duende yazar profili

günlerdir ısrarla arıyorlar, açmıyordum. az önce açtım.
" internet taahhüt süreniz bitiyor, yenileyelim mi?" diye sordular. taahhüt sürem de 01.06.2024 tarihinde bitiyor! daha 2,5 ay var yani.
insanları enayi yerine koymak bu. bilmeyen biri olsa daha 2,5 ay varken hoop yeni tarifeye geçecek ve ücretlendirilecek!
en son geçtiğim tarife de yüksek hızlıydı ama sağolsunlar hiçbir hız artışı da göremedik. fiyatlar artıyor ama kalite düştükçe düşüyor.

çok şey yazıp hiçbir şey anlatamayanlarda bugün!
araştırmadan, sormadan bir şeylere sazan gibi atlayanların savunduğu zat!
neyin ne olduğu ortaya çıkmasına rağmen ısrar ediyor ahahah!
eh bu adamı da ancak böyleleri savunur zaten, şaşırmıyorum.
bir daha birilerine ahlak dersi vermeden önce bi kontrol yaparsın ki şu hale düşmeyesin.

yaa çok üzülüyorum be lucifer! gözyaşlarım pıt!

eşimle iki kere oynadığımız şahane bir oyun. yapımcının hayal gücüne hayran kaldım.
gerçekten övüldüğü kadar varmış.

ekşi'deki tanım benim tanımım, oradaki nickim inoktane.
orada yazdığımın kısa bir özetini burada da yazdım. ama önce bir sorsaydınız zahmet edip! bu ne hırs, bu ne öfke! yani şu sözlükte de az biraz etkileşimimiz olmuştu. ilginç!

hayatım boyunca hiç kimseden bir şey aşırmadım, yan hesap kullanmadım, kendimi olduğumdan farklı hiç tanıtmadım.
kendi tanımımı başka yerde de yazarım.
bu sorun oluyorsa moderatörler uyarır, seve seve de uyarıyı dikkate alırım.

yazara başka cevap dahi vermiyorum. yine yeni çatacak birileri arıyor sanırım ama uğraşmam şimdiden belirteyim!

evet stalin, hitlerin başka versiyonudur. bir gecede bir sürü insanı evinden, yurdundan etmiş, sürmüş, öldürmüş ve kültürlerini yok etmek için kütüphanelerini bile yaktırmış bir zalimdir.
sadece tatarları değil başka milletten insanları da öldürmüştür.
uzun uzadıya yazardım ama neyse!

kadıköy'de sevdiğim bir mekan var, taberna española adı.
tanıdığım flamenco sanatçıları da arada gösteri için geliyor.

benim için coffee prince, pasta, my mister dizilerinin ve kendisinin dünyaca tanınmasını sağlayan parazit filminin değerli oyuncusuydu.
çok güçlü ve etkileyici bir sesi vardı.

üzdün be lee sun kyun! arabasında ölü bulunmuş. son zamanlarda uyuşturucu kullanması sebebiyle çok zorlu zamanlar geçirmiş ve çok fazla baskıya uğramıştı.
zaten güney kore'de ünlüysen ve dile düştüysen yandın! adamı ölmekten beter ederler.
çok fazla baskıcı ve zorbalığı sonuna kadar yapabilen bir toplum. kaç tane ünlü sosyal medyada zorbalığa uğrayıp intihar etti.

benim için aşırı özlem içeren bir dil. anneannemle arada yaptığımız sohbetlerin diliydi benim için. konuşulanı anladığım kadar konuşamam ama konuşmayı sevdiğim de bir dil. hele de bir yerlerde duyarsam burnumun direği sızlar.
evdekileri de alıştırdım, tatarca konuştuğumda anlarlar ne demek istediğimi.

dolar fırladığı, altın arttığı için dikkatimiz anında başka bir yöne kaydı. eh sık sık bi yere kadar. seçimden sonra sal gitsin!
hayat devam ediyor. yenilen pehlivan hâlâ güreşe doymuyor, biraz daha yenilmek istiyor.

artık ülke gündeminden çıktım, kendi meselelerindeyim amaaan!

26 haziran'da harbiye'ye geliyor. bir kere gitme fırsatım olmuştu, o ne güçlü ses offf!
popüler müziği opera ile birleştiren ve operayı daha geniş bir kesime yaymaya çalışan, sevdiren bir muhteşem tenor.

"mutluluğa giden tek bir yol var ki o da gücümüzün
ötesinde olan şeylerle ilgili endişelenmeyi
bırakmak."
epictetus

edward bloom hasta yatağında gelini ile muhabbet eder:
-çocukken bir keresinde bir gece rüya gördüm. karga çıkıp geldi ve dedi ki "halan ölecek." öylesine korkmuştum ki ailemin yanına gittim. onlar da sadece bir rüya olduğunu ve yatağa dönmem gerektiğini söylediler. ertesi sabah halam ölmüştü.
+bu berbat
-onun için kötü ama bir de beni düşün. öyle bir gücü olan küçük bir çocuk! üç hafta geçmemişti ki rüyamda karga gelip şöyle dedi: "baban ölecek." ne yapacağımı bilemedim. sonunda babama söyledim " endişen yersiz" dedi ama gözlerinden ne kadar sarsıldığını görebiliyordum. ertesi sabah etrafına bakınıyor ve başına bir şeyin düşmesini bekliyordu çünkü karga nasıl olacağını söylememişti. sadece şu kelimeleri etmişti. "baban ölecek" evden erken çıktı ve uzun bir süre gelmedi. en nihayetinde eve geldi ama berbat görünüyordu. sanki bütün gün baltanın düşmesini beklemişti. anneme dedi ki "hayatımın en kötü gününü geçirdim."
annem "kötü bir gün geçirdiğini mi düşünüyorsun?" dedi. "bu sabah, sütçü verandada düşüp öldü."

hala izlemeyi çok severim ama eskisi kadar izlemiyorum. eskiden dvd arşivim vardı. özenle oluşturmuştum.
kendim izlemeyi de severim ama yanımda biri olsun yorumlaşarak izleyeyim bayılırım.
sevdiğim filmleri tekrar tekrar izlerim.

bi sokaktan geçiyorsun ve karşına böyle bi tablo çıkıyor... ve üstüne de o sokak arasında bi yıldız var.
estrella morente. ne olurdu o sokakta ben de olsaydım!
iki gözümün çiçeğine eşlik edenler: chusco, pepe montoyita ve antonio carbonell

his değil o gerçek.
belgesel kanalları izlerim ve en sevdiğim kanallar içinde tarihi belgesel kanalları da var ama maalesef ve maalesef kossskoca dünya tarihinde bi hitler var zannedersin!
sürekli 2.dünya savaşı ve hitler hakkında belgeseller dönüyor.
birçok kanalda da var bu.

neredeyse 20 yıldır kore yapımları izlerim. güney kore hakkında da epey yazı okudum, araştırdım vs..
güney kore hakkında en kafamda netleşen şeylerden biri de akran zorbalığı.
ama ciddi derecede güney kore'de akran zorbalığı var. tabi zorbalıklar gençler arasında da sınırlı kalmıyor. ünlü olmuş kişilere de zorbalığın dozunu kaçırıyorlar.
öyle noktaya getiriyorlar ki, epey intihar eden oldu bu zorbalıklar yüzünden.
dizi buna değinmiş. zaten dizideki zorbalık abartılı gelse de zamanında bazı kısımları gerçekte olmuş şeyler.
dizi her ne kadar ağır ilerlese de sarıyor, merak ettiriyor ve song hye kyo'yu severim.

konusu: kendisine lisede zorbalık yapan, şiddet uygulamaktan çekinmeyen kızdan, kızın yancılarından ve bu kızın zengin olması sebebiyle yaptığı zorbalıkları gizleyen, kendisi de şiddet uygulayan müdürden intikam almaya ant içmiş bir kadının hikayesi.

yardım ederek lütuf yapıyormuş gibi. bunu dile getirmek çok ayıp. keşke etmeseydin. hani yardım yapar da karşısındakinin başına kakar, minnet bekler...
evet ben de bazı kısımlar için şaşkınım ve neden diye soruyorum da ama kalkıp da yapılan yardımı dile dolamak çiğ bir hareket kusura bakmayın.

#2556724
açılım zamanı chp miydi dağdan teröristleri davul, zurna ile indiren? teröristlerin şehir merkezlerine tonlarca patlayıcı yerleştirmesine neden olan, tüm milli değerleri ayaklar altına aldırıp t.c ibaresini kurumlardan kaldıran, meclis kürsüsünden millete sırrı süreyya ve türevleriyle "anaların gözünden yaş aksın istemiyorsanız" diye parmak sallatan? ne çabuk unuttunuz yetmez ama evet dönemini!
fetö ile yola çıkan kimdi?
he diyorsan ki hepsi birbirinin laciverti tamam ama kalkıp da akp'yi bu geçmişinden sıyıramazsın, yemezler!

başlıkla ilgili olarak da, artık bi zahmet çekilsin.

bilemiyoruz işin arka planında ne var ancak en hoşuma gitmeyen yaptığı yardımı lütufmuş gibi göstererek "yapmasaydım" denilmesi. bu çok kırıcı. o acıyı yaşayanların bunları okuyor olmasından çok üzgünüm açıkçası. keşke bu kafalar yapmasaydı, yapmasın da bundan sonra!

bunca olana rağmen erdoğan hiç oy kaybetmemiş görünüyor. kararsız kalan, akp'den kopanlar "yine de bildiğim aday" diyerek erdoğan'a tekrar oy vermiş belli ki. akp'den oy alamamış chp.
yani kılıçdar ya da chp fobisi devam demek ki bi kesimde. farklı kişi aday olsa sonuç farklı olur muydu bilemem ama uç kesimdekiler koalisyona katılmasaydı tablo farklı olabilirdi bence.
bakalım sonuç ne gösterecek.
ben kendi adıma konuşacak olursam kılıçdaroğlu'na erdoğan karşısında pek şans vermiyordum #1770021 #2449883
farklı aday çıksın istiyordum ama ilerleyen süreçlerde erdoğan'ın oy kaybedeceğini umarak şans verdim. oluşan hava umutlandırdı da.
davutoğlu ve babacan beni en irrite eden durumu oluşturdu seçim sürecinde. bi katkılarının olmadığı da aşikar aksine zararları oldu bence. en anla(ya)madığım, içime sinmeyen kısımdı bu!