emmişarapevi yazar profili

cidden toksik bir kitleye sahip olduğu gerçektir. ki ben de instagram'da dolaşmak yerine youtube shorts izleyerek zamanımı geçirirdim... hiçbir zaman fazla ısınamadım insta'ya ama tamamen "gereksiz"mi, emin değilim.

bu adamı (bkz: unorthodox) dizisinde deniz celiloğlu'na benzetenler çok oluyordu fakat şimdi dizideki haline değil de standart haline bakınca ne alaka diyorum ve aşırı derecede (bkz: fırat albayram)'a benzetiyorum. ve bence kendisi çok çekici bir bey.
ayrıca dizi daha uzun olsaydı bence moishe karakterinin arka plan öyküsüne kesinlikle yer vermeleri gerekirdi. mesela esty zaten cemaate zıt bir kadın, yanke de içten içe oraya ait hissetmiyor... fakat moishe'nin aslında o ortamla hiç mi hiç alakası yok. adamda her ayak var, sırf telefonunun ana ekranındaki hahama yaranabilmek için orthodox kalmaya devam ediyormuş gibi geldi bana. ya da ailenin mafyatik abisi olmak hoşuna falan gidiyordu.
edit: üstteki arkadaş da benzetmiş, fark etmemişim. benim mi gözler bozuk hani diyordum bir ara. ha evet bozuk baya, orası ayrı...

bence direkt geçilmesi gereken uygulama. whatsapp'da hem güvenlik açığı çok fazla hem de kullanımı inanılmaz sıkıcı. facebook'dan bu kadar kolay vazgeçmiş ülkemiz insanı whatsapp'a niye bu kadar takılı kaldı anlaması hayli zor. telegram'da çok daha güzel özellikler var, zira whatsapp çoğu yeni özelliğini (kanallar, anlık video kaydı vs) telegram'dan araklıyor.

"mavi şaman damarlarına
susuzluk ve işkence...
bunlarla yarattı efsanesini
bunlarla yarattı sorumlu musa'yı
bunlarla yarattı iyi isa'yı
bunlarla yarattı cesur muhammed'i

anlat onu: erzurum'da
geçit vermez kaşlarının ardında
derindir karanlıktır ıssızdır gözleri

konya'da
yüzünün herhangi bir yerinde
bir kibir kırışığı çekmeyi ihmal etmez

izmir'de
kavun karpuz sergileri arasında
başı dönmektedir

kahire'de
tıkmıştır can kafesinin içine
tarihin büyük hayaletini

kuveyt'de
sağ eliyle duaya dururken
sol eliyle kıçını kaşımaktadır.

telaviv'de
ona büyük bir türkü lazımdır
büyük bir felaket lazımdır ona

ve heryerde
güneş gizlice onun için parlıyor
gece gizlice onun gecesidir

heryerde
morarıyor
faltaşı."

/ cemal süreya

"orta doğu" şiirine hastayım... özellikle babası hakkında yazdığı şiirde de geçen (sanırım) bir kısmı var bu şiirin; "bir şey vardı hani, yitirdim ya da hiç olmadı sanıyordum". başta basit geliyor fakat cemal abimiz öyle güzel yerleştirmiş ki dizelerini arasına ilk okuduğumda feci etkisinde kalmıştım.

bir ara tüm cp'ci ergen kızların düştüğü tipsiz eleman... ne (bkz: edgy teenager) senelerimiz vardı... ben jeff'i değil de laughing jack'i ve slenderman'ı severdim daha çok ama şimdi düşündükçe garip geliyor o günler.

benimdir... zira bundan öncekini unuttum hahayt... ki hepsi aynı olmasına rağmen bir de not ediyorum. hesaplar birbirine giriyor, kayboluyor yahu.

bir politikacı olmasına rağmen asla formal bir şekilde konuşmayan adam. gerek konuşmasında sıkça "like, i do" gibi kelimeler kullanması, gerek cazgır gibi ona buna sataşması çocuk gibi zelenski'yi falan aşağılaması kendisini mahalledeki pakize teyzelere benzetmektedir. gazze ve ukrayna için hayın mı hayın planları vardır. hocamız kendisine şaka olarak "sarı tutkumuz" der.

güzellik, çirkinlikle alakası yoktur... kimlerin kimlerin sevgilisi var... muhtemelen çekingendir ya da istemiyordur.

bana göre (bkz:fanaa) filmi çok ayrıdır ve de kıymeti az bilinmektedir.

bağımlı bir serseriye gönlünü verip geri alamamış güzel kadın... back to black şarkısını her dinlediğimde kendi acım aklıma geliyor, şarkı sözleri yaşadığımı ve duygularımı öyle iyi ifade ediyor ki dakikalarca hüngür hüngür ağladığım oluyor...
huzur içinde uyu ela gözlüm, kara saçlım.