crea yazar profili

evet arkadaşlar, veresiye satan.

sevdiğim bir faredir miki
rosenrot hangi fare ki
bence yazarlığını iade et
çaylaktan bir farkın yok ki

rosenrot demiş adına
sataşmış sözlükte bana
utanmadan laf etmiş
diggat et benim adım crea

aya benzer yüreğim

hakan günday kitabı az’ da “eninde sonunda dünyaya bırakacağımız tek eser mezar taşımız değil midir?” diye sorar okuruna.
oğuz atay’ ın kaleme aldığı bir bilim adamının romanı mustafa inan kitabının önsözünde ise cahit arf sanki yıllar öncesinden cevabı çoktan vermiştir bu soruya. “insan mutluluğu sonsuzluk ve ölümsüzlük duygusunda arar. maddesel olarak ölümsüzlük mümkün olmadığından; kimi insanlar çocuklarına kendilerinin devamı olarak bakar kimileri de toplumda bırakacakları izlerle ölümsüzlük duygusunu dolayısıyla mutluluğu tatmaya çalışırlar.”
atıfta bulunulan soru ve cevaptan yola çıkarak baştaki sona gelecek olursak; kâh mezar taşıyla kâh başka bir eserle insanlık faydasına çakılmış bir çivi bile bunu sağlamalıdır. bugün dahi basit bir alanyazın incelemesi yapıldığında bilim insanlarının dünyaya bıraktıkları eserlerin yıllar sonrasında okunup incelenebiliyor olması, aslında bırakacağımız her eserin ayrı ayrı mezar taşımız olduğu düşüncesini oluşturmuştur.

(bkz: uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece)

kahkaha attıran yorumların bulunduğu bir videodur. neşe kaynağıdır, güldürür.
en beğendiklerim
- orman bakanlığından izin aldınız mı?
- fatih sultan mehmet bu sazı karadan yürütmüştür.
buradan

moderatörler tarafından alınan kararla bu ayın aidatı tarafımca toplanacaktır. tüm yazarlarımızın özel mesaj ile ulaşıp tutar ve iban hakkında bilgi alması önemle rica olunur.

korkunun çocukları kitabında osman pamukluğu ülkedeki sorunları iki başlığa indirgemiştir.
1. cahillik 2. yoksulluk.
tam anlamıyla katıldığım düşüncedir. bu başlıklar alt kategorilerinde birçok problemi barındırır. bunları çözmeden ülkede refah temin edilemez var ise şayet seviyesi yükselemez.

ülkedeki tüm yaşananlara rağmen hâlâ hükûmete güzellemeler yapan yazarları bir bir engelliyorum. maalesef bundan başka seçenek kalmadı zira takatimiz de kalmadı.

not: bu tanım zorunuza gitti ise lütfen daha fazla yormayınız, sizler engelleyiniz. gerçekten görmek istemiyorum, midem almıyor “tiskiniyorum”. anlayışınız için teşekkür ederim.

deve de demiş ki “o gördüğün boynum değil”

alper canıgüz’ ün oğullar ve rencide ruhlar kitabında okuruna yönelttiği soru gelir aklıma. “ahlak dediğimiz şey üç aşağı beş yukarı herkese aynı şekilde davranmak değil midir?”

can kenarından kesilmiş bir biletin götürdüğü, onun kalbine yapılan yolculuktur.

günün en güzel saatleri bunlar.
yanımda kal.

lavinia’da “günün en güzel saatleri sen yanımda olduğun zamandır” diyor, özdemircim asafcım.

ne yazık ki tek tabanca
serseri doğdum serseri ölücem

suları ıslatamadım- abdurrahim karakoç

kartlarla arası oldukça iyi, geçmiş ve geleceğiniz üzerine çeşitli öngörülerde bulunabilen sözlük yazarıdır. hoş sohbet, iyi insandır.

selvi boylum al yazmalım. üstüne bir film daha tanımam.

tutunamayanlar. kitap çok sevilenler ve yarım bırakılanlar listelerinde önde geliyor. yarım bıraktığım ilk kitap sıfatını taşıyor. bence bu kitabın yarım bırakılmasındaki temel sebep okumak için sağlam bir psikolojiye sahip olunmamasıdır. çoğu okuyanın da bu yüzden yarım bıraktığını düşündüren kitaptır.

yazar olmak için yaptıklarımdan sonra bir miktar yaşadığımdır.