blackorpink yazar profili

genel olarak evde durmaktan , anlatacak konuşacak şeyler bulamamaktan ya da sosyalleşememenin verdiği buhranı ilişkilerine yansıttıkları için biten iliskilerdir. sadece yakın çevremde böyle 2 kişi var. biri 3 yıllık ilişkisini bitirdi diğeri 2 yıllık ilişkisini.pandeminin sebep olduğu psikolojik sorunları arıyoruz ama ortada insanlar artık ruhsuz ,duygusuz oldu.

sanırım artık ara ara değil sürekli nüfuz etmeye başlayan durum. dizi izliyordum bıraktım zevk alamamaya başladım. ders çalışıyordum sıkıldım amaçsız geldi ülkenin durumu belli. tv desen zaten açmıyoruz. ilişki desen iki gün sonra bitiyor hepsi. sanki her şey anlık tüketim malzemesi haline gelmiş. tüket tüket başka bir şeye sar. yarıda bırak .hiçbir şeye konsantre olama. bu isteğin geldiği sırada insanın içini olumsuzluk kaplaması da cabası.

yaklaşık 6 aydır yaptığım eşik döneminde insanın kafasını sıfıra vurma hissi uyandıran eylem. ara ara saçı çekip yolasım geliyor. 6 ay sürede anca dudaklarıma kadar inmesi de insana hiç uzamayacak diye düşündürüyor. hiç başlamamış olsam kestirirdim fakat 6 ay kestirmedigim için bir kere başladık sonuna kadar gitmeliyim diye düşündürüyor. ayrıca dax supergro falan kulllanmayin, hızlı uzatmiyor. tecrübeyle sabit.
edit :kırıklar ve saçı beslemek için önerisi olanların önerilerine açığım.

yersiz esprileri ile samimiyeti hoşuma giden komedyen. ayrıca cem işçiler ile yaptıkları interaktif talk show boş zamanlarda izlenesi.

muhtemelen hafta içi işe gitmek için kurulan alarmdır. fakat pazar günü olması vesilesi ile insanın uykusunun içine etmekle kalmaz bütün günün de içine eder. hele ki sizin telefonumuzdan değil de evdeki başka birinin telefonundan çalıyorsa ve o kişi bunu duymuyorsa bir de kalkmak zorunda kalırsınız.

etkileşim manyağı insanların bağımlılığıdır aynı zamanda açtığı başlık entry ile dolunca da hoşuna gider. böyle ufak şeylerle mutlu olan insanları üzmeyin. onlara fav atın.

edit:
arkadaşlar kendim için demedim fav atmayın. etkileşim bağımlısı değilim ben ,fularım var french pressde kahve içiyorum ya. (!)

hiçbir toplumda her bireyin aynı seviyede entelektüel, ahlak ve eğitim seviyesine ait olamayacağını kabul ettiğimiz zaman ,durum daha da çok göze çarpıyor.popülizm tarafından pohpohlanmış yeterli eğitim seviyesini almamış toplulukların yönetildiği halk artık demokrasi adında değil oligarşi adı altında oluyor. basit bir örnekle açıklayayım sizlere;

4 kişilik bir grup ile balon yolculuğu yaptığınızı düşünün, balonun düşmek üzere olduğunu ve içindeki yüklerin azaltılması gerektiğini düşünün,oylama yapılarak bir kişinin atılmasına karar veriliyor ve o kişi sizsiniz.karar mekanizmasında çoğunluk var gibi düşünülebilir fakat olay tamamen gruplaşma ile alakalıdır. bunun adı da oligarşidir.demokrasi ancak gelişmiş ülkelerde uygulandığı zaman yeterli sonuçları verebilir.

genelde red pillcilerin dillerinden düşürmediği kelime.

ergen eglendiren müzik grubu. geneli anime ya da asya dizileri izleyen 20 yaşını geçmemiş insanlardan oluşan hayran kitlesi vardır.

duygusal adamı üzebilecek sözlere sahip the cranberries şarkısı. gerçi duygusal olmayan adamı da üzer. artık doğru düzgün progressive rock , punk rock yapılmadığı için eskileri yad ediyoruz biz de.

and in the night, ı could be helpless,
ve geceleyin, çaresiz olabilirim

are you talking to me ? repliği ile hafızalara kazınmış aktör. bazen ayna karşısına geçer bu sahneyi canlandırırım kendi kendime. sonra kendime gelir .delirdin mi deyip hayatın normal akışına devam ederim.ayrica kahve içmeye cagirsa giderdim. o kadar da severim kendisini

4 bölümlük netflix mini dizisi.bence üstüne fazla konuşmaya gerek olmayan dizi . vermek istediği mesajı direk veriyor. fanatik inançlı olmanın insan yaşamındaki saçmalığı üzerine güzel dizi olmuş. zamanınız varsa izlenebilir.

üniversitede kafede çalışıyoruz arkadaşla. bu tutmuş yıldız tilbe açmış sabahın 10'unda. gittim değiştirdim şarkıyı. benimde çok hareketli şarkı actigim söylenmez gerçi ama hiç yoktan iyidir. bir pazar sabahı kahvaltısı şarkısını açtım. dilime dolanmıştı. neyse masalardaki boslari topluyorum ,kızın teki başladı hüngür hüngür ağlamaya, lan dedim kendi kendime ne oluyor. yanında arkadaşları falan sakinleştiriyor. baktım benim yapabileceğim bir şey yok boslari bırakmaya gidiyorum. kızın arkadaşı arkamdan seslendi. arkadaşımız için anısı var şarkının değiştirebilir misiniz? dedim değiştireyim tabiki değiştirmeye döndüm bu sefer. o ara kız koşa koşa çıktı kafeden.

new yorktaki medeniyetsiz vahşilerin ilk defa ingiliz beyefendisi görmesini anlatan güzide sting parçası.

başlık biraz garip oldu farkındayım müsaade ederseniz bu anlayışı açıklamaya çalışayım. bir çoğumuz özgür iradeye inanıyoruz, bir çoğumuzda kaderin olduğuna yine de seçimlerimizin olduğuna inanıyoruz.sınır şartları olan kader anlayışında ise yapacağınız seçimleri her şeyi bir kenara bırakın, öncelikle doğdunuz aile bunu seçemiyorsunuz. bu bir sınır şartıdır. zengin bir ailede doğsaydınız hayatınız çok daha farklı olabilirdi. neyse bu basit drama konusuna girmeyeceğim değinmek istediğim nokta çok daha farklı .doğduğunuz aileden itibaren yaşadığınız hayat şekillenmeye başlıyor . kusura bakmayın eğer bir einstein değilseniz size satılan hayallere karşı realist olmanız gerekiyor artık. yapabileceğiniz her şey sınır şartları dahilinde olacaktır.örnek veriyorum.eğer fakir iseniz çevrenizde fakir olacaktır. hiçkimse statü olarak 5 -10 basamak birden atlayamaz. arkadaşlarınızda fakir olacaktır. çevrenizde sizden farklı insanlar olamaz çünkü sizin statünüz sizin çevrenizde takılıyor .asla sizden üst statüde insanlarla bir araya gelip muhabbet edemezsiniz. her şey sınırlandırılmıştır. özgür irade derler. hadi yap bakalım ne seçimi yapacaksın görelim. seni 10 basamak birden statü atlatacak seçim ne olacak olabilir . evet , öyle bir seçim yok.hayatınız boyunca çıkabileceğiniz statü basamağı sayısı bellidir. üzerine çıkanlar ancak çok şanslı olan milyarda bir insanlardır.okuyarak en fazla kültürünüzü arttırabilir kendinizi geliştirebilirsiniz. sizin gibi kendini geliştirmiş insanlarla anlaşabilirsiniz.siz daha doğmadan önce sizin yapacağınız bütün seçimler sınırlandırılmıştır.hayatınıza bu gerçekleri kabul ederek yapabileceklerinizi o sınıra dayandırmaya çalışmakla geçer hayatınız. aslında insanı ayakta tutan hayaldir umuttur. gittiğiniz kafede tanıştığınız insan, sınıftaki sıra arkadaşın, yan komşun. bütün herkes bu şartlar içinde yaşıyor, hepsi de bir umutla...

bir günde böyle bir etki göstermesi cidden çok saçma sanırım tekrar saklanan rakamları "bakın açın açın dediniz açtık vaka sayısı sizin yüzünüzden arttı"denerek halka màl edilecek gibi.

kızmak ve kızmamak arasinda kaldığım tiptir. ınsanlar gerçekten çok bunaldı fakat ne nizama ne kurala uyuluyor. en geç 2 haftaya istanbul'un yüksek riskli bölgeye girmesi çok olası.
şöyle de bir link bırakayım twitterda gezerken denk geldiğim.
buradan

sanırım bir tek benim begenmedigim saçmalık. hele gülmekten yerlere yatanlar varmış ki durum vahim bana kalırsa.

all this blood albümünün overjoyed ile beraber en iyi bastille şarkısından birisi.

tamamen beklenti ile alakalı bir durum. ufak bir çocuk oyuncak bir araba ile mutlu olup 1 ay boyunca mutlu kalabilirken. zengin ailenin, çocuğu için aldıkları piyano markası yamaha değil diye çocuk mutlu olmayabilir. ılerleyen yaşlarda ortalama bir insan için de aynı mantık geçerli. neler ile mutlu olabilirsiniz?tamamen yetiştiğiniz çevre ,maddi durumunuz ve buna karşılık beklenti seviyeniz. o yüzden beklentilerinizi ne kadar düşürür buna zıt olarak bir o kadar da çaba harcarsınız baya baya mutlu biri olabilirsiniz. hiçbir şeyden memnuniyet haz duymayan aykırı bir yapınız varsa kusura bakmayın ama mutsuz doğdunuz mutsuz öleceksiniz geçmiş olsun.