diyalektik_muhafazakar yazar profili

birinci tekil şahıs bakış açısı ile yazılmış ilk roman olduğu doğrudur. bunun dışında gerek karakterin ruh tahlilleri gerekse dönemin güruhunun idam ile beslenmesi çok güzel anlatılmıştır. idam cezasını destekleyen herkesin fikrimce okuması gereken bir kitaptır.

tsi: 21.45'te başlayacak olan müsabakadır. temsilcimizin sıralaması garanti olduğu için konsantrasyon eksiğiyle çıkmamız muhtemel olacaktır ancak play-off ve muhtemel final four takımlarından birine karşı oynayacağımız için test niteliğinde önemli bir prova maçı olarak görmek gerekir. milan, saha avantajını elde etmek için sert ve hırslı oynayacaktır. bizim normal sezon 3. lüğümüz garanti olduğu için söylediğim gibi konsantrasyon eksikliğiye maça çıkabileceğimizi düşününce milan şimdilik favori gibi. bakalım karşılaşma bize neler gösterecek.

nietzsche'nin insanlığa sunduğu tanımdır. insanların, varoluşsal sancı çerçevesinde hayatı anlamlandırmaya çalışma sürecinde ortaya çıktığını varsayar. buna göre ideale ulaşmak, ideal olmak için acıyı, çileyi kabul eden ve bunlara sarılan bir insan tiplemesinden bahseder. hayatta var olan her olgudan bir şekilde hedonizm karşıtı amaçlar ve sonuçlar çıkaran bir insanın hayatı nasıl anlamlandırdığı sorusunun cevabıdır. bu haz karşıtı ve çileci idealistlerin buyruğunu kabul eden düşünceyi "yaşamı yadsımak" olarak yorumlar ve hiçbir şey istememektense hiçliği istemek olarak belirtir. "iyinin ve kötünün ötesinde" kitabında da der ki: "hiçbir şey istememektense hiçliği istemek daha iyidir."
(bkz: friedrich nietzsche)
(bkz: nihilizm)

nietzsche'nin "ahlakın soykütüğü" adlı yapıtında bahsettiği ve bu kitap dışında başka hiçbir yerde göremediğim filhakika yabancı kaynaklarda bile bu kelimenin açıklaması verilirken nietzsche'ye atıf yapılmış olan kavramdır. kitabın "say yayınları 2003 ahmet inam" çevirisinde eski yunancada "misos"(nefret) ve "arkhein"(yönetmek) kelimelerinin birleşimiyle türediği varsayılır. bu anlamlardan da kolaylıkla çıkarılabileceği gibi egemen olandan nefret anlamına gelir.

kendisine "son avrupalı" denilir. farklı bir dili vardır. güzel kitapları vardır ve aç-bitir kıvamındadır. intihar etmiştir. kitap okumaya başlamak için ideal yazarlardan birisidir.

jack&jones indirim dönemi kovalandığı zaman tam bir f/p markası olduğunu düşünmekteyim.

vicdanlarda değil de kağıtlarda arayanlar ifadesi yanlış bir ifadedir. hakların kağıda dökülmesi için mücadele vermek zaten kadın haklarının vicdanda var olmasının resmiyete yansımasıdır. kaldı ki kağıtlarda arayanlara diyeceklerimiz var demek basit bir yorumlama ile bütün hukuk sistemlerine karşı çıkmaktır. içerisinde birçok yanlışlık barındıran bir söz.

thomas hobbes'un siyaset felsefesinin ve sosyal sözleşme kuramının temelini oluşturan aforizmalardan biri olduğunu söyleyebiliriz. türkçe meali ise yukarıda belirtildiği gibi "insan insanın kurdudur." hobbes'un "the state of nature" ında insanlar mutsuzdur ve bir kargaşa, düzensizlik hakimdir. insanlar arasında rekabet vardır ve bu rekabet insanları yer bitirir. bu sebeple insanlar bir araya gelerek toplumsal bir sözleşme yaparlar. işte bu sebepten ötürü yani insan insanın kurdu olduğu için, insanlar kendilerini kurtlaştıran bireysel özgürlüklerinin bir parçasını leviathan'a devrederler ve böylece leviathan(kral), bu özgürlüklere sahip olarak insanları yönetir.
leviathan, bir ejderha metaforudur.
(bkz: leviathan)

kelime anlamı siyasal insandır. siyaset biliminin detaylıca incelediği konulardan bir tanesidir. fikrimce özü itibarıyla bütün insanlar homo politicustur.
siyasa, siyaset gibi kelimeler devlet işlerini ve dolayısıyla toplumu düzenlemeyi ifade ederler. bu bağlamda;
siyasetçiler, açıklamaya gerek duyulmaksızın homo politicustur.
şehirli insan, devletin negatif yükümlülüklerini tüketen insan olduğu ve bizzat siyasi süreçlere katılım gösterdiği için homo politicustur.
kırsal alanda yaşayan insan, siyasi süreçlere katıldığı için ve şehirli insanın devamlılığını sağladığı için hem doğrudan hem de dolaylı olarak homo politicustur.
şehirde veya kırsalda yaşayıp siyasi süreçlere katılmayan insanlar ise devletin negatif yükümlülüklerine tabi oldukları ve ayrıca siyasetin düzenlediği toplumun bir ferdi oldukları için homo politicustur.
tam ve sağ olarak doğan her insan homo politicus sıfatını haizdir.
ek olarak; homo politicus bir tür olarak düşünülmemelidir. homo politicus, homo ludens gibi sıfatlar var olan insan türünü nitelemek için kullanılan sıfatlardır. ayrı bir tür olarak varlık kazanmazlar.

ciddi bir ilişkiye hazır olmadan başlamış veyahut karşısındaki kişiyi sevdiğinden tam emin olmadan kendini bir ilişki içerisinde bulmuştur. ya da sevmediği için size karşı kendini böyle göstermektedir. genellikle ilişkiden ne istediğini bilmemek değil ilişkiye karşı kararsız olmak hali ile açıklanabilir.

psikanalizin kuramsal olarak en tanınan ismidir. büyük adamdır, döneminde çok ses getiren teoriler sunmuştur ortaya ancak günümüz koşullarında freud'un her sunduğunu bilimsel açıdan ele almak mümkün değildir. oidipus kompleksi, bebeklerde cinsel arzu vs günümüz modern psikolojisine freudyen yaklaşmak gaflet olur. yine de "bilinçaltı" gibi bir kavramı detaylı açıklayarak ortaya çıkarması bile büyüklüğünü anlatmaya yeterli olacaktır.
(bkz: id ego süperego)

kolay bir iş değil. atıf yaparak kaynak göstererek başka yazarların fikirlerini sunarak bir olayı nesnel incelemek herkesin harcı değil. özellikle de kendi düşüncelerini katmama konusunda. ülkemizde objektif olarak araştırma yapabilen insan sayısı bile bir elin parmağını geçmeyecekken objektif olarak fikir beyan edebilmek kimin ne haddine?

aslına bakıldığında aşka inanmamasından yakınılan erkeklerin çoğu geçmişinde bir kadına/erkeğe aşık olmuş ve gelişen olaylar sonucu uzun bir süre aşık olamayacak hale gelmişlerdir. lakin karşılarına kendilerini etkileyen bir kadın çıktığında tekrardan aynı hisleri yaşamaları kaçınılmazdır. aşık olmamak diye bir şey olmaz, insanız hepimiz. hormon tedavisi vs olmadığı sürece öyle bir ihtimal yok yani.

en sevdiğim mixi "do it" olan yükselişteki türk dj. mahmut orhan, burak yeter, ummet ozcan gibileriyle birlikte ülkemizin elektronik müzik arenasındaki gururu.

mehmet rauf, "son yıldız" romanında perişan kelimesinin "r" harfini yazarken felç geçirir. kitabın bundan sonraki kısmını ve sonrasında yazdığı halas gibi romanları kendisi söyler, eşi muazzez hanım yazar.

hakikat ile uzaktan yakından alakası yoktur zira feminizm, özünde toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan bir akımdır. kadın haklarının kapsamının genişletilmesi konusunda rol oynayan başat akımdır da diyebiliriz. erkek düşmanlığı birilerine izafe edilecekse bu kişilere "feminaziler" denilmelidir feministler değil.

demokratik sosyalizm, sosyal demokrasi vs. nasıl tabir ediyorsanız, bernstein, luxembourg gibi isimlerle bu ideolojinin oluşmasında büyük katkıları geçmiş siyaset ve düşünce adamıdır. almandır. zaman geçtikçe görüş olarak bernstein'dan biraz ayrılmıştır. sosyal demokrat bir iktidar için kolektifleşmeyi, ittifak yapabilmeyi savunur. işçilerin iktidara gelebilmesi, tek başına mümkün olmaz; farklı partilerle ittifak yapılabilir, farklı ideolojilerden destek alınabilir. ploreterya diktatörlüğü isimli kitabı sanıyorum eserlerinin en meşhurudur. ismi sizleri yanıltmasın; kendisi marksist değildir ve ploreterya diktatörlüğünü savunmaz. bernstein gibi o da marksizmin revize edilmesi gerekliliğinden bahseder. savunduğu ideoloji, sosyal demokrasinin bugünkü halinden köşeli olarak farklıdır ancak sosyal demokrasinin popülerleşmesine ve bugünlere evrilmesine vesile olan en büyük düşünürlerden birisidir kendisi.
(bkz: alman sosyal demokrat partisi)

üyelik sürecim esnasında bana yardımcı olmuş moderatördür. gittiğini bu nickaltından öğrendim, olaya hakim değilim tam. üzüldüm.

ınstitutiones
codex
digesta
novellae bölümlerinden oluşur. novellae, sadece ıustinianus dönemi emirnamelerini kapsadigi icin sonradan eklenmistir. ınstitutiones, romalı hukukçu gaius'un aynı isimli eseri baz alınarak oluşturulmuş hukuk fakültesi öğrencileri için bir hukuka giriş kitabıdır. codex, hadrianus'tan ıustinianus'a kadar olan emirnameleri içerir. digesta ise birçok hukukçudan -genelde imparator adına cevap verme yetkisi olan(istisnaları da var; gaius)- alıntılar yapılarak oluşturulmuş bir hukuk kitabıdır. roma hukukunun modern hukuklara iktibas sürecinin gerçekleşmesinde en önemli eserdir. kişisel yorum katarsam; bu eser olmasaydı belki de şu anda bir sürü avrupa ülkesinin hukuk sistemi şu ankinden çok daha farklı olacaktı.

insan biçimcilik demektir. insana ait şekilsel özelliklerin başka varlıklara aktarılması inancıdır. tanrı, ruhani varlıklar, hayvanlar vs. bu inancın konusu olabilir. kimine göre insanların kibirlerinden dolayı sarfettikleri safsatalardan yalnızca biri olan bir inanç iken kimine göre ise semavi dinler araştırıldığında antropomorfik tanrı figürü için hatrı sayılır deliller bulunacaktır. freud, nietzsche gibi isimler de -eğer tanrı varsa ki yok diyerekten- bu inancı savunmaktadırlar