sarhoşluk

alkolun etkisiyle sacmalamaya, belki de gercegi gormeye baslamak. zorla rakı ikram eden bulgaristan göçmeni dayı ingilizce bi şarkı açtı. bulgarca bu diyor. tanımı sonra yaparım.

kısa süre içinde etkili miktarda alkol alınmasının , merkezi sinir sistemi üzerindeki olumsuz neticesidir. doz alımı hafif olduğunda kişide keyif, samimi davranışlar, sahte gülücük, arada da asabiyet durumları aynı anda görülebilir. bazen de kişi şuuru yerinde ve kendine hakim de olabilir. kanda alkol oranı arttığında da kontrol yitimi, agresiflik, algı bozukluğu, etrafı çift görme, konuşma bozuklukları başlar. bu oran daha da artarsa ve alkol alımı hızlı olmuşsa, körkütük sarhoşluk diye tanımladığımız, solunum bozukluğu, duyu kaybı ve komaya kadar gidebilecek uyku durumu da baş gösterir. normale dönmesi de iki ya da üç saat sonrayı bulur. daha sonra da kişinin ağzı kuruyup acılaşabilir.

sarhoşluk, yalnızca aşırı derecede alkollü içki tüketmekten kaynaklanan bir durum değildir. yükseklik sarhoşluğu mesela, dağcılar da yükseğe çıkmaktan kaynaklanan oksijen eksikliği sonucu yaşanan zirve sarhoşluğu. derinlik sarhoşluğu da derine inen dalgıçların yaşadığı bilinç kaybıyla alakalı.

bir de iktidar sarhoşluğu var, o da iktidar olanın kendini zirvede hissetmesi gibi. tabi bunu kullanırken doğru söz ve zamanlama ile kullanmak gerek. kazaya kurban gidip de iktidardakilere doğrudan sarhoş derseniz, o zaman dava açarlar.

sadece alkol ile ilgisi olmayan.
insan bazen de alkol almadan bu kafada olabilir. bir durumun bir kisinin veya sehvetin sarhosu olabilirsiniz.

yarı ölüm, yarı cheat code yüklenmiş hayat, yarı / yarı tanrı olmak, ipin ucunu ya kaçırmak ya da sıkı sıkı tutmak, kendini bilmek ile tamamen kaybolmak arasındaki o incecik yol, tüm korkulardan sıyrılmak, tüm duyguların ve duyuların ardına kadar açık olması, güz yangını, tek kişilik iç depremi, bi boka benzemeyen ertesi gün sızıntısı, kaçış ve kavuşma, tasvip edilmeyen, içinden çıkılmayan, vur ki öleyim ile sev ki yaşayayım arasındaki teyel dikişi, çok geveze ya da tamamen suskun bir dünya, ne ilk ne de son, anlık.

bir kez böyle bir hale gelmişim. en son olarak rakı içiyorduk bir mekanda. sandalyeden düşmüştüm. gerisi silinik. sabah bilmediğim bir evin yatak odasında uyandım. o geceden kalma görüntüleri bana gösterdiklerinde sanki videodaki kişi ben değilmişim gibi geldi bana. ama bendim.

not : yıllardır o kaybolan anıları düşünüyorum. hatırlayamıyorum.

ne diyordum arkadaş...
diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
daha sonra yaparım hayatın felsefesini
sırayla olurum fatih, selim, kanuni
bazen kadın hamamında tellak...
bazen cristof kolomb
napolyon'ken düşünürüm elbede geçen günleri
timur'ken beyazıt'ı yenişimi...
bir kere aristo'nun hocası olmuştum
ona verdiğim dersle gurur duymuştum
bazen jan dark'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum
eğer daha da içersem
shaskespare halt etmiş derim karşımda
salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
işte mozart'ın aradığı melodi bu diye gülerim
enayiymiş be platon...
bir içsinde görsün... ne felsefesi varmış bu hayatın
anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu
ıslak kaldırımlarda yürürken acırım
önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
ukalalık işte derim neme lazım senin
kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş...
ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
şehrin hizbe sokaklarında
yavaş yavaş kaybolur benliğim.

ölmek için yalvarttığını hatırladığım uzun zamandır bu yüzden uzakta tuttuğum durum. ağız ile içmek gerek işe başka şeyler ile içmek karışınca tadı kalmıyor pek.

başlarda güzel sabahına bir daha bu kadar içersem ne olacak dedirten durumdur. yine de arada olması gerekir insanı silkeler kendine getirir.

bir kitapta okumuştum sanırım, şöyle diyordu:
her şey, bir şeyin etrafında durmadan döner, insanın payına düşen sarhoşluktur.
*

arkadaşlar arkadaşlar.



sarhoşluk kötü şey aslında. bu ağaca üzüldüm. kesmemişler, bir yandan sevindim.

bu ağaç neden tek ya? çıkmış betondan, yaşıyor. bim market yanı ha bura. ne kadar güzel. lakin tek başına.

sen de benim gibi yalnızsın değil mi?" diyerek çektim fotoğrafını.

gideyim de yatayım artık. eve 25 adım uzaktayım....

bazen kuralları ve düzeni olan dünya gerçeklerini hiçe sayıp o an güçlü olmamayı seçmek, kelimenin tam anlamıyla kaçmaktır. içki ya da uyuşturucu ile vücudu mahvetmeyi göze alarak zihni kapatmaktır sarhoş olmak.

evet zayıflıktır bu düşünce biçimi, asla inkar etmiyorum. bile bile, isteyerek, tamamen bilinçli bir ruh hali içinde zayıflığa teslim olmaktır.

hayatın , acımasızlıkların, dev egoların, bıçağı soktuğu yerde çevirmekten zevk alanların önüne perde çekip zihninizle ayırıvermenizdir.

güzeldir. bedeninizden alıp aklınızı kaybetmenizi önlemeyi teklif eder, siz de bu anlaşmayı alır, ikinci kere düşünmeden zevkle imzalarsınız.

15 yıldır hiçbir artısını görmedim ben.
kapıya koyulacak şey değildir.

serkeş ile umarım alakası vardır dedim ama yokmuş galiba.
dik başlı, kafa tutan, başkaldıran...

çok bir olayı olmayan,hatta eksi tarafları daha ağır basan bir durumdur.

aslinda bu hayati cekilebilir kilan seydir. bilmiyorum. hayat sizi yerden yere vururken. normal kafayi insan kaldiramiyor. ıste alkol alip kendini biraz iyi hissetmek istiyor insan. alkol yuzunden çok seyi kaybettim. bana sorarsaniz eger. alkol yuzunden kaybetmedim. yasamima denk gelen kahpe insanlar yuzunden kaybettim diyebilirim. alkol sadece buna bir kilif oldu. sözde o insanlar için.

dusunuyorum. sunun çok çok ucuza bir yolu olsa. sarhoslugun. ama yok ickiler olmus ates pahasi. dahasi kendi yaptigin ickiyi hiç bir ickiye degismem ben. bas agrisi falan yapmiyor ve kafasi mukemmel.

alkol vucudu terkederken, o insafsiz serefsiz dertlerim, tum gucleriyle saldiriya geciyorlar. ıste o anda aklina gelen sey sadece su.

bir kadeh daha bir kadeh daha..

devamlı bir ser-hoşluğu ilelebet istiyorum. bu hayat çayla çorbayla çekilmiyor.
lakin gelgelelim, bunun iki sıkıntısı var. birincisi ülkedeki içki fiyatları. ikincisi, içtikçe sürekli bir kerte daha da zor ser-hoş olmak.

bu büyük bir açmaz.

3 birayla çıktığın yola +20 birayla,
2 duble rakıyla çıktığın yola şişe şişe, artan cl ile devam edebiliyorsun.

ocağa incir ağacı dikmez, beton döker, refüje düşürür.

daha fazla şey anlatmayı istersin ama dilin daha az döner. sarhoşluk budur.

şu an almak istediğim hal olur kendileri. ihtiyacım var zira, keyifle şarkımı dinlerken.
ı'm a melancholyman...

alkolle olani gecer, ama dogustan sarhossaniz benim gibi olursunuz. evet.

sarhoşluğun en kötü yanı yalan söyleyememektir. çünkü artık çağımızın en büyük günahı doğruları söylemektir.