1.
son tanımları
3.
rastgele
kafa sözlükteki, yazabileceğim bir başlık aramak için defalarca basıp istediğim gibisini bulamadıktan sonra başlığına yazdığım tuş.
devamını gör...
4.
çaylaklık
kafa sözlükte yazmakta başlangıç aşaması. baya oluyor, çaylak olmadan yazabildiğimizi öğrenince hemen kayıt olmuştum, belki sonra bir ara yazarım diye düşünüp. ilk defa bugün yazayım dedim, çaylak olmuşum bir ara.
devamını gör...
5.
the man from earth
çok ilginç konusu olan, düşündürücü ve uyduruk bir film.
geçenlerde izledim. başlığı görünce yazayım dedim.
adam, arkadaşlarına on bin yıldan yaşlı olduğunu anlatıyor. 35 yaşında gibi göründükten sonra hiç yaşlanmadığını, yaralarının, hastalıklarının tamamen iyileştiğini söylüyor. ölme ihtimalinin olduğunu ama henüz ölmediğini söylüyor. şaka mı yapıyor yoksa gerçeği mi söylüyor diye sorguya çekiliyor. anlatmaya devam ediyor. adam buda'nın öğrencisi olduğunu, öğrendiklerini anlatmaya çalışırken hz isa olduğunu vs söylüyor. (hz isa'nın kendisi olduğunu söylüyor.) ki hz isa'yı bu şekilde, uyduruk bir hikayeye katmalarından hiç hoşlanmadım. film her ne kadar sürükleyici bir masal olsa da gerçek bir peygamber hakkında bu şekilde konuşulmasını sevmedim. filmde adam yaşadığı yıllar boyunca dinlerin ortaya çıkıp kaybolduğunu gördüğünü, kendisinin ateist olduğunu söylüyor. senaristler yani film bir bakıma ateistlik propagandası yapıyor. sonunda arkadaşları adamın çok üstüne gidince, bütün söylediklerini kendisinin uydurduğunu, onları denemek için yaptığını söylüyor, böylece işin içinden çıkıyor. ama film sonunda -ki sürpriz son filmi daha çok akılda kalmasını sağlıyor- adamın doğruyu söylediği ortaya çıkıyor. güya. ( sürpriz son da, adamın konuştuğu kişilerden 60lı yaşlardaki birisinin onun oğlu olması ve bunu öğrenince kalp krizinden ölmesi. )
ikinci filmi de varmış, öğrendiğime göre. izlemeyecem. zaten daha kötü olduğunu yazmışlar yukarda.
geçenlerde izledim. başlığı görünce yazayım dedim.
adam, arkadaşlarına on bin yıldan yaşlı olduğunu anlatıyor. 35 yaşında gibi göründükten sonra hiç yaşlanmadığını, yaralarının, hastalıklarının tamamen iyileştiğini söylüyor. ölme ihtimalinin olduğunu ama henüz ölmediğini söylüyor. şaka mı yapıyor yoksa gerçeği mi söylüyor diye sorguya çekiliyor. anlatmaya devam ediyor. adam buda'nın öğrencisi olduğunu, öğrendiklerini anlatmaya çalışırken hz isa olduğunu vs söylüyor. (hz isa'nın kendisi olduğunu söylüyor.) ki hz isa'yı bu şekilde, uyduruk bir hikayeye katmalarından hiç hoşlanmadım. film her ne kadar sürükleyici bir masal olsa da gerçek bir peygamber hakkında bu şekilde konuşulmasını sevmedim. filmde adam yaşadığı yıllar boyunca dinlerin ortaya çıkıp kaybolduğunu gördüğünü, kendisinin ateist olduğunu söylüyor. senaristler yani film bir bakıma ateistlik propagandası yapıyor. sonunda arkadaşları adamın çok üstüne gidince, bütün söylediklerini kendisinin uydurduğunu, onları denemek için yaptığını söylüyor, böylece işin içinden çıkıyor. ama film sonunda -ki sürpriz son filmi daha çok akılda kalmasını sağlıyor- adamın doğruyu söylediği ortaya çıkıyor. güya. ( sürpriz son da, adamın konuştuğu kişilerden 60lı yaşlardaki birisinin onun oğlu olması ve bunu öğrenince kalp krizinden ölmesi. )
ikinci filmi de varmış, öğrendiğime göre. izlemeyecem. zaten daha kötü olduğunu yazmışlar yukarda.
devamını gör...
6.
kahve kitap yağmur koltuk pencere kedi
özellikle bir araya getirilmediyse yani biraz da rastgeldiyse, ve başkalarına gösteriş gibi bir amaç yoksa epey keyifli vakit geçirmeye sebep olacak nesneler. kahve olmasa da olur, ille birşey olacaksa çay tercih ederdim. kedi nesnesi de çok yakında bir yerde kıvrılıp mır mır sesler çıkararak uyuklardı.
devamını gör...
7.
gülten dayıoğlu
"dünya çocukların olsa" adlı kitabın yazarı. okuyalı 15 yıldan fazla oldu. kitabın son kısımlarını okurken korktuğumu hatırlıyorum, ilkokuldaydım, o yaşlarda insanın hayalgücü daha farklı oluyor, daha çok etkileniliyor. vakit gece yarısını geçmişti, kitap sürükleyiciydi.
kitapta kurgu dünya 2 ayrı yarımküre devlet şeklindeydi. ikisi de aynı anda birbirlerine nükleer silahlarla saldırıyordu. sadece çocuklar hayatta kalıyordu bir şekilde, ve iki yetişkin de galiba. korkutucu olan kısım sondaki maymunların olduğu kısımdı.
daha sonra "parbat dağının esrarı" kitabını okumuştum. geçenlerde bu kitabı evde buldum. biraz göz gezdirdim, okuyup hatırlamaya çalıştım. çocukken okuduğumdaki hissi yakalayamadım ama olsun.
bu kitapta bitkilerle konuşup anlaşan bilgin bir genç ve parbat dağında yer altında, dünyadan saklanmış halde yaşayan, bitkilerle anlaşıp onları bilgisayar gibi kullanan bir insan topluluğu var. soru sorup cevap alıyorlar. birbirleriyle en ufak kavga etmiyorlar. dış dünyadaki insanlardan habersizler, kendilerini tek insan topluluğu sanarken sonunda öğreniyorlar ki dışarıda milyarlarca insan var. bitki bilgini genç bunlarla tanışıyor falan...
kitapta kurgu dünya 2 ayrı yarımküre devlet şeklindeydi. ikisi de aynı anda birbirlerine nükleer silahlarla saldırıyordu. sadece çocuklar hayatta kalıyordu bir şekilde, ve iki yetişkin de galiba. korkutucu olan kısım sondaki maymunların olduğu kısımdı.
daha sonra "parbat dağının esrarı" kitabını okumuştum. geçenlerde bu kitabı evde buldum. biraz göz gezdirdim, okuyup hatırlamaya çalıştım. çocukken okuduğumdaki hissi yakalayamadım ama olsun.
bu kitapta bitkilerle konuşup anlaşan bilgin bir genç ve parbat dağında yer altında, dünyadan saklanmış halde yaşayan, bitkilerle anlaşıp onları bilgisayar gibi kullanan bir insan topluluğu var. soru sorup cevap alıyorlar. birbirleriyle en ufak kavga etmiyorlar. dış dünyadaki insanlardan habersizler, kendilerini tek insan topluluğu sanarken sonunda öğreniyorlar ki dışarıda milyarlarca insan var. bitki bilgini genç bunlarla tanışıyor falan...
devamını gör...