her şey gözüme bulanık görünürdü ama gerçeği hiç olmadığı kadar yoğun bir farkındalıkla yaşadığımı hissederdim. bulanıklık yavaştan geçer ve zaman normal hızına döndüğünde gerçeklikten geriye sadece sanrılar kalmış olurdu.
sanırım geçen bir iki haftada yaşadığım şeyi böyle özetleyebilirim delirmek konu başlığının altında.
- fazla spesifik konuşucam.
-bunun sebebi her şeye hakkımız varmış gibi hissederiz. o gün biraz üzgünüzdür ve üzgün olmak birine kötü davranmak için geçerli bir mazeret gibi gelir. "napayım, ben de üzgündüm!"
veya "o an öfkeliydim."
"benim de sinirlerim bozuktu."
bu sözleri söylerken pişmanlık sezemezsiniz. kendisinin yanlış bir şey yapmadığına emindir. her ne olduysa o yine haklıdır çünkü her ne yaşamışsa mazeretidir. o yüzden hepimiz kendimizi iyi biri sanırız. hepimiz yaptıklarımızın gerekçelerinden öyle eminizdir ki...birkaç şey daha eklemek istiyorum. dağınık bir yazı oldu ama yine de yazıcam.
bunun yanında kendini iyi sanan insanların birçoğu da kendini kurban olarak görür. her şey onların başına gelir, hep onlar kazık yer, onlar ağlar falan filan... bu da kurbanların suçluya göre çoğunlukla haklı ve iyi olduğunu bildiğimizden harika bir kanıttır onlar için. "bak ben bu kadar kazık yedim...başıma bunlar geldi." deyip. yine konuşur konuşur kendisini iyilik meleği yapar.
işte, öyle olmuyor.
her kurban masum, her kuzu da av değil.
birinin kalbini böyle bir durumda kırmamaya çalışmak için eğilip büzülmeye gerek yok. hayır, hödük de olmaya gerek yok. bazı olaylar her türlü üzer. yalan söylemek, bahane üretmek sizi daha iyi biri yapmaz. daha alçak biri yapabilir. direkt, kesin ve kibar bir üslupla karşıdaki kişi ile bir ilişki istemediğini söylemek gerekir. er ya da geç bahaneniz, yalanlarınız ya da sırf üzülmesin diye reddetmeyip oyalamanız da onun kalbini kıracak, bu bir gerçek.
ne tarz bir sıkılmaktan bahsediyoruz? böyle hayatı yaşamaktan sıkılıp yeni şeyler için çabalattıran bir sıkıntı mı yoksa markete gidip ucuzundan halat satın aldırtan bir sıkılma mı? belli olmaz bu işler.
ağlayan birine şöyle ya da böyle teselli etmeye çalışmaktansa sessizce uzatılan bir peçete çok daha kıymetlidir bence. "neden ağladığını bilmiyorum/biliyorum ve yaşadığın bu anı karışık laflarımla kirletmeyeceğim." demek gibi.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.