#netflix dizisi
2020 yılında yayınlanmış, alman-amerikan ortak yapımı mini dizi. 4 bölümden oluşmaktadır. etsy adında 19 yaşındaki bir kızın görücü usulü evliliğinden ve yaşadığı ülkeden, almanya berline kaçışı ve orada kendini keşfetmesini anlatır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "milena" tarafından 26.12.2020 21:05 tarihinde açılmıştır.
1.
türkçeye 'mürted' olarak çevrilmesinin doğru olacağını düşündüğüm, hasidik yahudilerin günlük hayat rutinlerinin belgesel benzeri bir tarzla kameraya yansıtıldığı fakat bunun ötesinde milyon defa çiğnenmiş aydınlanma cikletini ağzına sakız etmiş dizidir.
devamını gör...
2.
hasidi yahudileri tanımamızı sağladığı için faydalı gördüğüm dizidir.
bence bu yapım belgesel olarak çekildi ve çok ilgi görmedi.
netflix almaya niyetlenince içine gay, lezbiyen, özgürlük gibi netflixin olmazsa olmaz temaları eklenerek diziye çevirildi.
belgesel olarak izlenesi dizidir.
bence bu yapım belgesel olarak çekildi ve çok ilgi görmedi.
netflix almaya niyetlenince içine gay, lezbiyen, özgürlük gibi netflixin olmazsa olmaz temaları eklenerek diziye çevirildi.
belgesel olarak izlenesi dizidir.
devamını gör...
3.
dizi deborah feldman'nın 2012 yılında kendi yaşadıklarını anlattığı 'unorthodox: the scandalous rejection of my hasidic roots' adlı kitaptan gercek bir bir hikayenin uyarlaması olarak cekilmiş.
izlerken bizim anadolu gelenek göreneklerimizle ,farklı bir din olsada bizim dini yapımızla ne kadar çok benzerlik gösterdiğini farkettiğim,ilgimi çeken,merak uyandıran, güzel ,bir oturuşta bitirilebilecek, 2. sezonunun çekilmeyeceği söylenen mini dizi.
izlerken bizim anadolu gelenek göreneklerimizle ,farklı bir din olsada bizim dini yapımızla ne kadar çok benzerlik gösterdiğini farkettiğim,ilgimi çeken,merak uyandıran, güzel ,bir oturuşta bitirilebilecek, 2. sezonunun çekilmeyeceği söylenen mini dizi.
devamını gör...
4.
t: bir netflix mini dizisi.
musevilik, kapalı bir din oluşu sebebiyle ilgimi çekiyor. unorthodox da bir mezhebini anlatışı yönüyle oldukça hoşuma gitmiştir. dinlerle biraz dahi olsa ilgileniyorsanız izlemeniz önerilir. mini dizidir, yanlış olmasın ama bölüm sayısını 4 olarak hatırlıyorum, netflix'te de vardır. bu gibi diziler biliyorsanız mesaj kutum açıktır.
musevilik, kapalı bir din oluşu sebebiyle ilgimi çekiyor. unorthodox da bir mezhebini anlatışı yönüyle oldukça hoşuma gitmiştir. dinlerle biraz dahi olsa ilgileniyorsanız izlemeniz önerilir. mini dizidir, yanlış olmasın ama bölüm sayısını 4 olarak hatırlıyorum, netflix'te de vardır. bu gibi diziler biliyorsanız mesaj kutum açıktır.
devamını gör...
5.
dizideki unorthodox olan etsy değil, "mosche". moshce'de her ayak var. kumar var, içki var, daha önceden yaptığı zina olayları da var. etsy sadece cemaatten kaçıyor. mosche ise cemaatten biraz uzakta dursa da cemaatten kopmuyor. hatta mosche, tevrata aykırı, günah olan işler yapsa da cemaatin dış dünya ile olan bağlantısını da sağlıyor. temel çelişki burada yatıyor.
devamını gör...
6.
oldukça dindar, musevi bir toplumda yetişen etsy bu toplumun özellikle kadınlara uyguladığı baskıyı sorgulamadan kabul etmiş görünür. evlendikten sonra yaşadığı bir takım olaylar nedeniyle toplumun kurallarını sorgulamaya başlar, buradaki dönüş biraz keskin olur, annesinin kendisine lazım olur diye verdiği almanya vizesini/vatandaşlık hakkını neredeyse yırtacakken, bir süre sonra annesinin izinden gitmeye karar verir..
devamını gör...
7.
üst düzenleme: bilgi vermekten ziyade, hislerimi dokudum.
az önce ikinciye bitirdiğim dizidir.
normalde bir şeyleri okuduktan/izledikten hemen sonra bir şeyler yazmam. önce biraz üzerine düşünür, öyle döküştürmeye başlarım.
bu öyle olmayacak.
izlerken içimden sürekli geçirdiğim cümle şuna benzer bir şeydi:
"aslında hepimizin içerisinde bir esty yatmıyor mu?"
yeni ve alışılmadık yerlere, olaylara, kimselere karşı biz de bu denli bakir hissetmiyor muyuz kendimizi?
en azından ben o denli bakir hissediyorum.
defalarca yaptığım şeyler dahi bir an yabancılaşırsa, aynı o tedirginliğe bürünüyorum.
cesaretine hayran kaldığım bir karakterdi, esty. yalnız şanslı olduğu kısmı, annesiydi. annesinden destek alamasaydı, çok uzun sürmezdi asıl esty'nin ömrü, görece olmakla birlikte.
izledikten sonra direkt yazmaya karar verdiğim için uçtuğum sözlük'e giriş yaparken, nick'imi anımsadım haliyle.
aslında unorthodox ve nick'imle ilgili, yaşadığım biraz değişik bir olay sonucunda, anonimliğimin korunabilmesi adına bahsetmemeyi kural tanımıştım kendime ancak, şu an pek umrumda değil bu.
tabii ayrıca bu, başka bir başlığın konusu.
özellikle son 1 yıldır, yaşadığımı hissedemediğimden yakınıp duruyorum etrafıma. benim için yeterince sevmediğim şu şehrin merkez noktalarından birinde yürümek dahi "yaşıyorum" demeye yetiyordu. eve kapanma mevzusu ciddileşince duvarlara bakarak kendimi avutamaz hale geldim ne yazık ki. bu yüzden tekrar görmek istedim göle girdiği sahneyi, berlin'e ayak bastığı ilk anı.
içten içe canım yandı, şöyle düşünün. umudu, yeşeren bir çiçek olarak hayal edin ancak o kadar sancılı yeşeriyor ki içinizde, sanki derinizi deldikten sonra çiçek açabiliyor ancak.
dinin yükümlülükleri (bu da görece) kısmı tabii ki aynı değil, aslında çoğu yer aynı değil. ama inanın bana, hisler aynı.
tek açıdan bakmamaya çalıştım bu 2. izleyişimde. esty'nin kocası olan beyefendinin favorilerini(?) kestiği sahne gibi iliştirilmiş çok sahne vardı o adamcağızda da. ancak kabuğunu kıramamış kişiler, bir yere kadar kendilerini yaşatabilir.
kıramadıysa kendisinden beslenir, kendisi bitene kadar. bittiği an acı çekerek ölümü bekler. arada bir benliğini hatırlayıp mezarına uğrayacaktır. bunun acısından da hiçbir zaman kurtulamaz. yarası kanadıkça kanar.
zor bir dizi bir bakıma, izlenilmesini kesinlikle tavsiye edebilirim cümlelerimden de anlaşılabileceği üzere. aslında dizi hakkında da çok fazla şey yazabilirim ancak anın büyüsünü içimden büyütmek istiyorum, zira çok zor yakalıyorum artık.
az önce ikinciye bitirdiğim dizidir.
normalde bir şeyleri okuduktan/izledikten hemen sonra bir şeyler yazmam. önce biraz üzerine düşünür, öyle döküştürmeye başlarım.
bu öyle olmayacak.
izlerken içimden sürekli geçirdiğim cümle şuna benzer bir şeydi:
"aslında hepimizin içerisinde bir esty yatmıyor mu?"
yeni ve alışılmadık yerlere, olaylara, kimselere karşı biz de bu denli bakir hissetmiyor muyuz kendimizi?
en azından ben o denli bakir hissediyorum.
defalarca yaptığım şeyler dahi bir an yabancılaşırsa, aynı o tedirginliğe bürünüyorum.
cesaretine hayran kaldığım bir karakterdi, esty. yalnız şanslı olduğu kısmı, annesiydi. annesinden destek alamasaydı, çok uzun sürmezdi asıl esty'nin ömrü, görece olmakla birlikte.
izledikten sonra direkt yazmaya karar verdiğim için uçtuğum sözlük'e giriş yaparken, nick'imi anımsadım haliyle.
aslında unorthodox ve nick'imle ilgili, yaşadığım biraz değişik bir olay sonucunda, anonimliğimin korunabilmesi adına bahsetmemeyi kural tanımıştım kendime ancak, şu an pek umrumda değil bu.
tabii ayrıca bu, başka bir başlığın konusu.
özellikle son 1 yıldır, yaşadığımı hissedemediğimden yakınıp duruyorum etrafıma. benim için yeterince sevmediğim şu şehrin merkez noktalarından birinde yürümek dahi "yaşıyorum" demeye yetiyordu. eve kapanma mevzusu ciddileşince duvarlara bakarak kendimi avutamaz hale geldim ne yazık ki. bu yüzden tekrar görmek istedim göle girdiği sahneyi, berlin'e ayak bastığı ilk anı.
içten içe canım yandı, şöyle düşünün. umudu, yeşeren bir çiçek olarak hayal edin ancak o kadar sancılı yeşeriyor ki içinizde, sanki derinizi deldikten sonra çiçek açabiliyor ancak.
dinin yükümlülükleri (bu da görece) kısmı tabii ki aynı değil, aslında çoğu yer aynı değil. ama inanın bana, hisler aynı.
tek açıdan bakmamaya çalıştım bu 2. izleyişimde. esty'nin kocası olan beyefendinin favorilerini(?) kestiği sahne gibi iliştirilmiş çok sahne vardı o adamcağızda da. ancak kabuğunu kıramamış kişiler, bir yere kadar kendilerini yaşatabilir.
kıramadıysa kendisinden beslenir, kendisi bitene kadar. bittiği an acı çekerek ölümü bekler. arada bir benliğini hatırlayıp mezarına uğrayacaktır. bunun acısından da hiçbir zaman kurtulamaz. yarası kanadıkça kanar.
zor bir dizi bir bakıma, izlenilmesini kesinlikle tavsiye edebilirim cümlelerimden de anlaşılabileceği üzere. aslında dizi hakkında da çok fazla şey yazabilirim ancak anın büyüsünü içimden büyütmek istiyorum, zira çok zor yakalıyorum artık.
devamını gör...
8.
4 bölümlük netflix mini dizisi.bence üstüne fazla konuşmaya gerek olmayan dizi . vermek istediği mesajı direk veriyor. fanatik inançlı olmanın insan yaşamındaki saçmalığı üzerine güzel dizi olmuş. zamanınız varsa izlenebilir.
devamını gör...
9.
netflix’in başarılı mini dizisi.
inanç , toplumsal baskı gibi ögelerin bireye olan etkisini iyi incelemiş bir dizi. karakterin derin incelemesinde, bu faktörlere karşı sergilemiş olduğu tutum ve kararlılık , at gözlüğü takan toplumlardaki bireylerin ,baskı unsurlarının ortadan kalkmasıyla hayatlarındaki kırılma anlarına şahit olabilirsiniz.ayrıca yahudi ritüellerini bolca görebilirsiniz.
özgürlüğün karanlığı aydınlatmasını keyiflice izleyebilirsiniz.
inanç , toplumsal baskı gibi ögelerin bireye olan etkisini iyi incelemiş bir dizi. karakterin derin incelemesinde, bu faktörlere karşı sergilemiş olduğu tutum ve kararlılık , at gözlüğü takan toplumlardaki bireylerin ,baskı unsurlarının ortadan kalkmasıyla hayatlarındaki kırılma anlarına şahit olabilirsiniz.ayrıca yahudi ritüellerini bolca görebilirsiniz.
özgürlüğün karanlığı aydınlatmasını keyiflice izleyebilirsiniz.
devamını gör...
10.
netflix mini dizisi.
ailem hiç baskıcı olmadığı gibi çevremin baskısını da hiçbir zaman üzerimde hissetmemişimdir. buna rağmen bu diziyi izlerken o kadar tetiklendim* ki kalbim falan sıkıştı, koşup cam açıp kafamı dışarıya uzatmak istedim. dini baskı travması olan birisi için kesinlikle çok zor bir dizi.
ayrıca diziden sonra ufak kamera arkası tarzı 21 dakikalık bir yayın daha var, onu da izlemenizi tavsiye ederim.
ailem hiç baskıcı olmadığı gibi çevremin baskısını da hiçbir zaman üzerimde hissetmemişimdir. buna rağmen bu diziyi izlerken o kadar tetiklendim* ki kalbim falan sıkıştı, koşup cam açıp kafamı dışarıya uzatmak istedim. dini baskı travması olan birisi için kesinlikle çok zor bir dizi.
ayrıca diziden sonra ufak kamera arkası tarzı 21 dakikalık bir yayın daha var, onu da izlemenizi tavsiye ederim.
devamını gör...
11.
kesinlikle izlenmesi gereken bir mini dizi. herkesin kendine dair bir şeyler bulacağını düşünüyorum. kendini arayışı çok güzel anlatmış. ayrıca yahudilerin yaşamını da güzel bi şekilde yansıttığını düşünüyorum.
devamını gör...
12.
bir kadının çok kalın duvarları olan kabuğunu yırtma hikayesi. radikal dini toplulukların sadece islama özel değil her din için, müridi olan insanlara, özellikle kadınlara nasıl bir çile çektirdiklerinin kanıtı niteliğinde bir mini dizi. dram gibi dram.
devamını gör...
13.
unorthodox başladığında bir distopya hissi veriyor, ancak durumun en kötü kısmı bunun gerçek bir hikaye olması. distopya gibi görünen gerçek bir hikayenin içinde olmak, sanırım bir insanın dünya’da başına gelebilecek en kötü şeylerden biri.
satmar hasidik cemaatinden esty’nin hikayesine odaklanıyor dizi. aşırı fanatik seviyede yahudi olan, dışarıya kapalı bir grup insan... new york’ta yaşayıp internet kullanmayı dahi bilmeyen kadınlar... evlendikleri gece saçlarına ömür boyu veda eden kadınlar...
kutsal kitapları tevrat’ı bile okumaları yasak olan kadınlar... şarkı söylemeye ya da hiçbir insani duyguyu tatmaya hakkı olmayan kadınlar... kadının sadece kocasını mutlu eden ve çocuk doğuran bir damızlıktan farkı olmadığı düşünen bir zihin...
bütün bu berbatlığın içine doğmuş ve diğerlerinden farklı olan esty’nin nefret ettiği hayatından kaçmasının hikayesi...
bence çok şey ifade ediyor. dizi 4 bölüm sürüyor ve her bölümünde avaz avaz bağırıyor: ”kadın çok güçlü bir varlık!”
(bkz: netflix)
satmar hasidik cemaatinden esty’nin hikayesine odaklanıyor dizi. aşırı fanatik seviyede yahudi olan, dışarıya kapalı bir grup insan... new york’ta yaşayıp internet kullanmayı dahi bilmeyen kadınlar... evlendikleri gece saçlarına ömür boyu veda eden kadınlar...
kutsal kitapları tevrat’ı bile okumaları yasak olan kadınlar... şarkı söylemeye ya da hiçbir insani duyguyu tatmaya hakkı olmayan kadınlar... kadının sadece kocasını mutlu eden ve çocuk doğuran bir damızlıktan farkı olmadığı düşünen bir zihin...
bütün bu berbatlığın içine doğmuş ve diğerlerinden farklı olan esty’nin nefret ettiği hayatından kaçmasının hikayesi...
bence çok şey ifade ediyor. dizi 4 bölüm sürüyor ve her bölümünde avaz avaz bağırıyor: ”kadın çok güçlü bir varlık!”
(bkz: netflix)
devamını gör...
14.
izlerken baş rol kız özgürlüğüne kavuşsun diye dualar ettiğim dizidir. bir insan ne kadar kısıtlanabilir sorusunun cevabi bu dizide saklı. ayrıca bu dizi gerçek hayattan uyarlanmış.
devamını gör...
15.
ilk bölümde yok ben bunu izlemem deyip kapattığım dizi. kızın tüm o saçmalığın arasında sıkışmışlığı, bir sürü saçma gelenek, küçük yaşta evlenmesi vs vs tahammül edebileceğim noktada değildi. tek güzel tarafı, kız iyi oyuncu ve hissettiği her şey size geçiyo. tabi izleyen olarak ben tahammül edemedim bir de bunları yaşayan insanlar var.
devamını gör...
16.
bizlere pek uzak olmayan baskı kültürünün bir başka toplumdaki yansımasını gözlemlememize olanak tanıyan, yahudi bir kadının özgürleşmesini konu alan mini dizi.
edit: mini dizi olarak düzeltildi. dönüşümün heyecanıyla olur o kadar. *
edit: mini dizi olarak düzeltildi. dönüşümün heyecanıyla olur o kadar. *
devamını gör...
17.
sezonlar süren dizileri sevmediğim için mini dizleri kaçırmam. bu diziyi de öylesine açtım ve bitene kadar başından ayrılmadım hatta sezonlarca sürse de izlesem dedim kendi kendime. biyografik yapımları her zaman çok beğenmişimdir ve ilgiyle takip ederim ama deborah feldman'ın yaşam öyküsü kesinlikle bilinmeye değer.
devamını gör...
18.
yahudilik ve islamiyetin birbirine ne kadar benzediğini, tüm o tuhaf adetlerin, dini ritüellerin aslında ortadoğunun bir gerçeği olduğunu son derece gerçekçi sahneler ve de sağlam bir hikayeyle yansıtan başarılı dizi.
ama beni asıl çeken, sanat aşığı ama bir o kadar da sanattan mahrum bıraktırılmış bir kadının tüm olanaksızlıklara rağmen kendisini bulma yolculuğunda gösterdiği cesaret. bu bir başkaldırı ve mücadele öyküsü aslında. ve bu öyküde müzik hepimizi sarıp sarmalarken bir yandan da diyor ki "asla vazgeçme!".
ama beni asıl çeken, sanat aşığı ama bir o kadar da sanattan mahrum bıraktırılmış bir kadının tüm olanaksızlıklara rağmen kendisini bulma yolculuğunda gösterdiği cesaret. bu bir başkaldırı ve mücadele öyküsü aslında. ve bu öyküde müzik hepimizi sarıp sarmalarken bir yandan da diyor ki "asla vazgeçme!".
devamını gör...