cuthere yazar profili

yaprak sarma o kadar da lezzetli bi yemek değil

çok gezen bilir. kitaplardan da öğrenilecek çok şey elbet vardır ama hiç bir kitap tecrübeyi öğretemez insana.. ve bir de hayatta kitaplarda yazmayan o kadar çok şey var ki. hayatın kendisi bir kitap, yaşanarak öğrenirsin bence. yaşamak için de gezmen görmen gerekir.

senelerce 8 numara gözlük taktığım için gözlerimi ufak sanardım. daha 5 ay önce lense geçtim ulan kocamanmış benim gözlerim.. şimdi her aynaya baktıgmda kendimi tim burton karakteri sanıyorum.. çekik kedi gözünden daha iyi duruyor bence büyük hatta pörtlek göz. şahsi fikirdir tabii..

mutluluğa takılmamak ve her şey yolunda gidecek diye kendini hırpalamamak

belki tavirlarin beni en agir kufurlere tahrik eder ama benim yuzumdeki o iplemez gulus senin gelmisini gecmisini tatmin eder.

- nejat isler

en sevdigim ilk 3 gruba cok net girer.. brian molko oyle bir herif ki yani her sarkisi mi guzel olur arkadas ya
hele without you i'm nothing kadar mukemmelini gormedim
"instant correlation sucks and brings a pack of lies"
yani sozleri muzigi falan...
gercekten super soz yaziyor bu herif
ortaokulda sarkilarini turkceye ceviricem diye ingilizceyi sokmustum oyle diyim..
super super super

güncelleme: hızımı alamadım daha dün bi şarkı sözlerini koluma dövme yaptırdım.. bizdeki sevda bitmez arkadaş

1. çöpü çıkarttın mı?
2. kaşlarını sen mi böyle alıyosun yoksa çıkmıyo mu?

arif sağ...

gerçek gotik müziğidir
öyle metalmiş emoymuş onları bi geçelim asıl gotiğin hası darkwavedir kardeşim.
70ler sonunda punkın bir alt genreası olarak yine ingiltere civarlarında doğuyor diyebiliriz ama bence en sağlam gruplar almanyadan falan çıkmış
ayrıca günümüzde de bu türün en iyi temsilcilerinden biri sayılan she past away türktür efendim bunu da belirteyim.
bunun yanında özellikle sisters of mercy ve witching hour uki şiddetle tavsiye ediyorum.
tam soğuk kış günlerinde dinlemelik ya of

kurye, mümkünse elinde bi tam kokoreç bide tombul ayranla tam kapımda belirse harika olurdu

kendine hakim olmakta zorlandığı andır

abi yakışmıyor işte yaa.. sonsuza kadar ince kaş savunucam özür dilerim

68 kuşağını çok güzel anlattığını düşünüyorum, zira filmde bahsi geçen ilişki sadece kardeşlerden değil dönemin ruhundan da kaynaklanıyor
biraz tepkisel yani. bana göre bertoluccinin en iyi işi diyebilirim
içindeki metaforların çok güçlü olduğunu düşünüyorum çünkü karakterlerin temsil ettikleri şeyler var, yalnızca öyleli bir erotik film değil yani
hatta izlemesini bilene erotizm arka planda bile kalıyor diyebilirim.
ayrıca theonun düşünceleri film boyunca çok hoşuma gitmişti.



isabelle ve theo matthew kadar ruhsuz değiller bence
matthew çok kuru bir şeyin peşinde
asıl yaşayanlar theo ve isabelle.
bu üçlünün aralarında yaşadıkları devrimin bir yansıması
matthew her şeyi daha ılımlı hale getirmeye çalışıyor bu aslında onun devrim hakkında görüşlerini de yansıtıyo yani ilk başta her şey güzel, sinema, seks ve müzik
onun devrimi bunla sınırlı
ama işler onu rahatsız etmeye başlayan noktalara gelince cayıyor
son sahnede de gidişini görüyoruz zaten ki bu aynı zamanda amerikalı olmasıyla da gayet ilişkili.
sonuç olarak gayet öneririm.. özellikle sinemada kesinlikle öneririrm çünkü arada bi gösterime giriyo

bunun bir döngü olduğuna inanıyorum çünkü üretmemek depresyonumu tetikliyor ve depresyona girdikçe üretkenliğim azalıyor. çözümü muhtemelen üretkenlik kaygısından bir an bile olsa çıkabilmek ve kabullenmek.. ama nerdeee o günler

gerçek kitap gurmeleri bilir ki öncelikle random bir kitapçıya girlir, ben ankaralı olduğum için dost kitapevini tercih ederim siz kendinize göre değiştirebilirsiniz,
ardından kitaplar incelenir göze çarpan eserler itina ile not alınır
ardından en yakın sahafa koşulur. kitabın durumuna göre normal satış fiyatının ortalama yüzde onu kadar bir miktar ödenerek kitap satın alınılır, eve gidilir, kitap bir güzel silinir ve kitaplığa yerleştirilir.

ankaranın deniz eksikliği falan yoktur. rica ediyorum bir yerlerinizden element uydurmayınız.
ankarada deniz olsaydı istanbuldan bir farkı olmazdı bu bir
ankarada yapılacak aktivite olsaydı diğer şehirlerden farkı kalmazdı bu da iki
ankarayı mükemmel yapan o boşluğudur, memur ve öğrenci şehridir mesela ama
bunun yanında en renkli gece hayatını da içinde barındırarak mükemmel bir tezatlık yaratır..
ankara edebiyatı yapanlardan değilim ama gerçekten her sokağı her caddesini ayrı severım
canım memleketim...

valla en son dateimle tunalı pasajına cd plak falan bakmaya gitmiştik. ordan da kızılaya yürüdük ve hatta ordan da kurtuluşa yürüdük. sonuç 5 gün sonra ayrılık.. date ne kadar güzel olursa olsun bazen olmayınca olmuyor ama bence baya eğlenceliydi.. önerilir

nerde o gunler

ay ben hic sevmiyorum saclarimi ya.. oyle mi bilemedim...

olay sadece lgbtlileri kapsamiyor, yolda opusmek "ahlaksiz" davranis sergilemek falan da hukuki olarak cezalandirilabilecek bundan sonra..
yani.. bu sadece bir baslangic arkadaslar
yarin bir gun sevgilinizle el ele gezdiniz diye ahlan polisi sizi yaka kaca iceri atarsa akliniza gelsin bu gunler