duydumkiderbederolmussun - en beğenilen tanımları (1. sayfa)

şiddetli akne/sivilce tedavisinde kullanılan yoğun bir a vitamini tedavisidir. ilaç etkin maddesi izotretinoin'dir.

ben de bu tedaviyi alan biri olarak kısa bir kaç tavsiye vermek isterim.
-öncelikle hayatınızı biraz kısıtlayacak bir ilaç. bu nedenle kullanmaya karar vermek için biraz düşünmek gerekir. ilaç kullanırken çocuk sahibi olmak yasaktır ve karaciğer enzim değerlerini bozduğu için alkol kullanılmaması tavsiye edilir. alternatifi alkol kullanılacak günler ilaç icmemek olabilir ama tedaviyi aksatırsınız. çünkü tedavi kilonuza göre yapılan doz hesabına göre belli bir toplam doza ulaşmayı hedefler.
-cildin (yüz, vücut ve dudak) çok önemlidir, kurulukla baş etmek için nemlendiricisiz bir an geçirmemelisiniz. özellikle yaz aylarında ama gün ışığı gördüğünüz her anda güneş kremi kullanmalısınız, çünkü cildiniz güneş lekesine elverişli hale geliyor ve 50+ faktör kullanmak idealdir. ek olarak kullanacağınız ürünlerin en pahalı ürünler olmasına gerek yok bütçenize uygun ve cildinize iyi gelen ürünler olması yeterlidir.
-lazer ve ağda gibi işlemleri bu dönemde yaptırmayın, özellikle lazer için bu tedavi durumu sorgulanır.

tedavi sonuçlarından genelde memnun kalırsınız, ben de kaldım ama aktif sivilcem yokken biraz keyfen kullandığım için gereksiz bir tedavi olmuş olabilir benim açımdan :)

lisans ve yüksek lisans eğitiminden sonraki akademik basamaktır. ayrıca benim de içinde bulunduğum durumdur. 5 yıldır doktora öğrencisiyim ve atılana kadar da öğrenci olarak devam edeceğim muhtemelen :)

doktora başlı başına zorlu bir süreç. öncelikle ders dönemi var, ama genelde derse gir dinle ve çık gibi ilerlemez. her ders işin araştırmalar, ödevler, sunumlar vb bir sürü işiniz olur. çünkü artık akademik bir kariyer içindesiniz ve bilimsel bir bakış açısına sahip olmanız gerekiyor. ders dönemi bittikten sonra yeterlilik sınavı olur, bu zamana kadar aldığınız tüm derslerden sorumlu olursunuz. önce yazılı sınav ve bu sınavdan geçer not alırsanız yazılı sınav sorularını hazırlayan jüri karşısında sözlü sınav olarak ilerler. sınavlar aynı gün içinde yapılır ve değerlendirilir.

yeterlilik sonrası artik tez dönemine geçersiniz, bu kısım daha rahat değildir. hele ki sayısal bir branşta doktora yapıyorsanız.

doktora yapmayı düşünen ve doktora öğrencisi olan herkese sabırlar dilerim :)

serdar ortaç'ın ilaç şarkısından alıntıdır. aslında alıntı yapmak isterken küçük bir karışıklık oldu :)

ilgili şarkı sözü şu şekilde:
duydum ki ölümüne içmişsin,
"sayemde derbeder olmuşsun".

ben tırnak içindeki kısmı nick olarak almak istemiştim ama yanlış hatırlayınca ortaya bu nick çıktı, önce nick'im güzel olmadı diye düşünmüştüm ama bence daha da güzel oldu :)

yazar olduğum için sevincimi paylaşmak isterim, süreç için emeği geçen tüm moderatör ekibine selamlar :)

aslında çok uzun bir hikaye ama başlığa uygun olması açısından kısaltıyorum :)

5-6 sene önce şekerim düştüğü için kafamı duvara çarpıp sırt üstü bayıldığım bir kaza geçirdim, sonrası ambulans, acil falan. birinci ilginç diyalog şudur: alnıma dikiş atılırken doktor gelip diken kişiye "beklediğimden iyi dikmişsin aferin" dedi, dikişin yüzümde olması dışında bir sorun yok :) doktorla göz göze geldim, güldü ve gitti.

acil maceram dikiş ile bitmedi, kafa travması riskine karşın tomografi çekinmem gerekiyordu ve bilin bakalım ne oldu? tomografi cihazı bozulmuş ve bunu baya boş yere bekledikten sonra öğrendim. artistlik yapacağım ya illa :) doktorla aramızda geçen diyalog şu oldu:

ben: benim bir şeyim yok tomografi çekinmeden çıkmak istiyorum, saatlerce tomografiyi bekleyemem..!
dr: tabii, kağıt imzalayıp çıkabilirsin.
ben: (kağıt imzalamak ne demek bir fikrim yok) tabii hemen imzalayabilirim, nereyi imzalıyorum?
dr: (kağıdı verir) "ölüm dahil tüm riskleri göze alıyorum" yazıp imzala.
ben: (doktora acıklı bir bakış attıktan ve o kadar artistlik yaptıktan sonra mecburen kağıdı imzaladım)
aslında evim buraya yakın, cihaz ne zaman düzelir, ben gelebilirim tomografi çekinmek için..
dr: kahkaha atar :d

musmutlu nice bayramlara :))

mobbing: özellikle iş yerlerinde motivasyonu düşürüp, kötü hissetmeye neden olan fiziksel veya psikolojik her şeyi kapsar. hakaret, fiziksel veya psikolojik taciz ve kötü hissettiren herhangi bir olay mobbing sayılmaktadır.

kendim özel sektörde çalıştığım için ve yıllardır bolca mobinge maruz kaldığım için sadece özel sektörde olduğunu sandığım durumdu ama maalesef insanların olduğu her yerde olabiliyormuş. mobing yapmak suçtur ama bunu ispatlamak kolay değildir. çözüm noktasında "ya bu deveyi güdersin ya da bu diyardan gidersin" atasözünü anmak isterim. çünkü ya mobing ile başa çıkma yollarını öğreneceğiz veya kendimize yeni bir iş bulacağız. ben başa çıkmayı öğrendim :)

tüm ahmet ümit kitapları.

neden insanların fikirlerine saygı duymayı öğrenemiyoruz acaba? herkes istediği dine veya herhangi bir şeye inanabilir, hiç inanmayabilir. isteyen ibadet yapar, isteyen yapmaz, ama karışmak bize düşmez. bir başkasının özgürlüğünü kısıtlamadığı sürece herkes özgürdür.

hala okumakta olduğum kitap diyelim :)

"çavdar tarlasında çocuklar/j. d. salinger"

ahmet ümit ve tabii ki başkomiser nevzat :))

senaryosu feyyaz yiğit ve aziz kedi tarafından kaleme alınan ve başrolünde yine feyyaz yiğit'in oynadığı ve exxen'de yayınlanan dizidir. kaliteli bir mizah olduğu da kesindir.

son zamanlarda komedi kategorisinde başı çektiğini düşündüğüm ve tüm bölümlerini eksiksiz izlediğim, hatta bazı bölümleri tekrar tekrar izlediğim dizidir aynı zamanda.

son olarak dizideki isimleri ile yılmaz, ilkkan ve ersoy'un normal hayatta da böyle olduğunu ve normal hallerini çekerek dizi yaptıklarını düşünüyorum :)

benim için akıllarda elfida şarkısı ile yer eden şarkıcı. tüm şarkıları severek dinlemekte tabii ki :)

not. konserleri ayrıca eğlenceli ve konser saatinde sahneye çıkan, sanatçı kaprisi yapmayan doğal bir adam. şahsen sanatını çok seviyorum.

ayrıca ahbap'ın kurusucu ve yıllardır sosyal sorumluluk projeleri yürüten duyarlı bir insan.

(bkz: ben) borçlu kalmayı hiç sevmem, çünkü hayat her zaman gösteriyor ki ölüm ansızın geliyor ve buna müdahale etme şansımız yok. böyle bir durumda kimseye borçlu kalmak istemem.

aslında şimdiye kadar kimseden büyük bir borç almadım. sadece ortak alışveriş, hediye vb durumlarda borçlu kalmamak için bana düşen parayı hemen gönderirim. ölsem etrafımdaki insanların benim borcumu düşüneceğini hiç sanmam aslında ama insanoğlu beşer şaşar demişler, risk almaya gerek yok bence.

insanlara karşı anlayışlı, iyi niyetli ve mütevazı olmanın salaklık olarak görülmesidir. bazen diyorum ki (bkz: eşek hoşaftan ne anlar) hak etmeyene böyle davranma, sonra da boşver sen duruşunu bozma, seni anlayanlar sana yeter diyorum.

o kadar çok şey vardı ki :)) 90'larda çocuk olmak gerçekten güzeldi.

-sokakta oyun oynamak (özellikle yakan top ve istop :))
-tasolarım
-ışıklı sor ayakkabım (yeni alınınca hemen dışarıda giymeye kıyamayıp günlerce baş ucuma koyar uyurdum :))
-tadelle ve ülker napoliten çikolata
-aile ve arkadaşlık ilişkilerinin daha sıkı fıkı olması. o zaman küçüktük hiç bir derdimiz yoktu ama şimdi büyüdük ve herkes kendi hayatını idame ettirme derdinde ister istemez.
-belirli gün ve haftalarda (23 nisan, 19 mayıs vb) yapılan törenler. tertemiz okul kıyafetleri ile heyecanla giderdim, bazen şiir okurdum bazen sadece trampet eşliğinde yürüyüş yapardık.

iğrençtir. sevgi ile alakası yoktur, hijyen eksikliğini gösterir. lütfen sevginizi böyle göstermeye çalışmayın.

çok üzgün ve çok ümitsiz.