dünya klasikleri / roman / edebiyat
9.8 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

üst edit: normal sözlük kitap edebiyat kulübü ile toplantımızı gerçekleştirdiğimiz ikinci kitap.

victor hugo'nun o meşhur 'sefil' kelimesini ilk kullandığı romanı olduğu söylenmektedir. romantizm akımı'nın çok önemli eserlerinden biridir. romantizm akımından da kısaca bahsedecek olursam, duygu ve düşüncelerin akımıdır. fransız ihtilaliyle gündem bulan hürriyet ve eşitlik kavramları edebiyata da yansımış, bir idam mahkumunun son günü'nde eşitlik, insan hakları, adalet gibi konulara değinilerek ses bulmuştur.

kitap, adına biraz zıt olarak bir idam mahkumunun son gününe giden son 6 haftayı anlatıyor. anlatım o kadar güçlü ki, insan sanki o kişi kendisiymiş gibi ya da o anlara tanıklık ediyormuş gibi hissediyor. sanki o kişinin gölgesi gibisiniz, her olaya, mahkumun her düşüncesine ve hareketine şahit oluyor gibi...

idamın zevkle karşılandığı bir dönemde müthiş bir eleştiri kitabı. halk bu kitabı okumaya hazır olmadığından en başta victor hugo kendi ismiyle yayınlamıyor. zaten kitapta idam cezalarını zevkle izleyen halka değinilmesi sebepsiz değil. çünkü eserin yazıldığı dönemin insanı da tam olarak öyle.

victor hugo'nun haddim olmayarak müthiş zeki biri olduğunu söyleyebilirim. mahkumun isminin, mesleğinin ve en önemlisi suçunun ne olduğunu bilmememiz bunun en büyük kanıtı. victor hugo şunun mesajını veriyor: suçluyu ortadan kaldırmak yerine suçu ortadan kaldırın. suçluyu ortadan kaldırmak suçu ortadan kaldırmıyor.

edebi açıdan tek kelimeyle muazzam. romantizm akımının müthiş bir temsili. fakat elbette victor hugo'yu kitleleri ikna etmeye çalıştığı için eleştirenler de var. öyleyse bugünkü toplantıda canım dostum ve başkanım aziz varvara alekseyevna tarafından yapılan tespiti hemen bırakayım ''victor hugo da olsan insanları memnun edemezsin!''

kitabın en sevdiğim yanını toplantıda da bahsetmiştim fakat burada da bahsedip tanımımı sonlandırayım:

bizler bir hata yaptığımızda kendimizi haklı çıkaracak sebepler bulmaya veya dış etmenleri suçlamaya çalışırız. fakat bir başkasının hatasında o kişiyi sorumlu tutarız. buna sosyal psikolojide self-serving bias yani kendine hizmet eden ön yargı diyoruz. kitabın sevdiğim yönü, hatası için kendisini sorumlu tuttuğumuz kişinin duygu ve düşüncelerine bu denli gerçekçi tanıklık edebilmemizdi. işte bu yüzden edebi açıdan fikrimce mükemmel bir eser diyebilirim.

ve son olarak* kafa sözlük kitap edebiyat kulübü'ne kitap hakkında farklı yönlerden de bakmamı sağladıkları, bilgi dolu yorumları ve aslında insanın ruh halini olumsuz etkileyebilecek bir kitabı bu kadar neşeyle tartışmamızı sağladıkları için teşekkürü borç bilirim.
devamını gör...
ölüme yakın bir adamın neler hissettiğini gözler önüne seren harika kitaptır.
şaheser bir kitap benim gözümde o psikolojiye bu kadar iyi bürünmek herkesin yapabileceği bir iş değil.
devamını gör...
victor hugo, o dönem fransa da yargı sisteminin ne denli kötü olduğunu eleştirmek amacıyla kaleme aldığı eser.
idamın yanlış ellerde ne denli tehlikeli olduğunu, idamın sorunlarımızı çözemeyeceğini güçlü bir anlatımla ifade etmiştir.
devamını gör...
victor hugo'nun eseridir. o kitabı okuduktan sonra idama bakış açım tamamen değişti. ne olursa olsun bir insanın yaşama hakkı elinden alınmamalı. ayrıca eserde ölüme çok yakın birinin yaşadıkları etkili bir dille anlatılmıştır.
devamını gör...
okurken neredeyse tiksinti uyandırabilen, anlatımı o denli güçlü ve etkileyici kitap. insanlık olarak geçmişte ve günümüzde ne kadar vahşi olabildiğimizi ve olabileceğimizi gözler önüne seriyor.

adeta tiksindirici bir durumun içerisine sürüklüyor okuyanı ve belki de dönemin insanlığına, alınan kararlara iğrenerek bakarak olayların gelişimini inceletiyor. bu denli rahatsız edici ancak aynı zamanda mükemmel bir kitabın oluşu gerçekten inanılmaz.

insanlığın bu denli aşağılık oluşu da aynı şekilde. kitabı okurken bu konuda çeşitli sorgulamalar yapabilme ve yeni bakış açıları kazanma şansı veriyor okuyucuya. kitapta giyotin anlatılırken idama, idamlara kayıyor akıl ve idam üzerine de derin sorgulamalar yapmaya sebebiyet veriyor.

ezcümle, gerçekten bir şeyler katabilen, okunması gereken bir kitap.
devamını gör...
sizi gerçekten de idamına birkaç gün kalan bir mahkum gibi hissettiren kitaptır. kolay okunur, çabuk biter lakin kolay sindirilir mi bilemem. karakterle özdeşleştikten sonra işler biraz sarpa sarabiliyor. sayfaları çevirirken o prangaları bileklerinizde hissedebiliyorsunuz.
devamını gör...
victor hugo bu kitabı ilk olarak anonim bir şekilde yayımlamış, ilk basımdan 3 yıl sonra ise kitabı kendinin yazdığını ilan etmiş. ilk başta, gelen tepkileri tartmak istediği için böyle bir yola girdiğini söyler önsözde. ayrıca kitabın başında ufak bir tiyatro sahnesi yer alır ve bu sahnede halkın kitaba karşı tepkisi ve yorumu mevcuttur. kitapta mahkumun işlediği suç yazılmamıştır. cinayet, hırsızlık veya dolandırıcılık... beni en çok etkileyen cümlesi gariptir önsözde yer alır.
“bu kitap herhangi bir hakime yazılmıştır”
devamını gör...
bu kitap elimde metroya bindiğim ardından yanımda duran birinin bu kitap neyi anlatıyor deyişi ve merakla bekleyişi o an benim dalgınlıkla bir idam mahkumunun son gününü anlatıyor deyişim aklımdan çıkmıyor bu cevabı verdikten sonra karşımdakinin hafif tebessümünü görünce allah allah neye gülüyor ki diye iç geçirdiğim o an ardından anlayışım ve utanışım. bu da böyle bir anımdır.
bir insanın ne zaman öleceğini bildiği ,bekleyişi o bekleyişteki hislerini yoğun bir şekilde anlatıyor ve derinden etkiliyor bu kitap. idam insanlık dışı bir ceza yöntemidir ve hala ara ara da olsa gündeme gelişi ,konuşulması dahi oldukça yanlış gelmektedir bana idam toplumu bir adım dahi ileri taşıyamaz.
devamını gör...
"insanların hepsi belirli bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkûmdur."

bu kitap victor hugo'nun idam cezasına bir tepkisi, başkaldırısıdır aslında. çünkü o yok etme gücünün sadece tanrı'ya ait olduğunu savunmuştur. idam yerine iyileştirilmelerini önermiştir.

kitabı okurken insan ölmek mi zor, ölümü beklemek mi diye soruyor kendine. duygular öyle ustaca aktarılıyor ki adeta hücrede o mahkûmun yanında bekliyoruz biz de. biz de şahit oluyoruz hepsine. insanların nasıl da bundan zevk aldığına, kutlamalar halinde idamlar gerçekleştirildiğine bir eğlence haline getirildiğine. uyanıyordun ve ölüme bir adım daha yakınsın. ne hissedebilir ki insan, ne düşünür? bu kitapta hepsini aktarıyor victor hugo. bir süre etkisinden çıkamayacağınız harika bir klasik.
devamını gör...
idama mahkum edilmiş bir insanın bu eyleme hazırlık sürecini, düşüncelerini pişmanlıklarını anlatır. inanılmaz etkileyici bir kitaptır.
--! spoiler !--

adamın o son anlardaki çırpınışları pişmanlığı ve biraz sonra olacaklarla ilgili farkındalığı. ama elinden birşey gelmemesi o kadar etkileyici ki.. insan iliklerine kadar o çaresizliği hissediyor.

--! spoiler !--
devamını gör...
kitap boyunca bu mahkumun suçunu açıklamaz victor hugo. bir insanın suçu ne olursa olsun idam edilemeyeceğini savunur, suçluların topluma kazandırılması gerektiğini anlatmaya çalışır.
devamını gör...
karakterle kendimi özdeşleştirmemi sağlamış kitaptır. aslında hepimiz farkında olmaksızın ölümümüzü bekliyoruz ancak konu idam olunca gerçekleşeceğini kesin olarak bilmenin ancak zamanı hakkındaki belirsizliğin sularında yüzmeye calışmanın, giderek daha da batarak boğulmanın ve buna sevinen martıların çığlıklarını duymanın getirdiği bunalımı yazar başarıyla yansıtmıştır.
devamını gör...
grave meydanı'ndaki idamlara sert bir eleştiri olmuştur. o dönemde yazılma cesaretiyle bana ilham verir.
ayrıca bu kitap bana hozier - take me to church şarkısını hatırlatıyor, okurken dinlemenizi tavsiye ederim.
offer me that deathless death
good god, let me give you my life
devamını gör...
isminden de anlaşıldığı üzere kitap bir idam mahkumunun son gününü, ölümü beklerken yaşadıklarını, hissettiklerini anlatıyor. kitap uzun bir önsözle başlıyor ve bunu bence es geçmeyin çünkü dönemin siyasi durumu hakkında bir çok ipucu veriyor. edindiğim bilgilere göre, o dönemin fransasında idam cezalarının artması ve giyotin seslerinin yükselmesi üzerine victor hugo bu duruma daha fazla dayanamayıp bu güzel eseri kaleme almış. mutlaka okumalısınız.
devamını gör...
müthiş bir trajedi. idam cezasını savunanlar eğer bu kitabı okurlarsa eminim bir kez daha savundukları şeyi sorgulayacaklardır.


"zindana, idam sehpasını; cehenneme, hiçliği; boyuna takılan o demir halka yerine guillotin’in bıçağını yeğlerim"


not : the life of david gale filmi ile eşanlı olarak okumak daha büyük bir haz verecektir okuyacaklara.
devamını gör...
1800'lerde idam tartışmalarının yaşandığı bir dönemde yazılan bu kitap bana insanlığın o zamandan beri bir gram ilerleme kaydetmediğini gösterdi. ne yazık ki o dönemlerde tartışılan idam konusu bugün 21. yüzyılda bile hala çoğu ülkede tartışma konusu.
devamını gör...
victor hugo bu eserinde yarın öleceğini bilen bir insanın karamsarlığını, öfkesini, kısacası iç dünyasını çok iyi ve akıcı bir şekilde anlatmıştır. kitap hugo'nun yaşadığı dönemin siyasi yapısına verdiği bir tepki niteliğindedir. tek solukta bitirmenizi öneririm.
devamını gör...
idama karşı bakış açımı değiştiren kitap. kısa bir kitap olmasına rağmen beni çok etkilemişti. hakkında uzun bir yazı yazmak isterdim ama şu an cümlelerimi toparlayamıyorum.
devamını gör...
(bkz: victor hugo)'un rafıma yerleştirdiğim ilk kitabıdır. hakkında hiçbir şey bilmediğimiz (gerçekten üç beş anı dışında hiçbir şey) bir beyefendinin, idam olacağını öğrenmesinden başlayıp bu hadisenin gerçekleşeceği güne kadar geçen süreyi anlatmaktadır

yazar ilk baskılarda adını kullanmamıştır, ilk baskılardan sonra da ön sözün hemen ardındaki kısmı bu baskılarda aldığı eleştirilere ithafen yazılmıştır. devrinin idama bakış açısını düşünürsek her ne kadar kendini saklamış olsa da bu durum yaptığı şeyin çok değerli ve cesurca olduğu gerçeğini değiştirmez.

suçlu kişi ile ilgili bir şey bilmediğimiz noktaya dönecek olursam: bu büyük bilinmezlik bence başlı başına bir eleştiri. olay ne esas karakterin adı ne de işlediği suç, yazarın sorgulanmasını istediği yegane şey idamın varoluşu. idam gerekli midir? idam adil midir? idam suçu azaltır mı? soruları günümüzde bile tartışılıyor ve gelecekte de tartışılacağından hiç şüphem yok, bir sonuca varamayacağız yani. bu eserde de amaç bir sonuca varmak değil, (zaten edebiyat kimseyi bir yere götürmeye çalışmaz sadece etrafına bakmasını sağlar) bakış açısı kazanmak ve belki biraz empati kurmak. evet bir katilin veya tecavüzcünün ölmesinin istenmesi çok da şaşılası bir gerçek değil, herkesin kendi kafası ve onun içinde oluşturduğu kendisiyle de çelişen onlarca ütopyası var. kitap birçoğumuza doğru diğerlerine de yanlış gelecektir elbet ama buradaki asıl mevzu her ne düşünceden olursak olalım olaya belki ilk defa mahkumun gözünden bakabilecek olmamız. çocukluğundan kalma anıları, kendisini hatırlamayan bir kızı, korkusu ve her şeyden önce gereksiz bir umudu var. sadece son madde bile suçluyu kazıyın altından insan çıkar demeye yeter de artar. şimdilerde hapis o zamanlar kürek denen cezalardan sonra hayatına devam etmesine izin vermediğimiz insanlara bir şans verin. o yüzden okuyun, biraz ürperin, biraz da düşünün sonrasını kim bilir.
devamını gör...
birinci tekil şahıs bakış açısı ile yazılmış ilk roman olduğu doğrudur. bunun dışında gerek karakterin ruh tahlilleri gerekse dönemin güruhunun idam ile beslenmesi çok güzel anlatılmıştır. idam cezasını destekleyen herkesin fikrimce okuması gereken bir kitaptır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bir idam mahkumunun son günü" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim