catone yazar profili

the sinner. bölümleri ortalama 45 dakika. 3 sezon, her sezon 8 bölüm. biraz yavaş başlayıp sonradan hızlanıyor. dedektif, psikoloji karışımı diyebilirim. favorim 2.sezon. mindhunter sevenler begenir

kuzenim almanyaya gezmek için gittiğinde metroda bir almanın ona bağırması karşısında panikleyip 'no no no ı m pretty' demişti. metrodaki alman bağırmıyordu bu durakta mı ineceksiniz diye sormuştu dil kaba geldiği için ve önceki gün faşist bir saldırıya maruz kaldığı için paniklemişti ve ben tatlıyım yerine hayır hayır polisi aramayın ben hiçbir şey yapmadım (?)* demek istemiş. yıllardır en çok güldüğüm anılardandır.

sıkıştırmak demeyelim, türkçe karşılığını o an hatırlayamamak diyelim. üstelik ingilizcedeki bazı kelimeler çevirildiginde aynı anlamı vermiyor.. ıngilizceye maruz kaldığınız alan ve sıklığa bağlı olarak normal bir durumdur

listeye dahil edilmemiz bile mucize zhxgxjxj

öfkelendirici. bir şey yapmıyorsunuz, olanı bozuyorsunuz (bkz: istanbul sözleşmesi) bi de şaka gibi açıklamalar yapıyorsunuz. bu ülkede her gün en az bir kadın öldürülüyor. bu ülkede yıllardır her gün en az bir kadın öldürülüyor. siz izliyorsunuz, açıklamalar yapıyorsunuz, tepki gösteren bizleri hedef gösterip göz altına alıyorsunuz. kadınların kanı ellerinizde, hepiniz katilsiniz

zam gelmeyen bi şey olmadığından isyanım boşa çıkıyor.. annem az ye bak çok zam geldi paramız yok diyemiyorsun sen az yiyorsun insan mamasından..
*

üçüncü sezonu beklerken beklentimiz artmıştı, sezonu izleyince biraz hayal kırıklığı yaşamadık.. görsel hafızanız iyiyse not tutmadan da anlarsınız diziyi. harika ötesi diyemem ama ilk 2 sezondan ötürü kesinlikle standart üstü bir dizi. (beyin yakıcı detaylar sürüklüyor)

kendini sevmek ve toplumsal kalıplardan sıyrılabilmek. asla yalnız değilsin, istediğin her şeye ulaşabilirsin, aile eş toplum hiçbiri önünde duramaz. gözünün bir damla yaşına değmez hiçbi şey. kendinin, güzelliğinin, değerinin farkına var. daha iyilerini hakediyorsun ve onlara ulaşabilirsin. love you all ?

tartışma saygılı olanla yapılır, siyaset öğrenmeye açık olanla konuşulur tartışılır. bu insanların kendisine bile saygısı yok onay verdikleri şeylere bakacak olursanız. ki öğrenmeye de öylesine kör öylesine kapalılar ki katile, hırsıza oy verdiklerini bilseler de araştırmaz biat ederler. tartışmaya çalışıp kendinizi yormayın..

her başarılı kadının arkasında bir erkek yoktur, her başarılı erkeğinde arkasında bir kadın yoktur. başarıyı başarılı olan kişiye atfetmek gerek arkasındakine sağındakine solundakine değil

kimsenin seksi kimseyi ilgilendirmez. kişinin partneriyle önceki cinsel yaşantısını paylaşması cinsel sağlık açısından önemlidir. gidin baźka yerde çomarlayın abi delirmişsiniz siz

kimsenin rıza dahilindeki seks hayatı kimseyi ilgilendirmez bunları geçebilsek de tecavüzü suç sayabilsek gerekli cezayı verebilsek keşke

kafasında bulunan erkekten başka kimseyi ilgilendirmeyen bir detaydır..

here comes the rain again şarkısı ergenliğimin en güzel şarkısıydı. boş bir derste yağmurun altinda dans ederek dinlemiştim lisede bir gün. şarkıyı hatırladığımda hep bu anı hatırlarım ve kendi etrafımda dönerken camdan beni izleyen öğretmenle göz göze geldiğim anı....

yaparken utanmadigimiz zevk aldigimiz ama sesli dile getirince utanc verici dalga gecilecek bi seymis gibi olan gizli zevklerimiz diye tanimlardim galiba. benimki greys anatomy izlemek.. bıkmadan usanmadan her bölümü çıktığı gün büyük bir keyifle izliyorum. ve çocuklugumuzun kotu turk dizilerini. ozellikle temizlik ya da bir is yaparken arkadan selena sihirli annem falan izliyorum xjsgshxksksvsn

senin fikrinin ne önemi var vasat herif görselini başlığın üstüne yapıştırma isteği duydum. ıstanbul sözleşmesi türk toplumunda devletin türlü kademelerinde ve ne yazık ki hukuk sisteminde bile kabul edilmeyen konuşulmayan şeyleri dile getiriyordu. örneğin şiddet sadece cinsel ya da fiziksel değildir, evli olmayan çiftler de aynı evde yaşayabilir, evlilik içinde de tecavüz vardır, kadın çocuk lgbti+ farketmez şiddete kim maruz kalırsa ya da maruz kalma ihtiamli varsa devlet onu korumak zorundadır vs. sözleşme zaten uygulanmıyordu. ama ben 6284ün uygulanmasını talep edebiliyordum karakolda adliyede anayasal hak olarak. anlaşmanın yok sayılması demek benim yaşam güvenliğimin yok sayılması demek. ki anlaşmayı doğru bulmuyorsunuz diyelim ki ulan cb kararıyla uluslararası anlaşma yok sayılamaz bu anayasaya aykırı bir şey. az aklı olan buna karşı çıkar en azından. biz mecliste kabul edilen ve artık kanun hükmünde olan bir anlaşmadan nasıl gece yarısı yayınlanan bi cb metniyle çıkabiliyoruz der. anlaşmadan çıkmayı geçtim yönteme tepki gösterir insan. çok yazık hala düşünmeyi öğrenememiş toplumumuza, çok öfkeliyim her gün öldürülen şiddete maruz kalan tehdit edilen tüm kadınlar için de. öldürülen kadınlar tek tek isimlerinin okunduğu eylemlerde ağlamaktan konuşamayan, korkmamanın tek yolunu dayanışmada ve birbirlerinde bulan kadınların öfkesi bu eril düzeni yıkacak ve siz öfkemizin ateşinden korkun. bizim kaybedecek bir canımız kaldı onu da her gün katledilen her kadın da tekrar tekrar kaybediyoruz. çok yazık bunu göremeyenlere. çok yazık yaşam hakkı mücadelesini bile dinleyemeyen, anlayamayanlara.

xhzgsgzjzgzzbzjjzvzb yeter lise mezunu iftirası atmayın artık!!!!
(ıroni)

ıddia mı? rektör mü?

bir ülke de yök bile mi faşist yök bile mi politik olur arkadaş. ben niye ingilizce öğreniyorum ingilizler türkçe öğrensin diyen ilkokul öğrencisi kafası bu

ne konu bakımından diye sorgulatan başlık. kişisel hak ve özgürlüklerimizle aramızda olan mesafe bakımından mı? tek tek sayacaktım ama vazgeçtim. 'hatta belki bayanlar bile başvurabilir' cümlesiyle özetlemek isterim ne kadar ileri olduğumuzu