akdeniz’in doğusunda, tarihi ve kültürel mirasıyla zengin, ancak uluslararası alanda sınırlı tanınan bir devlet.

bir yandan bakınca, akdeniz’in en güzel plajlarına, tarihi limanlarına ve sıcacık insanlarına sahip bir yer. doğası, sakinliği, türkiye'ye kıyasla yavaş akan yaşamı birçok insan için cazip. kıbrıs mutfağı, özellikle hellimi ve şeftali kebabıyla, lezzet açısından da kendine özgü bir karakter taşıyor.

diğer yandan akdeniz’in turkuaz sularıyla çevrili, tarihi ve doğal güzellikleriyle büyüleyen bir ada. buraya geldiğinizde ilk durağınız kesinlikle girne limanı ve hemen yanı başındaki girne kalesi olmalı. liman boyunca sıralanmış kafelerde oturup denizi izlemek, ada yaşamının huzurunu hissetmenin en güzel yollarından biri. biraz daha keşif peşindeyseniz, bellapais manastırı’na çıkıp tarihi dokular içinde girne’nin panoramik manzarasına karşı bir kahve içebilirsiniz.

deniz ve doğa sevenler için altın kumsal ve alagadi plajı harika seçenekler. altın sarısı kumlar ve masmavi deniz, özellikle gün batımında tam bir görsel şölen sunuyor. alagadi plajı’nda ise şanslıysanız caretta carettaların yuvalarını görebilirsiniz. eğer tarihe meraklıysanız salamis harabelerini ziyaret ederek adanın geçmişine doğru keyifli bir yolculuğa çıkabilirsiniz. tabii kıbrıs'ı gezmek isterken ulaşım konusu da ayrı bir problem olarak karşınıza çıkar. toplu ulaşım yerine vıp transfer gibi seçenekleri değerlendirmek daha konforlu olur. ercan havalimanı taksi seçenekleri de daha uygun bir seçenek olarak değerlendirilebilir. merak eden varsa aral transfer'e göz atabilir.
devamını gör...

depresyon, bir duygudurum bozukluğudur. halk arasında üzgün, kederli veya solgun kişilere bu 'tanı' sıkça konulur. ancak depresyon, alt tipleri olan ve çeşitli belirtilere sahip olan bir bozukluktur. belirtileri genel olarak şunlardır:

-anhedoni (gündelik faaliyetlerden eskisi kadar haz alamama, haz kaybı)

-bilişsel bulanıklık (düşünceleri toparlayamama, yoğunlaşamama)

-normal olmayan kilo alımı veya kilo kaybı

-sosyal faaliyetlerden uzaklaşma

-uykusuzluk veya sürekli uyku hali

-depresif ruh hali (karamsar düşünceler, felaketleştirme)

-nadir de olsa yineleyen intihar düşünceleri veya intihar girişimleri

-gündelik sorumlulukları/ödevleri yerine getirememe veya getirmede zorluk

-psikomotor etkinliklerde yavaşlama

yukarıdaki belirtilerden biri veya birkaçını, bir veya birkaç gün taşıyabilirsiniz. bu durum depresyon olarak nitelendirilmez. ancak bu belirtilerin pek çoğunu 2 haftadan uzun bir süredir taşıyorsanız, bir ruh sağlığı uzmanından yardım almak faydalı olacaktır.

ancak, psikolojik bozukluklarda veya hastalıklarda tanı koyma yetkisinin yalnızca psikiyatristlere ait olduğunu unutmayın.

bunun yanı sıra, depresyonun alt türleri de vardır. bunlardan en bilinen ikisi: mevsimsel depresyon ve distimidir.

mevsimsel depresyon, kış aylarında geçici olarak görülürken distimi, klinik depresyon öyküsünün 2 yıldan uzun süredir seyrettiği duruma verilen isimdir. klinik depresyondan en önemli farkı, intihar düşünceleri yoktur ve daha çok biliş boyutunda etkileri hissedilir. bir nevi depresif kişilik örüntüsüdür.

depresyonla nasıl başa çıkılabilir?

depresyonla mücadele, hem kolay hem de zordur. kolaydır çünkü günümüzde gelişen yöntemler sayesinde depresyon belirtilerini azaltmak veya ortadan kaldırmak eskiye nazaran daha kolaydır. gelişen hizmet sektörü ve teknoloji sayesinde online psikolojik danışma veya kendi kendine yardım platformlarından destek alınabilir.

zordur zira danışanlar harekete geçme konusunda isteksizdir. genellikle biraz dinlenerek depresyonun geçeceğine dair yaygın bir inanış vardır.

aynı zamanda günümüzde depresyon, genellikle 'sıkılmak, kaygı duymak, içe kapanmak, üzgün hissetmek veya çaresizlik' ile karıştırılır. bunlar, normal hayatın akışında yer alan duygular veya durumlardır.

ancak depresyon bunlardan oldukça farklıdır. zira kaygıda birey daha çok geleceğe yönelik işlevsel olmayan düşüncelere sahipken depresyonda ise geçmişte yaşamak vardır. zaten psikolojik desteğin temel amacı da, şimdi ve burada olabilmektir. yani geçmişi de geleceği de şimdide incelemektir. diğer duygu ve durumlar ise genellikle tepkiseldir, yani duruma özgüdür. ancak depresyon, duruma özgü olmayan ve genel olarak hayatın neredeyse her alanında etkisi olan bir durumdur.

depresyonla ilgili son olarak destek materyalleri bırakıyorum. ilgilenenlerin mutlaka göz atmalarını tavsiye ederim.

kendi kendine yardım platformu: kendikendineyardim.anadolu....

iyi hissetmek: yeni duygudurum tedavisi isimli kitap. yazarı dr. david burns

beyhan budak youtube kanalı

ayrıca, her ne kadar yaygın olmasa da kendi kendine yardım grupları da mevcuttur. ücretsizdir.
devamını gör...

bağımlılık üzerine yaptığı çalışmaları ile bilinen abd'li psikolog bruce alexander'ın yaptığı bir dizi deneydir. deney, 1970'li yılların başında fareler üzerinden gerçekleştirilmiştir. konusu kısaca şöyle:

bir fare kafesinde 2 adet suluk vardır. sulukların birinde normal su, diğerinde ise morfin bulunan çözelti mevcuttur. bunun dışında kafeste başka hiçbir şey yoktur. yani farenin uğraşacağı bir oyuncak ya da sosyalleşebileceği bir fare yoktur. fare kısa sürede her iki suluktan da su içer. aradan geçen zamanda fare, normal suyu bırakıp sadece uyuşturucu bulunan çözeltiden içmeye başlar. içtikçe içer içtikçe içer... en sonunda fare, ölümcül dozda uyuşturucu tüketiminden ölür. farenin kafese konması ile aşırı doz uyuşturucudan ölmesi arasında oldukça kısa bir zaman dilimi söz konusudur.

deneyin alternatifi ise şudur: bu defa fare kardeş, 'içerisinde envai çeşit uğraş aracı olan' bir fare parkına bırakılır. parkın içerisinde ilgisini çekebilecek pek çok şey vardır. ayrıca ilk deneydeki gibi normal su ile uyuşturucu bulunan çözelti de vardır. ancak fare nadiren uyuşturucu bulunan çözeltiden içer. çoğu zaman parktaki nesnelerle meşgul olur ve genelde normal sudan içer. yani bağımlı olmaz ve parkta mutlu mesut yaşar.

peki bu iki farklı durum bize ne anlatıyor? ilk kafeste farenin ilgisini çekebilecek bir şey yoktu ve tek uğraşı uyuşturucu dolu su idi. diğerinde ise sosyal ve zengin çevreye sahip yaşamı olan fare uyuşturucuya bağımlı olmadı. nadiren tüketti. insanlar üzerinde genelleme yaparsak:

sosyal çevresi zayıf ve yoksul ortamda yaşayan bireyler, uyuşturucuya diğer insanlara göre daha meyilli olabilmektedir. özellikle de yoksul yerleşmelerde uyuşturucunun yaygın olması bu tezi desteklemektedir.

ayrıca vietnam savaşı esnasında abd askerleri yüksek dozda uyuşturucu alıyordu. ancak savaş bittikten sonra bu insanlar evlerine döndüklerine rehabilite olmaya ihtiyaç duymadı. şaşırtıcı derecede küçük bir oran tekrar uyuşturucu kullanmaya başladı. zira askerlerin sosyal yaşamları, hobileri ve zengin uyarıcılarla dolu çevreleri onları uyuşturucuya yönlendirmiyordu.

sözün özü, fare parkı deneyi sayesinde bağımlılık konusuna yeni bir sayfa aralandı demek mümkündür sevgili yazarlar. sosyal çevremizi düzenlemek, bağımlılık yapan alışkanlıklarla mücadele konusunda sandığımızdan daha etkilidir. bu yalnızca uyuşturucu ile ilgili değil, internet ve akıllı telefon bağımlılığı ile de ilgilidir.

uslanmaz detaycılara

vietnam savaşı ve uyuşturucu ile ilgili
devamını gör...

bir davranışı gerçekleştirme nedenini aktörken farklı, gözlemci iken farklı yorumlama yanlılığıdır. örneğin kız arkadaşı üşüdüğünde ceketi uzatan çocuk için üçüncü bir arkadaş 'kıza yaranmak için yapıyor' desin. farklı bir durumda, üçüncü kişi aynı şeyi kendi yaptığında 'üşüdüğü için uzattım' derse bu aktör-gözlemci hatası olacaktır. bu, aktör gözlemci hatasının ilk durumudur. diğer durumu ise şöyle tanımlanabilir:

bir davranışı gerçekleştiren kişinin atfı (aktör) ile davranışı gözleyen kişinin (gözlemci) yorumundaki farklılıktır. diyelim ki bir genç pazardaki yaşlı teyzenin elinden poşetleri alsın. genci gören arkadaşları 'bahşiş almak için yapıyor' derken genç bu davranışı 'teyze yorulmasın diye yapıyorum' derse, aktör ve gözlemci arasındaki atıf uyumsuzluğu aktör gözlemci hatasına neden olur.

peki bu durum neden olur? joness ve nisbett, bu durumu şöyle ifade etmektedir: davranışı gözleyen kişi, bu davranışın nedenini abartılı bir şekilde bireyin kişilik özelliklerine atfetmeye meyillidir (yalaka, yaranmaya çalışıyor, mevki peşinde vs.). davranışı yapan kişi (aktör) ise davranışı yapma nedenini durumla ilgili olarak açıklar (teyze yorulmasın, kız üşümesin vs).

uslanmaz detaycılara
devamını gör...

egonun en temel amacı, karar vermek ya da ertelemektir. id, mızmız bir çocuk gibidir. zaman ya da mekan tanımaz, istediği şey hemen olsun ister. buna karşın, süperego ise "insanlar ne der?", "günah değil mi?" diyerek idin isteklerini toplumsal ve vicdani açıdan sorgular. gerekirse cezalandırabilir de. ego ise, bu ikisi arasındaki dengeyi sağlar. idin isteklerini ve süperegonun baskısı arasında ya karar verir ya da erteler. bu sayede her ikisinin de görüşlerine göre hareket eder. kısa bir örnek verelim:

kişinin dış mekanda tuvaleti gelir. id, "koy ver gitsin" der. bu sırada süperego; "yavrum sen deli misin? insanlar ne der koy verirsen? aman bırakma" der. ego, id ile süperegonun baskısı arasında karar vermek zorundadır. karar verene kadar durumu erteler. sonrasında kişi, çalılık bir yer arar. bulduğunda, süperegoya şöyle der; "bak şurada 2 dakikada işimi hallederim kimse de görmez." bu sayede ego, idin dediğini yapar ama süperegonun da gönlünü alır. eğer idin dediğini yapmazsa, idden gelen enerji geri gönderilir ve bu bir zaman sonra patlamaya yol açar. eğer süperegonun dediğini yapmazsa, büyük bir vicdan azabı çeker ve kişi kendini cezalandırır.

sözün özü egonun amacı, karar vermektir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim