gogol'un uzun öyküsü. kitapta kendi halinde ve kıt kanaat geçinen bir memur anlatılır. paltosu çok eskiyip giyilmeyecek hale geldiğinde palto alabilmek için epeyce uğraşır ve olaylar gelişir. 60 sayfa kadar zaten özetlesem kitap biter* o sebeple dikkatimi çeken kısımlarla ilgili yazacağım. baş karakterimiz olan memur, mektupları yazıları temize çekmektedir ve bu işte fazlasıyla iyidir. tek bir harfi bile hatalı, biçimsiz yazmaz bir kez yazacak gibi olur kitabin bir bölümünde çığlık atar o an ancak yine de düzgün yazmıştır. işinde iyidir iyi olmasına lakin ne terfi alır ne de maaşına zam yapılır. kendisi de yaptığı işten fazlasıyla memnundur görece daha üst bir iş verildiğinde gerildikçe gerilir sonunda dayanamaz eski işini geri ister. akşamları eve gittiğinde de işten mektup getirmediyse kendi evinden hususi bir yazı bulur ve onu temize çeker hayatı işi olmuştur. işte bu derece işinde iyi olsa da bir insan patronundan zam istemedikçe çoğu patron zam yapmaz halen günümüzde geçerli. bir de bilgi ve tecrübesinin üstünde bir işi almak insanı inanılmaz gerer ancak işi kotaramama riski olsa da -ki bu risktir geren- yine de üstüne gittikçe, çabaladıkça gelişeceği de bir gerçektir. korku sebebiyle kişi bundan vazgeçilmemelidir.


bir diğer husus gogol'un terfi alınca huyu suyu değişen memurlara yönelttiği eleştiridir. bir memur terfi almaya görsün bir anda daha fazla saygı bekler, ciddileşir sertleşir. kendinde insanları azarlama hakkı görür. "mühim adam"dan bahseder mesela o mühim adamdir çünkü bütün astlarina bunu deklare eder, onlara hadlerini bildirir. onu görünce astları hazır ola geçmelidir hem astlarını hem vatandaşı gördüğü en ufak yanlışta paylamayı kendine görev bilmiştir. işi olmamasına rağmen saatlerce bekletir birini, böylece arkadaşının gözünde itibarinin arttığını düşünür. sonra arkadaşına karşı böbürlenecek ya bakin ben nasil bir makamdayim neler yapabiliyorum diye 50lerinde bir adamı boş yere beklettiği yetmezmiş gibi bir de çocuk gibi azarlar ve koltukları kabarır. gogol mühim adamın terfiden önce karakterinin böyle olmadığından da bahseder nispeten iyi bir insandır öncesinde, ancak terfiden hemen sonra astlarına tahakküm kurabilmek için sertleşmiş, ciddileşmiş sonra da kötü denilebilecek bir insana dönüşmüştür. bu husus ta hala geçerliliğini koruyan bir durumdur. birkaç kişinin bile üstü yöneticisi olunduğunda, laubaliliğe izin vermemek ve işin düzgün yapılmasını sağlamak gerekir ama bir taraftan da haksızlık etmemek, karakter ve prensiplerinden ödün vermemek te gerekir.
devamını gör...

1937'de dale carnegie tarafından yazılmış kitap. carnegie, 1912'de başlayarak 30 yıl boyunca etkili konuşma, iş hayatında nasıl davranılmalı gibi konularda seminer vermiştir. ancak bu seminerler boyunca insanların sadece etkili konuşmada değil genel olarak insan ilişkilerinde rahatsız olduğu ve geliştirmek istedikleri yönler olduğunu keşfetmiştir. kendi deyimiyle kitap bir bilgi değil eylem kitabıdır. hiç arkadaşımın olmadığı bir dönemde, yav bu insanlar nasıl arkadaş buluyor diye merak ederken bu kitabı keşfedip okumuştum. çok uygulamasam da yazanları, kısmen faydasını gördüğümü söyleyebilirim. kitapta kısaca bazı öneriler var ve öneriden önce yazarın gerçek hayattan karşılaştığı insanlar ve vakıalardan örnekler verilmiş ki iyice kafamızda canlansın. bir de sık sık pratik yapılması gerektiği yazıyor.
ilk bölüm olan bal istiyorsan arı kovanına çomak sokma kısmında, bir işi yapmak için bir insana ihtiyacın varsa ne olursa olsun olumsuz eleştirmemen gerektiğini anlatıyor. eleştirme, kınama, şikayet etme bölümün temel mottosu bu.

insanlarla ilişki kurarken, mantıklı yaratıklarla karşı karşıya olmadığımızı aklımızdan çıkarmayalım. biz duygusal davranan, ön yargıları olan, onuruna ve gururuna düşkün yaratıklarla iletişim kurmaya çalışmaktayız.

ikinci prensip, dürüst ve içten övgüyü esirgemeyin. bu şekil bir övgünün zor gibi görünen kapıları açacağını ifade ediyor. üçüncü prensip ise karşıdaki insanda bir istek uyandırmak. sen bir şey istiyorsun karşıdan ama karşındakinin bunu yapması için ona bir gerekçe vermelisin. kitapta daha fazla bölüm var ancak uzatmayacağım. yazarın vurguladığı birkaç yere değineceğim. insan oğlunun en temel dürtüsü önemli biri olma arzusudur. bunu dikkate almalı, o kişiyle bir ilişkimiz olduğunda bu arzusunu bilerek davranmalıyız. bu her ilişki için geçerli diyebiliriz. insan onaylanıp takdir edildiğinde eleştirildiği zamana kıyasla çok daha fazla çaba harcar. işveren isek böyle bir tutum daha yararlı olabilir. genel olarak bir insanla dost olmak istenirse ona zamanı ayırmalı, içten davranılmalıdır. onun da konuşmak isteyeceği sohbet konuları açmak, ismiyle hitap etmek, gülümsemek, söylediklerini hatırlamak gerek, bu hatırlama kısmı karşıya kendini değerli hissettirir. ancak bunlar dediğim gibi içten olmalıdır ki bu işin temeli odur. arkadaşlık, dostluk genel olarak insan ilişkilerinde sıkıntılar yaşıyorsanız nasıl kendimi daha iyi ifade ederim, yeni tanıştığım insanlara yaklaşımım nasıl olmalıdır diye düşünüyorsanız tavsiye ederim.
devamını gör...

2003 yılında shounen jump'ta yayınlanmış hideaki sorachi tarafından yazılıp çizilmiş animeye de uyarlanmış manga serisidir. konusu edo döneminde uzaylı saldırısına uğramış ve artık uzaylılarca yönetilen japonya'da geçer. şimdi şehir sakinleri japon kimono giyiyorlar ama uzaylı teknolojisi de var yani bilgisayar, ateri, tv vb. sadece konuya bakarak bile absürtlükleri tahmin edebilirsiniz*. konu olarak absürd komedi diyebiliriz. ama bunun yanında parodileri*, ciddili dövüşleri, hatta birebir 4. duvarı yıkıp seyirciyle konuştukları bölümleri de içerir. baş karakterimiz sakata gintoki, 2 çocukla birlikte bir ofis işletir. acayip eksantrik işler için insanlar müracaat eder bu arkadaşlar da çözmeye çalışır.

diğer iki çocuktan biri vurdum mu oturtan uzaylı bir kız olan kagura'dır, diğeri ise gözlüklü bir tepki karakteri olan shinpachi'dir. tepki karakterini anime izleyenler iyi bilir hani iki karakter kapışırken işte olamaz çok güçlenmiş, efendime söyleyeyim bu hamlesiyle iyi sersemletti gibi yazarın olayları bize pekiştirmek için kullandığı karakterdir*. bu baş karakterimiz gintoki zamanında ne savaşlar görmüş neler yaşamış bir karakterdir lakin artık sakinlemiştir. çilekli parfe yemek isteyen, eli burnunda, her daim tembellik etmek isteyen, kirasını ödemekte zorlanan, umursamaz bir tipleme olmuştur. yan karakterler de epey sağlamdır. polis ekibi, uzaylılar, evsiz bir adam, terörist* gibi yan karakterler içerir. kendisine ayrı parantez açayım katsura katarou epey orijinal bir karakterdir. teröristtir ama uzaylı istemez yani ve sevdirir kendini*. akıllarda da zura ja nai katsura da* sözüyle yer etmiştir. ki terör eyleminde bile takma ad kullanır ama takma adla seslenilince de kızıp bu repliği söyler. neyse efenim kısaca izlemesi pek zevkli bir seridir yer yer kahkaha attırır yer yer ciddileşir. şahsım troll bölümlerin hastasıdır. ayrıca yapımcılar da acayip samimidir mesela konu 5 dk'da bittiyse uzatmaz da bölüm bitti napak yazısı geçip diğer bölümü başlatırlar*. ilk bölümleri nispeten sıkıcıdır ancak 20'den sonra epey sardığını da eklemeliyim, tavsiye ederim.
devamını gör...

ilk olarak 2001'de shounen jump dergisinde yayınlanan tite kubo tarafından yazılıp çizilen mangadır. bu serinin bir kısmı animeye de uyarlanmıştır. ancak yarıda kalmıştı lakin bu sene final arc'ıyla geri geleceğini duyurarak tüm bleach severleri mutlu etmiştir.

konusuna gelirsek hafif spoiler'lı genel olarak anlatacağım. shinigami denen ölüm tanrıları vardır bunlar öldükten sonra belli sebeplerden dünyada kalmış kayıp ruhları zampaktoularıyla öbür tarafa gönderirler temel görevleri budur. kimi ruhların ruh zinciri kırılır ve hollow denen kötücül diğer kayıp ruhlara kimi zaman ruh enerjisi yüksek insanlara saldıran forma dönüşürler. yani ölen kişinin ruhu zincirliyse bir yere ki bu genelde bağlı olduğu insanlar evler olur mümkün mertebe bu zincir kopmadan shinigamiler tarafından öbür dünyaya yollanmalıdır. eğer kötüyse ruh günahı çoksa direkt cehenneme gider değilse soul society'ye.

shinigamiler nereden geliyor derseniz soul society denilen bir ruhlar bölgesi vardır. bunlar da tıpkı dünyadakiler gibi yiyip içer yaşar giderler. bunlardan bazısının ruh enerjisi yüksektir ve shinigami olurlar. 11 section vardır shinigamiler arasında bunların da kaptanları vardır bir hiyerarşi mevcut yani. hepsinin zampaktou'ları vardır ve yetenekleri şahsına münhasırdır. genellikle zampaktou'larıyla saldırı savunma yapsalar da büyü de yapabilirler. zampaktou'nun gücü shinigami'nin ruh gücü ile doğru orantılıdır.

animede olay şöyle başlar: bu shinigamilerden biri olan rukia dünyaya gelir ve lise öğrencisi olan ichigo ile tanışır. olaylar gelişir ve ichigo shinigami olur. ichigonun arkadaşları ve shinigami'ler yan rollerdedir. bu arada yan karakterleri bu kadar sağlam seri pek görmediğimi belirteyim. dövüşleri izlemesi pek şahanedir. kimi zaman 3-4 bölüm sürer ancak asla sıkmaz. genelde kibirli olan tip yenilince bir kendine gelir gözü açılır mesela*. olaylar da pek orijinaldir hani hem karakterler sağlam hem hikaye diyebileceğimiz cinsten. izlemeyenlere tavsiye ediyorum hazır yeni bölümleri de gelecekken başlayın derim.
devamını gör...

sabahattin ali'nin en sevdiğim romanlarından biri. hiçbir şeyin sorumluluğunu alamayan, başına gelen her kötü şeyde başkasını suçlayan bir karakter içerir. ve yazarın karakterleri, olayları işleyişi baya iyidir.

ayrıca evlilik tarzı kurumların ilerlemesi için paraya ihtiyaç olduğunu, iki gönül bir olursa samanlığın seyran olmayacağını da çok güzel işlemiştir.
devamını gör...

carleton üniversitesi psikoloji bölümü öğretim üyesi dr. timothy a. pychyl tarafından önce bloglar halinde yazılıp fikri üretilmiş daha sonra kitaplaştırılmış kitabın ismidir. kitabın adının ingilizcesi procrastination'dır ve türkçeye erteleme, savsaklama şeklinde çevrilebilir. kitap; erteleme/savsaklama alışkanlığının temeldeki sebeplerini, ertelemek için bulduğumuz bahaneleri ve son olarak ertelemeye karşı getirilen mantıklı çözümleri içermektedir. kitapta motto ve mantralar ile düzenli çalışabilmek için ipuçları da bulunmaktadır.

bir işe girişmek için, bir motivasyona ya da ilhama gereksinimimiz yoktur. bu iş yaratımsal değilse yapmamız gereken motive olmayı beklemek değil, o işe hemen girişmektir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim