yök'ün galatasaray üniversitesi hakkında aldığı karar

bunu gerçekten bir misilleme olarak görüp, haklı bulacak olan insanlar var üzüldüğüm kısım açıkçası bu. gsü gerek hocaları gerek verdiği eğitim açısından bu ülkenin en saygın üniversitelerinden biridir. bir kaç fakülte haricinde eğitim zaten %90 fransızca olarak veriliyor, öğretim görevlilerinin ek olarak b2 seviyesinde bir türkçe'ye ihtiyaçları açıkçası yok. zaten gsü'de okumuş olanlar bilir iyi bir ingilizceniz yoksa zaten pek bir şey yapamazsınız ve eğitim hayatınız boyunca ingilizce-fransızca arasında dönüp durursunuz. bu yapılan koca bir eğitim kurumunu hiç etmek, başka bir şey değil. burada eğitim veren hocaların büyük çoğunluğu işini en iyi şekilde yapan ve yıllarca bu ülkede ikamet etmiş olan insanlar. bu alınan karar yalnızca frankofon öğretim görevlilerini değil, burada verilen eğitim için bu üniversiteyi tercih etmiş öğrencilerin de zararına.

mütekabiliyet esası adı altında türkiyenin en saygın üniversitelerinden birini itibarsızlıştırmak için atılan saçma sapan bir adım yalnızca. fransa'nın elco programını durdurup eile programına geçmesi karşısında atılmış bir adımmış sözde. galatasaray üniversitesi uluslararası bir andlaşma ile kurulmuştur ve açıkça verilen bu karar andlaşmanın ihlal edilmesine kadar gider. burada anlaşılması gereken nokta andlaşmanın 9.maddesinde belirtildiği üzere; "kurumda görev alacak fransız uzman ve yetkililer, türk hükümetinin onayından sonra fransız hükümeti tarafından atanır. bunlar teknik ve bilimsel işbirliği anlaşmasının 7 inci maddesi ile 29 ekim 1968 tarihinde teati edilen mektupların hükümlerinden yararlanırlar ve kuruma, içeriği eşit temsilli komite’de belirlenecek olan sözleşmelerle bağlanırlar. disiplin hususundaki önlemler ise, başkan ile fransız başkan yardımcısının mutabakatı ile alınır."

türkiye belirtildiği üzere onay vermiş olduğu eğitmenleri alenen ani bir karar ile sınırlandırıp çalışamaz duruma getiriyor. bunu mütekabiliyet esası altında pazarlamak saçmalığın dik alası.

yine başka bir iddiaya göre:
fransız rektör yardımcısı 5 şubat tarihli e-postada “şu an öğrendim ki yök gsü’de düzenlenen dil sınavlarından tatmin olmayıp yunus emre enstitüsü’nden verilen bir sertifika talep ediyor.” şeklinde uyarıyor.

aynı zamanda bu akademisyenlerin sünnetleri diyanet işleri başkanı tarafından yapılacaktır.

türkçe okutmanlarımıza zorluk çıkarıldı hadi biz de çıkaralım mantığı değildir. uluslararası ilişkilerde denklik olmalıdır. aksi halde bir müddet sonra başka konularda da dayatmalar çıkabilir ve ses edilmezse eğitim terörüne kadar konu gider. gayet yerinde karardır. türkçe zaten kolay bir dil. ekmeğinizi bu ülkeden alıyorsanız dilini de öğrenin. ya da yıllardır öğrenseydiniz...

yerinde bir karardır

b2 düzeyinde türkçesi olmayanların aldığı karar. *

uluslararası ilişkiler mütekabiliyet esasına dayanan bir yapıdır. yani 2 ülke vatandaşına uygulanan hukuki yaptırım neyse diğer ülke de aynı düzeyde yaptırım uygular.

bu anlamda olay fransa tarafından yapılan bir yaptırım ile başlamış ise bizim de aynı yaptırımı getirmemiz teknik olarak yerindedir.

bizim hocalarımız fransızca (b2) öğrenemediyse ve bu sorun olduysa siz de fransızlar galatasaray'a gelecekse b2 düzeyinde türkçe bilecek dersiniz.

sonuçta kayıp kimin kaybı olur bunu tartışmak gerek. olayı kaba bir milliyetçi perspektif ile ele almak yerine buradan çıkıp bilim insanı kimliği ile ele almak gerek. sizin akademisyenleriniz bilim üretiyorsa gelsin galatasarayda ders versin ama acaba kaç profesör başvuru yapsa kaçı galatasaraya kabul edilir.

180.000 öğretim üyemiz varmış. acaba akademik yayın olarak dünyada kaçıncı bu 180 bin kişi.

70 üniversitenin rektörünün akademik çalışması yok.

diplomasi de neydi ki zaten!

ne desek boş gerçekten. ülkenin itibarını iki paralık etmenin sonuçlarına böyle böyle katlanacağız. neye evrildiğimizin, dünyadan nasıl koptuğumuzun farkında mı değilsiniz yahu siz? bize 'yapılana' misilleme ile cevap vermek ne kadar medenice değil mi? uluslararası arenada arkamızdan üüf be dedirtir, kesin.

bir ülke de yök bile mi faşist yök bile mi politik olur arkadaş. ben niye ingilizce öğreniyorum ingilizler türkçe öğrensin diyen ilkokul öğrencisi kafası bu

yök'te çalışan adamların tamamının kariyerini toplasan, bu şart getirdikleri akademisyenlerin herhangi birinin kariyerinin 10'da 1'i falan etmez herhalde. adaletini sevdiğimin ülkesi.*

yerinde bulduğum karardır. aynı tavrın vize konusunda da gösterilmesi taraftarıyım. affet beni michel.

karar her ne kadar uygun gözükse de eğitimi baltalayacağı da bir gerçektir. bu baltanın düşük düzeyde hasar vermesi için hem b2 şartı koyup hem de b2 türkçe sınırının düşürülmesi gerektiği kanısındayım.

fransa'ya neden din görevlisi gönderilmiş? fransa'ya gönderinlen türk okutmaların fransızca bilmemesi beni şaşırtmamıştır. bu ülkede çocukluğumuzdan beri dil eğitimi alıyoruz. sınavlara giriyoruz. yurtdışında eğitim almak için yine yine sınavlara giriyoruz. gençliğimizi eğlenmek yerine ders çalışarak, dil öğrenerek geçiriyoruz; yurtdışına okutman olarak gidenler ise bilmem ne vakfına üye, parti gençlik kollarına üye olan vasıfsız ve dil bilmeyen insanlar oluyor. bu ülkede fransızca bilen ve fransaya gitmek isteyen yüzlerce insan vardır. hayır bir de bu yurtdışı görevine giden devlet görevlileri muazzam maaşlar alıyorlar. ülkede hiç bir iş sahasında vasıflı insan iş bulamıyor. yazık ya bir nesli heba ettiniz, çöp gibi harcadınız.
bu ülkede dış işlerine bile dil bilmeyen insanlar alınıyor. inanılır gibi değil ama gerçek.
galatasaray üniversitesinin öğrenim dili fransızcadır. akademisyenler derslerini fransızca anlatıyor, fransızcaya hakim olmadan zaten o okulda o-k-u-y-a-m-a-z-s-ı-n. bu adamlar bilim adamı-akademisyen ve ülke için kıymetli değerlerdir. bunun bilerek yapıldığını düşünüyorum. sanırım sıra galatasaray üniversitesine geldi. 25 akademisyenin gitmesi durumda zannediyorum ki yök-dil'in kıytırık fransızca sınavı ile siyasal islam ideolojisinden, vizyonsuz adamlara kadro verilecek. umarım, yanılıyorumdur.
haberde fransa üniversitelerine ve ortaöğretim kurullarına gönderilen okutmanlardan ve din adamlarından bahsediliyor. bence gönderilecek olan okutman ve din adamları için yeniden ilan açsınlar eğer yiyorsa tabi ki. dil sınavına tabi tutulsunlar, ne olacak ki? dili bilen gitsin kardeşim.
bu konuda eşitsizlik göremiyorum çünki ülkeler tarafından gönderilen kişilerin görevleri eşit değildir. bu sebeple aşağılık kompleksine girmeye gerek yoktur. bir tarafta üniversitede hocalık yapan; profesör, doçent yani alanında uzmanlaşmış kişiler var. ve bu hocalar galatasaray üniversitesine sadece dil bildikleri için girmemişler. yök'ün bilmediği bir konu olacak fakat üniversite hocaları bir alanda tam uzmandırlar. sizin gönderdiğiniz okutmanlar, türkçe eğitimi verecek, din adamlarının ise ne işe yarayacağı hakkında kesinlikle bir fikrim yok.
bu hükümetin üniversitelere verdiği zararın haddi hesabı yoktur. umarım yök yıkılır, ameno.

badem bıyıklı akademisyenlere boşluk açabilmek için yapılmış bir harekettir. fransa'ya misilleme olarak görülemeyecek kadar sığ bir karar olmuş. fransız akademisyen türkçeyi çok rahat bir şekilde öğrenir hatta senden benden iyi bile kullanır ama iş sertifika olayına gelince sertifika vermemek için adamlara yapmadıklarını bırakmazlar.

yks-2020 değerlendirme raporuna göre tyt türkçe sınavında sorulmuş toplam 40 sorunun doğru cevap sayısı ortalaması 18,23'tür. (sf: 19) bir başka deyişle söz konusu sınavda sorulmuş türkçe sorularının yarısından fazlası bir sebeple doğru cevaplanamamıştır. öte yandan tyt türkçe testi doğru cevap sayısının yıllara göre dağılımına bakıldığında ise 2020 yılının türkçe testi doğru cevap sayısı ortalamasının 2019 ve 2018 yıllarına göre daha düşük olduğu görülecektir. bir başka deyişle karşımızda her geçen yıl daha da kötüye giden bir tablo vardır.

vakıa ilköğretimden itibaren kendi yetiştirdiğimiz öğrencilerin türkçe seviyeleri bu halde iken frankafon akademisyenlerden b2 düzeyinde türkçe bilgisi istemek en hafif tabirle abesle iştigaldir.

ben gsü öğrencisiyim, bu insanların nasıl korktuklarını neler yaşadıklarını kendi gözlerimle gördüm. diplomatik krizler yüzünden küçücük çocuğunu yıllardır göremeyen insanlar var, sizin bundan haberiniz var mı? bu insanlar hastaneye gidemedi, otobüs kullanamadı. biz kendi derslerimizi boş verdik de bu insanlar "öğrenmeye mecbur oldukları b2 türkçe"yi öğrensin diye uğraştık. türkiyede doğmuş büyümüş insanların kaçı anlamlı şekilde b2 türkçe kullanabiliyor, konuşup yazabiliyor? korkunç bi durum bu, korkunç bir ambargo. "devlet devlet" diye o kadar kapatmışsınız ki gözünüzü, asla "gerçek" insanlarla ilgili düşünmüyorsunuz. hoşgörülü olmak, tabiri caizse "büyüklük bizde kalsın" diyerek yıllardır bu ülkeye ciddi fedakarlıklarla hizmet etmiş bu insanlara bu çileyi çektirmemek çok mu zordu? tiksiniyorum politikanızdan.

türkiye'nin dünyaya açılan bir penceresi daha duvar örülerek kapatılmak isteniyor. "yerli ve milli" dayatması türk akademisini dört yandan kuşatıyor

z9 seviye ingilizce konuşabilen bir başkan tarafından yönetilen bir ülkenin, en güzide üniversitelerine zarar verme politikasının devamı. ne ekonomik, ne teknolojik ne de uluslararası ilişkiler anlamında denk olmadığımız bir ülkeye, yine din ve devlet işlerini birbirinden ayıramayan kimselerce parmak sallanmış.
al bu da mütekabiliyet, yersin.

mütekabiliyet esasınca fransa’ya karşı alınmış bir karardır, zira benzer bir tavır fransa tarafından uygulanmıştır. ancak niteliksel konularda üçüncü dünya ülkesinden farkınız kalmayınca bu tip konularda rest çekseniz ne, misliyle karşılık verseniz ne. bu durumdaki ülkenizde nitelikli akademisyenlere böyle bir karar çıkarmanın kendinizden başkasına zararı olmayacaktır.

zaten genelde bu tip yükselmelerin sonunda geri adım atmak zorunda kalınır.

karar doğru değilse fransada da doğru değildir.

ama fonmatikler nedense sırf türkiye nin kararında problem var gibi davranıyor.

sınırları talan edilmiş, kafasına göre giren çıkan belli olmayan kahvehane tuvaletinden hallice durumda akademisyenlere b2 getiriyorsun tebrikler. bu uygulamayı keşke herkese uygulasak.