can benim düş benim ellere nesi yazar profili

"bende hiç tükenmez bir hayat vardı."

manevi altin vurus.

saygı, alçakgonulluluk. hak etmeyen kimseye bunlari vermem.

arada bir sinemaya gitmek gibi değil de sigara icmek gibi olursa insani eritir. anksiyete bozuklugu, okb, depresyon hali, icindeki guzel seylere olan inancsizlik gibi etkileri vardir. hatta sunu da soyleyebilirim ki dopamini dogrudan etkiledigi icin anormal davranis ve dusuncelere bile yol acabilir. sınır bir yapiniz ya da narsistik bir yapiniz varsa aci ve bosluktan kacmak icin pornoya baglanmaniz cok olasidir. ancak sonu husrandir.

an gelir, uğruna bircok maddi manevi kazanctan feragat etmen gerekir. acı da cekersin ugruna, insan da eksilir hayatından, yumruk da parcalarsin, icin de ezilir. ınsandan geriye kemikleri degil kendine duydugu saygisi kalir, hic pismanlik duymadan.

obsesif kompulsif bozukluk adaylarinin vazgecilmez sitelerinden sadece biri. olum bi gun apartman yoneticisinin karisiyla cuckold hayal eder hale geleceksiniz hala şap şap peşindesiniz haberiniz yok. gidin içinizdeki aci ve boşlukla yuzlesin alkol alin sigara icin daha iyi.

dağıtıp dibine vurmak. dibine vurmadigin hicbir duygudan kurtulamazsin.

patolojik bir aşktan geriye kalan mustafa kaya şarkısı.

oyle bir gercek yok. travmalarindan kurtulamadigin surece hep eksik ve saadetsizsindir.

alkolun etkisiyle sacmalamaya, belki de gercegi gormeye baslamak. zorla rakı ikram eden bulgaristan göçmeni dayı ingilizce bi şarkı açtı. bulgarca bu diyor. tanımı sonra yaparım.

neydi o, uçuruma uzun süre bakarsan uçurum da sana bakmaya başlar mıydı, heh o hesap. soğuk haşlanmış yumurta ye, sigara iç veya içme, sokak köpeklerini sev, hayır de, aptal olmamak şartıyla zamanının çoğunu sorgu için kullanma, özle, ağla, küfür et, yumruğu vurma vakti gelince vur.

bildiğim kadarıyla insan olan bir yazar.

bir kampanya. hacı ama kafamız nası güzel biliyo musun, ama nası güzel. mesajlar kısmına girdiğimde bana majör depresyonu hatırlatan o resmi görmek sinirlerimi çok bozuyor. bir kamuoyu oluşturup psikolojik basķı yaratarak bu sorunu çözelim.

veteriner ya da zihinsel engelliler ögretmeni. bunu otuz yaşında fark etmek de enteresan tabii.

bir gün bir travma yaşar aklı götüne kaçar. karısını nasıl aldattığıyla ilgili kendini övenler gördü bu gözler.

"çıkmıyor üstümden geçmişin kiri."

"değişir her şeyim, kimliğim yiter."

"bilmiyorlar neden kaçtığımı."

"geçmemiş bu kış, gelmemiş bahar."

"tercümesi zor bir şeye dönüşür yaşam."

"biter gerçekliğin, her gecede şüphe hükmünü sağlar."

"görmüyor onlar!"

özentinin tekidir. ayrıca ayaktır bunlar. kimi gider marla singer'a özenir, kimi betty blue izleyip ah ah sınırlarda yaşamak ne güzel der. geçiniz.

bambaşka bir halin vardı:

idealizasyon sonrası love bombing, aynalama ve türlü manipülasyonlarla istismara uğrayanın gözünde bambaşka ve muhteşem biri olunur.


fark etmeden beni sardı:

istismara uğrayan kişinin etrafı splitting ve manipülasyonlarla bir örümcek ağı gibi sarılır; hem günden güne suçlu ve değersiz hissetmeye hem de sosyopata daha da bağlanmaya ve sevgi duymaya devam eder kişi. yavaş yavaş ruhsal ölüm yaklaşmaktadır. ama bu sadece bir kere mi olacak, orası muammadır. bir insan bir insanı onlarca kere öldürebilir.

benliğimi benden aldı:

kaçınılmaz son. son tahlilde kesin bir ayrılık veya terk ediliş olur. kişinin özsaygısı, özsevgisi ve özgüveni neredeyse tamamen tükenmiş, kendilik parçalara bölünmüş ve travma sonrası stres bozukluğuna düşülmüştür. şimdi vakit migren tipi korkunç ağrılarla, zayıflayan bağışıklık sisteminin getirdiği türlü pislik hastalıklarla ve sağaltılması gereken onlarca toksik duyguyla uğraşma vaktidir. kişi kendisinden fena halde şüphe içindedir. aklını kaybettiğini düşünebilir ya da gercekten psikotik belirtiler gösterebilir.

bu kalp seni unutur mu:

travmatik bağlanma, stockholm sendromu, tssb, kin.

kızlar verin şunlara da bitsin bu sıkıntı stres.