clarence yazar profili

vura vura dip oldum
ona buna dert oldum
yana yana söndüm
çelindi gönlüm
yaşamadan öldüm...

akıl sahibi, kendine ve bedenine değer veren sigara dumanıyla insanları rahatsız etmeyen kişi.

ömer karaoğlu - arzuhal

sürekli gelen bildirim sesinden rahatsız olan kişidir.

sen gözümde dikensin, bana hoş bir gül gerek
düşüncelerin yüzüne vurmalı. buna adam gerek!
lakayıtın hedefi olursa harcanan bir yığın emek
içinde şeytan himayede o sen değilsin o an demek.

özellikle eski şarkıları çok anlamlı 'vesselam'.

#2220718

clarence, cartoon network'te yayınlanan abd yapımı bir çizgi dizisidir. türkiye'de ilk bölümü 2014 tarihinde cartoon network kanalında yayınlanmaya başlamıştır.



konusu; clarence ve onun en iyi iki arkadaşı sumo ve jeff ile birlikte yaşadıkları maceraları, aksiyon dolu yaşamlarını konu alır. çizgi dizi abd'nin arizona eyaletinin aberdale şehrinde geçer.
çizgi dizi gösteriye ve eğlenceye bayılan hayalperest ruhlu bir çocuk olan clarence wendle'ın günlük hayatına ve en iyi arkadaşlarına odaklanıyor.





clarence, boşanmış annesi mary ve erkek arkadaşı chad ile kurgusal bir şehir olan arizona'da yaşıyor.

her bölümde clarence ve arkadaşlarının karşılaştığı günlük durumlar, sorunlar ile günlük maceraları ve hayat deneyimleri yer alıyor.


okul,
aberdale ilköğretim okulu'ndaki öğrenciler ve okulda diğer karakterler yer alıyor. bazı bölümler clarence'in sınıf arkadaşları gibi destekleyici karakterlerin yaşamına odaklanır.


~ ana karakterler ~
clarence wendle:

clarence, eğlenceyi seven, son derece iyimser, tombul sevimli mi sevimli 10 yaşında bir çocuktur. her olaya son derece olumlu tarafından bakabilen, karşılaştığı her durum için aklında bir planı olan iyi niyetli masum bir çocuk...
clarence'ın farklı bakış açısı ne kadar sıradan olursa olsun, herhangi bir durumu şimdiye kadarki en iyi güne dönüştürebilir! inançları, bakış açısı ve deneyimleri tamamen kendisine aittir. clarence, hayata tükenmeyen bir heyecan ve coşkuyla tepki vererek kalbiyle öncülük ediyor. arkadaşlarına altından daha çok değer verir
herkes tarafından sevilen ve kabul gören clarence sadece yaşıtları ile değil kendinden büyüklerle ya da farklı mizaca sahip insanlarla da kısacası herkesle hemen kaynaşan muhabbetlerine hemen adapte olabilen, kurduğu oyunların içine herkesi bir şekilde çekebilen tam anlamıyla 'fazla sosyal' bir çocuktur.
en iyi 2 arkadaşı vardır. "jeff" ve "sumo"

jeff randell:

entelektüel bir çocuktur. kafasının küp şeklinde olmasıyla dikkat çeker. disiplinli biridir. temizlik ve düzen takıntıları vardır.* okulda oldukça çalışkan ve başarılıdır.her olaya mantık çevresinden bakan jeff tam bir dâhidir.
bu özelliklerine rağmen clarence ve sumo ile çok iyi anlaşmaktadır.
roboo frog adlı filmi sever ve filmin oyuncaklarını biriktirir.

ryan sumouski:

nam-ı değer sumo...
her durumda düşünmeden davranır ve saçı olmamasıyla dikkat çeker. bir bölümde sumo'nun saçlarını aslında clarence'ın kestiği gösterilmektedir.kalabalık bir ailede yaşar, beş kardeşi vardır. abisi ona kertenkele der. erkek çoğunluklu bir ailede büyüdüğü için biraz kavgacı ve sert tavırları olsa da çok iyi bir çocuk ve arkadaştır.
sumo'nun çözümleri alışılmışın dışındadır ve genellikle dağınıktır. bir joker ve hatasız olan sumo, tahmin edilemez, bağımsız ve çoğu zaman her şeyi baştan sona düşünmeden hareket eder. bu da sumo'yu sumo yapan özelliklerinden biridir. tekne ve roket gibi aletleri yapmada uzmandır.

***jeff ve sumo zıt kutuplardır ancak clarence aralarındaki boşluğu doldurur.***


~ diğer karakterler ~
mary wendle:

clarence'ın annesidir. her koşulda clarence'ı destekler ve onu asla kısıtlamaz. anlayışlı ve sevecen tavırlı örnek bir annedir. çeşitli garip işlerde çalışır ve sevgilisi chad ile yaşamaktadır. hairence adlı bölümde kuaför dükkânı işletmektedir.

chad:



mary'nin işsiz erkek arkadaşı. plant daddies adlı bölüme göre eskiden bahçıvanlık yapmıştır. sorumluluktan uzak ve gayet rahat bir yapısı olsa da clarence ile çok iyi anlaşan biridir.

belson :

clarence'in sınıf arkadaşı. clarence'ı kıskanıyor. sinirli ve somurtkan biridir. company man adlı bölüme göre babası iş adamıdır. işlerini parasıyla yaptırmaya çalışır. derslerine ilgisizdir ve derslerde hep telefonuyla oynadığı için sık sık ceza alır. kendince bir kabadayı, ancak şiddetten ziyade alaycı esprileriyle insanları sinir etmekten hoşlanır. bununla birlikte, şımarık zengin bir çocuk kişiliğinin altında, clarence asla itiraf etmese de en iyi arkadaşlarından biridir.

breehn:


fazlaca disiplinli bir ailede yetişen breehn görünüşünden de anlaşıldığı gibi bayan baker'ın sınıfındaki birkaç öğrenci arasında yüksek bir zekaya sahip. zekasının ortalamanın çok üzerinde olduğu, testlerde yüksek puanlar aldığı gösterilmektedir.
ayrıca çoğu zaman maceralarından ayrı kaldığında clarence ve arkadaşlarına daha çok bebek bakıcısı gibi davranıyor.

percy :


hassas küçük bir çocuk. yaşıtlarına göre daha ufak tefektir. hayal gücü çok geniştir. clarence ile iyi vakit geçirir.

chelsea:


sınıftaki en yüksek puanlı ikinci öğrencidir.(breehn'den sonra). "erkek gibi kız" olarak kabul edilebilir ve bir bölümde de clarence, jeff ve sumo'nun adam kulübüne katılmaya çalışır. sumo ile bazı konularda hep yarışırlar. sınıf arkadaşlarının çoğundan daha uzun olması ürkütücü şeylere takıntısı olması nedeniyle clarence ve jeff onu ürkünç bulur.

mr. reese:


clarence'ın okuduğu okulda öğretmendir. ceza odasında görev yaptığı sırada genellikle uyuyakalır. teknolojik aletlerden anlamaz, kahve makinesi ve fotokopi makinesi gibi makineleri bozmuştur.

bayan melanie baker:

4. sınıf öğretmenidir. evcil kedisi vardır. genç ve bekar öğretmenimiz çocuk ruhundan anlayan öğrencilerinin yaramazlıklarına sabır gösteren iyi bir öğretmendir. neighborhood gril adlı bölümde 32 yaşında olduğunu söylemiştir.

bayan brenda shoop:


clarence'ın okuduğu okulda öğretmen ve oyun alanı gözlemcisidir. çocuklukta sert yetiştirildiği için çocuklara karşı tutumu serttir ve aynı annesinin ona söylediği gibi bunu onların iyiliği için yaptığını söylemektedir keldir ve peruk takmaktadır. *

joshua "josh":


haylaz çocukları hiç sevmeyen talihsiz bir gençtir. pek çok işte çalışmış lakin kovulmuştur. kovulmasının arkasında sumo ve clarence'ın yaramazlıkları yatmaktadır.



benim de çok severek izlediğim ve nick adım olan clarence çizgi dizisini kendimce anlatmak istedim. *




macera dolu her bölümü ile clarence her gün saat 00.10 ve 0.35 saatleri arasında cartoon network'te yayınlanmaya devam ediyor.

soğan kızartması. *
soğan halkası tadında çok pratik bir tarif.
malzemeler; 1 yumurta, yarım su bardağı maden suyu, 3-4 soğan, 1 paket kabartma tozu, biraz tuz, 1 su bardağı un. (tercihen malzemeleri azaltıp-artırabilirsiniz.)
yapılışı; soğan hariç tüm malzemeleri bir kapta karıştırıyoruz sonra yarım ay şeklinde doğradığımız soğanları da ekleyerek karıştırıp kaşık yardımıyla kızdırdıdığımız yağda önlü arkalı kızartıyorsunuz.
denemenizi tavsiye ederim çok leziz ve pratik *

lâ edri şöyle söylemiş; türkü dinlemeyen, şiir sevmeyen, kitap okumayan ve çay içmeyen birine gönül vermeyin!

ben eskimeyen o güzel şarkıyı bırakıyorum... *

termosa sıcak su mu soğuk su mu koyduğunu fısıldıyorsun yavaşça o da öğrenmiş oluyor. *

genellikle çayı şekersiz içip dünyayı kurtarmış gibi hava yaparlar üstüne çayı şekerli içenleri de eleştiriler. * ama gelen baklava, börek, tatlı türü herşeyi herkesten çok yerler ama sorsan diyettedirler. tabi tabi biliriz biz o diyetleri. *

olay ne yoldaş'a yalakalık yapmak mı?

~sabahattin ali ~
naif üslubunu ve ahenkli kalemini çok sevdiğim bir şair-yazardır.
dönemin ruhsuz insanlarından yorulmuş ve yorgunluğunu kitaplarına, şiirlerine yansıtmış ince ruhlu birazda kırılgan şairimiz. *
insanların çoğu edip akbayram'ın seslendirdiği aldırma gönül şarkısının bestekârının sabahattin ali olduğunu ve hapis döneminde kaleme aldığını bilmez. *

ben de sevdiğim şiirlerinden dağlar'ı bırakıyorum buraya.

tavuk mu yumurtadan çıkar? yumurta mı tavuktan çıkar? *

o insanlara deli muamelesi yapmayın.o insanın aniden aklına bir şey geliyordur ve gülmesini tutamıyordur. ifadelerini gizleyemeyen insanlardır onlar. *

sevilen tatlı, pasta, yemek içecek en çokta muzlu süt. *

başlığı görünce yazmadan duramadım.

hayata bakışını ve sözlerini çok beğendiğim uzun yıllardır beğenerek sözlerini okuduğum ve en sonunda kitaplarını aldığım yazar. kırık kanatlar kitabını okudum 1 yıl önce ama beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. halil cibrandan beklediğim tarzda bir kitap değildi. içeriğinde daha çok aşk romanı esintisi olduğu için beni iten fakat içindeki bazı sözlerin altını çizdiğim nadir kitaplardan... elimde olan diğer 2 kitabında da aynı hüsranı yaşamam umarım.

bugün anlamsızca aklıma gelen atilla ilhan şiirini bırakıyorum bende. *


-ağlardım-
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu, ağlardım…
ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgar aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin, bakardın
üşürdün içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım
… akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu, ağlardım
~atilla ilhan~

kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.