çok şey yaşamış ya da en güvendiği insan veya insanlardan güvensizlik görmüş insandır. veya bir türk vatandaşıdır zira hükümet sağ olsun şaşırtmıyor artık.
güzellik duygusu değil de güzellik algısı olabilir mi?
güzellik duygusu olur mu? neden olmasın?
belki şöyle özetlenebilir. insan gerek sosyal medya gerek çevresi olsun genel takdir gören bir şeyi örnek bir kıyafet örnek bir estetik modeli ya da bir araç gereç için gerekliymiş gibi düşünüyor. toplum bu bilinci veriyor çünkü ve elde ettiğinde o güzelliğe ve estetiğe ulaşacağını sandığından varıyla yoğuyla elde ediyor. ama güzel değilsin işte sadece aynılaşmış bir ürünsün artık sen. ve körler ülkesinde gören suçludur. ne kadar farklı olursanız o kadar taşlanırsınız da. ve güzellik duygusunu yitirmiş bir toplum olma yolunda da ilerliyoruz. bu yapılan park bahçeler olsun ev olsun. insanlar yaşam derdinden zevksiz artık.
bir düşünme eylemidir aslında. iç ses veya dış ses ile herkes bu diyalogu yapar ki monolog da diyebiliriz. genelde bir başkasına söylenmesi gereken ama söylenmeyen durumlarda bu eylem artar çünkü bazen kendimizle konuşacak ya da kendimizi anlayacağını düşündüğümüz bir biz kalırız. konuşma çok sıkıntılı geçerse kendimizle de anlaşamayabiliriz tabii.
bunun kökeni doğudan gelir ama çinin olduğu doğu değil orası biraz uzak. bu bizim doğu.
-ne yapıyorsun?
-valla öyle kendime oturmuşum
yani bence ilk kendine konuşan insan bizim doğudan.
tanımsal olarak bir yerden kalkış ve bir yere varış arasında geçirilen süredeki eylemdir. tıpkı doğum ile ölüm arasındaki hayat gibi.
yaşamsal olarak ise bana çok farklı duygular katıyor artık. eskiden gaza basa basa giderken bir yere, artık orta şeride geçip sakin sakin o yolun tadını ruh haline uygun bir şarkı ile taçlandırmak daha bir hoş geliyor. hele ki yol denize çıkıyorsa ya da bol bol ağaçlıysa veya bir orman yoluysa işte o zaman daha bir hoş oluyor.
ve bizi diri tutan şeydir yolda olmak. için mi daralır çık bir yürüyüş yap. insanız biz ne ölümden sonrasını ne doğumdan öncesini biliriz.
şu an için varız ve doğamızdan, rotamızdan saptığımız her an her ne içinse içimiz daralır.
o yüzden yolda olmak gerek. lastiğin patlasada, ayakkabın yırtılsada, ayaklarınıza dikenler batsada o yol gidelecek. çünkü bir an durup baktığınızda size gerçekten haz veren şeyin ne başlangıç ne de sonun olmadığını asıl hazzın gidişatın olduğunu fark edeceksiniz ki ediyoruz da sadece unutuyoruz hatırlatmak lazım.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.