukarıda söylemiş olduğum prosedürü takip edip içerik servis sağlayıcılara yönelik olan tepkinizi delilerle ortaya koyduğunuz zaman neler olabileceğine yönelik ufak bir video bırakmak istiyorum, mark zuckerberg'in soğuk soğuk kongre karşısında terlemesi mesela;



yani demek istediğim kısaca, "ben hiçbir şekilde üzerime düşen görevi yerine getirmeyeyim yıllar boyunca, ancak toplumun tepkisinden korktuğum için benim yapmam gereken işi içerik servis sağlayıcılarının yapmasını isteyip onlar kabul etmeyince de onları yasaklayayım" demek iş güzarlıktan başka birşey değildir, yazımın başlangıcında da söyledim ya halının altına süpürmek, yani pislik hala orada odanın tam ortasında durmaya devam ediyor... aferim yasaklamaya devam bu kafa ile...
devamını gör...

ayağımı yalayacak binlerce erkek var

ayağınıda al git burdan!

ayak yalayanı da yalatanı da hiçbir zaman anlamadım, anlamakta istemiyorum, ezik ezik hareketler...
devamını gör...

bodrum'da sandviçi 380 liraya satan işletme

"serbest piyasanın" içinden geçen bir başka işletme örneği.

"farkirsen yeme", "istediği gibi fiyat biçer kime ne" v.s. gibi saçma yorumlar yerine durumun vehametinin farkına varmak gerek. bu tür durumların ne insanların "fakir" olması ile alakası var ne de "serbest piyasa" ekonomisi ile, bu düpe düz fırsatçılıktır, yangının üzerine benzin dökmektir, fazlası değil, hele hele bu şekilde astronomik fiyatları normalleştirmek "salaklık"tan başka birşey değildir!

yarın birgün temel gıda fiyatları da astronomik rakamlara çıkmaya başladığında bu şekilde bu tür fiyatları normalleştiren kişilerin ağlamaması lazım, çünkü bunun gibi kendini bilmez gözünü para hırsı bürümüş işletmeler sayesinde ekonomik kriz daha da şişiyor ve bir gün patladığında hepimiz altında kalacağız bunun!

bunun gibi esnaf takımı yada işletme ne yapıyor? günü kurtarma derdinde tutabildiğini şey etme adamların mottosu olmuş, nasıl olsa bu fiyatları ödeyecek enayiler var bu memlekette ve biraz da turist. sonra birde utanmadan sosyal medya da ağlar bu gibi işletme sahipleri yunan adalarına gidiyorlar tatile, milli sermaye tırı vırı diye... sen bir sandviçi 10 euro'ya satıp milleti ve turistleri keriz yerine koyarsan daha çok ağlarsın turizm bölgesi vampiri!

batında hepimiz kurtulalım sizin gibi para vampirlerinden...
devamını gör...

tek şarkıyla amerikan kültürünü özetle

bundan daha iyi şekilde tanımlayan bir şarkı olduğunu zannetmiyorum açıkcası *

devamını gör...

suriye'de türk bayrağına saldırı

pek fazla birşey yazmacağım bu konu hakkında, ancak bu halkı tanıyorsam gerçekle yüzleşmeden o gerçeği görmek istemeyecektir, belki böylesi daha iyidir bu halkın uyanması için, bilemiyorum...

"bir musibet bin nasihatten iyidir."
devamını gör...

özgür özel

kemal kılıçdaroğlu version 2.0

akp bu muhalefet olmasa ne yapar bilemiyorum, o yüzden dolayı birilerinin "halkın sesiyiz" ayağına halkın sesini kesmesi gerek öyle değil mi? ancak atatürk'ün partisi sonuçta yapmazlar öyle şey(!) *
devamını gör...

fallout (dizi)

amazon prime'da gösterime giren, başrollerinde ella purnell (lucy), walton goggins (the ghoul yada cooper howard) ve aaron clifton moten (maximus) yer aldığı, yapımında bizzat todd howard ve bethesda'nın da olduğu post apokaliptik evrende geçen aynı isme sahip bilgisayar oyununun tv uyarlaması olan dizi.

bundan sonrası spoiler..

genel anlamda bir karakter incelemesi yapacak olursam eğer bu dizi ile ilgili;

lucy *; vault dweller karakterine sahip bir saf ancak bir o kadar da iyi kalpli bir karakter kendisi, zaten bunu en iyi şekilde "okey-dokey" dediği zaman görebiliyorsunuz. yüzeye çıktıktan sonra içinde bulunduğu acımasız dünya'ya bir şekilde kendisini adapte etmeye çalışıyor, ancak bunda çoğu zaman için zorlandığını söyleyebiliriz. lucy karakterinin en büyük düşmanı dizi de kendisinden başka birisi değil, saflığı ve durumu tam olarak idrak edemeyişi çoğu zaman başına dert açıyor...

the ghoul *; dizideki diğer adı ile cooper howard, savaşta asker olarak görev almış ondan sonra ise yeniden sinemaya dönüp kovboy filmlerinde nükleer savaşa dek rol almış daha sonra bir şekilde hayatta kalmayı başarmış olan bir karakter "the ghoul". 200 yıl boyunca bildiğiniz ödül avcılığı yapmış para için insan avına çıkmıştır hayatta kalmak için, bu serüvende bir şekilde kendi karakterini kaybetmiş onun yerine çok daha acımasız bir kişiliğe dönüşmüş olan birisi. dizi boyunca lucy'e yapmadığı kötülük kalmamıştır, sebepsiz yere, en sonunda lucy'nin iyi kalpliliğine yenik düşüp yavaş yavaş eski kişiliğine geri dönmeye başlar... bence the ghoul karakterinin en büyük düşmanı kendi geçmişinden başkası değil, zaten kendi yaşamını sonlandırmayıp ailesini yıllardan beri aramasının en büyük sebebi bu, sanırım dizideki en felsefik ve bir o kadar da en dramatik karakter diyebiliriz kendisine *.

maximus *; dizideki en fazla sinirimi bozan karakter kendisi, yalancı, loser ve salak... the brotherhood of steel tarafından shady sands'den çocukken kurtarılmış daha sonra "knight" olabilmek ve kendi "power armor"'a sahip olmak için elinden geleni yapan bir kişi, buna peş peşe yalanlar söylemekte dahil, olmadığı bir kişi gibi davranmakta dahil... dizi boyunca kendisinin hayatta kalması sadece senaryo öyle istediği için başka bir açıklaması yok. yoksa bu kadar "total failure" olan bir karakterin gerçek zamanda hayatta kalması imkansız hele hele fallout evreninde. sanırım ihanet edip yalan söylemediği tek kişi "ghoul" oldu dizi boyunca, gerçi zaten bu iki karakter savaşmak dışında pek karşı karşıya gelmedi. maximus karakterinin en büyük düşmanını anlatmak istesem şu atasözü yeterli olacaktır kanımca, "dün yediğin hurmalar gün gelir seni tırmalar" *.

dizideki fallout evreni; oyunlarla kıyasladığınız da çok fazla bir eksiği yok, sezon sonunda deathclaw'ın kafatasını bile gösteriyor yani öyle diyeyim*. olabildiğince oyunlara sadık kalmaya çalışmışlar diyebiliriz, tabi bunda todd howard ve bethesda'nın rolü büyük, tek yadırgadığım nokta ise araçlar oldu dizide, pek fallout evreninin araçları değiller daha çok 1950 model klasik araçlar var, birkaç ufak tefek modifikasyonla...

senaryo; gelelim konuya, konu biraz cortlamış durumda dizide, çok fazla detaya girmeden kısa kısa söyleyecek olursam, ilk bölümde cooper howard nükleer patlamadan atla kaçmaya çalışıyor, evet bildiğiniz at, beygir yani*, fallout evreninde mizah varda bu kadar absürt değil yalnız*. maximus the brotherhood of steel'e ihanet etmesine rağmen hala hayatta, iki biraz göz yaşı döküyor sümüğü akarken ve hop bunu bağışlıyorlar*, birde shady sands'te nasıl oluryor da buzdolabının içerisine saklanıp nükleer patlamada hayatta kalmayı başardı bu? daha çok fallout oyunundaki kid in a fridge yan görevine gönderme gibi duruyor, ancak yine de saçma*. moldaver karakteri hani şu ilk bölümde raider'ların patronu olan kadın, lucy'nin babası olan hank'i tanıyor aynı şekilde hank'te bunu tanıyor, nasıl oluryor da hank hiç bir şeyin farkına varmadan bu raider'ları içeri alıyor?* ondan sonra görüyoruz ki dizi ncr'ı yok etmekle iyice fallout evreninin içine ediyor, fallout 3'ün üzerinden buldozer gibi geçiyor yani, aferim! the enclave ve vault-tec bir şekilde iç içe geçmeyi başarmışlar nasıl becerdilerse, buna da aferim!* ancak ikinci sezonda bu evrenin içerisine daha fazla saçmalık katarlarsa ellerinde patlayacak gibi duruyor bu proje, şuan için fena değil çok fazla detaylara takılmazsanız, şu haliyle izlettiriyor kendisini...

puan verecek olursam, 10 üzerinden 6 verebilirim en fazla bu diziye, neyseki çok fazla woke saçmalığına bulaşmamışlar ki bu yüzden biraz kendine has yapısı var...
devamını gör...

yazarların engellediği ilk yazar

terör sevici birisiydi burada ilk engellediğim kişi.

özellikle "sivilleri" hedef alan her türlü terör örgütüne karşıyım, bu pkk olur, işid olur, hizbullah olur, hamas olur v.s. benim karşımda terör seviciliği yapan her kimse sosyal medyada gerekiyorsa ağzının payını alır ilk önce daha sonra da engeli yer. boş beleş terör propagandasına karnım tok benim, hele hele "senin terörün iyi benim terörüm kötü" kafasında olanlar gitsin ötede oynasın...

ikinci sırayı ise malum aktroll birisi aldı, bu parti trollerinin sosyal medyada şekilden şekile girip insanların sinir uçlarına dokunup provokatörlük yapmalarını izleyip/okuyup zaman kaybedemem, o yüzden dolayı kıymetli zamanı bunların safsataları ile geçirmek yerine daha temiz ve kişisel bir içerik oluşması amacıyla gördüğüm her aktrollü kim olduğuna bakmaksızın engelleyip geçiyorum. onlardan birisi eğer bu yazıyı okuyorsa sizde beni engelleyin geçin, birbirimizle hiç muhattap olmayalım okay? *
devamını gör...

yazarların tahammül edemedikleri şeyler

cevapladığım bir sorunun değişik bir biçimde yeniden sorulması, bu tipdeki insanlarla uğraşınca oturduğu sandalyeyi alıp kafasına geçiresim geliyor**
devamını gör...

nefret edilen sorular

"oruç musun?" *, "ne zaman evleneceksin?" *, "çok mu streslisin?" *, ve en nefret ettiğim "nerelisin?" *, kimi insanlar gereksiz sorular sormadan duramıyor sizde şöyle bir gerektiği gibi karşılık veremiyorsunuz ya çoğu zaman o işte insanın en fazla canını sıkan husus...
devamını gör...

31 mart 2024 yerel seçim sonuçları

şu an ki duruma göre murat kurum'un murat dürüm olduğunu söyleyebilirz. *

şaka bir yana kendi kişisel değerlendirme me geçecek olursam;

birincisi kemal kılıçdaroğlu'nun chp'den çekilmesi adeta chp'yi hafifletmişe benziyor.
ikincisi, meral akşener ciddi oranda kaybetmiş durumda, buda şunu gösteriyor zamanında chp'ye oy kazandırmak değil * adeta chp'nin kamburu olduğunu tam aksine oy kaybetmesine yol açtığı ispatlar nitelikte.
üçüncüsü yeniden refah partisi akp'de ciddi bir çatırmaya yol açmış durumda.

neyse hayırlısı olsun bakalım, bu arada aktrollere ufak bir lafım olacak "biraz daha anırın sosyal medyadan belki fayda eder!" *
devamını gör...

amacı dışında kullanılan şeyler

(bkz: burun)

evet bildiğin burun, bazen ellerim dolu olduğunda ışığı yakmak için burnumu kullandığım olmuştur*
devamını gör...

direksiyon sınavı

ilk seferde geçtiğim saçma sınav **, saçma dedim çünkü çok aptalca bir sınav size sıfır yararı var gerçek hayatta. aynı parkuru dolan dur, yok l park, yok u dönüşü, yok geri park, yok yokuşta kalkış yap... anam bunlar ne işe yarayacak? ayrıca bunlar adayın araç kullanmaya hazır olduğu konusunda ne gibi bir fikir verebilir?? bildiğin ezber, tıpkı eğitim sisteminin heryerinde olduğu gibi.

bildiğim kadarı ile * iki stop hakkınız var bu sınavda, iki kez aracı stop ettirdiniz mi kaldınız diyorlar, ben bir kere stop ettirdim oda başlangıçta oldu. araca bindim arkadan komisyon, direksiyon hocası ve bir kişi daha araca bindi, kemeri bağladım, aracın iç aksamlarını filan söyledim vs. komisyon dedi hadi gidelim, neyse debriyaj ve frene aynı anda bastıktan sonra aracı çalıştırdım, vitesi bire alacağım alamıyorum, birkaç kez denedim olmadı, tabi bunu yaparken vites koluna da bakmıyorum eblek gibi yola bakıyorum, yapıyorum yapıyorum olmuyor.. sonra sinirden vites koluna baktım bu niye birinci vitese geçmiyor diye, tam o arada biraz sinir ve heyecanında etkisi ile ayağımı debriyajdan çektim, hop motor stop etti... daha kalkmadık bakın, tam bu olduğun da arkadaki direksiyon hocası ne dese beğenirsiniz? "önceki aday vitesi birde bırakmış, vitesi bire almaya çalışmana gerek yoktu"??! yemin ederim saçı başını yolmamak için o hocanın kendimi zor tuttum, baştan söylesene fil kılıklı karı! *

beni diğer sinir eden başka birşey ise parkur esnasında komisyonun sürekli önündeki fren pedalına azar azar basması oldu, hissediyorum çünkü ayağımın altında, hayır birşey yaptığımda yok, düz yolda 40 km ile gidiyoruz, komisyon boyna azar azar frene basıyor kendi kafasına göre... kendi heyecanınız mı dersiniz, yoksa yanınınızda bulunan bu "sözde" eğitimci ancak dibine kadar "acemi" olan bu insanlara mı takılırsınız bilemiyorum. siz siz olun hiçbirine kulak asmayın bu sınav esnasında, kendi bildiğiniz yapabildiğiniz bir biçimde sakince kullanmaya çalışın aracı, oldu oldu, olmadı başka bahara, kafaya takmaya gerek yok, hele böyle ömür törpüsü "sözde" eğitimcilerle.

ayrıca buna sınav demeyede bin şahit lazım, al adayı trafikte rastgele 30 dakika gezdir bakalım kaç kişi geçebilecek bu sınavı bu ülkede?! sınav dediğin odur bu "ezberle geç mantığında olan şey" değil, zaten sürücü kursları da adaylara ezber öğretiyor başka birşey değil, verilen paraya harcanan zamana yazık...
devamını gör...

ikinci dünya savaşıyla ilgili film önerileri

das boot yazacaktım ama benden önce birileri davranmış. *

o zaman ikinci favorim olanı yazayım stalingrad

filmin ana müziği

biraz durgun ilerler ancak kendisine çekmeyi başarır, saçma kahramanlık öyküsü değil savaştaki çaresizliği size anlatmaya çalışır, izlemediyseniz bir ara boş vaktiniz olduğunda bir bakın derim.
devamını gör...

silent hill the short message

boş zamanımda şöyle bir elime alıp ne bu dediğim oyunumsu.

gerçekten silent hill oyunumu değil mi o bile tartışmalı bana kalırsa. bundan sonrası spoiler;


oyundaki baş karakterimiz olan kız bildiğin çatlak, kimse beni sevmiyor diye ortalarda gezen ancak narsist kişiliği sayesinde arkadaşının intihar etmesine sebep olan ancak bir şekilde bu olayı unutan biri. oyunun ana içeriği ise oraya buraya git resimlere, duvar çizimlerine bak sonra orada burada bulduğun notları oku, ondan sonra garip bir yaraktık tarafından kovalan sonra yine aynı şeyi yap sonra yine kovalamaca ondan sonra çatıdan aşağıya atla, sonra başa dön yine aynı şey yap yine çatıdan atla... içerik bu fazlasını beklemeyin yani.

üzerine silent hill etiketi yapıştırılmış gayet sıkıcı bir oyun kendisi, zaten oyunun içerisinde sizi korkutabilecek doğru düzgün pek birşey yok, yani hiç öyle eski silent hill oyunları gibi birşey sanmayın, bildiğin ergen draması oyunun ana konusu, derinlik yok, vasat, içerisinde ki haritalar hiç öyle silent hill tipinde değil oyun boyunca terk edilmiş bir binanın içerisinde dolanıp duruyorsunuz hepsi bu.

garip yaratıklar, piramit kafa v.b. değişik canavar tipleri filan beklemeyin bunu oyanamayı düşünüyorsanız, korku öğesi neredeyse sıfır oyunun içerisinde, gore filan? unutun onları ve buna silent hill oyunu demişler, aferim...

silent hill homecoming denen ucube bile bundan daha iyidir gersini siz anlayın yani*

team silent'ın ortadan kalkması ile silent hill serisi oyunları benim gözümde ölmüştür, bu oyunumsu da bunu kanıtlar nitelikte bence, siz seviyorsanız böyle şeyleri oyanayın yani ancak benim için garabetten başka birşey değil bu*
devamını gör...

anayasa mahkemesi üyelerine suç duyurusu

akp'nin suni bir anayasa krizi yaratarak belli bir zamandır dillendirdiği "sivil anayasa" projesi için ortaya çıktığını düşündüğüm saçmalık ötesi durum.

aym'nin kararı bağlayıcıdır, aym'nin kararını yok saymak en basit tabirle "ben bu anayasa'yı tanımıyorum" demekle eşdeğerdir.

işin hukuki boyutuna bir hukukcu adayı olarak baktığımda ise:

yargıtay üçüncü ceza dairesi temel anlamda can atalay ile ilgili kararını anayasa'nın 83. maddesine dayandırıyor, anayasa'nın 83. maddesi 14. maddeyi kapsam dışı bırakıyor, 14. maddeye göre;

"anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz."

ancak burada bir çakışma var, buda yargıtay üçüncü dairesinin aym hakkında "hak ihlali" kararına karşı yapmış olduğu suç duyursunun anayasa'nın 11. maddesine aykırı olması ve anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğünün yok sayılması.

bir diğer unsur ise anayasa'nın 148. maddesinin 6. fıkrasına göre anayasa mahkemesi üyeleri yine anayasa mahkemesi tarafından yüce divan sıfatıyla yargılanabilir 149. maddenin 2. fıkrasına göre böyle durumlarda mahkeme süreci anayasa mahkemesi genel kurulunca yapılır, ancak yapılan suç duyurusu 9 anayasa mahkemesi üyesini kapsıyor, anayasa mahkemesinin 11 asil 4 yedek üyesi ile birlikte toplam 15 üyesi bulunmakta, buna göre mahkeme çoğunluğunun sağlanabilmesi için en az 10 üyeye ihtiyaç olduğu 149. madde de açıkca belirtilmiş, yani geriye kalıyor 6 üye, haklarında suç duyurusu bulunan 9 üye kendi kendini yargılayamacağı için, salt çoğunluk sağlanamadığından dolayı yargılama yapılamayacaktır.

yani sözün kısası sizin anlayacağınız şekilde söyleyecek olursam yargıtay'ın verilen kararların anayasa'ya uygunluğunu değerlendirme gibi bir görevi yoktur bu görev aym'e aittir, bu şekilde davranarak ortaya nur topu gibi bir anayasa krizi çıkarttılar, aferim...
devamını gör...

17 ekim 2023 israil'in gazze'de hastane vurması

şunları yapan hamastan sonra batının hiçbir şekilde önemsemeyeceği olay, (içiniz kaldırmıyorsa izlemeyin ciddiyim! sonra uyarmadı demeyin bana!)

ayrıca bilmeyenler vardır belki hamas gazze tarafında bütün kamu binalarının kontrolünü elinde tutuyor seçimlerden sonra. buna hastaneler ve okullarda dahil. e hastane vurmak meşru mu o zaman? bu soruya cevabı yine bir başka soru veriyor, hamasın hastaneleri, okulları ve diğer kamu binalarını insan kalkanı olarak kullanması doğru mu?

buyur ayıkla pirincin taşını...
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim