1.
filozof, şair ve ressam halil cibran, (1883-1931) lübnan'da dünyaya geldi. çok kültürlü bir hayatın içinde yetişen cibran’ın eserleri ilk günden itibaren büyük yankı uyandırdı.
eserlerinden bazı alıntılar…
. ağaçlar yerin gök üstüne yazdığı şiirlerdir. biz onları devirir, kağıda çeviririz, üstüne kofluğumuzu kaydedebilelim diye.
. bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.
• baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.
• bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.
• bir gün, güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar ve dediler, 'haydi denize girelim.' giysilerini çıkartıp suda yüzdüler. bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp, güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. güzellik de denizden çıktı, kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti güzellik. o gün bugündür, erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, gözlerinden tanırlar çirkinliği.
. bir insanı ancak onun hakkında bildiklerinle yargılayabilirsin. ama onun hakkında neyi, ne kadar bilebilirsin ki!
• bir kişinin kalbini ve aklını anlamak için, başarmış olduğu işlere bakma, ancak arzu ettiklerine bak.
• doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.
• dünya kuruldu kurulalı bilinir: aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.
• gözleri geceyle sınırlanmış ve gündüzleri kör bakan baykuş, aydınlığın gizeminden peçeyi kaldıramaz.
• hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. çünkü o da hayatın sırlarından biridir.
• her kışın yüreğinde titreyen bir bahar vardır. her gecenin peçesinin ardında tebessümle bekleyen bir şafak vardır.
• insanın hakikati, sana gösterdiğinde değil gösteremediğindedir. bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil demediklerine kulak ver.
• ne gariptir ki toplum olarak aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana; yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız.
• sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayrı bir şey göremezsin.
• suskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.
• toprağın neresini kazarsan kaz bir define bulacaksın. ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın.
• yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!
dilimize çevrilmiş eserleri: bir damla yaş ve bir gülümseyiş (1997), sözler (1999), kendimle konuşmalar (2000), asi ruhlar (2001), dünya tanrıları (2002), insanoğlu isa (2004), dost mektupları (2004), lazarus ve sevgilisi (2004), haberci (2004), ermiş ve gezgin (2008), nebi (2009), kırık kanatlar (2010), kalbin sırları ilham veren yazılar (2010), sevgili ermiş (2010), kabuklar ve özler (2011), öncü (2012), gönlün sırları (2012), deli (2012), fırtınalar (2012), gözyaşları ve kahkahalar (2012), gece ile sabah arasında (2012), mezarların çığlığı (2012), yeryüzü tanrıları (2012), aşk mektupları (2012), vadinin perileri (2013), cibran neden evine gidemedi (2013), efendinin sesi (2013), başkaldıran ruhlar (2013), mezarlar ne söyler (2013), bir gözyaşı bir tebessüm (2013), aforizmalar (2013), rüzgâr gülü (2013), halil cibran - bütün eserleri 1 (2013), halil cibran - bütün eserleri 2 (2014), bilgelik kitabı (2014), meczup (2014), ermiş (2014), bilgelik ve erdem (2014), umutsuz aşık (2014), kum ve köpük (2014), mey'e mektuplar (2014), insanlık yalnızlığında oturur (2014), kum ve köpük (2014), gezgin (2015), çıkılamayan yolculukların dönüşü (2016), ermişin bahçesi (2016), bir ozanın ölümü onun yaşamıdır (2017), usta'nın sesi (2017), halil cibran sırlar ajandası (2017).
eserlerinden bazı alıntılar…
. ağaçlar yerin gök üstüne yazdığı şiirlerdir. biz onları devirir, kağıda çeviririz, üstüne kofluğumuzu kaydedebilelim diye.
. bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.
• baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.
• bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.
• bir gün, güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar ve dediler, 'haydi denize girelim.' giysilerini çıkartıp suda yüzdüler. bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp, güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. güzellik de denizden çıktı, kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti güzellik. o gün bugündür, erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, gözlerinden tanırlar çirkinliği.
. bir insanı ancak onun hakkında bildiklerinle yargılayabilirsin. ama onun hakkında neyi, ne kadar bilebilirsin ki!
• bir kişinin kalbini ve aklını anlamak için, başarmış olduğu işlere bakma, ancak arzu ettiklerine bak.
• doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.
• dünya kuruldu kurulalı bilinir: aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.
• gözleri geceyle sınırlanmış ve gündüzleri kör bakan baykuş, aydınlığın gizeminden peçeyi kaldıramaz.
• hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. çünkü o da hayatın sırlarından biridir.
• her kışın yüreğinde titreyen bir bahar vardır. her gecenin peçesinin ardında tebessümle bekleyen bir şafak vardır.
• insanın hakikati, sana gösterdiğinde değil gösteremediğindedir. bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil demediklerine kulak ver.
• ne gariptir ki toplum olarak aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana; yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız.
• sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayrı bir şey göremezsin.
• suskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.
• toprağın neresini kazarsan kaz bir define bulacaksın. ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın.
• yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!
dilimize çevrilmiş eserleri: bir damla yaş ve bir gülümseyiş (1997), sözler (1999), kendimle konuşmalar (2000), asi ruhlar (2001), dünya tanrıları (2002), insanoğlu isa (2004), dost mektupları (2004), lazarus ve sevgilisi (2004), haberci (2004), ermiş ve gezgin (2008), nebi (2009), kırık kanatlar (2010), kalbin sırları ilham veren yazılar (2010), sevgili ermiş (2010), kabuklar ve özler (2011), öncü (2012), gönlün sırları (2012), deli (2012), fırtınalar (2012), gözyaşları ve kahkahalar (2012), gece ile sabah arasında (2012), mezarların çığlığı (2012), yeryüzü tanrıları (2012), aşk mektupları (2012), vadinin perileri (2013), cibran neden evine gidemedi (2013), efendinin sesi (2013), başkaldıran ruhlar (2013), mezarlar ne söyler (2013), bir gözyaşı bir tebessüm (2013), aforizmalar (2013), rüzgâr gülü (2013), halil cibran - bütün eserleri 1 (2013), halil cibran - bütün eserleri 2 (2014), bilgelik kitabı (2014), meczup (2014), ermiş (2014), bilgelik ve erdem (2014), umutsuz aşık (2014), kum ve köpük (2014), mey'e mektuplar (2014), insanlık yalnızlığında oturur (2014), kum ve köpük (2014), gezgin (2015), çıkılamayan yolculukların dönüşü (2016), ermişin bahçesi (2016), bir ozanın ölümü onun yaşamıdır (2017), usta'nın sesi (2017), halil cibran sırlar ajandası (2017).
devamını gör...
2.
"başka bir insanın hakikati, onun sana açıkladığı şey değil, açıklayamadığı şeydedir. bu yüzden, onu anlamak istersen, söylediğine değil, söylemediğine kulak ver."
"baskıya baş kaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir."
"haritayı saklayabileceğin en güvenilir yerin yüreğindir."
"hep de böyledir, sevgi kendi derinliğini bilmez ayrılık vakti gelip çatana kadar." gibi altında derin anlamlar yatan pek çok güzel cümlenin sahibidir.
"baskıya baş kaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir."
"haritayı saklayabileceğin en güvenilir yerin yüreğindir."
"hep de böyledir, sevgi kendi derinliğini bilmez ayrılık vakti gelip çatana kadar." gibi altında derin anlamlar yatan pek çok güzel cümlenin sahibidir.
devamını gör...
3.
acayip bir adamdır kendisi.
üç kitabını okudum ermiş ve ermişin bahçesi meczup adlı kitaplardı. üçünden de çok keyif aldım mutlaka okunması gerekir.
üç kitabını okudum ermiş ve ermişin bahçesi meczup adlı kitaplardı. üçünden de çok keyif aldım mutlaka okunması gerekir.
devamını gör...
4.
ermiş kitabında insanların sorularına cevap olarak her konuda öğüt vermiştir.
devamını gör...
5.
#120868 nolu tanimdaki kitaplarini aldigim icin paramin boşa gittiğini hissettiğim yazar. güzel bir vakit tekrar okusam iyi olur.
devamını gör...
6.
geç okumaya başladığım için içimde burukluk oluşturan yazardır.
madem öyle ben de ermişten birkaç alıntı bırakıyorum.
"nasıl meyvenin çekirdeği kırılmak zorundaysa, canevinin güneşin altında durması için, siz de acıyı tatmak zorundasınız"
" ve tahtından indirmek istediğiniz bir despotsa söz konusu olan, önce onun içinizde kurulu tahtını ortadan kaldırın. bir zorba özgür ve gururlu olanlara nasıl hükmedebilir, eğer onların kendi özgürlüklerinde bir zorbalık, kendi gururlarında bir utanç yoksa ? ve üstünüzden atmak istediğiniz bir yükümlülükse söz konusu olan, bu yükümlülük size dayatılmadı, onu siz seçtiniz."
" sevinçliyken yüreğinizin derinliklerine bakın göreceksiniz şimdi sevindiren, bir zanalar üzenden başkası değildir.
kederli olduğunuz zaman yine yüreğinize bakın göreceksiniz, aslında, bir zamanlar neşe kaynağınız olan için ağlamaktasınız."
" size hayatın karanlık olduğu söylendi ve siz de bezginlik içinde bezginler tarafından söylenenleri tekrarlıyorsunuz. ben de diyorum ki bir dürtü olmadıkça hayat karanlıktır gerçekten ve bilgi olmadıkça tüm dürtüler kördür. iş olmadıkça tüm bilgiler boşunadır ve aşk olmadıkça tüm işler boştur..."
madem öyle ben de ermişten birkaç alıntı bırakıyorum.
"nasıl meyvenin çekirdeği kırılmak zorundaysa, canevinin güneşin altında durması için, siz de acıyı tatmak zorundasınız"
" ve tahtından indirmek istediğiniz bir despotsa söz konusu olan, önce onun içinizde kurulu tahtını ortadan kaldırın. bir zorba özgür ve gururlu olanlara nasıl hükmedebilir, eğer onların kendi özgürlüklerinde bir zorbalık, kendi gururlarında bir utanç yoksa ? ve üstünüzden atmak istediğiniz bir yükümlülükse söz konusu olan, bu yükümlülük size dayatılmadı, onu siz seçtiniz."
" sevinçliyken yüreğinizin derinliklerine bakın göreceksiniz şimdi sevindiren, bir zanalar üzenden başkası değildir.
kederli olduğunuz zaman yine yüreğinize bakın göreceksiniz, aslında, bir zamanlar neşe kaynağınız olan için ağlamaktasınız."
" size hayatın karanlık olduğu söylendi ve siz de bezginlik içinde bezginler tarafından söylenenleri tekrarlıyorsunuz. ben de diyorum ki bir dürtü olmadıkça hayat karanlıktır gerçekten ve bilgi olmadıkça tüm dürtüler kördür. iş olmadıkça tüm bilgiler boşunadır ve aşk olmadıkça tüm işler boştur..."
devamını gör...
7.
20.yüzyılın ermişi...
kelimelerinde hidayet, hikmet, keramet, bilgelik, tecrübe ve nefaset saklı.
kelimelerinde hidayet, hikmet, keramet, bilgelik, tecrübe ve nefaset saklı.
devamını gör...
8.
bir sözünde "ıstırap en güçlü ruhları ortaya çıkarır. en büyük karakterler kurumuş yaralarla doludur" demiştir. ruhumuzun acılarla nasıl şekillendiğini göz önünde bulundurursak aforizmasında ne kadar da haklı olduğunu idrak edebiliriz.
devamını gör...
9.
evliliğe dair:
"birlikte durun ama yapışmayın birbirinize: çünkü ayrı durur tapınağın sütunları. hem birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle selvi." -halil cibran -
"birlikte durun ama yapışmayın birbirinize: çünkü ayrı durur tapınağın sütunları. hem birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle selvi." -halil cibran -
devamını gör...
10.
çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
onlar kendi yolunu izleyen hayat'ın oğulları ve kızları.
sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
çünkü ruhları yarındadır,
siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
çocuğa dair başlığında söyledikleri anne ve babalar için kılavuz niteliğindedir. ben çok faydalandım ne yalan söyleyeyim.
onlar kendi yolunu izleyen hayat'ın oğulları ve kızları.
sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
çünkü ruhları yarındadır,
siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
çocuğa dair başlığında söyledikleri anne ve babalar için kılavuz niteliğindedir. ben çok faydalandım ne yalan söyleyeyim.
devamını gör...
11.
lübnan asıllı amerikalı ressam, şair,yazar ve filozoftur.en ünlü eserlerinden biri olan ve ilk kez 1923 yılında basılan nebi adlı eseri, toplam 26 adet şiirden oluşan bir karma şiir denemeleri kitabıdır. aynı zamanda ermişin bahçesi halil cibran'ın ermiş kitabının devamı niteliğindedir.
--- alıntı ---
ermiş kitabı sayfa 35
kalbiniz, hayatınızda her gün gerçekleşen mucizelere meraklı olabilseydi, tıpkı sevinçleriniz gibi acılarınızın da muhteşem olduğunu görürdünüz. tarlalarınıza peşi sıra vuran mevsimler gibi kabul ederdiniz, kalbinizden geçip giden mevsimleri de. ve kederinizin getirdiği kışları huzur içinde izlerdiniz.
ermişin bahçesi sayfa 12
" hayat üstü kapalıdır, örtülüdür, tıpkı daha büyük olan benliğinizin üstü kapalı ve örtülü olması gibi. yine de hayat konuştuğunda tüm rüzgarlar kelimelere dönüşür ve tekrar konuştuğunda, dudaklarınızdaki gülüşler ve gözlerinizden akan yaşlar da kelimelere dönüşür. onun melodilerini sağırlar bile duyar, duymaya devam ederler onu; o yürüyüp geldiğinde körler görür, şaşkınlık ve merak içinde takip ederler onu."
--- alıntı ---
--- alıntı ---
ermiş kitabı sayfa 35
kalbiniz, hayatınızda her gün gerçekleşen mucizelere meraklı olabilseydi, tıpkı sevinçleriniz gibi acılarınızın da muhteşem olduğunu görürdünüz. tarlalarınıza peşi sıra vuran mevsimler gibi kabul ederdiniz, kalbinizden geçip giden mevsimleri de. ve kederinizin getirdiği kışları huzur içinde izlerdiniz.
ermişin bahçesi sayfa 12
" hayat üstü kapalıdır, örtülüdür, tıpkı daha büyük olan benliğinizin üstü kapalı ve örtülü olması gibi. yine de hayat konuştuğunda tüm rüzgarlar kelimelere dönüşür ve tekrar konuştuğunda, dudaklarınızdaki gülüşler ve gözlerinizden akan yaşlar da kelimelere dönüşür. onun melodilerini sağırlar bile duyar, duymaya devam ederler onu; o yürüyüp geldiğinde körler görür, şaşkınlık ve merak içinde takip ederler onu."
--- alıntı ---
devamını gör...
12.
şu ana kadar sadece ermiş'i okudum. ermiş'in bahçesi ve meczup elimde okunmayı bekliyor.
devamını gör...
13.
henüz okumadığım ama felsefik kitaplar yazdığını bildiğim yazar.
devamını gör...
14.
çok kaliteli kitapları olan lübnanlı filozof.
devamını gör...
15.
çocuklariniz sizin cocuklariniz degil
onlar kendi yolunu izleyen hayat'ın oğulları ve kızları.
sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
çünkü ruhları yarındadır,
siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur.
siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
okçunun önünde kıvançla eğilin
çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
başını dimdik tutarak kalan yayı da sever
müthiş dizlerini yazan lübnan asıllı bir şair,ressam ve filozofdur.
onlar kendi yolunu izleyen hayat'ın oğulları ve kızları.
sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
çünkü ruhları yarındadır,
siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur.
siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
okçunun önünde kıvançla eğilin
çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
başını dimdik tutarak kalan yayı da sever
müthiş dizlerini yazan lübnan asıllı bir şair,ressam ve filozofdur.
devamını gör...
16.
yıllar önce çok severek okuduğum düşünür, yazar, şair, ressam. o kadar yoğun okudum ki, güçlü şiirsel dili, şiirlerime, denemelerime sızmaya çalışmıştır yer yer.* yazma işi ile ilgili iseniz aralıklı okumanızı öneririm efenim.
aldığım notlardan bir kaçı;
"o sessizlik gözyaşlarının ve feryatların üstüne çıkar, yüceliğiyle talihsizliğe daha fazla saygı ve ıstırap katar; o sessizlik ruhların dağların tepesinden uçurumların dibine düşmesine neden olur. o sessizlik fırtınanın gelmekte olduğunu ilan eder. ve fırtına gelmez, çünkü sessizlik fırtınadan da güçlüdür."
"güzelliğin şarkısını söylersen eğer, çölün ortasında tek başına olsan bile bir dinleyicin olacaktır. "
"ve ceviz gibiyiz, kırılıp açılmamız gerekiyor. zımpara kağıdı da aynı işi görür ama uzun zaman alır! yumuşak bir dokunuş uyandırmaz insanları."
"ruhumu kavrayan bu yumuşak ve kaba gizli eller nedir; yüreğimi kaplayan bu acı sevinç ve tatlı keder şarabı nedir?
baktığım bu görünmeyen, merak ettiğim açıklanamayan, hissettiğim hissedilemeyen şey nedir? hıçkırıklarımda kahkahanın yankısından daha güzel, sevinçten daha mutluluk verici bir keder var.
neden kendimi beni öldüren ve sonra şafak sökene kadar tekrar dirilten, hücremi ışığa boğan bu bilinmeyen güce veriyorum?
uyanıklık hayaletleri kurumuş gözkapaklarımın üstünde titreşiyor ve taştan yatağımın etrafında düş gölgeleri uçuşuyor.
aşk diye seslendiğimiz şey nedir? söyleyin bana, bütün anlayışlara sızan ve çağlarda gizli olan o sır nedir?
başlangıçta olan ve herşeyle sonuçlanan bu anlayış nedir?
yaşam 'dan ve ölüm 'den, yaşam 'dan daha acayip, ölüm 'den daha derin bir düş oluşturan bu uyanıklık nedir?
söyleyin bana dostlar, içinizde yaşam 'ın parmakları ruhuna dokunduğunda yaşam uykusundan uyanmayan biri var mı?"
"dostum, göründüğüm gibi değilim. görünüş sadece giydiğim bir elbisedir. senin sorgularından beni, benim kayıtsızlığımdan seni koruyan, özenle örülmüş bir elbise. benim içimdeki ‘ben’, sessizlik içinde oturur, sonsuza dek kalacak orada, doyulmaz, erişilmez.
ne söylediklerime inanmanı, ne de yaptıklarıma güvenmeni isterim çünkü sözlerim senin aklından geçenlerin dile getirilmesinden, yaptıklarımsa umutlarının eylemleştirilmesinden başka bir şey değildir. denizlerde gezen düşüncelerimi anlayamazsın, zaten anlamanı da istemem. bırak denizimle baş başa kalayım. senin için gündüz olduğu zaman dostum, benim için gecedir. çünkü sen ne karanlığımın türkülerini duyabilir, ne de yıldızlara çarpan kanatlarımı görebilirsin. görmemenden, duymamandan hoşnudum ben. bırak gecemle baş başa kalayım."
"ruhum bana vazetti ve ne cücelerden daha büyük, ne de devlerden daha küçük olduğumu gösterdi.
ruhum bana vazedene kadar insanlığı iki kişi olarak görürdüm: biri acıdığım güçsüz, diğeri izlediğim ya da direndiğim güçlü.
ama şimdi her ikisi de olduğumu ve ikisinin aynı maddeden yapıldığını biliyorum. kaynağım, onların kaynağı; bilincim, onların bilinci; kavgam onların kavgası; haccım, onların haccı.
onlar günahkarsa, ben de günahkarım. onlar iyiyse bundan ben gurur duyarım.yükselirlerse onlarla yükselirim. hareketsiz kalırlarsa tembelliklerinden utanırım.
ruhum benimle konuştu ve dedi ki, ''taşıdığın fener senin değildir, söylediğin şarkı senin yüreğinde bestelenmedi, ışığı taşısan bile ışık olmazsın, lutun tellerini titreterek lut çalamazsın.''
ruhum bana vazetti, kardeşim ve çok şey öğretti. çünkü sen ve ben biriz, benim içimdekileri hemen ortaya dökmem ve senin içindekini bir sır gibi gizlemen dışında, aramızda bir fark yok. ama senin sır saklamanda bir çeşit erdemdir."
aldığım notlardan bir kaçı;
"o sessizlik gözyaşlarının ve feryatların üstüne çıkar, yüceliğiyle talihsizliğe daha fazla saygı ve ıstırap katar; o sessizlik ruhların dağların tepesinden uçurumların dibine düşmesine neden olur. o sessizlik fırtınanın gelmekte olduğunu ilan eder. ve fırtına gelmez, çünkü sessizlik fırtınadan da güçlüdür."
"güzelliğin şarkısını söylersen eğer, çölün ortasında tek başına olsan bile bir dinleyicin olacaktır. "
"ve ceviz gibiyiz, kırılıp açılmamız gerekiyor. zımpara kağıdı da aynı işi görür ama uzun zaman alır! yumuşak bir dokunuş uyandırmaz insanları."
"ruhumu kavrayan bu yumuşak ve kaba gizli eller nedir; yüreğimi kaplayan bu acı sevinç ve tatlı keder şarabı nedir?
baktığım bu görünmeyen, merak ettiğim açıklanamayan, hissettiğim hissedilemeyen şey nedir? hıçkırıklarımda kahkahanın yankısından daha güzel, sevinçten daha mutluluk verici bir keder var.
neden kendimi beni öldüren ve sonra şafak sökene kadar tekrar dirilten, hücremi ışığa boğan bu bilinmeyen güce veriyorum?
uyanıklık hayaletleri kurumuş gözkapaklarımın üstünde titreşiyor ve taştan yatağımın etrafında düş gölgeleri uçuşuyor.
aşk diye seslendiğimiz şey nedir? söyleyin bana, bütün anlayışlara sızan ve çağlarda gizli olan o sır nedir?
başlangıçta olan ve herşeyle sonuçlanan bu anlayış nedir?
yaşam 'dan ve ölüm 'den, yaşam 'dan daha acayip, ölüm 'den daha derin bir düş oluşturan bu uyanıklık nedir?
söyleyin bana dostlar, içinizde yaşam 'ın parmakları ruhuna dokunduğunda yaşam uykusundan uyanmayan biri var mı?"
"dostum, göründüğüm gibi değilim. görünüş sadece giydiğim bir elbisedir. senin sorgularından beni, benim kayıtsızlığımdan seni koruyan, özenle örülmüş bir elbise. benim içimdeki ‘ben’, sessizlik içinde oturur, sonsuza dek kalacak orada, doyulmaz, erişilmez.
ne söylediklerime inanmanı, ne de yaptıklarıma güvenmeni isterim çünkü sözlerim senin aklından geçenlerin dile getirilmesinden, yaptıklarımsa umutlarının eylemleştirilmesinden başka bir şey değildir. denizlerde gezen düşüncelerimi anlayamazsın, zaten anlamanı da istemem. bırak denizimle baş başa kalayım. senin için gündüz olduğu zaman dostum, benim için gecedir. çünkü sen ne karanlığımın türkülerini duyabilir, ne de yıldızlara çarpan kanatlarımı görebilirsin. görmemenden, duymamandan hoşnudum ben. bırak gecemle baş başa kalayım."
"ruhum bana vazetti ve ne cücelerden daha büyük, ne de devlerden daha küçük olduğumu gösterdi.
ruhum bana vazedene kadar insanlığı iki kişi olarak görürdüm: biri acıdığım güçsüz, diğeri izlediğim ya da direndiğim güçlü.
ama şimdi her ikisi de olduğumu ve ikisinin aynı maddeden yapıldığını biliyorum. kaynağım, onların kaynağı; bilincim, onların bilinci; kavgam onların kavgası; haccım, onların haccı.
onlar günahkarsa, ben de günahkarım. onlar iyiyse bundan ben gurur duyarım.yükselirlerse onlarla yükselirim. hareketsiz kalırlarsa tembelliklerinden utanırım.
ruhum benimle konuştu ve dedi ki, ''taşıdığın fener senin değildir, söylediğin şarkı senin yüreğinde bestelenmedi, ışığı taşısan bile ışık olmazsın, lutun tellerini titreterek lut çalamazsın.''
ruhum bana vazetti, kardeşim ve çok şey öğretti. çünkü sen ve ben biriz, benim içimdekileri hemen ortaya dökmem ve senin içindekini bir sır gibi gizlemen dışında, aramızda bir fark yok. ama senin sır saklamanda bir çeşit erdemdir."
devamını gör...
17.
"bir gün, güzellik ve çirkinlik deniz kıyısında karşılaştılar. biri, öbürüne "haydi yıkanalım," dedi. soyunup suya daldılar. biraz sonra, çirkinlik kıyıya çıkıp güzelliğin giysilerini giydi ve yoluna devam etti.
güzellik de sudan çıktı. giysilerini bulamayınca, çıplak kalmaktan da çok utandığı için, çirkinliğin giysilerine büründü. sonra, kendi yoluna gitti. işte, o gün bugündür, erkekler ve kadınlar güzellikle çirkinliği birbirine karıştırdılar.
ancak, kimi insanlar, ona ait olmayan giysilerine rağmen güzelliğin yüzünü gördüler ve onu tanıdılar. kimi insanlar da tanırlar çirkinliğin yüzünü; giysiler onu gözlerinden saklayamaz."
güzellik de sudan çıktı. giysilerini bulamayınca, çıplak kalmaktan da çok utandığı için, çirkinliğin giysilerine büründü. sonra, kendi yoluna gitti. işte, o gün bugündür, erkekler ve kadınlar güzellikle çirkinliği birbirine karıştırdılar.
ancak, kimi insanlar, ona ait olmayan giysilerine rağmen güzelliğin yüzünü gördüler ve onu tanıdılar. kimi insanlar da tanırlar çirkinliğin yüzünü; giysiler onu gözlerinden saklayamaz."
devamını gör...
18.
dünyadaki en güzel üç kadın; annem, gölgesi ve ayındaki yansımasıdır
devamını gör...
19.
değerini bilmeyen; eserlerini kısa tuttuğu ve onları akan bir üslupla yazdığı için eserlerine çerez gözüyle bakan ve kendisini iyi bir okur olarak niteleyenler o kadar fazla ki!..
devamını gör...
20.
bu muydu uğruna annemin karnını tekmeleyip durduğum dünya , sözüyle kendisini tanıdığım yazar .
devamını gör...