efsunger madalyonu yazar profili

sanal dünya olarak bahsediyorsak, oyunlarda hep başarım verdiği için; evet, başarı olabilir.

eğitirken dikkatli olunması gereken bir husustur. aralarından birinin haine dönüşmesi ile bütün denge bozulabilir.

incelemelerini hikaye dinler gibi dinlediğim, oyun belgesellerini acayip derecede özleten birisidir.

ayakkabı kutularına da sığmaz o şimdi

başlamadan önce en az 20 kez prova yapacakları yayındır.

başıma hiç gelmedi lakin böyle bir durumda hukuki yollar var. moderatör bir şey yapmıyor ise o zaman mahkeme diye bir şey var, ona başvurmak lazım. ağır yollar yoksa daha ağır yollar var.

edit: sağolsun, bir yazar arkadaşım bu konuda dm'den bilgilendirdi. ne yazık ki herkese açık bir yerde meydana gelmediği için davanın olumlu yönde sonuçlanması epey zor ihtimalmiş. en iyisi engelle-geç yapmak.

bu özel günde, bize bu bayramı sunduğu için hem mustafa kemal atatürk'ü, hem de onunla birlikte aynı yolda yürümüş insanları saygıyla anıyorum.

kilis, karabük ve yalova'nın şehir olması
bosna savaşı bitişi
windows 95'in çıkışı
aziz nesin, bob ross ve sadri alışık vefatı

beni sahada koşan futbolculardan daha çok terletip, sonrasında kendime getiren durumdur.

netflix'in; hitler ve escobar gibi, içinde bulundukları alanı kötü bir hale getiren kişiler hakkında içerik ürettiğini göz önüne alırsak, burda da futbolu mahveden biri hakkında içerik üretmesi normalden farksızdır...

içeriklerin çoğu beni cezbetmediği için üye olmaya üşendim.

epey sayıda klavye delikanlısı bulunduran bir ülke olduğumuzdan şaşırtmayan bir durumdur.

başlamasını istediğim dizidir. eğer dizi yayından kalkmayıp final yapabilseydi, işte o zaman ben de karşı çıkardım. fakat ortada yarım kalan bir hikaye var. tabi döndü diye 5 sezon sürmesin. 1 sezon yapıp yarım kalan hikayeyi tamamlasınlar. ama eski kadro şart tabi. fakat görünen o ki pis bıyıklı şimbilli erdal "bir derede iki kez yıkanmam." diye felsefe yaparak yine kafa açıyor maalesef.

avrupa'da var olanlardır.

kendisinden önceki okul müdürü dumbledore gibi aynı kendisi de birkaç doğru şey yaptı diye yanlışları göz ardı edilmiş biridir. yani al birini vur ötekine.

suriyelilerden sonra ukraynalıların da, bizim ülkemizde bizden daha çok adam yerine konduğuna dair en büyük kanıttır.

doğumumdan dört yıl öncesi.

özgüvenli; sadece iyi olduğunu söyler, kibirli; en iyisi olduğunu söyler.

özgüvenli olmak tamamen iyi bir şey iken, kibirli olmak tamamen de kötü görülmemeli bence. ying-yang gibi. çünkü ne yazık ki, mütevazi davranan özgüvenli insanları sırf bu alçakgönüllüğü yüzünden rahatça gömebilen, ezebilen ve aşağılayabilen toksik bir kitle var oluyor. insanımızın belli bir toksik kesimi ne yazık ki kendine güvenen, mütevazi olan kişileri sevmiyor. ne yazık ki, bu da kişide ne kadar özgüvenli olursa olsun, mecburi ve biraz da haklı olarak bir savunma mekanizması oluşturuyor. o yüzden kibiri tamamen kötü bir şey olarak göremeyiz. ufak da olsa şart olan bir şey...

bence vakit geçirmek için çerezlik bir dizi. belki linç yiyeceğim ama açıkçası anlamadığım bir şekilde hoşuma gitmiştir. bana eski günlerimi en çok hatırlatan iki diziden biridir. belki de bu yüzden epey sevmişimdir. lisedeyken dizideki kadar büyük entrikalar çevirmesek ya da bu kadar büyük çaplı işlere kalkışmasak da, en azından böyle birkaç arkadaş grubuna sahiptim. he bazıları dağılsa da, okuduğum liseyle evimin aynı semtte olması dolayısıyla bazı arkadaşlarımla, semt arkadaşı olarak arkadaşlığımı devam ettiriyorum. fakat her ne kadar duygularıma hitap ettiği için sevdirse de olumsuz yönlerini de görmezden gelmeden söylemek istiyorum. dizide baş karakter olan lise öğrencilerinin pek çok hadsiz davranışının gerçekten de normalmiş veya yaptıkları tamamen doğruymuş gibi gösterilmesi pek hoşuma gitmedi. sadece öğrenciler için değil, okulun hocalarının, bu malum öğrencileri sanki düşmanlarıymış gibi görmesi için de geçerli bir durum bu. yani ne öğrencilerin kuralları rahatça çiğnemesi, ne de öğretmenlerin "şunlara tekmeyi basalım da kurtulalım" mentalitesi ne yazık ki yakında lise öğrencisi veyahut öğretmeni olacak kişilerin önüne fazlasıyla kötü örnek sunuyor. yine de lise ve aşk içeren bir dizi olarak aynı kategorideki diğer diziler gibi saçma sapan klişeler koymak yerine kendisini farklı kılan orijinal bir konsept geliştirip, bu genel önyargıyı kırmıştır. bu yüzden açıkçası 2. sezonu merakla bekliyorum.

çocukluğumda izlediğim en sayko çizgi dizilerden birisiydi. yarı kedi ve yarı köpek olan siyam ikizi arkadaşlar bir yana; her bölüm farklı meslekler yapan bir tavşan (sadece diploma gerektirmeyen meslekler olsa diyeceğim ki meslek değiştiriyor, ama bir canlı nasıl hem polis, hem doktor, hem belediye başkanı, hem avukat olabilir aklım almıyor), bir de evde yaşayan fare demeye bin şahit isteyen mavi bir yaratık vardı (babası sıçan, anası uranüslü heralde). ama çocukluk zamanlarımda hiç sorgulatmadan severek izletmiştir.